Allah Teâlâ'nın uyarısına rağmen ehil ve liyâkat sahibi
olmayanların işbaşına geçmesiyle yönetim anlayışında da topuklar üzerinde
gerisin geri dönüldü. Böyle olunca tıpkı Cahiliye döneminde olduğu gibi kölelik
ve cariyelik sistemi geri getirildi.
"Peygamber ölür ya da öldürülürse siz topuklarınız
üzerinde gerisin geri mi döneceksiniz." (Al-i İmran: 144)
"Allah’a verdikleri sözü pekiştirdikten sonra bozanlar,
Allah’ın korunmasını emrettiği (ahlâk, hukuk/adalet ve yüce erdemlere ilişkin)
bağı koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya işte rahmetten mahrum
olmak da onlar içindir; dünyanın kötü sonu da onlar içindir." (Rad: 25)
Ayetlerde uyarı mahiyetinde açıklandığı üzere ne yazık ki,
Allah Teâlâ'nın korunmasını emrettiği ahlâka ve müesses nizama ilişkin ilke ve
kurallar ayaklar altına alınmış oldu. Her alanda Cahiliye dönemine yönelik
evrilme yaşanırken yine en çok kadınlar ve genç kızlar bu olumsuzluklara kurban
edildi. Belki eskisi gibi kız çocukları diri diri toprağa gömülmüyordu ancak bu
sefer genç kızların hayalleri/gelecekleri karartılıp öldürülüyordu. Bakınız, Emevîler İslâm'ın cevaz vermediği bir
yöntemle, mütareke ve sûlhe yanaşmadan, eman vermeden yalın kılıç komşu
beldelere saldırıya geçtiler. Bu şekilde yaptıkları saldırı savaşlarıyla ele
geçirdikleri kadın ve çocuk denecek yaştaki kızları esir alarak saraylarında
cariye olarak kullanmaya başladılar.
Esir alınan bu bayanların arasında çocuk denecek sabi kızlar
vardı. Halktan tepki almamak için saraylarında besledikleri din tacirlerinden
fetvalar alarak pedofil eğilimlerine meşruiyet kazandırma çabasına girerek
Sevgili Peygamberimiz'e iftira attılar. Neymiş efendim, Aişe validemiz Allah
Resulü ile 6 yaşında nişanlanmış ve 9 yaşında evlenmiş yalanını uydurdular.
Öyle ki, bu iftirayı atarken detaylı bir şekilde tezvirat bildiriminde
bulundular. Neymiş efendim, Aişe validemiz gelin olarak Peygamberimiz'in evine
giderken oyuncaklarını da yanına almış! Yine o günlerde Arap gençlerinden bir
grup müzik eşliğinde oynayıp dans etmesi üzerine, Aişe validemiz dans edenleri
seyretmek için Allah Resulü'ne talepte bulunmuş, Peygamberimiz de bu teklif
üzerine Aişe validemizi omuzuna alıp dans edenleri seyrettirmiş! Şimdi siz
bütün bu iftiraları detaylı bir şekilde literatürünüzde kaynak eser olarak
tutar ve fıkhî kural diyerek kayıt altına alırsanız birileri de kalkar çocuk yaşta
kızlarını kocaya verir. Ne yazık ki tarih boyu bu tür üzücü hadiseler yaşanmış
ve hâlâ yaşanmaktadır. Bu durum aynı zamanda İslâm'ı bilmeyenlere ve İslâm
düşmanlarına malzeme olmaktadır. Bakınız aynıyla vaki İsviçre'de ikamet ettiğim
zaman nasıl çirkin bir ithama tanık oldum! 12 yaşındaki kızım okulundan üzgün
bir şekilde eve geldiğinde ben kendisine, "Ne oldu, neyin var kızım, neden
üzgünsün?" diye sordum. Kızım, "Öğretmenim bana 'sizin peygamberiniz
pedofil, Aişa 9 yaşında iken onunla evlenmiş' dedi." Kızıma durumu izah
ederek bu olayın iftira olduğunu ve nedenlerini anlattım...
Sayın okuyucumuz gördüğünüz gibi sadece içimizdeki din
düşmanlarına değil, Batılılara da malzeme verilmektedir.
Bu durum iki boyutlu bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır.
Birincisi, saraylarda verilen fetvalarla nice kız çocuklarının hayatları
karartılmakta, ikincisi ise yüce dinimiz İslâm'ın imajına leke sürülmüş
olmaktadır.
En son İsmailağa
Cemaati'ne yakınlığı ile bilinen Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya
Gümüşel’in kızı H.K.G. yapmış olduğu itiraflar üzerine, "6 yaşında
evlendirildim, 7 yaşında tecavüze uğradım" diyor.
Genç bayanın 2012 yılında verdiği ilk şikayetin ardından
açılan soruşturmanın üstü tartışmalı bir şekilde kapatılmış. İsmailağa Cemaati
ve Hiranur Vakfı ile ilgili ortalıkta gezen iddianın gerçekliğiyle alâkalı
elbette somut olarak herhangi bir bilgiye vakıf değiliz. Söz konusu bayanın
iddiası ve itirafları üzerine mesele mahkemeye taşınmış ve adlî makamlar bu
işin üzerine gitmiş. Şu an doğru olup olmadığı araştırılıyor. (An itibariyle
söz konusu bayanın babası tutuklanmış.) Tamam, fakat olay bununla kalmıyor,
birileri mal bulmuş mağribî gibi buradan yola çıkarak İslâm'a saldırıyor.
Ayrıca günlerdir, TV kanalları, sosyal medya ve kamuoyumuz
bu konuyu tartışıyor. Bir taraftan bu olayı meşrulaştırıcı uydurma fetvalara
dayanarak savunmaya çalışan aklı evvel sözde hocalar, diğer taraftan ise din
düşmanı laik kesimin topyekûn taarruz ve saldırılarıyla İslâm lekelenmeye
çalışılmaktadırlar...
Kısacası, Nebevî tavsiye ve buyruklardan inhiraf eden
Emevîler işbaşına geçer geçmez pekçok siyasî konuda olduğu gibi kadın olgusu
hususunda da tekrar Cahiliye dönemine özgü örf ve geleneklere uyarak kadını bir
meta durumuna indirgediler. Saraylarına aldıkları âlim müsveddelerine kadını
aşağılayan bol bol hadis uydurttular. Savaşlarda esir olarak aldıkları kadın ve
çocuk yaştaki kızları nikâhlarına alarak cariye edindiler. Hatta cariye
olmaları hasebiyle nikâha bile gerek duymadılar.
Pedofili sapkınlıklarına özgü bu tutumlarını meşrulaştırmak
için saraylarına yerleştirdikleri din tacirlerine Aişe validemizin yaşını küçük
göstertip Allah Resulü'ne iftiralar attılar. Oysa Ehl-i Beyt kaynaklarına göre
Peygamberimiz Aişe validemizle evlendiğinde, Aişe validemizin yaşı 20-22
dolayındaydı. Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin en büyük açmazlarından biri de
budur. Kendi hadis külliyatlarında, Sevgili Peygamberimiz'in Aişe validemizle 6
yaşında iken nişanlandığı ve 9 yaşında iken zivafa girdiği kaydedilmiş.
Emevîlerin alçaklığına bakar mısınız?
Emevî saltanat sahipleri esir aldıkları küçük kız
çocuklarını saraylarında cariye yapmak için Allah Resulü'ne, iftira atmaları ve
bu atılan iftiralara inanılması böylesine üzücü hadiselerin tarih boyunca
yaşanmasına sebep olunmuştur. Kılavuzu Emevî olanın sonu böyle olur. Ancak olan
masum kız çocuklarına oluyor. Bildiğiniz üzere IŞİD teröristleri Irak ve Suriye'de
esir olarak ele geçirdiği evli, bekar ve yaşı küçük bayanlara "cihad
nikahı" adı altında tecavüz etti ve köle pazarlarında sattı. Direnenleri
ise öldürdüler.
Sormak lazım, savaş esirlerini öldürme fetvasını kim verdi
size? Evli, bekar esir kadınları ve küçük kız çocuklarını cariye yapma hükmünü
Kûr'ân'ın hangi nassından alıyorsunuz? Ama olur mu, koca koca âlimler varken
Kûr'ân'a ne gerek var!? Atılan iftiralarla Allah Resulü'nü referans göstermek
yeterli, öyle mi? Ne yazık ki Emevî ve ardılları tarih boyunca bunu yaptılar.
Yüce dinimize en büyük düşmanlık bu şekilde yapıldı. Bu düşmanlık bugün fıkıh
kitapları üzerinden devam etmektedir. Şu hâlde bu üzücü hadiselerin devam
etmemesi için fıkıh kitapları ve bu konuya ilişkin verilen fetvalar gözden geçirilmeli,
ayıklanmalı ve silinmeli. Fıkıh düzelirse bi iznillah toplum da düzelir.
Vesselâm...