Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ‘Türkiye; Suriye’deki
havaalanlarını, limanları ve demir yollarını yeniden yapılandırıp çalıştırmak
için gerekeni yapacak’ dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘Ordunun yeniden yapılandırılması
dahil her konuda Suriye’ye yardım edileceğini’ ifade etti.
Şam’da ise Suriye’nin yeni hakimi Colani yani yeni adıyla
Ahmed Şara 30 kadar silahlı grubun lider ve komutanlarıyla bir araya gelerek
tüm grupların Savunma Bakanlığına bağlanması konusunu görüştü. Özetle 12 yıldır
Suriye devletine karşı savaşan bu grupların lider, komutan ve militanları
Suriye ordusunda general, subay ve yönetici olacaklar. Oysa hepsi radikal
İslamcı olan bu kişilerin geçen süre içinde farklı farklı bölgesel ve
uluslararası istihbarat örgütleriyle ilişki içinde olmuş ve bunların bazıları
Suriyeli bile değil. Örneğin Uygur Türkü, Çeçen, Özbek ve yaklaşık 20 ülkenin
vatandaşı. Şimdi bu militanlar Suriye Savunma Bakanlığı ve Suriye ordusunun
farklı komuta merkezlerinde görev yapacak ve yeni yönetimin mezhepsel
politikalarına uygun olarak davranacaklar. Örneğin Şii İran ve onun
desteklediği Şii Lübnan Hizbullah’a karşı.
Nitekim Colani ve onun atadığı Dışişleri Bakanı Şibani her
fırsatta İran’ı uyarıyor ve tehdit ediyorlar. Böyle bir politika öncelikle
İsrail’i mutlu eder. 14 aydır Hamas ve Filistin halkına yönelik katliamlarını
sürdüren, iki ay süreyle Lübnan’ı bombalayarak Hizbullah lider ve komutanlarını
öldüren, Hamas lideri Heniye’yi Tahran’da öldüren İsrail; Türkiye destekli
silahlı grupların Esad’ı devirmesinden büyük sevinç duymaktadır. Üstelik
silahlı grupların Şam’a girmesini fırsat bilip Suriye ordusunun tüm liman,
havaalanı, tesis, mevzi ve silah depolarını yok etti ve Suriye’nin güneyinde 30
kilometre derinliğinde birçok yeri işgal etti. Colani ve yönetimi İsrail’in bu
yaptıklarına sesini çıkarmadı ama İran’ı hedef almaktan geri kalmadı. Colani ve
yönetiminin İran’a yönelik peşin tavrına Ankara ne der şimdilik bilinmez ama
Şam’a giderek Colani ile uzun uzun görüşen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün Abu
Dabi’ye giderek BAE Başkanı Muhammed Bin Zayed’le görüştü. Haberlere bakılırsa
Bin Zayed; Fidan’a ‘Şam’daki İslamcı yönetimden rahatsız olduğunu’ söylemiş. Bu
doğruysa Bin Zayed ‘Türkiye’nin Şam’daki yönetime desteğinden’ de rahatsız
olduğunu söylemiştir.
Süleyman Soylu’nun ‘Feto darbesini finanse etti’ dediği Bin
Zayed bana göre bölgenin en tehlikeli adamıdır çünkü danışmanı Siyonizm
sevdalısı İngiliz eski Başbakanı Tony Blair’dir ve her ikisi Trump gibi
İran’dan hoşlanmaz. Özetle önümüzdeki dönemin en çok konuşulacak konusu İran
olacak ve süreç o yönde gelişirse bölge çok karışacak. Çünkü 2011’de Suriye’de
olayların başlamasıyla AKP iktidarı dahil herkes mezhepsel söylemlerle hareket
ediyordu ve bu söylemlere inanan yüz binlerce yerli ve yabancı radikal İslamcı
ruh hastası “Alevi Esad ve ona destek veren Şii İran ve Şii Lübnan Hizbullah’a
karşı cihat ilan ederek kafa kesmeye başlamıştı. İşte o kafa kesen tiplerden
bazıları bugün Şam’da Esad’ın sarayında Suriye’yi yönetiyor ve birileri onları
özgürlük ve demokrasi savaşçısı olarak pazarlamaya çalışıyor.
Onlar da çok güzel takiye yaparak kendilerince dünyayı
kandırmaya çalışıyorlar. Medya ve trollerin desteğiyle bu yalanlar insanların
bazılarını etkileyebilir ama bu tiplerin gerçek yüzü çok yakında ortaya çıkar.
Adamlar; çağ dışı, ilkel, bağnaz ve içi boş dini söylemlerle 2011 öncesinde
dünyanın en güvenli ülkesi Suriye’yi perişan ettiler şimdi de dünyaya
seslenerek ‘bize yardım edin Suriye’yi yeniden imar edelim’ diyorlar. İsrail
tarafından ordusu ve askeri alt yapısı yok edilen Suriye yeniden imar edilebilir
ancak beyinsel çöküntüsü kolay kolay onarılamaz çünkü safsata ruhlu yeni
yöneticilerin böyle bir derdi yok ve bu gerçeği kavrayabilecek kapasitede
değiller.
Durum böyle olunca geriye sorulması gerek tek bir soru kalıyor:
AKP iktidar bu adamlara hangi konuda neyi öğretecek ya da
ümmetin evlatları olarak onlardan neyi ne kadar öğrenerek Türk toplumuna ne
kadarını öğretecek.
Sonuçta Mustafa Kemal’ın laik cumhuriyet felsefesinden haz
etmeyen AKP iktidarının tek derdi var o da tüm kurumlarıyla Türk devletini ve toplumunu
İslamlaştırmaktır ve 22 yıldır bunun için uğraşmaktadır.
Yoksa durduk yerde neden bizi BOP’da Eş-Başkan
yapsınlar!
tele1