*ok Meselesi

GİRİŞ: 02.10.2020 12:27      GÜNCELLEME: 02.10.2020 12:27
Rasthaber - Af edersiniz sabah sabah midenizi bulandırmak istemezdim. Ama benimki artık bulanmıyor bağışıklık kazandı.

Meselenin özü şu;

Geçen gün (Allahtan ki) kısa süren yağmurda bahçe katı diye aldığım evi su bastı. Su değil pardon *ok bastı. Yani kanalizasyon sularıyla pislikleri evime doldu.

Aldığımız tüm tedbir ve hazırlıklara rağmen oldu bu.

Tuvaletin giderini tıkadım bu sefer lavabolardan fışkırdı mutfakta tezgah yiyecekler battı. 18lt’lik zeytinyağı tenekesi yarı olmamıştı çöpe attım.

Kitaplarım ev eşyalarım batmasın diye *oklu suları leğene doldurup bahçeye attık. Yağmur dindi baskın öyle kesildi. Yolların kumlarının banyoda tuvalette bıraktığı siyah izler kaldı desen desen, sular çekildikten sonra.

Tabi acil durumdan başımızı kurtarır kurtarmaz İSKİ’yi aradık. İstanbul su ve kanalizasyon idaresini. Hani şu temizlik ve çevre vergisi ve su için para ödediğimiz İBB kurumu var ya ora. Yeni başkan mı seçilmiş ne işte onun yeri.

“Tamam ekip geliyor.” dedi bize masa başı bakıcı. 

Ama gelmediler! Bizim gibi çok mağdur varmış ki bize yetiştirememişler dedik 2 gün bekledik kredi tanıdık. Benden daha kötüsü olabilir mi diye düşündüm olabilir? Beterin beteri var dememişler mi?

Nitekim bu hal başıma neden geldi biliyorum ben. Önceki evdeyken bu su ve kanal idaresinin su borusu patlamış benim evin duvarlarını çeşmeye çevirmiş şikayet ettiğimde şu soruyla karşılaşmıştım pis su mu bastı evinizi temiz su mu?

O zaman anlamıştım ki pis su yani kibar masa bakıcılarının ağzına almak istemediği sizin de görmekten hoşlanmayıp gündeminize sokmadığınız *oklu su...

O zaman şükrettim mi hatırlamıyorum ama galiba beterin beterini göstermek için kader beni buraya evirdi çevirdi.

Bugün aradım şikayetin akıbeti ne oldu bir daha hava kızarsa diye korkudan, masa bakıcısı ne dese iyisiniz!

Ekip gelmiş yapacak bir şey yok deyip şikayeti kapatmışlar! Sorunu yaşayıp şikayet eden benim, onarması gerekenler onlarken, haberim olmadan sorunu kapatıyorlar şikayetimi neticelendiriyorlar! Yapacak bir şey yok! 

“Her şey iyi olacak”ın ekibi mi öncekinin kalıntıları mı bilmem beni pek de ilgilendirmiyor, benim derdim bir daha *oklar içinde yüzmemek ama her şeyin iyi olmadığını yaşayarak görmekteyim.

Dedim masa başı bakıcıya; “Kimmiş o ekip isimlerini istiyorum, gelen olmadı; bizi de kimse ne aradı ne bizimle konuştu.” İsimleri napacaksam sanki! Onlar da şikayet kelimesini duyunca çok korktular da! İşte bizimki ya züğürt tesellisi ya da çaresizlikten çırpınmak. Ya da tuzu kuru tağut ve yandaşlarının onlara oy verici biat edenlerinin düşünce sistemini kavrayamamış olmak mı bilinmez. 

“Bunları yazmaya utanmıyor kişiliğimi zayıflatıyor kimi kime mi şikayet ediyorum?” diye içimden itiraz sesleri yükselse de bunları yazacağım, yazmalıyım. “Yoksa ben kendim de mi müstekbir ekabir kibirli sınıftan biri oldum?” diye düşünmeden edemiyorum. Yarım asra varan yaşamımda saygı ifadeleriyle *** bey hitaplarına mı alıştım. Bunlar benim egomu kabarttı mı! Sonuçta bu bir gerçek: *oklar içinde kaldım. Milletin pisliği evime doldu yiyeceklerimi necis etti! Ama nicelerinin kibir kuleleri habersiz! Kendi nefsim bile mi! Bu onur kırıcı aşağı duruma, mazlum duruma girmek istemiyor, bunu görmezlikten gelip üzerini örtmemi istiyor! Hayır yazacağım! 

Bu satırları okuyanların, “Niye aldın kardeşim öyle bodrum kattan evi.” diye dediklerini duyar gibiyim. Hatta kendilerinin yüksek kattan ev almaklar iyi yaptıklarını başarılı insan olduklarını bile düşünüyor olabilirler, olsun biz yaşamda başarısızlar kategorisinde olalım, sorun değil!

Sanki ben almadığımda buralar boş kalıyor da bu sorunlar olmuyor. Buralarda yaşayanlar insan değil!

İşte tuzu kuru tağut biatçıları derken sizi kastediyorum: Tüm toplum gibi gerçek sorunu görmek istemeyen milletin iç içe yaşadığı *oktan hayatı görmekten rahatsız olan sizi! Millet onların gerçeğini kokusunu rengini biçimini görüyor ve evinden dışarı etmek için didiniyor ama siz bunun gündemini görmekten bile bu sözcüğü okumaktan bile rahatsız oluyorsunuz. Sonra da yoksullardan taraf olduğunuzu zalimlerden uzak onlarla ilgisiz olduğunuzu düşünüyorsunuz. Kibirli olmadığınızı sanıyorsunuz. İşte sizi de suçladım. Hani şu fildişi kulelerinizden zuhuru bekleyenler ve dünya adalet savaşında yerini ayırtanlar var ya! Sen sen evet! Binlerce insanın verdiği yaşadığı benim yazamadığım kelime "*ok savaşından haberin olmak bir tarafa bu kelimeyi okumaktan bile iğrenen seni kastediyorum. 

Bir başkası; “Suçlu belediye! buraları yaptırmayacak! Ruhsatını vermeyecek.” deyince yine fakirleri düşünerek ama o zaman böyle ucuz daire olmaz o garibanlar nerede yaşayacak! Örneğin benim yan binamda kalan, ki o biraz daha iyi bana göre 650 tl kirada oturan gariban mı gariban biri. Böyle ucuz dairelerin yapılmaması çilekeş yerlerin olmaması İstanbul’da belki de birçok insanın sokakta kalması anlamına geliyor. Beklemeyin bodrum katlar iptal edilirse giriş katlar onların fiyatına düşer böylece o garibanlar da hava bile almayan bodrumlardan güneş almayan giriş katlara terfi ederler! 

Ne garip dünya, geçen de güneş alan daireden şikayet eden iki kadının konuşmasına şahit olmuştum. Güneşin evi çok sıcak yaptığından şikayet ediyordu zaten kalorifer ısıtıyor kuzey yönden alacaksın daireyi diyordu…

Ekip dedim ne zaman gelmiş kimle görüşmüş. Masa bakıcısı dedi ki o sorun hallolmaz boşa ümitlenme!

Oysa bana demişlerdi belediye yeni gider kanalı yapmış gider oraya bağlanmalıymış o zaman sorun olmazmış. Ama kanalizasyon idarecisi (İSKİ) kendi ekiplerinden başkasına müdahale ettirmiyormuş kendi ekibi yapıyor masrafı faturaya ekliyorlarmış. Öğrenemedik henüz süreç nasıl işliyor! Sorunu gidermek için gönderilen ekip bizi görmeden mahalleye uğramadan masa başı hayali iş yazmışlar sanırım mesai ücretlerini de hesaplarına bekliyorlardır! 

Gelmediler ki bir öğrensek bu iş gerçekten çözülmez mi? İSKİ ekipleri dışındakilere kanalizasyon bağlantısına izin vermiyor mu? Bu sorun gerçekten çözülmeyecek mi? Çözülmeyecekse nasıl yaşayacak ben ve benim gibi binlerce insan. Bu bir benim sorunum değil ki! Hadi ben satıp başka yerden alırım bi iznillah ama imkanı olmayanlar! Burayı alma sayesinde toplumda insanları daha da tanımış oldum. Adam diyor ki orada yaşanır mı siz tabuta girmişsiniz canlı canlı! Direkler depremde mi ne zarar görmüş 4 tanesi aynı yükseklikte aynı yerlerden yarılmış içinde demirler görünüyor! Binadakilere dedim; “Burayı görmediniz mi en ufak bir depremde çöker burası!” “Yok bi şey olmaz; yapan adam: ‘her bina çöker orası çökmez.’ dedi çok sağlam yaptı dediler. Ben de; “Kim kendi malını kötüler görmüyor musunuz direkleri!” dedimse de kimsenin umurunda olmadı! 

Daireyi satmada komisyonu cebe indiren emlakçı, bir de kiradan komisyon almak için iştahlandığından mı nedendir, dedi sen ver bana orayı ben o çatlaklara bir sıva bir boya yaptırır hemen kiraya veririm sen de başka yerde oturursun! Dedim; “Ben burayı bu halle kiraya verince ya o adamın başına bir şey gelse ben ne yapacağım nasıl rahat edeceğim! Ben kendim oturamadığım yere başkasını kiracı olarak mı koyacağım!” Mantığa bak!

Sözüm her şeyin iyi olacağını sanan, tağutların başka versiyonlarına ümit bağlayan ve buna rağmen şii olduğunu, İmam Zaman a.f’i beklediğini sananlara da var! Tolstoy, demokrasilerde seçimi ‘binicisi değişen eşeğe’ benzetir ve der ki; “Biri iner diğeri biner, eşek halktır.” Bu konuları kitaplarında çok işleyen yazar Seyyid Kutup’sa; “Yönetimden bir tağutun gidip başka bir tağutun gelmesi halkın çektiği zulümleri değiştirmez. Halk ha ırkçılık milliyetçilik adına ha din adına ha dinsizlik adına zulüm görsün fark etmez hepsi zulümdür, hepsi cahiliye şirkidir! İlahi sistem ilahi sistemdir, hiçbir beşeri sistemle uzlaşmaz senteze girmez, tek başına dünyanın sorunlarını çözmeye yeterlidir, başka bir beşeri sisteme eklemlendiğinde ilahi olma vasfını yitirir! Kafirun suresinde de belirtildiği gibi şirk düzenine yani insanın insana tapma esasına dayanan cahiliye düzeni ile tek Allah’a tapma ilkesine dayanan ilahi tevhid düzeni birbiriyle uzlaşmak karışmaz aralarında köprü olmayan farklı düzenlerdir.” diye vurgular.

Yani demem o ki eskiden de başkana ulaşılmıyordu, şimdi de, hani her şey güzel olacaktı! Eskiden de ekipler hayali işler yapıyorlar sorunu yaşayan vatandaşa fayda vermiyorlardı şimdi de! Eskiden de fakir fakirdi zengin zengin şimdi de! Ne oldu? Hiç. Bunu görün ve anlayın ki fildişi kulelerde oturup zenginlerden (zenginliğin ölçüsü *ok gerçeği gündeminde olmayanlar) çevre kurup yoksulları aralarına almayan ya da onların aralarına girmeyenlerden ne köy olur ne kasaba! Bunlar ne Mehdevisttirler ne adalet taraftarı! *oksal bir yaşam sadece İstanbul’un değil tüm dünyanın sorunudur, gerçeğidir. İnkar etseniz de böyle bir yaşam vardır böyle bir mücadele vardır. Buralarda yaşayan insanlar da insandır. Yoksul olanlar bunlardır. Allah böylelerinin kurtuluşu için 120 bin elçi görevlendirmiş ve 12 masum imamla bu yolu kıyamete kadar perçinlemiştir. Ama bu 12 masum İmam çalıştırılmadı da gasıp imamlar ve oğulları hala iş başında! 

Bu mazlumların dünyada kurtulamadıklarını gören Rabbimiz elçileri vasıtasıyla buyurmuştur ki: 
(Hadis:) Allah hesap gününde fakir kulları için adeta özür dilercesine konuşarak onlara der ki: Şanıma and olsun ki sizi dünyada fakir kılmam ne sizi değersiz görmemden ne sizin halinize ilgisiz unutmuş gibi olmamdandır. Bu dünyada ödüllerinizi görün! İşte böyle seçkin bir ödül sizin hakkınız olduğundan sizi o dünyada fakir yaptım! 

Böyle bir *oksal yaşam benim ağrıma gitmiyor! Rabbime şükürler olsun ki Peygamberler de en yoksul yaşamı sürdüler, fildişi kulelerden fakirlik ahkamı kesmediler. Rabbime şükürler olsun ki onlar gibi benim de giderlerim en düşük seviyede ve gelirlerime haram karışmadı başkalarının hakkı yok! İsraf içinde lüks dairelerde yaşayanlar düşünsün! Onları hak ettiler mi yoksa fakirlerin haklarını mı kullanıyorlar. Artık kendilerinden zengin firavni yaşam sahiplerine bakarak kendilerini fakir görmekle, *ok gerçeğiyle yaşam mücadelesi veren fakirlerin haklarını gasbetmekle en azından bu düzensiz zulüm gerçeğinin bir parçası olmakla mı kendi vicdanlarını hallederler kendilerine kalmıştır. 

Sizi rahatsız etmeye geldim sloganıyla çıkmış Ali Şeriati misali sizi rahatsız ettiysem helallik dilerim efendim. 

YORUMLAR

Ali Mert 3 yıl önce
Ilk fırsatta sizi bodrum kattan kurtarmalıyız diyen bir abimize cevaplarım: Bizi kurtardınız diyelim Binlerce bodrum katta bu çileyi çekenler ne yapacak? Ben bu durumu son yazımda rasthaberde yazdım hocam bu benim şahsi sorunum değil ümmetin sorunudur onlardan tağutlara kul olmuş kapıkulu ulema ve aydınına iletilmesi lazım Ki zamanın İmamı tağutların saraylarına değil bodru katlarda çile çekenlere daha yakın. Ben eğer bodrum katta çalışanlardan çok çalışmıyor ama onlardan daha iyi yaşam sürüyorsam bunun manası onların haklarını gasbediyorum demektir.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM