TALUT’tan Günümüze-1

GİRİŞ: 20.10.2022 08:59      GÜNCELLEME: 20.10.2022 08:59
Rasthaber -  "Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir" En-am 159

Aziz Okuyucularım!

Zor zamanlardan geçiyoruz!

Sözün onurunu koruma adına, gündeme dolaysız başlayarak yazacağım.

Günümüz dünyasında, Amerika'nın ve Siyonizm’in nüfuz edemeyip, sömürgeye ve kültürel istilaya dönüştüremediği yegâne devlet, İslami İran cumhuriyetidir. Biz Müslümanlar, bu amansız savaşın sırrını anladığımız zaman Öz İslam'ı ve gerçek Vahdet ümmetinin sırrını da kavramış olacağız.

Ya da yukarıda yazılan ilahi ikazlı emire itaat edersek, ancak o zaman Allah’ın istediği ve Müslümanların aradığı İslami vahdeti ve öz İslam’a kavramış olacağız!
Maalesef Müslümanların siyasal basiretsizliği, tağutların tarihsel egemenliği, mezhepsel bölünmüşlük ve kültürel taassuplar, makam ve mal sevgisi, ırk, dil, Coğrafya gibi görece değerler uğruna feda edilen Asya ve Afrika gibi İslam’ın yaygın olduğu iki büyük kıta ve bu muazzam coğrafyanın mazlum bırakılmış milletleri ile birlikte zenginliklerinin hoyratça talanı!

 Üzücüdür ki bugünde hala devam eden, Düşünce ve Kültür emperyalizmi, maddi ve manevi zenginlik ve ilahi değerlerimizin yağmalanmasının alt yapısını yukarıda yazılan ve İslami öğretiler açısından öldürücü virüs sayılan bu olumsuz görece değerlerden alarak besleniyor!

Ve İslam dünyasını lanetli bir virüs gibi saran, bu hastalıktan çıkamamanın sebeplerini hayatımızın hemen her yer alanında görmekteyiz. Şayet ölümcül olan bu hastalıktan kurulamazsak, dün Emevi, Abbasî, Mervani, Selçuki ve Osmanilerin İslam adına kurdukları düzenlerin yerini alan bugünkü sözde sosyalizm, liberalizm, demokrasi vs. tağutilerin üstümüzdeki tahakküm ve zulümlerinden kurtulamayacağız.
Yüzyıllar sonra İnsanlık ve İslamiyet tarihinde çok nadir vuku bulmuş ilahi devrimlerden biri "İran halkının İslami devrimi’’ gerçekleşti.
Peki,  bu inkılap ne  vaat etti, getirdi ve neyimizi değiştirdi?

İnsanlık ve Dinler Tarihinin sayfalarına altın harflerle yazılması gereken, İmam Humeyni (R.a) ve yarenlerinin (Ruhları şad olsun) önderliğinde gerçekleşen muazzam 11 Şubat 1979 İslam İnkılabı, günümüz dünyasında bize dünyanın diğer kalanlarına yeniden Din kavramını gündeme almayı zorunda kaldı!

Bu zorunluluk bizden olmayanların istekliliğinden değil, bil-akis inkılabın oluşumundaki ilhamın, İslami kaynaktan aldığından dolayıdır.
Biz, burada geride bıraktığımız ‘‘Vahdet Haftasının analizini’’ yapacak değiliz. Zira bu makalemizin ana konusu, ‘‘yerelden evrenselliğe dönüşen İslami İnkılabının tarihsel kaynağı ve İlahi öğretilerdeki yeri’’ni belirlemeye çalışarak, kendi konumumuzu bilmekle ilintilidir.

Batı dünyası ve onun ideolojik liderliğini yapan Amerika’ya göre Kapitalizm/Liberalizm/’e uyum sağlamayan, Velayet Mektebi Müminlere nazarındaysa yükselişi durdurulamayan 43 yıllık tarihi bir sürecin ardından, bugün gelinen merhale, acaba dünyada hangi aşamada?
İnkılaba adanmış gönüllerde, hala ilk günkü gibi canlılığını korumakla birlikte, acaba 1979 da patlayan o İlahi Nur'dan, Dünya Müslümanları ve Mustazaflar, gerektiği gibi faydalanabiliyor mu? Faydalanamıyorsa, Müslümanlar açısından Kuran öğretisindeki sebepleri nelerdir?

Şayet geride bıraktığımız 43 yıllık zaman sürecinde, İslam inkılabının batıla ve onun zulmüne karşı Peygambervari duruşundan gerektiği dersleri alamadıysak, bu bizim ümmet olarak ciddi mana da sorumluluktan kaçışımızı gösteriyor.

Ademiyet tarihinde bütün Enbiya ve evliyaların uğrunda mücadele verdikleri ve bize ulaşan ilahi veya tarihsel bilgiler ışığında günümüze kadar Süleyman ve Muhammed (a.s)’ın dışında başkada bir peygamberin kuramadığı iki İslami devlet olmuştur.

Ki bugün yeryüzünün tek bağımsız İslami ülkesi olan İran’ın, Muhammed Nebi (s.a.a)’den sonra Âdemi/insani/yet tarihinin üçüncü ve İslam tarihinin İkinci kez kurulmuş hakiki İslam devletidir.
Şu halde biz Müslümanlar; gerek birey, gerek oluşum ve gerekse ümmet olarak bize düşen görevlerimizi yerine getiriyor muyuz?
Bu Kerim İslami Devletin değerlerini Korumanın, özellikle Âlim ve aydın zümresine nasıl rabbani bir sorumluluk yüklediğinin farkında mıyız?

Acaba Yüce Allah,
"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın..." Al-i İmran 103
Derken, Muhammed (s.a.a) ümmeti olarak, Kur-an'da ki ayet sayısınca gruplara cemiyetlere, hiziplere bölünürken, Âlim ve aydınların bu bölünmüşlükteki rolünü göremezlikten mi gelelim?

İslam dininin Müslümanlara yüklediği, Zalimlerin Zulüm ve zorbalığına karşı duruşunu, mensubu olunan görece aidiyetler hatırına erozyona uğratma, kof vaatler ve yersiz beklentiler uğruna, yapay ve yüzeysel değerlere fedamı edelim?

Ve bunları yaparken eylem ve söylemlerimizi onaylamayan mukaddes makam, kurum ve oluşumları dışlayalım, öylemi?
Kur-ani öğretilerde Ehl-i Kitap olarak muhatap alınanların, bu günkü muhataplarının kimler olduğunu genelde ümmet, özelde Âlim ve aydınlar olarak acaba vicdanlarımıza sorduk mu?
Ümmet içinde var olan bin bir çeşit oluşumların hemen hepsi, İslam adına nihai merciiyet makamına tabi olmamanın temel sorun olduğunu gündeminde tutmakla birlikte bu sorunun Kur'an'i çözüm ve uyarısına ne denli samimi yaklaştık?
İlahi emirlere teslim olduğumuzu iddia ederken, Sosyal ve kültürel hayatımıza sirayet etmiş çeşitli... izm’lerin kirinden ne derece uzaklaşıp arınabildik?

Batının vahşi kapitalizmini savunan aydınların dahi itiraf etmeye başladığı, İslam’ın insanlık ailesine olan kapsayıcılığına yapılan vurgular. Adeta bir girdap gibi insani değerleri yutan beşeri sistemlerden kaçışın ve gelecekleri yerin İslam’ın adalet kapısı olduğunun sesini yükseltmeye başladığını nasıl olurda görmezlikten geliriz?

"Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak ''işittik ve itaat ettik'' demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir." Nur 51 ilahi davet, emir ve müjde ile mündemiç bu öğretiye rağmen

Acaba geçmişte Ben-i İsrail kavminin Talut ve Calut kısasında ki hataya düşmüş olmaktan çekiniyor muyuz, düşmediğimizi mi sanıyoruz?

İlahi öğretimizin ilk kaynağı olan Kur-an’ın bize aktardığı, Talut ve Calut Kısasında itaat ve itaatsizliğin günümüze yansımasını nasıl anlamalıyız?

Devam edecek…

Muhammed CAN

20-10-2022/ Elazığ

YORUMLAR

İlyas demir 1 yıl önce
Slm üstadım sabırla okudum çok doğru yerinde analiz ve tespitleriniz bugünkü var lan hastalıklarımızdan kurtulmak için tedaviye ihtiyaç vardır Allah razı olsun

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM