Rahmani Frekans Ramazan

GİRİŞ: 28.04.2022 09:40      GÜNCELLEME: 28.04.2022 09:40
Rasthaber -  Ramazan ayı, hepimizin bildiği üzeri mübarek üç aylarını son ayıdır “Recep- Saban- Ramazan” hocalarımız, alimlerimiz, imamlarımız bu aylar hakkında her sene olduğu gibi bizlere geniş ve teferruatlı bilgiler, yapılması gereken ibadetler hakkında bilgiler verdiler ve camilerimizde ibadetlerimiz yaparak gerçekten bizler bu ayın özeliğini, ruhunu, yaşadığımız şu zor günlere rağmen tadımladık. Ramazan ayının son günlerinde Kadir gecesini idrak etmeye çalıştık ve son cumasını rahmetli İmam Humeyni'nin ilanıyla “Dünya Kudüs gününü” kutlayacağız. Bir Ramazan ayının son cuması, Kudüs'ün & Filistin'i Siyonist çetenin elinden kurtulduğu hürriyet günü olacak ve bizlerin (Müslümanların) çok yakın gelecekte iki bayramı bir arada kutlayacağımız bir günü olacaktır bi-iznillah.

Aklımıza gelen soru; Kendine Müslüman ülkesi diyenlerin Siyonist çetenin kapısında nöbet tuttuğu bir ortamda bizler Kudüs'ü & Filistin'i bu halimizle nasıl kurtaracağız ve de kendimizi küresel çetenin kurguladığı oyundan kurtarabilecek miyiz? Evet, kimi Müslümanların imanları her gün daha güçlenirken ne yazık ki hayır, kimleri dünya kaygıları & mevkileri için Siyonist çeteye teslim oluyor.

Siyonist çete, kendi teorilerini empoze etmeden önce medyayı ve sosyal ağları kullanarak uyuşturucu propagandası yaparak bilinç altında bizlere kendin projelerini kabul ettirdikten sonra arkasından da eyleme geçip “demiştik” diyerek sanki geleceği planlarcasına kendi üstünlüklerini bizlerin egosantrik arzuları ve korkularımızı şişirerek, kimilerine demokrasi dedirttirerek, kimilerine İslam adını kullandırarak kimilerine de ekonomi korkusu vererek onların isteklerini bizlere (Müslümanlara) ve insanlığa kendi ellerimizle yaptırmaktadırlar. Fakat günümüzde bu çok şaşırtıcı değil, bir ritüel olmuştur ve insan toplumları da göre göre lades olmaktalar.

İnsanda iki tür ayarı vardır, Hak ve onun çakması Batıl, insanoğlundaki tezahür; doğru söyleyen & yalan söyleyen, Zalim & mazlum, kaypak & dürüst... vs. İnsan psikolojisini ve ruhunu analizin yapan şeytani güçler zalimleri (zorbaları) kendi kurdukları düzenlerle seçmiştir. Avam tabakası tarih boyunca her zaman ezilen ama bazen de mazlum bir kitle olmuştur. Bu bir kader midir? Hayır değildir. Ama avamda kendi egosantrik arzularıyla ve korkusuyla sisteme hizmet etmektedir. “Kişi, kendini gerçek yüzünü bilfiil yaşadığı ortamda görebilir lafla ancak rüyalar anlatılır.”

Zulüm dünyanın var oluşundan bu yana hep üstün çıkmıştır! çünkü asıl olan haktır, batılı insan kendi eliyle kurduğu (seçtiği) zorbacı şeytani sistemler olduğu içindir. Şeytani güçler sistemini kurarken insanın egosantrik arzularından ve korkularından faydalanmıştır. Zalimin hikayesi Âdem (as) oğlu Kabilin Habil öldürmesiyle başlamıştır. Kabil, zalimin ilk örneği ve zorbacıların da atasıdır. Habil, mazlumun ilk örneği ve hakikat yolun gösterin önderlerin atası olmuştur. Bir diğer örnek, Yakup (as) çocuklarından Yusuf (as) hikayesidir Yusuf (as) kardeşlerini kuyuya atıp ölüme terk etmesidir. Aslında Habil & Kabil, “iyi ve kötü" nün morfolojik görüntüsüdür. Her insanın içinde bir kabil ve Bir Habil vardır ve “kabil & Habil” mücadelesi hala içimizde günümüze dek devam etmektedir.

Bizler hangi Frekanstayız? İnsanoğlu ve tüm canlılar & cansızlar çevresinde oluşan her türlü frekansların etkisindedir ve frekansın gücüne göre de insani yönlendirmektedir. Çünkü İnsanoğlu hem verici hem alıcı bir yapıya sahiptir (Hem frekans yaymakta hem de frekans almaktadır). Her insanın içinde Habil (mazlum) ve Kabili (zalim) frekansalar mevcuttur, bizler bu frekanslardan hangisini kullanmaktayız? Bizlerin yaşadığı sistem Kabilin (zulüm) frekansıyla çalışmaktadır, bizeler verilen mesajları ve yönlendirmeleri direk bu kanal üzerinden almaktayız. Hani bazen deriz, “filanca hocayı dinlediğimde huzur buluyorum ve hep güzellikler düşünmemi sağlıyor” Çünkü o kişi sizi Habil frekansınıza bağlamıştır ama siz o kişiden ayrıldıktan sonra o frekans ayarınız kaybetmektesiniz diğer bir örnek seyrettiğiniz bir filmden “çok etkilendim” dersiniz, hep frekans ayarlarınıza bağlıdır. İnsanlar alıcı oldukları için Frekansların yaydığı elektromanyetik dalgalarla yönlendirilmektedir. En basit örneği şeytanda bunu kullanmaktadır eğer bizler alıcı olmasaydık bize vesvese verebilir miydi?

Ramazan ayı, içimizdeki rahmet frekans ayıdır. İlahi gücün Rahmetiyle bizler Ramazan ayında “Rahmetin, Sevginin, Dürüstlüğün, güzelliğin, iyiliğin, adaletin” ayarına getirmekteyiz fakat ne yazık ki bu frekansta kalmıyoruz ve hemen zulüm frekansına geçiyoruz çünkü yaşadığımız dünya zulüm frekans ayarıyla iletişim kurmaktadır. Bizler, Zulüm frekans dalgalarının (TV, Sinema, akili Telefon, sosyal ağlar, vs.) bombardımanına maruz kalmaktayız aman ne yazık ki buna da isteyerek maruz kalıyoruz.

Netice olarak, Bizler hangi İslami istiyoruz? Âdem atamızdan Habil vasıtasıyla son peygamberimize kadar olan İlahi İslami Davamız & derdimiz? yoksa tüm peygamberlerin yolunu saptıran şeytan ve şeytani güçlerin oluşturduğu “dinler” mi?  Bunu cevaplamak için evelen kendi “dalga (kanal) ve frekans” ayarımızı netleştirmemiz lazım. İlahi Tevhidi mi inanç olarak yaşıyoruz yoksa insan eliyle oluşturulmuş TeHvidi mi yaşıyoruz? İşimize geldiği şekliyle veya hayat şartları bunu gerektiriyor diyerek her havadan ve her telden çalan “kanal & frekansı” seçmek, kabul etmekle hayatımız kurtarıyoruz sanıyoruz ama kendimizi kandırıyoruz.

Bizler kendimizi Samim olarak bir kontrol etmeliyiz, hangi “kanal” üzeri düşünüyorum? Hangi “frekans” üzeri reaksiyon veriyorum hangi “dille” anlatıyorum. 

İletişim olması için bir “alıcı” ve bir verici “olması” gerek ve bunlarında;

-          Aynı dalgada

-          Aynı Frekansta

-          Aynı dilde (kodlamada) olması gerekir.

Eğer bizler şeytan ve şeytani güçlerin adımın takip ediyorsak ve de değişemiyorsak o bizden kaynaklan bir sorundur. Çünkü bizler kendimizi değiştiremiyoruz demektir. “(şeytan) Sadece Ben, sizi çağırdım sizde bana uydunuz” (Ibrahim-22) 

Son sözüm; Rahmetli İmam Humeyni Ramazan'ın son cumasını Kudüs günü ve Peygamberimizin doğum günün Vahdet haftası ilan etmesiyle bize (ümmete) hangi kanal’ da hangi frekans ayarında olmamızı ve sloganlarıyla da ne yapmamızı bize açıkça beyan etmiştir.

Mustafa Kemal TASPINAR- 28 Nisan 2022

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM