Tetik Mekanizması Bir Kâğıt Parçasıdır, Aldanmayın!

GİRİŞ: 12.07.2025 12:44      GÜNCELLEME: 12.07.2025 12:44
Rasthaber -  1- Bu günlerde, Avrupa Trokyası, yani Fransa, İngiltere ve Almanya’nın “tetik mekanizmasını” (yani yaptırımların hızla geri dönmesi - Snapback) kullanma tehdidi üzerine bu konu yeniden gündemin önemli meselelerinden biri haline gelmiştir ve bazı saygıdeğer yetkililer bunu kaygıyla dile getirmektedirler! İşte ayrıntılar:

12 Haziran 2025’te, Fransa, Almanya ve İngiltere ortak bir bildiri yayınlayarak, İran’ın nükleer silaha sahip olmaması gerektiğini vurguladılar. Ayrıca, tatmin edici bir anlaşmaya ulaşılamaması durumunda tetik mekanizmasını devreye alma seçeneğini gözden geçireceklerini ifade ettiler!

3 Temmuz 2025 tarihinde, Fransa Dışişleri Bakanı Jean Noël Barrot, İran’da casusluk suçlamasıyla tutuklanan iki Fransız vatandaşı hakkında konuşarak tetik mekanizmasının devreye sokulmaması için şart koştu ve Fransa’nın yeniden yaptırım uygulamama kararının “Cecile Kohler” ve “Jacques Paris”in serbest bırakılmasına bağlı olduğunu vurguladı!

8 Temmuz 2025 tarihinde, Reuters haber ajansı bir Fransız diplomattan naklen şunları yazdı: “İran’la Avrupa’nın güvenlik çıkarlarını garanti altına alacak kapsamlı bir nükleer anlaşmaya ulaşmamız gerekiyor aksi takdirde Avrupa Trokyası tetik mekanizmasını aktif hâle getirecektir!” Aynı gün, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy şöyle dedi: “Eğer İran nükleer programından geri adım atma konusunda ciddiyet göstermezse, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan oluşan üç Avrupa ülkesi yaptırımları aniden geri getirebilir, bu da İran için daha fazla acı ve sıkıntı anlamına gelmektedir.”

2-Avrupa'nın tetik mekanizmasını (snapback) kullanma tehdidi, ne yazık ki Ruhani hükümetinin müzakere heyetinin beceriksizliği nedeniyle Nükleer Anlaşma’nın 37. maddesine yerleştirilmişti. Ancak bu tehdit, pratikte geçerliliği olmayan ve içi boş bir tehdittir. Çünkü Amerika’nın anlaşmadan çekilmesinden sonra Nükleer Anlaşma geçerliliğini kaybetmiş ve artık fiilen herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz; Nükleer Anlaşma, toplu bir anlaşmadır ve bir tarafında İran İslam Cumhuriyeti, diğer tarafında ise 5+1 olarak bilinen altı ülke yer almaktadır. Yani bu anlaşmanın iki tarafı vardır: bunlardan biri İran, diğeri ise 5+1 ülkelerinin toplamıdır. Nükleer Anlaşmada adı geçen “all together” (hep birlikte) ifadesi de bu anlama gelmektedir. Dolayısıyla, Amerika’nın Nükleer Anlaşmadan çekilmesiyle birlikte artık tüm üyeler mevcut olmadığından, Nükleer Anlaşma hukuki geçerliliğini kaybetmiş ve artık varlığı kalmamıştır. Çünkü Nükleer Anlaşmanın yasal geçerliliğini sürdürebilmesi için tüm tarafların mevcut olması gerekir. Başka bir ifadeyle, Nükleer anlaşma İran ile 5+1 ülkelerinin her biriyle tek tek yapılmış bir anlaşma değildir ki bir ülkenin ayrılması hâlinde geçerliliğini korusun. Aksine, 5+1 adı verilen bu altı ülke birlikte hareket eden bir bütün olarak anlaşmanın karşı tarafıdır ve şimdi Amerika’nın Nükleer Anlaşmadan çekilmesiyle bu “karşı taraf” ihlal edilmiş, dolayısıyla Nükleer Anlaşma yasal geçerliliğini yitirmiştir.

3- Avrupa Trokyası iddiasında (İngiltere, Fransa, Almanya), Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararına dayanıyor, oysa bu karar Nükleer Anlaşma’nın garantisi niteliğindeydi. Ancak Amerika Nükleer Anlaşmadan çıktı ve bu hareket, 2231 sayılı kararın açık bir ihlalidir. Ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ne Avrupa ülkeleri ne de Ruhani hükümeti bu ihlale karşı hiçbir itirazda bulunmadı! Buna rağmen, Amerika ve Avrupa Trokyası sorgulanmak yerine, alacaklı bir pozisyonda oturup İran’a karşı tetik mekanizmasını devreye sokmak istiyorlar!

4- Ancak, saygıdeğer Dışişleri Bakanlığımızdan beklenti şudur; yukarıda bahsedilen hukuki belgelere dayanarak Nükleer Anlaşma’nın geçersizliğini uluslararası çevrelere ve özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne açıklamalı ve karşı tarafın, Amerika’nın çekilmesiyle bir kâğıt parçasına dönüşmüş olan bu anlaşmadan tetik mekanizmasını çıkarıp, tüm küstahlıklarıyla (ve elbette bizim tedbirsizliğimizin sonucu olan), mermisi olmayan bu silahla İran İslam Cumhuriyeti’ni tehdit etmesine izin vermemelidir!

Hüseyin Şeriatmedari

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM