Hız Kesmeyen Fitne Ve Adalet Savaşı-1

GİRİŞ: 11.07.2022 14:27      GÜNCELLEME: 11.07.2022 14:27
Rasthaber -  Bazıları zannediyor ki geçmişe dair kin adalet ve düşmanlık bu günkü insanların bir zaafıdır. Adalet değerlendirmesi geçmişte bir dönemde yapıldı:

“Taraflar savaştılar, hepsi hesabının vermek üzere Allah'a gittiler. Kimileri bağışlandı kimileri cezalandırılacak. Bizim o defterleri açmamız doğru olmaz, Geçmişin yaralarını kaşımak olmaz! Allah kılıçlarımızı onların kanlarından korudu. Biz de dillerimizi onlardan çekmeliyiz…” şeklinde düşünürler

Oysa bu Kur'an'a insanın yapısına tarihe uygun bir düşünce biçimi değildir. Şia’yı Ehlibeyt Mektebini, İmameti, İmamların Masumiyetini, Gadiri Hum’u bilmeyen, Ehlibeyt İmamlarından 11 tanesinin de Müslümanız diyenlerce şehit edildiğinden, bunca şehadet, katliam cinayet hapis tecrit göz altı ve benzersiz zulümlerden habersiz yetişen süt liman Müslümanları konuyu bir mezhebin geçmişte katledilen büyükleri için güttüğü kan davası gibi görmektedirler. Bu yüzden bu “kan davasını bitirmeyi ümmetin hayrına bir görev olarak addedenler vardır. Oysa mesele çok derin ve hiç de böyle değildir.

Kur’an’ın tavrı da bu konuda söylediğimizin doğru bir tarih değerlendirmesi olduğunu ispatlar. Örneğin Kur'an Peygamberimizin zamanındaki Yahudilere hitaben buyurur ki;

“(Ey peygamber), onlar diyorlar ‘biz sadece bizim kabilemizden olan peygamberlere inanırız.’ Onlara, “Allah'ın indirdiğine iman edin” denildiğinde, “Bize indirilene iman ederiz” derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Hâlbuki o, ellerinde bulunanı onaylayan bir gerçektir. Onlara de ki: “Eğer iman etmiş kimseler iseniz, o halde neden daha önce Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?” (Bakara 91) 

Biz biliyoruz ki Peygamberimiz zamanındaki Yahudiler peygamber öldürmüş değiller. Diğer yandan, Allah atalarının suçunu normalde çocuklarına yazmaz. O adaletlidir, kişiyi sadece yaptığıyla sorumlu tutar.  Ama Resulullah zamanındaki Yahudileri, Peygamber katili atalarının cinayetlerine muhatap kılıp onlara diyor ki:

“Niye öldürüyordunuz!” 

Bunun sebebi Peygamberimizin zamanındaki Yahudilerin inanç biçimlerinde saklıdır onları incelemek gerekiyor. Onlar Peygamber katili Yahudi atalarının inanç ve karakterlerini aynen benimsiyorlardı. Yani Peygamberimiz zamanında Yahudilerden bir peygamber gönderilmiş olsaydı onu da öldüreceklerdi. Çünkü aynı düşünceyi savunuyorlar aynı karakterdeler toplum biçimleri inançları aynı. Sömürü düzenleri, siyasi düzenleri hep aynı. Adaletin temsilcisi ve savunucuların yaşatmıyorlar! Peygamber katillerinin kurduğu düzenin devamı…

 Birileri aynen öyle diyor: “Aşura olmuş bitmiş bir katliam, o yarayı niye kaşıyorsunuz. Ya da Cemel ve Sıffin savaşlarını bugün tekrar gündeme getirip ısıtıp ısıtıp bir mezhebin malzemesiymiş gibi neden gündeme getiriyorsunuz... Geçmişe sünger çekelim bugün Batı karşısında emperyalistler karşısında Şii Sunni vahdeti oluşturalım. Geçmişin ayrılık konularını gündeme getirip fitne çıkarmanın anlamı yok.”

Görünüşte masum ve mümkün olan bu duygu gerçekten hayat bulması imkansızdır. Çünkü insanın doğasına ve inanç karakterine, gerçeğine aykırıdır. Kur’an-ı Kerim binlerce yıl önce olmuş bitmiş cinayetleri katliamları bugüne taşıyor. Olmuş bitmiş mesele olarak görmüyor. Tamam onlar bir ümmetti geldi geçti, Allah'a hesap verecekler diyor ayet-i kerimede ama yine onların cinayetlerini bize iletiyor. Ebu Leheb'in adını hala Kur’an’dan okuyoruz. Niye? Çünkü geçmiş silinmez. Tarih tekerrürden ibarettir eğer siz geçmişi doğru değerlendirmez atalarınızı ve kime ait olduğunuzu doğru tespit etmezseniz doğru şekilde davranmanız ve toplum oluşturmanız mümkün olmayacaktır.

Geçmişte Ehlibeyt’in hakları alındı ellerinden! İmamlara (a.s) Allah ve Rasulünce tanınan hakları verilmedi. Onlara el kondu. Adaletin kurucusu ve koruyucusu, dinin yetkilisi olarak ilan edilen İmamlar (a.s) özgür ortam bırakılıp da vahyi uygulamalarına fırsatı verilmedi. Ehlibeytin (a.s) 11 İmamıyla Yahudi ya da Putperestler değil, “Müslümanız” diyenler savaştı! Cemel’de Sıffin’de daha sonra Kerbela’da Din Adalet ve Vahiy savunucuları katledildi. Kerbela sonrası Ehlibeyt (a.s) hep hapis tecrit ve zulüm hayatı yaşadılar.

Eğer bugün fırtına dinmiş görünüyorsa adalet kurulduğu için değil ki! O dönemki mücadele basit bir soy aşireti kavgası değil ki. Haşimilerle Emevi/Abbasi kabileleri arasındaki bir kan davası değildi ki! Tarih boyunca ta Âdem’den bu tarafa var olan Adalet-Zulüm mücadelesi; sömürü mücadelesiydi.

Siz sömürüden tarafa mısınız? Sömürü düzenini makul mazur meşru görüyor musunuz? Yoksa Allah'ın gelir dağılımında adil olun diye görevlendirdiği, Dini bunun için gönderdiği, adaleti kurun dediği için bu sese Lebbeyk diyenlerin oluşturduğu bir düzenin taraftarı mısınız? Eğer bu düzen taraftarı iseniz Son Peygamber (s.a.a), onun Ehlibeytinin tarafında olmanız gerekir. Taraftar, “Şia” demektir.

Bugün Ehlibeytin mazlum İmamı adaleti kurmuş da dünyada hükmetmekte midir?

Hayır! Geçmişteki mücadele adalet zulüm mücadelesiydi. 3. Halifenin ardından oluşan siyasi karmaşa ve iç çalkalanmalar nedeniyle İmam Ali (a.s)'ı zorla başa geçirdiler. Başlarına gelen fitneden kurtuluş için sadece Ali (a.s)’ın iktidarını görüyorlardı, o kurtarabilir diyorlardı. Bu yüzden Onu İmam/Halife olarak görevlendirdiler.

O hazret buyurdu ki: Bırakın beni, benim adaletime siz dayanamazsınız! Eğer daha önceden hazineden aldıklarınız kadınlarınıza Mehir olarak boyunlarına gerdanlık yapmış olsanız bile onları geri alıp Hazine’ye koyacağım buyurdu. Kabul, dediler hep birlikte biat ettiler.

Talha ile Zübeyir ona ilk biat edenler arasındaydı. Irak’ta bulunan Basra ve Kufe valiliklerini bekliyorlardı. İmam (a.s)l onlara valilik kararnamelerini yazdı ve verdi, onlar sevindiler. Sevindiklerini görünce İmam (a.s) kararnameleri geri istedi ve yırtıp attı. Şaşırdılar!

Dedi; Niye sevindiniz?

(sürecek inşallah)

Ali Mert

YORUMLAR

Deniz 2 yıl önce
Güzel yazınız için teşekkürler. Devamını heyecanla bekliyoruz. Yazının tamamına nerden ulaşabiliriz Acaba?

REKLAM