Zaman Ayarlı Bomba: Taliban... Şapkadan Ne Çıktı

GİRİŞ: 29.08.2021 16:21      GÜNCELLEME: 29.08.2021 16:21
Rasthaber -  Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi, ABD’nin siyasal İslam’ı kendince ikiye ayırıp “ılımlı” saydıklarını “radikal” gördüklerine karşı kullanma politikasının yenilgisi oldu. Öte yandan, siyasete bulaşmış İslamcılığın tüm türevlerinin küresel cihat yanlısı radikallerden pek de uzak olmadıkları anlaşıldı. ABD’nin sadık müttefik, stratejik ortak saydığı Pakistan’ın Taliban terör örgütünü yıllarca gizlice, hatta bazen açıkça desteklemesi ve onların iktidara gelişini Pakistan lideri İmran Han’ın “Afganistan kölelik zincirlerini kırıyor” şeklinde nitelemesi bardağı taşıran son damla oldu.

Pakistan lideri İmran Han

İKİ YÜZLÜ SİYASAL İSLAMCILIK

Pakistan devleti adına konuşan bir yetkilinin 7 yıl önce verdiği bir demeç, “ılımlı” denilen iki yüzlü ve sinsi cihatçılığın dünya için ne büyük bir tehlike taşıdığını özetlemekteydi. Pakistan istihbaratı ISI’nin eski başkanlarından Hamit Gül, ABD’nin Taliban’a operasyon yaptığı 2001 sonrasında bile Pakistan’ın Taliban’ı “hem de ABD’den aldığı finansmanla” desteklediğini bir TV konuşmasında itiraf etmişti. Şöyle diyordu General Hamit Gül, “Tarih yazılacak:  Afganistan’da Sovyetleri ABD’den aldığımız destekle yendiğimiz, daha sonra da Amerika’dan aldığımız destekle Amerika’yı yendiğimiz anlatılacak” (VOA, 25 Ağustos)

Bugün Taliban’ın Savunma Bakanı olarak görev alan Abdul Kayyum Zakir adlı teröristin (kod adı Abdullah Gulam Resul) geçmişi de o bölgedeki İslamcılığın ve Pakistan’ın niteliğini çok iyi ortaya koymaktadır.

ABD, 2001’de Usame Bin Laden’i yakalamak gerekçesiyle Afganistan’a müdahale ettiği dönemde, Zakir, Taliban askeri güçlerinin genel komutan yardımcısıydı. Ancak kendini sıradan bir militan gibi tanıtarak ABD’ye teslim oldu ve Guantanamo’ya götürüldü. Oradan 2007 yılında “ılımlı” Pakistan’ın ısrarlı aracılığıyla Afganistan’a gönderildi ve Pul-i Şarki cezaevine kapatıldı. Birkaç ay sonra da “ılımlı” eski Afgan hükümetinin kararıyla serbest bırakıldı. Zakir, Taliban terör örgütündeki eski faaliyetine geri döndükten sonra Pakistan yerel polisi tarafından Ketta kentinde 2010 yılında 10 elemanıyla birlikte yine yakalandı. Fakat ABD medyasının bildirdiğine göre Pakistan istihbaratının müdahalesiyle yine serbest bırakıldı. Zakir’in 11 yıldır iki ülke arasındaki sınırdan defalarca geçiş yaptığı ve NATO güçlerine karşı intihar saldırılarını organize ettiği saptandı. NATO güçlerinin bombaladığı Belucistan eyaleti ABD’nin itirazlarına rağmen Pakistan tarafından hava operasyonlarına kapatıldı. 2011 yılında Newsweek dergisine konuşan bir Pakistan yetkilisi “sınırdan gruplar geçiş yapsa da hepsi güvenlik güçlerimizin yakın kontrolü altındadır” demekteydi, ama ABD bu yalana inanmış gözükse de aslında gerçek öyle değildi.

Taliban'ın Pakistan geçişi Ketta kenti

PAKİSTAN’IN İSLAMCILIK HATASININ NEDENLERİ

Batı hükümetleri ve medyası Pakistan’ı en az 10 yıldır ikili oynamakla suçluyorlar. O kadar ki Pakistan’ın yıllarca hapiste tuttuğu hatta işkenceyle ifade aldığı söylenen Molla Abdülgani Baradar’ın şimdi Taliban’ın şeflerinden biri olarak Kabil’de ortaya çıkması “İslamcılar dünyasında kimin eli kimin cebinde” sorusunu sorduruyor.

Aslında Pakistan devlet seçkinleri özellikle Bangladeş’in ayrılmasından beri ülkenin parçalanacağı fobisi içindeler. Ülkenin siyasal İslam’a kayması da bu nedenle olmuş. “İslam’ın ülkenin çimentosu” olduğu sloganı bu coğrafyada önce Pakistan’da 1970’lerde ortaya çıkmış, başka Müslüman çoğunluklu ülkelerin elitleri bu sözü oradan “intihal” etmişlerdir.

ABD Başkanı Obama, görevden ayrıldıktan hemen sonra yaptığı açıklamada Usame Bin Laden’in 23 Temmuz 2016 tarihinde Pakistan’ın Abottabad kentinde öldürüldüğü operasyonun bu ülke yetkililerinden gizlendiğini söylemiştir. İçerde başka dışarıda başka konuşan Pakistanlı siyasilerin ikiyüzlü söylemi o aşamaya varmıştır ki, ABD bu ülkenin ordusu ve istihbaratından bazılarının teröristlerle işbirliği yaptığını artık açıkça dile getirmektedir. ABD Başkanı Trump 2018 yılında Pakistan’a askeri yardımı durdurmuş, 1 yıl sonra da Pakistan’la benzer politikalar izleyen başka ülkelere karşı önlemler başlamıştır. Bunlar ABD’nin son 1-2 yıla kadar ılımlı saydığı ülkelere karşı politikasının değiştiğini göstermektedir.

Bin Laden'in Pakistan'daki evi

TALİBAN’IN BAŞARISI PAKİSTAN’IN MAĞLUBİYETİ

Bugün Afganistan’daki gelişmeler ilk bakışta Pakistan’ı memnun etmiş gibi görünüyor. En azından tarihsel düşmanı olan Hindistan’la iyi ilişkiler içinde bulunan Eşref Gani hükümetinin düşmesi ve Pakistan’ın İslam dünyasındaki liderliğinin güçlenmesi onun için olumlu sayılabilir. Ancak başka bir açıdan bakılınca Afganistan’da bir piyonu feda eden ABD’nin bölgede zararı faydasından çok olan Pakistan’la ilişkisini yeniden değerlendirecek olması bu devletin yöneticilerini sıkıntıya sokmuştur.

“Ilımlı İslam” bakışının yanlışlığı, İslam dünyasını tamamıyla çağdaş uygarlığın dışına atmak gibi art niyetlerin eseri değilse, ABD’nin eski müttefiklerini kimi zaman Çin’e kimi zaman başka güçlere kaptırmasına yol açmaktadır. Ancak Pakistan’dan kurtulan ABD, Çin’e karşı Hindistan’la çok daha sıkı bir ortaklık elde edecektir. Rusya’da Orta Asya’daki Rus üslerini kullanma hakkı elde eden ABD, Hindistan’da Çin’e karşı hem denizde hem karada çok daha stratejik konumda avantajlar sağlamıştır.

Geçit yapan Taliban güçleri

PEŞTUNLAR VE PEŞTUNİSTAN SORUNU

Pakistan’ın bugüne dek Taliban üzerinden oynadığı ikili oyun şimdi onun önünde büyük bir tehdit olarak durmakta. Taliban özünde bir Peştun örgütüdür. Peştunlar Afganistan’ın yüzde 40’ını, Pakistan’ın yüzde 20-25’ini oluşturur. Peştunistan denilen coğrafi bölge hem Afganistan’da hem de Pakistan’dadır. Afganistan, Peştunistan’ın Pakistan’da kalan bölümünü milli andının bir parçası kabul etmekte ve hatta adına “Durand Çizgisi” denilen ve İngilizler tarafından 1893 yılında çizilen sınırı tanımamaktadır.

İşte Pakistan 1980’lerde bir yandan Sovyetlere karşı Afganistan’daki tutucu Peştunları desteklerken, onların kendisine karşı da bir tehdit oluşturacakları düşüncesiyle, milliyetçiliği unutturup İslam ümmetçiliğini ön plana çıkarmak amacıyla Pakistan’daki medreselerde “talebeler” eğitmiş ve Taliban böylece ortaya çıkmıştır. Şimdi ise asıl “büyük oyun” başlamıştır. Taliban, Pakistan derin devletinin sandığı gibi ümmete boyun eğip Güneybatıdaki Peştun aşiret topraklarını İslamabad’a bırakacak mıdır? Gelişmeler hiç de öyle olacağa benzemiyor.

Pakistan’ın bugünkü Genelkurmay Başkanı olan Sayın Orgeneral Kamar Cevat Bajva, Kanada ve ABD’de okumuş bir Pencabi olarak Taliban’ın milliyetçi emellerinin farkındadır. Taliban yöneticileri de en az Pakistan kadar kurnaz olduklarından ve ABD’nin nasıl olsa geri çekilip onlara yol vereceğini de önceden kestirdiklerinden ilerde Pakistan’a muhtaç olmamak için Rusya, İran ve özellikle Çin’le şimdiden ilişkileri kurmuşlardır.

Pakistan'ın şimdiki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Bajva

Bu konuda en dikkat çekici tavır,  Pakistan’ın yıllardan beri milyon dolarlar harcayarak Peştunistan’ı ikiye bölen Duran çizgisi üzerinde duvar örmesine rağmen, gelmiş geçmiş laik ya da İslamcı tüm Afgan hükümetleri gibi Taliban örgütünün de Peştun topraklarının bölünmesini kabul etmemesidir. Görüldüğü gibi Pakistan’ın Peştunları “İslamcılaştırarak” ülkenin çimentosunu sağlama girişimi boştur ve kendisine göz oyacak karga yetiştiren asıl ülke Pakistan olmuştur.

Paştunistan bölgesini ikiye ayıran Duran çizgisi

TAHRİK-İ TALİBAN VE IŞİD DEVREDE

Taliban’ın özellikle Pakistan Peştunları içinde etkili bir Pakistan uzantısı da vardır: “Tahrik-i Taliban” örgütü. Bu örgüt Peştunistan’ın Pakistan’da bulunan parçasının bağımsızlığı için savaşmaktadır. Ayrıca da özellikle Şii azınlığa karşı kanlı eylemler yapmıştır ve bugünkü İmran Han hükümetine de şiddetle karşıdır. Taliban’ın iktidara gelince yaptığı ilk iş kendi hapishanelerinde Tahrik-i Taliban üyelerini serbest bırakmak ve Pakistan’a yollamak olmuştur. Tabii ki kan kardeşlerini bundan sonra da destekleyecektir.

Tahrik-i Taliban Pakistan’da binlerce sivilin ölümünden sorumludur. Orgeneral Bajva bunlar ve Afganistan’ı ele geçiren Taliban için “bir madalyonun iki yüzü” demiştir. Dahası, Hazara, Tacik, Özbek, Türkmen gibi etnik gruplarla Peştun Taliban arasında yeniden başlayacak bir iç savaş Pakistan’a milyonları yığacak ve zaten batık olan ekonomisini mahvedecektir.

Ayrıca, şimdilik Çin’le iyi ilişkileri de olsa Taliban’ın Afganistan’da bulunan ya da oraya gelecek Uygurları Çin’e yollamaya cesaret etmesi bile mümkün değildir, çünkü zaten pastadan pay almak için fırsat kollayan İslamcı gruplar bunu bahane bilip bir ayaklanma başlatabilirler. Ya da Pakistan’daki Çin yatırımlarına ve teknik elemanlarına karşı sabotaj ve suikastlar düzenleyip Afganistan’a kaçabilirler. Nitekim son iki ay içinde buna benzer terör eylemleri olmuştur ve bunların çoğalması Pakistan-Çin ilişkilerine ağır darbe vuracaktır.

ŞAPKADAN IŞİD ÇIKACAKTI, ÇIKTI

Son olarak 4 Temmuz’da Odatv’de yayınlanan “Afganistan şapkasından IŞİD mi çıkacak?” başlıklı yazımı ve Kabil havaalanında saldırıların bu yazımın doğruladığını hatırlatayım. IŞİD, Kabil Havaalanı eylemiyle gücünü göstermiştir ve Taliban’dan memnun olmayan tüm cihatçı terörist grupları kendi içine alacak büyük bir gelişme potansiyeli bulunmaktadır. Rusya, Çin ve Pakistan’la iyi ilişkiler içinde olmadığından eli kolu da bağlı değildir. Tam aksine bölgedeki istikrar IŞİD’in ilişkili olduğu odakları hiç ilgilendirmiyor. Yine bir hafta önce yazdığım gibi “Taliban bir barut fıçısı” üzerinde oturuyor ve bölgedeki gelişmeler önce Pakistan’ı sonra yeni müttefiki olduğu Çin’i son derece rahatsız edecek özellikte.

Bu arada bu yazımı dikkatle okuyanlar için Pakistan’ın tüm Müslüman çoğunluklu ülkelerde rastlanan ulusal birliği sağlamada İslamcılığı bir çözüm görme yanlışından çıkarılacak derslere ve (benzetmek gibi olmasın) Afgan-Pakistan sınırı ile güney sınırlarımız arasındaki benzerliklere de dikkat çekmek isterim.

SAATLİ BOMBA

Tekrarlayayım, ABD'nin Afganistan'da ve dünyada siyasal İslam'ı ikiye ayırıp, kendisinin "ılımlı İslam" saydıklarını kullanarak radikal siyasal İslamcılıkla mücadele etme politikasının yenilgisi inkâr edilemez bir gerçektir. Ancak bölgeye dikkatle bakıldığında ABD’nin büyük satranç oyununda bir piyon feda ederek bölgeye ve başta Çin olmak üzere rakiplerine bir tuzak kurmaya çalıştığı da gözden kaçırılmamalıdır.

YORUMLAR

REKLAM