“De ki: “Ey insanlar!
Muhakkak ki size, Rabbinizden hak gelmiştir. Her kim (hakka uyarak) hidayet
bulursa, kendi lehine hidayet bulmuştur. Kim de (haktan yüz çevirerek)
sapıtırsa, kendi aleyhine sapıtmıştır. Ben (sizi sapıklıktan korumak ve hidayet
üzere olmanızı sağlamak zorunda olan) bir vekil de değilim.” (Yûnus 108)
Yaşadığımız şu zaman
diliminde akıllara durgunluk verecek anlaşılması güç halleri normal gibi
yaşıyoruz sanki mantığımız ve düşünme yeteneğimizi yitirdik. Kendilerini
seçilmiş gören yönetimler “akli başında” insanların yaptıklarını görünce hiç
şaşırmamak elde değil.
Bazı gerçekleri
tekrarlayalım;
1-) “Demokrasi, şeytanın
insan eliyle şişirttiği en büyük yalan balonudur.”
2-) “İnsan hakları”, beyaz
kolonyal sülüklerin insanları “sömürmek & köleleştirmek” için uydurdukları
duygu sömürüsü yapan alçak bir tuzaktır.
3-) Her türlü ana Medya
& Show, İnsanların bencil ve histerik arzularını körükleyerek insanlıktan
çıkaran şeytanin insanları yalana çağırdığı bir hoparlörüdür.
4-) “Modernite &
özgürlük” yalanı güzelleştirmede kullanılan kamuflaj makyajdır.
5-) “Bilim &
teknoloji” insanları yanlış yönlendirmek için kullandıkları bir silaha dönüştürülmüştür.
6-) Dincilik, insanların
zaaflarından faydalanmak için kullanılan duygu sömürsün dönmüştür.
Bu hatırlatmadan sonra, ABD, ekonomik & sosyal olarak
çokmuş bir halde yıkımın doğru giderken kendisini kurtarmak ve dünyanın en
güçlü devleti sembolünü ayakta tutmak ve kendi çıkarını korumak için dünyayı
kaosa sürüklemekte ve yanında kendilerine “uygarlık”, “medeniyet beşiği” diyen
yaşlı Avrupa'ya diz çöktürerek yanına almakta.
Bu kaynar sütte kendin kurtarmak isteyen kurbağaların hikayesine
benzemekte; “Bir kurbağanın, diğer kurbağaların eforlarıyla oluşan kaymak
üzerinden kendini kurtarma” planına benzemekte. “Batarsam hep batacağız
ya da ben kurtulursam sizde kurtulursunuz” ABD’nin yaptığı da aynen budur.
Bu durumda karşımıza 2
sonuç çıkmakta;
1-) Batı (Avrupalılar)
gerçekten aptallar ve ABD’nin bu oyununu görmüyorlar, ABD’ye ölürcesine
inanıyorlar.
2-) Batı (derin
devletleri) halkalarının zulüm görmesi ve sefil olması pahasına rağmen ABD'nin
oyununu bilerek ve isteyerek oynuyor.
İkinci şıkta karşımıza
çıkan şu oluyor; ABD’nin derin devleti ve Batılı ülkelere hükmeden derin
devletler direktiflerinin aynı yerden alıyor, anlamına geliyor. İngiltere derin
devleti (Kraliyet ailesi) Avrupa ülkelerini dolaylı olarak domine ediyor.
İngiltere'nin Avrupa
birliğinden çıkışını en önemli sebebi; İngiltere kendisini kıtalar ülkesi
olarak Avrupalılardan üstün ve aynı seviyede görmüyor olmasındandır. GB
kraliyeti, Kanada ve dünyanın birçok ülkesini direk olarak ya da dolaylı olarak
kendi hakimiyeti altında tutması ve bu ülkeler kraliyet ailesine direkt veya
dolayı yolla biat etmiş olmasıdır. “Kral
& kraliçe” onların karlı ve kraliçesidir. Eğer siz, İngiliz, Kanadalı veya
kraliyet ailesine bağlı bir ülke vatandaşı olmak istiyorsanız, kraliyet ailesin
ölümüne biat etmeniz resmi olarak şarttır. Eğer biat etmezseniz o ülke
vatandaşı olamazsınız. Dolayısıyla ülkemizde İngiliz vatandaşı & Kanada
vatandaşı politikacılar var ise bu kişiler İngiliz Kralın (kraliçesinin) emri
olmadan Türkiye'nin faydasına katiyen bir hamle yapamazlar ki yapmıyorlar fakat
Türkiye’yi batıracak her türlü hamleleri yapmaya da mecburlardır. (Siyonist
kulüplere biat edenlerde aynı statüye benzer statüdedir)
Dünyamız bilinçli ve hesaplı bir kaosa sürükleniyor bunu
hepimiz görüyoruz fakat hiçbir şey yapamıyoruz. Özelikle yaşlı Avrupa'nın
Amerika'ya teslimiyeti, göstermelikte olsa “insancıl” prensiplerinden ödün
vermesi onlarında gerçek yüzünü göstermekte “yok birbirimizden farkımız fakat
biz onların anasıyız”.
Biz Müslümanlara gelince,
Hep suçu karşımızdakiler de arıyoruz, yok Amerikalılar, yok İngilizler yok
Siyonistler, vs. bizler bunları tanıyoruz, biliyoruz her gün TV ekranlarda
yaptıkları zulmü çarşaf-çarşaf haberini veriyoruz. FAKAT, kendimize hiçbir leke sürdürmüyoruz! Bizlerin
bu günkü yaşadığı sıkıntıların ana suçlusu BIZLERIZ. Çünkü bizler, kendi
egosantrik arzularımıza kendi çapında ilah edinerek ne adaleti gözetiyoruz ne
hakkaniyeti gözetiyoruz tam aksine aç
gözlülüğü, kibiri bir marifet sayıyoruz ve de bunu çocuklarımıza bir marifetmiş
gibi öğretiyoruz. “Sakın dürüst & iyi niyetli olma seni aptal
yerine koyarlar” diyerek kötülüğün
bir virüs gibi yayılması sağlanıyoruz.
Bencil & histerik & mütekebbir
arzular üstünlük oluyor dolayısıyla kendi kazdığımız kuyuya kendimiz düşüyoruz.
Bunu en basit örneği, bugünlerde yaşadığımız krizi kendilerine fırsata çeviren
insanlara & toplumlara yaptıkları haksız ve histerik zulüm, ne petrol
fiyatının suçu nede Yahudilerin suçu, krizi kendi çıkarları için kullanıp halka
zulüm yapmalarını emreden o elitlere biat etmelerinin sonucu krizi fırsata
çevirmek adına kendilerine verilen emri çıkarlarının tatmin için
uygulamalardır.
Bunu nerden anlıyoruz? 2008
petrol varil fiyatı: 165,48$ ve 2012 yıllarında petrol varil fiyatı: 121,63$
iken o zaman benzin 1 litresinin fiyatı ve 1 Ekmeğin fiyattı ne idi? Bugün
yaşadığımız bu kriz “enflasyon” o zaman neden yaşamdık, ülkemizde ve dünya
genelinde böyle bir sıkıntı neden oluşmadı?
Krizin alt yapısını Ahlaki çöküşle başlattılar, insanları
kendi kimliklerinden, örflerinden kültürlerinden uzaklaştırıp, kimliksiz ne
olduğu belirli olmayan tek tip yapıya soktular, lükse, zevke, israfa, fuhşa
alıştırdılar, bizi hiçbir ayarı olmayan bencil, histerik, açgözlü, israfçı,
yalama olmuş cıvata yaptılar. Pandemiyle (korkuyla) insanlara ayar çektiler
arkasından özel seçilmiş bir savaşla insanlara yeni format atıyorlar. Müslüman ülkelerindeki savaşlarla insanların
göç etmesini sağlayarak coğrafik yapıyı değiştiriyorlar ve ülkelerin ekonomik
ve sosyal ahlaki çöküşlerini sağlıyorlar.
Amerika, Ukrayna- Rusya'yı
savaşıyla bir taşla birkaç kuş avladı, ABD’nin NATO'nu patronu olduğunu AB'nin
büyükleri Almanya & Fransa'ya kim olduğunu tekrar hatırlattı. Rusya'nın
ekonomik büyümesini önüne geçti, insanları yeni bir şekil almasını sağlayacak
alt yapıyı oluşturuyorlar. Klimatik ısınmaya gelince; insanların aşırı derecede
enerji sarf etmesi ve kullandığımız Gps (küresel
konumlama sistemi), Gsm (Mobil
iletişim küresel sistem), 5G, HAARP projeleri ve karbondioksit gaz salımı
ve diğer elektromanyetik dalgaların dünyamızı Elektro-dalga fırınına
çevirdiler.
Dünyamız şu an yaşadığı
tek bir kriz var, bizeler lanse ettikleri krizler aslında ana krizin
neticeleri. 1- ) Ahlaki & İnsani kriz = (Enerji Krizi- Gıda Krizi-
Sağlık Krizi- Ekonomik Kriz)
Bu krizlerin hepsi
birbiriyle bağlantılı çünkü bunlar “doğal insani tedarik zincirini” oluşturan
halkalar ve bu krizler bilinçli şekilde yaptıklarımız neticesinde oluşan
krizler yani birilerinin isteyerek oluşturduğu & planladığı & yönettiği
ve bizlerinde aç gözlülüğümüzle (egosantrik arzularımızla) destek verdiği
krizlerdir. Asil itibariyle doğal yaşam tedarik zincir hiçbir zaman farklılık
göstermez bu ilahi bir kanundur. İnsan kendi egosantrik arzularıyla bu ilahi
tedarik zincirini kırması krizlerin patlak vermesine yol açar ki en nihai sonuç
ise kıyamettir. "İnsanların elleriyle işlediklerinden dolayı karada ve
denizde fesat baş gösterdi. Allah işlediklerinden bir kısmını onlara
tattırıyor, umulur ki dönerler." (Rûm: 41)
İnsanlık Ahlaki çöküşü iki şekilde yaşar; 1-)
Fakirliğinin sebep dolduğu ahlaki çöküş 2-) Lüks yaşama arzusunun verdiği ahlaki çöküş. Ahlaki çöküşün
önündeki en önemli engel ilahi (Tevhit) inancıdır, dolasıyla insanlardaki ilahi
inancı zayıflatmak, yok etmek, insanlık kimliğinin yok olmasıdır ki şeytan
& şeytani güçlerin ilk hedefleri ve büyük ölçüde de başardıkları bir
hedeftir. Enerji, gıda, sağlık ve ekonomik krizler insanlardaki ahlaki çöküşün
gerçekleşmesiyle kendiliğinden otomatik oluşmuştur.
Netice olarak; Avrupa derin devleti ve ABD’nin derin
devleti ayni yapıdır. Hedeflerin ABD’nin çöküşünü yavaşlatarak tekrar güç
kazanmasını sağlamak için devletleri fakirleştirmek arkasından halkların sefil
olmasını sağlamaktır. Böylece ülke halklarını isyana sürükleyerek dünyayı tek
elden yönetmek, yönlendirmektir. Fakat ulaşmadıkları ve satın alamadıkları tek
şey insanların kalbinde olan fıtratı ilahi inanç (sevgi & rahmet), onu için
uyduruk birçok inanç çıkarmalarına rağmen ilahi inanç kendini korumuş,
tekrardan filizlenmiş ve büyümektedir. Dolayısıyla İnsanlar yaşam tarzlarını ya
İlahı inanç üzeri yapacak ya da Şeytanin onlara sunduğu virtuel (sanal) inanç
üzeri yapacaktır. "İçlerinde zayıf sayılanlar (tâbi olanlar, peşlerine
takıldıkları o) büyüklük taslayanlara: 'Siz olmasaydınız biz inanmış
olacaktık.' derler." (Sebe: 31) "Büyüklük
taslayanlar ise zayıf sayılanlara (kendilerine tâbi olanlara) 'Size hidayet
geldi de sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, kendiniz suçlu idiniz' derler."
(Sebe: 32), "Zayıf sayılanlar (tâbi
olanlar) da (peşlerinden gittikleri) o büyüklük taslayanlara 'Hayır, gece
gündüz bizi aldatıyordunuz. Bize Allah'ı inkâr etmemizi, O'na ortaklar
koşmamızı emrediyordunuz.' derler." (Sebe:
33),” Bunlar azabı gördüklerinde pişmanlıklarını içlerine
atarlar, ettiklerine içleri yanar." (Sebe:
33). Fakat bu pişmanlıkları kendilerine hiçbir fayda vermez çünkü artık
hesap zamandır nihai denetleyicini raporları değerlendirme zamandır.
“Allah, iman edenlerin
Velisidir/dostudur. Onları (küfrün, şirkin) karanlıklarından (tevhidin ve
imanın) aydınlığına çıkarır. Kâfirlerin velileriyse/dostlarıysa tağuttur.
Onları (iman ve tevhidin) aydınlığından (küfrün ve şirkin) karanlıklarına
çıkarırlar. Bunlar, ateşin ehlidir ve orada ebedî kalacaklardır.”
(Bakara-57)
Mustafa Kemal TASPINAR
5 HAZIRAN 2022