Gerçek Hedef Nedir?

GİRİŞ: 01.10.2021 09:14      GÜNCELLEME: 01.10.2021 09:14
Rasthaber -  BismillahiRahmaniRahim

Hamd Alemlerin Rabbi Allah’a salatu ve salam O’nun Resulü ve temiz Ehli beytine olsun.      

“Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir” (en-Nahl-98,99).

 Teknoloji öylesine gelişti ki insanları yönlendirmek kolaylaştığı gibi yöneltmek ise zorlaştı. İnsanların her türlü bilgiye ulaşması bir düğmeye basıp talep etmesi kadar yakınken bu bilgilerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış olduğu da o kadar belirsiz. Bu bağlamda bazı hükûmetler, yöneticiler kendi “yönetim/idari” alanlarını bazı güçlerle istemeyerek paylaşmak zorunda kaldı bu da çıkarcı ve sahte ittifakların oluşmasını sağladı.

 Medya (görsel & yazılı & sesli) gücü, günümüzde internetin sunduğu “Sosyal Medya” ve akili telefonların toplumun her kesimine erişimi sağlanarak çeşitlendi ve oluşturdukları uygulamalarla topladıkları, elde ettikleri insanların özel (sosyolojik & biyolojik) bilgileriyle güçlerine güç kattılar. Dünyanın her bir ücra köşesinde olup biten, gizlenen, saklanan her türlü bilgilerin, haberlerin erişim “basitleşti” ve akışı hızlandı. Fakat sosyal medyada ki bu bilgilerine & haberlerin ne kadar doğru olduğu sorgulanır olmasına rağmen insanları yönlendirmeyi ve cazibe alanı olmağı başardı. Bu kolaylık, insanların popüler olma arzusu, analitik düşünme kapasitelerini uygulama dışı bıraktı ve egosantrik arzularına köle olarak yönlendirilmesi kolaylaştı fakat yönetimlerinde insanları ikna etmesini zorlaştırdı.

Böyle bir ortamda önemli olan, Bizlerin bu sonsuz bilgi akışını kavrama, “doğru veya yanlış” olduğunu analiz etme, ayrıştırma bilgi ve kültür seviyemiz nedir? Bizler hangi terminolojileri & kodlamalar üzerine kavrayıp “yalan veya gerçek” olarak ayrıştırabilmekteyiz? Ya da bizlerin değer verdiği ve de yaşadığı gerçekler birbirleriyle ne kadar uyumlu? Bizlerden elde ettikleri bilgileri yönlendirmek için kullandıklarından haberdar mıyız?

Bu açıdan bizlerin anlaması ve de önemle kavraması gereken iki önemli ana başlık bulunmaktadır. Bizler bu iki başlığı birbirinden ayrıştırmazsak gerçekten “koyunu kurtta teslim edenler ya da kendimizi şeytanin insafına bırakanlar” oluruz.

İki ana başlık nedir? Yazımın başında da belirtiğim gibi bizlerin dikkatle ayırt etmesi ve kavraması ve karıştırmaması gereken ana başlıkları:

1- Yönlendirme (Ruhumuza hitap). Bizleri kim yönlendiriyor? 2- Yönetme (Bedenimize hitap). Bizleri kim yönetiyor?

Bizi yönetenler bizleri Yönlendirenler değil fakat bizleri yönetenler ise yönlendirenlerin çizdiği yolda bizleri yöneltmeye çalışıyorlar. Bizler, genelde farkındalık yaratmadan yönlendirenlerle yönetenlerle bir tutuyoruz ve tepkilerimizi yönlendirenlerin istediği yönde yapıyoruz. Yönlendirenlerini bize sunduğu dolmuşa biniyoruz, bunu yaparken de kendimizin düşündüğünü ve karar alındığını sanıyoruz. Çünkü bizleri yönlendirenler hakkımızda toplanan ve üstelik kendi elimizle verdiğimiz özel bilgilerimizi kullanarak suyu bulandırıp (gündem ve ortam oluşturarak) bizlerin hakikati görmemizi engelleyip “sahte gerçeklere” yönelmemizi sağlayarak bizleri saptırıyorlar. Yönlendirenler bizlere, yanlışların doğruluğuna inandırıyorlar ve bizlerse ispatına yönetenlere karşı veya onlarla beraber olarak çalışıyoruz. “Delinin biri kuyuya bir taş atmış 40 akil bir olmuş çıkaramamış”, veya “amaç üzüm çalmak değil bağcıyı dövmek”, “sağ gösterip sol vurmak”,

Bizler olayları analiz ederken hep yönlendirenlerin planladığı istikamette (ekonomik & rahatlık) analizi yapıyor ve kendimize ona göre bir yön çiziyoruz. Bizlerin bulandırılmış bu bakışı, dünyadaki gelişmelerin, değişimlerin asil yönünü ve hedefini kavramamamız dolaysıyla gerçekleri görmemiz engelleniyor.  Bizler, yaşantımızın ana hedefini ekonomiye & rahatlığa dayandırarak ahlaki, inançsal, sosyal (toplumsal), bireysel tüm ilişkilerimiz direkt çıkara ve benciliği (egosantrik) temel referans alarak değer verilmesi gereken gerçek değerlerimiz bireysel çıkarlarımıza feda ediyoruz. Buda bizleri yönlendirenlerin ve yönetenlerin “ya havuç! ya sopa!” politikasını uygulaması kolaylaşıyor.

Egosantrik arzularımızın sonuçları doğrultusunda, Müslüman toplumlarının ve insanlığın yaşadığı zulüm & kaos gözlerimizin içine sokarak yapıyorlar, Bizleri ölümle tehdit edip nenopartikul aşılara mahkûm kılıyorlar, bizleri yönlendiren ve yönetenlerin yaptıkları anlaşmalı döğüşe bizleri inanıyoruz. Müslüman (insan) kitlelerinin sözde duyarlı amelde umursamaz iki yüzlü hallide, bizi, bizden (kendimizden) bezdiriyor. Yönlendirenler ve yönetenler her şey kitabına (sisteme) uygun, yapıyorlar sisteme uygun olmayanları da   sisteme uygun hale getiriyorlar. Çünkü demokrasilerde çareler tükenmez, Rahmetli Demirel’in dediği gibi “Kanunlar Allah'ın emri değil istersek değiştiririz istersek yenisini çıkarız”. Diktatörlüklerde zaten istediklerini istedikleri gibi yapıyorlar. Özetle; Gündemi oluşturanda, gündemi değiştirende bizleri yönlendirenler olmakta, Bizler ise ne yazık ki yönetimlerin yaz boz tahtasıyız ama çoğumuz bundan bihaber.

 İnsanları yönlendiren kimdir? Nasıl yönlendiriyor? Nereye yönlendiriyor? Ne için yönlendiriyor? Gerçek Hedefi insanları yöneltmek ve insanlar üzerinde hüküm sürmek midir?

İnsanı yönlendiren kimdir? İnsanı yönlendiren kendisini unutturan ve varlığını inkâr ettiren insanın azılı düşmanı şeytandır. Diyebilirsiniz ki şeytanı var mı ki düşman olsun! ya da bizler hatalarımızı üzerine atacağımız bir suçlu arıyoruz diyebilirsiniz ve çok doğrudur yanlışı yapan bizleriz, fakat Şeytan da melek değil adı üstünde ve tek bir amacı var, o ise açık ve nettir.

Altını çizerek ve kalın harflerle belirteyim ki şeytanin hedefi dünya değildir. Onun dünyadan elde edeceği hiçbir çıkarı yoktur. Ne dünyanın süsü ne zenginliği ne yeraltındaki zenginlikler nede yer üstündeki zenginlikleri ne de dünya makamı, Dünya onu arzuladığı ya da sahip olmak istediği bir hedef değildir. Çünkü onun boyutu ve yapısı dünyanın bu güzellikleri ile uyumlu değil çok farklıdır. Fakat Şeytanin dünyadaki tek hedefi ve amacı Allah’a verdiği sözü yerine getirmek o ise “INSANIN SAPTIRMAKTIR.” “(şeytan) Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onları (insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." (Araf-16), “Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim” (Nisa-119)

Nasıl yönlendiriyor? Bizleri (insanoğlunu) çok iyi tanıyor, Bizlerin dünyalık bir yapıda olduğumuzu ve dünyaya olan zaafımız çok iyi biliyor. Bizleri, Dünya hayatının kalıcılığına ve ölümden sonra hayat olmadığına ne varsa bu yaşadığımız dünya hayatı olduğuna ve kendisinin de var olmadığına inandırarak hiçbir zaman sahip olmayacağımız ve şu an kadarda hiç kimsenin sahip olamadığı dünyaya sahip olmaya yönlendirmektedir. Bizlere sadece dünyaya hayatının varlığına ve Ölümle her şeyin bittiğine inandırmaktır. “Bir de şöyle demektedirler: “Bu dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur. Ölürüz, yaşarız. Bizi öldüren ise zamandan başkası değildir.” (Casiye-24) Bizlerin dünyanı arzusu ve şehvetine olan bağlılığımız dünya malına & mülküne kolayca köle (egosantrik) olmamızı sağlamakta, iktidara sahip olmakla, mal & mülk sahibi olmakla, her şeyi mubah kılarak hür irademize sahip (özgür) olduğumuza, güçlü olduğumuza inandırarak, kısaca Ruhumuzu bedenimizin histerik ve egosantrik arzularına hapis ederek bizi yönlendirip yöneltmektedir. “Onlar ki, dünya hayatını ahiret üzerine seve seve tercih ederler ve Allah'ın yolundan çevirirler ve onun için eğrilik isterler, işte onlar pek uzak bir sapıklıktadırlar.” (Ibrahim-3) Şeytanı düşman olarak algılamamamızın tek sebebi onu görmememiz rağmen onun bizimle her ana olmasıdır. Çünkü o, bizlere “kişiye has frekanslarla” Vesvese ile yaklaşmakta ruhumuza yon vermekte ve bizler ise neticelerine katlanmaktayız “Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı (Hz. Âdem ve Havva’yı), mahrem yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sakın sizi de şaşırtıp fitneye düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostları yaptık.” (Araf-27)

Nereye yönlendiriyor? Ne için yönlendiriyor? Şeytanın hedefi bizleri yönlendirmek demiştik, bunu İnsanlara verdiği vesveselerle, vehimlerle ve dahası kendine hizmet eden gruplarıyla insanları yöneten sistemler, yapılar ve liderlerle. Ve onları, halkı ateşe çağıran rehberler/önderler yaptık.” (Kasas-41) insanların zaaflarını insanlara kendi elleriyle kullandırıp, vahşi, zorba, isyankâr, egosantrik, hayvandan da daha aşağı bir varlık olmaya yönlendiriyor. Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkan-44) “Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayatını (ahirete) tercih etmişse, artık şüphesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cehennemdir!” (Naziat-27,38,39)

Çünkü şeytan, Allah verdiği vaadi yerine getirmek için insanları insanlara karşı kullanarak, insanoğluyla alay ederek, kendinin insandan daha üstün ve güçlü olduğunu, Allah’ın insana bahşettiği Halife ünvanına insanın sahip olma gücünün ve seviyesinin olmadığını ispat etmektir.  Çünkü şeytanın dünya hayatında insan üzerinde fiziksel hiçbir gücü yoktur tek gücü insana vesvese vererek vehme oluşturmak ve insanın Allah karşı isyankâr olarak yönlendirmektir. “‘Sen de onların çoğunu şükrünü (kulluğunu) yerine getirenlerden bulmayacaksın’” dedi” (Araf-17) “Allah’ın hükmü yerine getirilince şeytan şöyle der: “Şüphesiz Allah size gerçek bir vaatte bulunmuştu; ben de size bir söz verdim ama yalancı çıktım. Aslında benim sizi zorlayacak gücüm yoktu; benim yaptığım size çağrıda bulunmaktan (vesvese) ibaretti, siz de benim çağrıma uydunuz.” (Ibrahim-22)

Bu açıklamalardan sonra Şeytan (yönlendiren) ve şeytani güçlerin (yöneteler) hedefi Dünya petrolüne ya da dünyanın her türlü zenginliklerine sahip olmak değildir. Şeytani güçler tek bir millettir ve dünyayı insanlara çekici ve göz alıcı kılan onlardır. Onların hedefi; insanların Dünya zenginliklerine (mal & mülk & mevki) sahip olmak için, nefsani arzular için birbirlerine karşı düşman ederek, insana Allah’ın halifesi olduğunu unutturmak. Dünya ve dünyevi arzuları insanın Allah karşı isyankâr olmalarını sağlamak için kullandığı araç ve gereçlerdir. Dolaysıyla “İblis, “Rabbim! Benim sapmama imkân verdiğin için yemin olsun ki ben de yeryüzünde onlara (günahları) şirin göstereceğim ve -aralarından senin samimi kulların hariç- onların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım.” (Hicir-39,40)

Burada bir noktayı özelikle vurgulamak isterim. Allah (cc), bizlere verdiği dünya güzellikleri ve arzuları bizlerin sahip olması gereken, bizler için var edilmiş nimetlerdir. Dolaysıyla onlara sahip olmak bizlerin hakkidir fakat nasıl?

Sonuç olarak, bizi (ruhumuzu) kim yönlendiriyor, bizleri (vücutlarını) kimler yönetiyor, neden ve ne içini kavrayamazsak! Güzellikleri kötüye, helalleri haram çeviririz kısacası Allah’a karşı ve de verdiği nimetlere karşı nankör oluruz. Allah'ın bizlere vermiş olduğu bütün güzelliklere ve arzulara sahip olmamız için yönlendiricimizi, önderimizi & yöneticimizi bilmemiz ve itaat etmemiz şarttır (Farzdır) “Her ümmete, kendi cinsinden bir tanık getireceğiz ve seni de bunlara tanık tutacağız ve biz, sana her şeyi açıklayıp anlatan ve Müslümanlara hidayet, rahmet ve müjde olan kitabı indirdik.” (Nahl-89), Onları, emrimizle doğru yol gösteren önderler yaptık ve onlar yalnız bize kulluk ederlerdi." (Enbiya:73.) “(Her türlü zorluklara) Sabrettikleri* ve ayetlerimize tam bir bağlılık gösterdikleri için, onlardan buyruğumuzla doğru yola ileten önderler /İmamlar kıldık...” (Secde :24) “Kim Allah’ı, Resul'ünü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır.” (Maide-56)

Mustafa Kemal TASPINAR

22 Eylül 2021

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM