Tanrı Sadece Türkleri Değil; Tüm Kavimleri Korusun!

GİRİŞ: 19.10.2021 10:13      GÜNCELLEME: 19.10.2021 10:13
Rasthaber -  ”Tanrı / Allah, Türk'ü Korusun" deyip Tanrı / Allah tarafından korunmayı garantiledikten sonra, "nasıl olsa korunduk. Ey Tanrı veya Ey Allah! Artık sana ihtiyacımız kalmadı, senle bir işimiz yok, bundan sonra bize ilişme..." dercesine; " Tanrı veya Allah Türk'ü Bozkurt'un altında korusun” türü İslam dışı Şamanizm’in kalıntısı ırkçı ifadeleri duymayan yoktur sanırım.

“Tanrı dağı kadar Türk, Hıra dağı kadar Müslümanız.” / “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.” / “Ne mutlu Türküm diyene.” / “Türk öğün çalış güven.” diye başlayan; farklı fikir ve düşünce sahiplerini susturmak, anasından emdiği sütü burnundan getirmek, farklı fikirlerin beyanına ve yaşamasına mani olmak, böylece tek tip insan yetiştirmek için “Her  Türk asker doğar” sloganını imal ederek tehditkar bir şekilde güç gösterisi yapan; akıl gibi muhteşem bir nimeti geliştirmek yerine fiziksel yapısını geliştiren ve bunu da bir övünç ve üstünlük malzemesi yapan, bunun ne anlama geldiğini anlamaktan aciz olduğu için militarizm ve kafatasçılığa prim veren başka bir ırk veya millet var mı acaba. Sahi var mı? Varsa da ben bilmiyorum. 

Mesela “Tanrı dağı kadar Kürdüz, Arabız, Farsız; Hıra dağı kadar Müslümanız.” / “Kürt'ün Kürt’ten, Arab'ın Arap’tan, Fars'ın Farstan başka dostu yoktur.” / “Ne mutlu Kürt'üm veya Arab'ım veya Fars'ım diyene.” / “Kürt / Arap / Fars öğün çalış güven.” türünden sloganların çıkış noktasını oluşturan lanetlik bir suç, illet ve Allah katında da çirkin bir günah olan ırkçılık ve ırkçılığa kapı açan milliyetçi sloganlar üreten başka bir millet var mı? Sahi, var mı gerçekten? Var diyenler haberdar etsin lütfen.  

Bu tür ifadeleri kullananların dindarlıkları veya dinsizlikleri, hangi ırktan ve milletten, dinden ve mezhepten oldukları beni hiç ilgilendirmiyor. Irkçı söylemlerini meşrulaştırma aracı yaptıkları Allah'ın dinine yakınlık ve uzaklıklarıyla ilgilenmiyorum. Kalplerinin temiz mi, kirli mi oldukları ise hiç ilgimi çekmiyor. Elimde kalp, iman ve inanç ölçer aletim yok, kalp gözüm de açık değil.

Konumuz ırkçılık. Irkçılığa kapı açan milliyetçilik ve bunun alt katmanlarında ne varsa her şey. 

Tanrıya rota çizercesine Türk’ün, altında korunması emredilen veya istenen ”Bozkurt” kavramının altında, üstünde, sağında, solunda, önünde ve arkasında neler var neler yok çok da umurumda değil. Bu konuyu umursayanların ilgisine sunuyorum. Dediğim gibi ”iman, inanç, niyet ve kasıt” ölçer aletim yok elimde.

Ancak bu tarzı ifadeleri, “her insanın önce kendini ve en yakınındakileri koruması, kollaması, onları öncelemesi, önce onlara çalışması ve dua etmesinin kabul edilebilir olduğu” gerçeğinden hareketle makul ve mazur görmek mümkün olabilir.

Ancak bu tarz ifadelerin oturduğu zemin, mantık ve ortaya konuş biçimi dikkate alındığında, bu illetin şeytan için nasıl bir malzeme olduğu görüldüğünde, bu malzemeyle insanı nasıl yoldan çıkardığı bilindiğinde "herkesin kendini ve ırkını öncelemesi İslami bir ilkedir" türünden söylemlerin bir tuzak olduğunu anlamak zor olmayacaktır.

İçinde ben merkezcilik, egoizm ve kibir olan, ”Tanrı / Allah Türkü veya Kürdü veya Arab’ı veya Farsı veya şunu - bunu korusun” tarzında ırkçı unsurlar barındıran hiçbir söyleme itibar etmemiz, bu yöndeki hiçbir duaya “amin” dememiz mümkün değildir.

*

Irkçı ve milliyetçi dünya görüşüne sahip olanların beni mazur görmesini rica ederek meseleyi biraz daha açıp, meramımı daha anlaşılır hale getirmek istiyorum. Bunu da bir dua ile yapmak istiyorum.

Yazımın başlarında dile getirdiğim; ”her insanın önce kendini ve en yakınındakileri koruması, kollaması, onları öncelemesi ve buna paralel olarak onlar için dua etmesinin makul olduğu” yönündeki hassasiyetimi saklı tutarak elbette

Kainatın mutlak sahibi olan; yaratan, yaşatan ve yaşamımıza son verme yetkisini elinde bulunduran, hiçbir gücün buna mani olmasına izin vermeyen güç, Tanrı, Allah veya kim nasıl bir isimle anıyorsa O;

Irkı ve nesebi, aidiyeti her ne olursa olsun yarattığı bir ırkın, yarattığı başka bir ırktan daha üstün ve elit olduğunu iddia eden ya da zihin dünyasını öyle formatlayan; buna paralel olarak da başka ırkları daha önemsiz ve değersiz gören veya kendi ırkından çok daha aşağılarda ırklar olarak kabul eden, böylece; “üstünlüğün sadece takvada olduğu, takvanınsa Allah'a yakın olmak; insanı Allah'tan uzaklaştıran şeytan ve dostlarından uzaklaşmak” anlamına geldiğini bildiren ilahi öğretilere rağmen, bu öğretilerin hilafına, ırkçılık illetine müptela olan hiçbir kişi, toplum, devlet ve milleti korumasın.

Daha doğrusu, böyle bir illete müptela olanlar, tövbe ve pişmanlık duyup kurtulmayı tercih etmediği, Allah'a nispet edercesine ırkçılıkta ısrar ettiği veya milliyetçilik gibi sempatik kelime ve kavramlarla bu illeti mazur ve meşru göstermenin yollarını aralamaya çalıştığı sürece Allah hiçbir milleti, toplumu ve devleti KORUMASIN…

Ki, zaten tarih boyunca, Allah'ın böylelerini koruduğu vaki olmamıştır. Eğer, korumuş olsaydı, şeytan, Allah tarafından lanetlenmez, tüm kötülüklerin ve ırkçılık illetinin simgesel ismi haline getirilmezdi.

Şeytan, "insana secde" et emri veren Allah'a isyan etmeseydi lanetlenmeyecek; böylece insan “ırkçılık” gibi lanetlik bir illete müptela olmayacaktı.

Bu nedenle Allah'a yakın, şeytandan uzak olma anlamına gelen “TAKVADAN” yoksun ya da takva görünümüne bürünen “tek bir ırkın, milletin, kabilenin, nesebin, mezhebin, cemaat ve topluluğun üstünlük ve ayrıcalığını" savunan hareketler, Allah'ın merhamet ve korumasında uzak hareketlerdi.

Mutlak güç ve otoritenin bizzat kendisi olduğu gerçeğini değiştirilemez bir yasa haline getiren Allah'ı yok sayan, beşeri zihnin ürünü olan ideolojik ve siyasi bütün unsurlar başkalarına karşı tahammülsüz ve hoşgörüsüzdürler.

Bu nedenle kendi ırkından veya görüşünden olmayan, kendi ırkından ve görüşünden olsa bile kendisi gibi ırkçı olmayan veya aynı dünya görüşünü benimsemeyenlere karşı merhametsiz, acımasız, baskıcı ve tehditkar olabilmektedirler.

Her birey, toplum ve ırkın fıtratına kodlanan kendine özgü kimlik, kişilik ve yaratılış gerçeğini yok saymaları; baskı ve tehditlerle herkesi asimle etmeye çalışmaları, ırkçı ve beşeri normlarla şekillenen karakter yapısına sahip olmalarından dolayıdır.

Bu nedenle içinde ırkçılık ve ırkçılığın alt katmanları olan ben merkezcilik, egoizm ve kibir gibi unsurları barındıran bütün değerler, bu değerlerle şekillenen güç ve iktidarlar; tarih boyunca gaspçı, fetihçi, saldırgan, baskıcı ve emperyalist refleksle hareket etmişlerdir. 

Bu denli lanetlik bir illete müptela olan birey, toplum ve milletler, eğer Allah'ın yardımına müstahak olsalardı veya Allah onlara yardım etseydi, ilahi gazabı üzerlerine çeken ırkçılık gibi hasletlerden uzak durmuş olurlar, hatta bunun hayalini kurmayı dahi çok kerih meşguliyet olarak kabul ederlerdi. Kibir, gurur, enaniyet, ben merkezci bir yaklaşım tarzından müteşekkil zalimce yollara başvurarak var olma mücadelesi içine girmekten de kendilerini imtina ederlerdi…

Ez cümle; ister mikro ister makro ölçekte, isterse Türk-İslam sentezi gibi ucube bir kalıp içine gizlenerek yapılsın, sonuç olarak o kalıba damgasını vuran tek şey ırkçılıktır. Sentezlenen İslam'da sadece bu lanetlik illeti meşrulaştırma aracından başka bir şey değildir. Irkçılık da şeytanın en temel karakteridir. 

Yüce Allah, her insanı babası şeytan olan ırkçılık illetinden korusun, milletimiz ve Müslümanlar başta olmak üzere bütün insanlığı takva üzere yaşayan kullarından eylesin. 

Amin…

***

Sözün Özü:

"Hüseyin Bin Ali'de kendini beğenmişlik ve bencillik olmadığı gibi, kavmiyetçilik ve grupçuluk da söz konusu değildir. Yaptığımız işlerde, ihlas ekseninden ne kadar uzaklaşırsak, kendine tapınma, kendini beğenme, kendinin ve kavminin menfaatlerini düşünme o kadar yaklaşıyoruz demektir."

(Rehber Ayetullah Seyyid Ali Hamanei)

**

"Irkçılık, ideolojik bir düşünce değildir. Aksine psikolojik bir hastalıktır." (Malcolm X)

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM