İşin gerçeği, Washington’un kuklası bir yönetimden gelen bu
açıklama, ABD’nin NATO vasıtasıyla Karadeniz’de Türkiye’nin ulusal güvenlik
çıkarlarına karşı eylemlerini yoğunlaştırdığının yeni bir göstergesi.
NATO ASKERİ KOMİTE BAŞKANI ROMANYA’DAYDI
Kuleba bu sözleri, Uluslararası Kırım Platformu’nun 12-13
Nisan günlerinde düzenlediği Karadeniz Güvenlik Konferansı’nda söyledi.
Toplantı, NATO’nun Karadeniz kıyısındaki en önemli üssü olan Romanya’nın
başkenti Bükreş’te düzenlendi.
Aynı günlerde, NATO Askeri Komitesi Başkanı Amiral Rob
Bauer, Romanya’daydı. 11-14 Nisan günlerindeki ziyaretinde Bauer, Romanya
Genelkurmay Başkanı ile görüşmesinden sonra “Güvenliğimiz için kritik bir zaman
ama önemli bir mesaj gönderiyoruz: NATO burada. NATO uyanıktır.” diye konuştu.
Amiral Bauer, Romanya’daki NATO Çok Uluslu Savaş Grubunu
ziyaret etti. Bu Savaş Grubu, Ukrayna’ya yönelik Rusya’nın operasyonundan sonra
Karadeniz’de bir NATO ağırlığı oluşturmak amacıyla 1 Mayıs 2022’de resmen
kuruldu. Fransa liderliğindeki birlik, Fransız, Hollandalı, Belçikalı,
Lüksemburglu ve Rumen askeri personelinden oluşuyor.
ABD’NİN BASKISI, TÜRKİYE’NİN DİRENCİ
Ukrayna krizinden çok önce Karadeniz’i NATO gölü yapma
projesi ABD ve NATO’nun gündemindeydi. 1990’lı yılların sonundan itibaren ABD,
Türkiye’ye Karadeniz’de güvenliğin anahtarı olan Montrö Sözleşmesi’ni NATO
lehine gevşetmesi için baskı yapıyor. Ancak Türkiye, ABD’nin bu baskısına
direniyor.
Türkiye’nin girişimleri ile 2001’de, Karadeniz’de barış ve
istikrarın sağlanması çerçevesinde bölgesel işbirliği faaliyetlerinin
arttırılması amacıyla, Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu-Blackseafor adlı
uluslararası deniz barış görev gücü kuruldu. Bulgaristan, Gürcistan, Romanya,
Rusya, Türkiye ve Ukrayna Blackseafor’un kuruluşunda yer aldı. Blackseafor,
Türkiye’nin NATO dışında yürüttüğü ilk uluslararası harekatıydı. Ankara,
Blackseafor’un ardından kurduğu ve Rusya’nın da ortak olduğu Blacksea Harmony
(Karadeniz Uyum Harekatı) ile ABD’nin Karadeniz’e girişini engelledi. Bu süre
içinde Rusya Türkiye’yle birlikte hareket etti. Türk Ordusu, Amerika’nın
bölgesel krizleri Karadeniz’e taşıma gayretlerini bu iki harekatı kullanarak
engellemişti.
NATO GÖLÜ MÜ, TÜRK-RUS BARIŞ DENİZİ Mİ?
Bu köşede daha önce yer vermiştik. ABD’nin eski Avrupa
Kuvvetleri Komutanı ve NATO Başkomutanı, Türk düşmanı olarak bilinen James
Stavridis, Rusya’yı “köşeye sıkıştırmak” için Ukrayna savaşında Karadeniz’de
yeni bir cephe açılmasını savunmuştu. Stavridis, “Çok geniş olan Karadeniz’in
büyük bölümü uluslararası sulardır. NATO savaş gemileri, Ukrayna’nın karasuları
ve 200 millik münhasır ekonomik bölgesi de dahil olmak üzere neredeyse
istedikleri yere seyahat etmekte özgürler. Bu suları Rusya’ya teslim etmenin
bir anlamı yok. Bunun yerine, Ukrayna savaşında bir sonraki büyük cephe
olmalarını sağlayalım.” (Bloomberg, 9 Mayıs 2022)
Bölgeyi ve Türkiye’yi yakından tanıyan Stavridis’in bu
yaklaşımı, kişisel bir değerlendirme olmaktan çok NATO’nun harekat planı olarak
okunmalı. Karadeniz’de mevcut statükonun NATO lehine değiştirilmesi, güncel ABD
planlarında en hassas noktayı oluşturuyor. Çünkü Karadeniz’de Türkiye-Rusya
ortaklığıyla devam ettirilen barış düzeni, NATO metinlerinde baş tehdit olarak
gösterilen Rusya ve Çin’e yönelik Atlantik hedefleri için engel oluşturuyor. Bu
planda en kritik kısım Türkiye’nin bağımsız politikasının bertaraf edilmesini
sağlamak üzerine kurulu. ABD, bu planın hayata geçirilmesiyle, Türk-Rus barış
denizi olan Karadeniz’in savaş ve istikrarsızlık alanı haline getirilmesini
sağlamak istiyor.
AK Parti Hükümeti, hem Gürcistan’ın hem de Ukrayna’nın
NATO’ya katılımını, genel olarak örgütün doğuya doğru genişlemesini
destekleyerek Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarlarına aykırı bir politikayı
uyguluyor. Karadeniz’in, NATO gölü olması, Türkiye’nin menfaatlerine aykırıdır.