Bazıları
zalim/tağuuti hükümdar ve sistemlerle uzlaşmak ve işbirliği yapmakla halk
arasında vahdet, kardeşlik ve dayanışma kurmayı birbirine karıştırıyor ve
kendileri çelişkiye düştükleri için toplumsal olgu ve gelişmeleri de bu açıdan
değerlendiriyorlar. Halbuki halk, yani normal insanlar hiç bir zaman ilahi
mesaja ve ilahi mesajı sunan peygamber ve
imamlara karşı çıkmamış, onlara engel teşkil etmemiştir. Tam aksine
ilahi önderlerle halkın yakınlaşmasına, işbirliğine karşı çıkanlar daima
toplumlara tahakküm eden, kitleleri çeşitli hile ve baskılarla zayıf bırakan
müstekbir sıfatlı önderler olmuştur.
Buradan hareketle
toplum ile sistemleri, insanlar ile zalim yöneticileri ayrı tutmak gerekir.
Toplumun huzuru, barışı ve refahını istemekle zalim/tağuti sistemlerin
sürmesini istemek farklı şeylerdir. İnsanlar arsında vahdet, birlik ve
kardeşlik istemekle zalimlerle elele vermek, onların sistemlerini
meşrulaştırmak aynı tutulamaz.
Ehlibeyt
İmamları(as) hiç bir zaman batıl ile,
zalim hükümetlerle uzlaşmamış, barışmamıştır. Zaten hak ile batıl arasında
barış değil ateşkes anlaşması olur. Kerbela Kıyamından önce İmam Hasan(as) ile
Muaviye arasında imzalanan da barış değil ateşkestir, Muaviye hükümetinin
meşruiyetini kabul değil İslam’ın, müslümanların maslahatı için bir tür ateşkes
ve mütarekedir. İmam Hüseyin’den(as) sonra gelen dokuz İmam ve onların
izleyicileri de zamanın şartlarına göre ve ateşkes kuralları çerçevesinde halkı
şuurlandırma, bilgilendirme, bir sonraki aşama ve düzeye taşıma görevini
sürdürmüş ve sürdürmektedirler.
Burada zihinlere
şöyle bir soru takılabilir; Öyleyse İmam
Hüseyn’den(as) sonra gelen İmamlar(as)
niçin İmam Hüseyin gibi kıyam etmediler? Bu soruya aşağıdaki cevaplarla açıklık
getirmeye çalışacağız:
1- 1-Aşura halkı derin gaflet uykusundan uyandırma, irkiltme
hareketidir. Bu uyandırcı hareket sonraki imamlar zamanında bir inanca
dönüştürüldü, toplumsal ve siyasal mücadele yöntemine, hayat tarzına çevrildi. İmam
Hüseyn'den sonra gelen dokuz İmam Aşura günü yakılan meşaleyi gelecek nesillere
taşıma görevini üstlendiler.
2- 2-Artık yeni bir şoka gerek
yoktu, bu ağır ve eşsiz görev sadece İmam Hüseyin'e aitti. Bu sonraki İmamların
tağutlara ve zulme karşı mücadele etmediği veya ilahi velayeti sürdürmedikleri
olarak anlaşılmamalıdır. Kerbela kıyamı bundan sonra hayat tarzına
dönüştürülmeli ve canlı tutulmalıydı. Nitekim tüm İmamlar(as) kendi
zamanlarında Aşura’nın mesajını
aktarmanın, ihya etmenin yanında zulme, batıla karşı mücadeleyi bir üst aşamaya
taşımışlardır. Ve nitekim İmam Mehdi(af) hariç öteki sekiz İmam’ın hepsi bu
mücadeleden dolayı zamanın tağutları tarafından şehid edilmişlerdir.
3- 3- Kerbela'dan sonraki muhtemel kıyamlar tağuti sistemleri devirecek güce ulaşamamıştır. İmam Hüseyn'in halk üzerinde irkiltici, şok edici etki bırakan kıyamından daha etkileyici olamadıktan sonra kıyam etmenin ne anlamı olabilirdi? Bunun yerine önceki kıyamın mesajlarının ihya edilmesi, canlı tutulması daha faydalı değil midir? Ehlibeyt İnamları(as) tarafından başlatılacak kıyamların semeresi, sonucu Kerbela kıyamından daha etkili ve faydalı olamazdı. Sonuç vermeyecek yeni kıyamlar yerine Kerbela kıyamı canlı tutulmalı ve bir örneğe, sembole dönüştürülmeliydi ve öyle de oldu.
Ve nitekim İmamların zamanında Onların doğrudan onayını almadan başlatılan kıyamların hiç biri (Tevvabin Kıyamı, Muhtar Kıyamı, Zeyd bin Ali Kıyamı ve Huseyin Sahib Feh Kıyamı vb. kıyamlar) özlenen hedefe ulaşamamış ve Kerbela Kıyamının etkisini asla gösterememiştir. Bu kıyamların faydaları inkar edilemez elbet.
4- 4-Kerbela Kıyamı ilahi adaleti yeryüzüne hakim
kılma sürecinde son değil ilk adımdır. Sonraki İmamlar(as) zamanında aynı
doğrultuda ve yönde daha yüksek idealler
gündemdedir. Tağutlar zulümlerini sürdürseler de toplum artık iman ile nifakın,
nifak ile küfrün farkındadır. Öyleyse halkın bilgi ve anlayış seviyesi
yüksektilmeli ve derinleştirilmeliydi. İmamlar kendi zamanlarında bu irşad görevini
çeşitli yöntemlerle sürdürdüler ve toplumu olgunlaştırma süreci zamanımızda da
devam etmekte olup zuhura kadar da devam edecektir. İnsanların anlayış düzeyi
ve kapasitesi arttıkça evrensel adalet devletinin kuruluşuna biraz daha
yaklaşılmış olacaktır.
5- 5-İmam Humeyni(ra) liderliğinde gerçekleştirilen ve devam eden İslam İnkılabı Kerbela kıyamıyla başlayan sürecin bir ara sonucu olduğu gibi İslam İnkılabından sonra bölgede başlayan uyanış, diriliş ve zulme direniş de küresel çapta zulme karşı başlatılacak halk hareketlerinin bir tür müjdecisidir.
Selam, hidayete tâbi olanların üzerine olsun" Taha/47
Ziya Türkyılmaz