Sayın okuyucumuz, çelişkiler ve iftiralarla dolu makalesini
motamot aktarmakla birlikte paragrafların alt kısmında reddiye ve nasihat
içerikli yorumlarımızı (parantez içerisinde) aktarmaya çalışacağız.
"Muhammed İkbal, “Persliler mi İslâmlaştılar, İslâm mı
Persleşti?” diye bir soru sorar ve verdiği cevap, 'İslâm, Persleşti' şeklinde
olur. (Bay Yusuf buradan yola çıkarak tezviratlarına referanslı zemin
hazırlıyor.)
"Özenle dikkatinizi çekmek istediğim, meselenin püf
noktası şu: Burada İkbal, entelektüel olarak İranî düşünce geleneğini çok iyi
bilen hem de bu düşünce geleneğinin gölgesinde, yoğun etkisi altında olan bir
düşünürdür." ("Yoğun etkisinde" ne demek? Şia düşmanlığı
yapmamak mı etki altında kalmak? Doğrudur, Muhammed İkbal hiçbir zaman İran ve
Pers halkı üzerinden Şiî düşmanlığı yapmamış, aksine Ehl-i Beyt ve İmâm
Hüseyin'le alâkalı şiirler yazmıştır. Bay Yusuf sana tavsiyem bu şahsiyeti
kendi çirkin emeline alet etme.)
"ÖZ-ÜLKE’NİN YİTİRİLİŞİ VE YOK-ÜLKE’NİN MAYINLI
ARAZİLERİ…"
"Yeni Şafak’ı kurduğumuz 1994 yılından bu yana
işlediğim en temel meselelerden biri, iki asırdır yaşadığımız medeniyet
krizinin en yıkıcı sonuçları olarak Ehl-i Sünnet Omurga’nın çökertilmesi,
heterodoks akımların, özellikle de Şia’nın, Vehhâbîliğin, dolayısıyla hâricî
mantığının, neo-selefî akımların önünün açılması sorunudur." (Bay Yusuf
işin farkında değil, "Ehl-i Sünnet Omurga" dediği olgunun içi Emevî
saltanatçıları tarafından boşaltılalı 1400 sene oldu. Siz hangi Sünnet'i
savunuyorsunuz? Sizin âlimlerinizin itiraf ettiği ama bir türlü yanaşmadığı
Ehl-i Beyt imâmlarının mümessili ve muhafızı olduğu Sünnet bizim başımızın
üstüne.)
"İslâm dünyası iki asırdır fiîlî ve zihnî
bağımsızlığını yitirdi, bütün toprakları işgal edildi, sınırları paramparça
edildi, mayınlı alanlar, ürpertici çatışma alanları icat edildi, her yer
patlamaya hazır bomba hâline getirildi!" (Eyvallah, Bay Yusuf'un bu
tespiti çok doğru.)
"Emperyalistler, özellikle İngilizler ve ardından gelen
Yahudiler, (özelikle Amerika’daki Yahudiler), bu sorunlu alanlardaki siyasî
mayınları, mezhebî, kabilevî mayınları patlatıyorlar yeri ve zamanı
geldiğinde." (Eyvallah, Bay Yusuf'un bu tespiti de çok doğru. Başta ABD
ve İngiltere olmak üzere Batılı şer güçler Müslümanların kendi aralarında
çatışması için mezhep ve etnik köken kışkırtıcılığı yapmaktadırlar. Obama,
"IŞİD ve benzeri terör örgütlerini biz kurduk" demedi mi? Peki sözde
aklı başında Bay Yusuf gibi yazarların yaptıkları kışkırtıcılıkla ABD ve terör
örgütlerine çanak tutmuş olmuyorlar mı?)
"Tam da bu tür sebeplerle “İslâm dünyası” diye bir yer
yok, demiştim.
Yok; çünkü iki asırdır İslâm dünyası, köle. İslâm’ın hâkim
olduğu bir dünya değil, sömürgecilerin hâkim olduğu bir dünya: İki asırdır önce
fiilen sonra da zihnen işgal edilen bir yok-dünya, iradesi hadım edilmiş,
entelijansiyası celladına âşık edilmiş, kitleleri Batı’nın popüler kültürünün
kölelerine dönüştürülmüş canlı cenaze!" (Evet, Bay Yusuf'un bu yorumuna
katılmamak mümkün değil. Çok doğru tespit.)
"Öz-ülkesini yitirmiş, insanların oraya buraya
sürüklenerek yaşadıkları bir Yok-Ülke." (Çok doğru.)
"O yüzden zihnen köleleştirildikleri için halklarının
iradesi yok edildi ve emperyalistler kolayca çeki düzen veriyor. İstediği yeri
işgal ediyor, istediği ülkeyi içerden karıştırıyor, istediği lideri alaşağı
ediyor…" (Bay Yusuf bu yorumunuza da aynen katılıyoruz.)
"Sadece Irak işgalinden sonra Ortadoğu’da, Latin
Amerika’da, Afrika ve Asya ülkelerinde yaşananlara bakmak kafi sadece İslâm
dünyasının değil, Batı dışındaki bütün dünyanın halklarının özgürlüklerinin
medyalar, sosyal medyalar yoluyla nasıl buharlaştırıldığını görmek için!
Batılılar, ne yaptıklarını, neyi, niçin yaptıklarını çok iyi
biliyorlar ama biz başımıza ne geldiğini, nasıl bir yok oluş felâketi
yaşadığımızı, neyi yitirdiğimizi, nasıl celladına âşık edilerek tanınamaz hâle
getirildiğimizi bilmiyoruz bile!
Yeterince ürpertici değil mi bu?" (Evet Bay Yusuf,
sizin dediğiniz gibi çok ürpertici. Buraya kadar tamam ama şimdi asıl maksadını
bazı doğrulardan harketle yanlışa ve iftiraya evrilme yapıyorsun.)
"İSLÂM DÜNYASINI BEKLEYEN İKİ BÜYÜK TEHLİKE!"
"İslâm dünyasını bekleyen iki büyük varoluşsal tehlike
var.
Birincisi, İslâm dünyasının içerden çökertilmesi. Bunu
öncelikle sözkonusu mayınlı alanları patlatarak gerçekleştiriyor emperyalistler
ve içerdeki uyduları veya devşirmeleri." (Tamam bu da doğru.)
"İkincisi de, İslâm’ın içerden 'çökertilmesi'. İslâm’ın
kurucu kaynaklarıyla, yani Kur’ân’la ve Sünnet-i Seniyye ile irtibatın
sakatlanması ve zamanla koparılması. O yüzden Batılı oryantalistlerin ve
onların uzantısı hatta kuklası reformistlerin hedefleri, Peygambersiz İslâm
gibi projelerle önce Hz. Peygamberin (sav) konumunu tartışmaya açmaları, sonra
da Kur’ân’ın daha net bir şekilde saldırıya açık hâle getirilmesi."
(Yukarıda ifade ettiğimiz gibi Sünnet, Emevîler tarafında tahrif edildi. Siz
saltanat savunuculuğu yaparak Peygamber Sünneti'ni savunduğunuzu mu
sanıyorsunuz?)
"İslâm dünyasının içerden çökertilmesi projesiyle,
Sünnî Dünya ile Şiî dünyanın karşı karşıya getirilmesi.." (Evet bu tespit de çok doğru ancak aynı paragraf
içerisinde Bay Yusuf'un şöyle bir ekleme yorumu var: "ve Şiîlerin önünün
açılması hedefleniyor." Şimdi bu tezvirat içerikli yoruma koskoca bir
'çüşşş' denmez mi? Be Allah'tan korkmaz, be kuldan utanmaz adam, devrimin ilk
gününden itibaren olmadık entrikalar, olmadık blokajlar, olmadık ambargolar ve
Saddam zalimini üzerlerine saldırtıp 8 yıl boyunca (maşa vasıtasıyla) başta ABD
olmak üzere tüm Batı'nın şeytanî güçleri İran İslam Cumhuriyeti'ni çökertmek
için çabalamadı mı? Ve bu çabaları bütün şiddetiyle bugün de devam etmiyor mu?
Bu nasıl alçakça bir tezvirat böyle? Senin bunları bilmemen mümkün değil, şu
hâlde asıl sen kin ve nefret tohumları ekiyorsun.)
"İKİ ŞİÎ HİLALİ VE TÜRKİYE’NİN KUŞATILMASI"
"İran, iki Şiî hilali çekti.
Birinci Şiî Hilali, kültürel: Pers-Şiî kültürü bütün Türk
cumhuriyetlerine yerleştirilmiş durumda." (Baksen baksen, neler oluyor
ama bizim haberimiz yok! Oysa başta Azerbaycan olmak üzere Türkî devletlerin
çoğunda Şiî nüfusu yoğunlukta, Bay Yusuf sen neyin derdindesin?)
"İkinci Şiî Hilali, siyasî: Arabistan Yarımadası
kuşatıldı."
(Bay Yusuf'un bu yorumundan kastı Yemen olsa gerek! Adama
sormazlar mı, Yemen halkının çoğu Şiîliğin Zeydî kolundan. Şu hâlde kuşatmaktan
kastın, 2014'ün Mart ayından bu yana ABD ve Siyonist çetenin buyruğu üzerine
Suudi Arabistan yedeğine aldığı 8 Arap ülkesi ile mazlum Yemen halkını
bombalıyor olmasına mukabil İran'ın o mazlum halka yardım ediyor olmasını
"Arabistan Yarımadası'nın kuşatılması" olarak telakki ediyor. Bay
Yusuf bu yorumuyla ABD, Siyonist çete ve piyon Arap ülkelerinin safında
durduğunu ilân etmiş oluyor. Bakın Bay Yusuf tezviratına nasıl devam ediyor?)
"Ama en büyük kuşatma Türkiye’nin güneyinde, Irak ve
Suriye’ye Şiîler yerleştirilerek yapılıyor. Türkiye’yi bekleyen büyük tehlike güneyimizdeki Şiî kuşatmasıdır.
Bu kuşatma, Amerikalılar, Ruslar ve Yahudiler tarafından açıkça
destekleniyor." (Ya Bay Yusuf "Irak ve Suriye'ye Şiîleri
yerleştiriyor" ne demek? Irak halkının % 70'i Şiî değil mi? Eğer asker
diyorsan bu doğru. Bütün dünya âlem biliyor ki, İran'ın Suriye ve Irak'ta asker
bulundurması Türkiye'yi kuşatmak değil, ABD ve Siyonist çetenin piyonlarını o
topraklardan kovmak. Çünkü piyon terör örgütlerinin amacı, o coğrafyada
yaptıkları insanlık dışı katliamlarla Siyonist çeteye alan açmaktı. Fakat buna
muvaffak olamadılar. İran'ın o topraklara asker sokmasıyla bi iznillah o meşum
şeytanî planları da suya düşmüş oldu. Bay Yusuf aslında bunu da sen çok iyi
biliyorsun ama maksadın başka.)
"Türkiye, tehlikeyi gördü ve burada oyuna gelmedi:
Rusya ve İran’la Astana Süreci’ni başlatarak bu kuşatmayı yarmayı
başardı." (SubhanAllah bu nasıl bir yorum? Türkiye'nin Astana/Soçi
Süreci'nde aktif bir şekilde rol almasını ve Türkiye'nin Tahran Zirvesi'ne
katılmasını ısrarla ve iştiyakla isteyen ülke İran.. Peki sen böylesine garip
bir yorumu hangi saikle yapıyorsun? Bu süreçten bile şeytanî amaçlar
devşirmenin derdindesin. Yuh artık.)
"Şunu söylüyorum: Türkiye, görünüşte Batı ittifakının
bir üyesi ama bütün kurumlarında dışlanıyor; yetmiyor, darbe üstüne darbe
yiyor." (Evet, bu yorum çok doğru, aynen katılıyoruz.)
"Buna rağmen Türkiye, olup bitenleri gördüğünü
gösteriyor ve oyunlarını bozuyor her defasında. O yüzden Türkiye’nin Batı
ittifakından bir süre daha kopmaması gerekiyor; yeri ve zamanı gelince biz
kendi ittifakımızı kurarız." (Bu paragrafa yorum yapma ihtiyacı
duymuyoruz. Hayır olmaz, kısa da olsa yorum yapalım: ABD ve NATO'nun başta 15
Temmuz kalkışması olmak üzere sürekli aleyhimizde entrikalar çevirmelerine
rağmen "bir süre daha bu ittifakta kalalım" diyorsun, Allah aşkına
hangi ittifaktan söz ediyorsun? Sizde Merhum Erbakan Hocamız'ın ferasetinden
zerresi yok. Hatırlayın, Kıbrıs Barış Harekâtı'mızdan dolayı uğradığımız
ambargoya misilleme olarak Erbakan 25 Temmuz 1975 yılında ABD'nin bütün
üslerini kapatmıştı.)
"Ama öte yandan, İran Batı ittifakının bir üyesi değil
ama Batılı süper güçlerle stratejik anlaşmalar imzalıyor." (Bakınız bir
üstteki paragraftan yola çıkarak olayı nereye bağlıyor. Pes doğrusu, İran hangi
Batılı süper güç ile stratejik işbirliği yapmış? ABD ile mi, İngiltere ile mi?
Zahmet edip yazsaydınız bari!)
"Dikkatinizi çekerim: Televizyonlarda konuşan ve
“İran’ın, Batı’nın düşmanı” olduğu masalını temcit pilavı gibi tekrarlayıp
duran uluslararası ilişkiler profesörleri gerçekten olup bitenleri kavramaktan
çok uzaklar." ("Batı düşmanlığı masalı" öyle mi? Onun için mi
devrimin ilk gününden beri şeytanî entrikaları Batılı odaklar yapmıyor, öyle mi
Bay Yusuf? Sahi Bay Yusuf madem İran Batılılarla müttefik o halde Şehid Hacı
Kasım Süleymanî'ye kim ve hangi ülke suikast yaptı?)
"İran, görünüşte, Batı’nın düşmanı ama gerçekte
Batı’nın gerçek müttefiki: Kime karşı? Bin yıldır Sünnî dünyanın kurucu ve
koruyucu aktörü Türkiye’ye karşı." (Bu manyakça çirkin iftiraya yorum
yapmak ihtiyacı duymuyoruz. Fakat hiç olmazsa bir soru soralım: Sahi Türkiye
hangi Sünnî anlayışın bin yıllık "kurucu ve koruyucu aktörü"? Söz
konusu ettiğiniz bu Sünnîlik saltanat ve seküler Sünnîliği olmasın sakın!?)
"Türkiye, görünüşte, Batı’nın müttefiki ama gerçekte
Batı’nın gerçek düşmanı. O yüzden Türkiye’nin etrafı sürekli kuşatılıyor
karadan ve denizden, Ege’den ve Güney’den." (Ha şunu bileydin Bay
Yusuf! Fakat ayrıca şunu da idrak etmiş ol ki bu kuşatma asla İran'dan
gelmiyor, Batı'dan geliyor. Bunu bil ve anla lütfen.)
"Şunu unutmayacaksınız: Batılılar, Şiîliğin
güçlenmesinin önünü sonuna kadar açtılar iki asırdır. İslâm düşüncesi, sanatı
ile ilgili en önemli metinler hem Şiîliği öne çıkaran metinler hem de Şia’yı.
Şu noktaya gelecekler: 'İslâm, Şiilerin eseridir', 'Sünnîlik, zorbalık,
diktatörlük, barbarlık üretiyor sadece' diye bir algı icat ve inşa ediyorlar
özene bezene…" (Baksen baksen, "Batılılar, Şiîliğin güçlenmesinin
önünü sonuna kadar açtılar iki asırdır." diyerek aynı martavalı nakarat
olarak tekrarlayıp duruyorsun. Yuh artık.. Fakat aynı paragrafın sonun da bir
gerçeği itiraf ederek kendi ayağına sıkıyorsun: "Sünnîlik, zorbalık,
diktatörlük, barbarlık üretiyor sadece' diye bir algı icat ve inşa ediyorlar
özene bezene…" (Doğru söze ne demeli? Gerçek Sünnîliği tenzih ederek ifade
etmiş olalım ki, Suriye ve Irak'da IŞİD ve benzeri terör örgütleri insanlık
dışı katliamlar yaparken bunu Sünnîlik adına yapmadı mı?)
"İslâm dünyasında Sünnîlerin İslâmî ilkeler ışığında
bir devlet kurma girişimlerine aslâ izin vermediler: Mursî’yi mahkemede canlı
canlı öldürdüler! Bu kadar aşağılık ve barbar bu Batılılar ve uyduları
Batıcılar aslında." (Bay Yusuf bu yorumun da çok doğru ancak Batılılar
sadece Sünnilerin devlet kurmasını istememezlik yapmıyor, aynı şekilde Şiîlerin
de devlet kurmasını istemediler ve engel olmak için çok çabaladılar ama
muvaffak olamadılar. Bütün engelleme çabalarına rağmen Merhum İmâm Humeynî'ye
bu devleti kurmak bi iznillah nasip oldu. Engel olamadılar ama "hiç
olmazsa yıkalım veya akamete uğratalım" dediler fakat şükür ki buna da
muvaffak olamadılar ve bi iznillah muvaffak olamayacaklar.)
"Oysa İran’da Şiî anlayışa dayalı bir İslâm devleti
kurulmasına göz yumdular, şu an bu devleti Türkiye’nin güneyini kuşatacak
şekilde Irak’a ve Suriye’ye yerleştiriyorlar." (Ya Bay Yusuf bu nasıl
bir göz yummak böyle? Her türlü kötülüğü yapmaktan bir an bile geri durmasınlar
ve sen kalk bunun adını "göz yummak" koy! Yuh artık. İran'ı Suriye ve
Irak'a Batılılar mı yerleştirdi? Şunu bil ki, onlar İslâmî hassasiyetle
durumdan vazife çıkarıp, Siyonist çetenin oraya çökmemesi için, Siyonist
çetenin orayı işgal etmemesi için "nice bedeller ödeyerek, nice şehitler
vererek" oraya girdiler? Senin gibi düşünen bir yazar, yıllar önce,
"ABD Irak'ı İran'a altın tepsi içerisinde verdi" demişti. Demek ki,
verilen mücadele ve ödenen bedeller görülmüyor. Elbette, "Gören göz buğulu
ise her şey buğulu gözükür.")
"Biz dün Haçlılarla savaşırken Şia bizimle savaştı. O
kadar ileri gittiler ki, Selahaddin Eyyûbî taa Tunus’a kadar kovaladı
Şiîleri." (Ya adama sormazlar mı Bay Yusuf, Yavuz mu Türk Safevi
İmparatorluğu'na savaş açtı, yoksa onlar mı Yavuz'a savaş açtı? Bunu da sen çok
iyi biliyorsun ama maksadın Mısır Fatimî Devleti'ni kastederek Kudüs fatihi
Selahattin Eyyubi üzerinden fitne/fücur çıkarmak. Oysa açık ifade edecek
olursak burada saldırgan ve iç ihtilalci Selahattin Eyyubi idi. Selahaddin,
1169'da Mısır'daki Fâtımî halifesinin veziri oldu; 1171'de ise Şii Fâtımî
halifeliğini iç ihtilalle feshedip Fâtımîler Devleti'ni yıkarak "Mısır
Sultanı" oldu ve İslam hilâfetini, Bağdat'ta bulunan Sünni Abbâsî
halifeliğine bağladı.)
"Şimdi de aynı oyun tezgâhlanıyor: İslâm dünyası,
özellikle de İslâm dünyasının tarihî kurucu lideri Türkiye, Şia üzerinden
kuşatılıyor.
Çok tehlikeli bir oyun bu:" (Bay Yusuf,
"Türkiye, Şia üzerinden kuşatılıyor." sözün ne anlama geliyor?
Türkiye, Şia üzerinden nasıl kuşatılıyor? Bunu izah etseydin bari? Allah'tan
korkmaz adam, bu nasıl bir iftira böyle? Bu tezvirat içerikli sözlerinle Şia
kardeşlerimize yönelik sadece düşmanlık körüklüyorsun.)
"Türkiye bu oyunu gördü ve asla mezhep çatışmasına yol
açacak bir yol izlemeyecek, İran’la karşı karşıya getirme girişimlerini
püskürtecek." (Bay Yusuf ha şunu bileydin! Bunca tezvirat ve iftiralarından
sonra bu güzel temennin için biz de, koskoca bir "İNŞALLAH" diyoruz.
Doğru söz başımızın üstüne, durum vahim ve şeytanî planlar yeni yeni
versiyonlarıyla sürekli devreye sokuluyor. Latif Erdoğan, "Eğer FETÖ 15
Temmuz'da muvaffak olsaydı üç ay içerisinde Türkiye ABD'nin buyruğu üzerine
İran'a savaş açacaktı." diyerek gazetelere beyanat vermiş ve TV
kanallarında bunu dile getirmişti. Şunu bilmiş olalım ki, ABD bu şeytanî
emelinden vazgeçmiş değil, şu an ortam müsait değil, ortamın müsait olması için
eli kalem tutan bazı yazarları piyon olarak kullanıp İran üzerine halkımızı kin
ve düşmanlığa tahrik ediyor. Bay Yusuf gel sen sen ol Allah Teâlâ'nın fitne
çıkarmanın katlden kötü olduğunu öğütleyen (Bakara: 291) buyruğuna kulak ver ve
bu tür tezvirat içerikli yazılarından vazgeç.
"İran ve Şiî kardeşlerimize yönelik mezhep kışkırtıcılığı
yaparak" halkımızı kin ve düşmanlığa tahrik edip ABD'nin şeytanî
plânlarına çanak tutma.)
"Bunun yolu, İran’ın orta vadede Suriye ve Irak’tan defedilmesidir. Bunun için zekice stratejiler geliştirmek ve çok seçenekli dış politika stratejisini zenginleştirmek zorundayız." (Bak şimdi! Ya Bay Yusuf ne kadar güzel bir temenniden sonra, İran'ın Suriye ve Irak'ta bulunmasının nedenini bilmiyormuş gibi, "İran oradan defedilmelidir" diyorsun. Ya Bay Yusuf anlamıyor musun? İran Suriye ve Irak'tan çıksa ertesi gün Siyonist çete oraya girecek, tıpkı 1982 yılında Lübnan'a girdiği gibi. Anla Bay Yusuf, anla lütfen, makalelerinin arasına bazı doğruları serpiştirerek çeşitli tezvirat ve iftiralarla halkımızı kardeş İran'a karşı kışkırtma, kin ve nefret tohumları ekme. Bunun vebali ve günahı çok büyük. Dünyanı da ahiretini de mahvetme. Mahşer günü fitne fücur yazılarından dolayı hesap veremezsin...)