Türkiye Şiiliğinin Yükselişi

GİRİŞ: 30.04.2023 17:41      GÜNCELLEME: 30.04.2023 17:41
Rasthaber -  Türkiye‘deki Şiilerin toplumsal yapısı henüz bilimsel ve akademik olarak beyan edilecek kadar net değildir. Bölgesel ve küresel gelişmelerdeki yerini tespit etmek büyük bir çaba ve zahmeti gerektirir.

Toplumsal yapıları, ihtiyaçları, sorunları ve kaynakları/güç noktaları şimdiye kadar maalesef hep göz ardı edildi; sorunların özüne ve derinliğine inilemedi. Toplumun bilir kişileri, kanaat önderleri tespit edilemedi, topluma önderlik edenler ve Şia camiasını arkasından sürükleyen kesim sorunları göremedi, görmezden geldi veya görecek basirete sahip olamadı.

Türkiye’deki Azeri toplumu üzerinde siyasal alanda en etkili grup milliyetçiliğe meyleden kavmiyetçi yaklaşımlar ve inanç alanında mektebi değerlere yönlendiren ise camiler, Hüseyniyeler ve dini STK’lar olmuştur. Bu iki düşünce akımından biri Azerilik milliyetçiliği ekseninde diğeri ise Şiilik inancı merkeziyetinde şimdiye kadar topluma yön vermişlerdir.

Mübarek Ramazan Bayramı sonrası inançlı kesim arasında meydana gelen hareketlenme Azeri toplumunun tamamını etkilemese de cami cemaatlerini, din, mektep derdi olanları oldukça sarstı.

Bayramın farklı günlerde yapılması yıllardır süregelen bir sorun olmakla birlikte son gelişme bu soruna çözümünü geciktirecek yeni bir boyut ekledi. Ama şimdi değinmek istediğimiz konu bu değil.

Bayram namazı hutbelerinde Şii toplumun değerlerinden olan Velayet-i fakih ve Merceiyete dil uzatılması, bu iki kırmızı çizginin aşılması karşısında gösterilecek tepkilerin ne olacağı konusu büyük merakla bekleniyordu.

Kendi içinde bir hesaplaşmaya giden Şiiler arasındaki bu tartışmanın nasıl sonuçlar doğuracağını şimdilik kimse kestiremez.

Bazıları kutuplaşmaya, kamplaşmaya doğru gittiğini karmaşık edebi cümlelerle ifade etmeye çalışırken bazıları da her şerden bir rahmet doğar görüşünü savunuyor.

Bazıları açısından bu değerlere dokunulması büyük bir yozlaşma ve mektepten uzaklaşmaya yol açabilir olarak değerlendirilirken, bazıları halkın cehaletinin boyutunun büyüklüğüne dikkat çekiyor.

Bazıları ortaya çıkan durumun Şia toplumunda kanaat önderlerinin yetersizliğinin nişanesi olduğunu söylerken, bazıları bunu genelleştirmenin yanlışlığına vurgu yapıyor.

Bu görüşlerinin her birisinin kendi alanında doğruluk payı olsa da olaylara bütünsel olarak bakıldığında, bütün yönleriyle değerlendirildiğinde hiçte öyle söylenildiği gibi mektebi açıdan vahim bir durum olmadığı görülecektir.

Her toplumda olduğu gibi Türkiye Şia toplumunda da bir dönüm noktasının gerekliliği, bir dirilişin, bir uyanışın olması beklentisi göz ardı edilmemelidir.

Tarih felsefesine bütünsel olarak bakıldığında genel olarak tüm toplumlarda bir tekamül, bir ilerleme olduğu görülecektir. İnsanlık tarihinde asla geriye doğru toplu çöküş söz konusu değildir. Aksi takdirde zuhura doğru/kemela doğru hareket manasına yitirmiş olurdu. Öyleyse her olay ve gelişme tekamül, olgunlaşma yönünde atılmış bir adım olarak görülmelidir.

Bazıları bireysel çöküşü, yozlaşmayı toplumun çöküşü ve yozlaşması olarak değerlendirme hatasına düşseler de aslında çöküş bireyseldir. Toplum bunun içinden sağlam çıkacaktır.

Bireysel olarak bazılarının çöküşü toplumun ilerlemesine sebep olabilir. Hatta bir topluluğun çöküşü küresel manada tüm insanlığın kemale doğru ilerlemesi için gerekli olabilir.

Kısacası insanlık tarihi felsefesine bütünsel olarak bakıldığında dinin ve mektebi anlayışın hep tekamül halinde olduğu ve bu yolda yürüyenlerin de ilerlediği görülecektir.

Türkiye Şii toplumunun son 40 yılını yakından takip eden analistler de kabul ederler ki, yıllar öncesine kadar mektebin toplumsal ve siyasal meseleleri belli bir dar dairede konuşulup tartışılırken şimdi toplumun her kesiminden düşünen, konuşan, görüş belirten insanlar çıkmış ve mektebi savunur hale gelmişlerdir.

Yıllarca eleştirinin yasak olduğu bu toplumda eleştiri kültürü oluşmuş, toplumsal konum ve kimliğe bakılmadan kişilerin görüşleri eleştirilebilir duruma gelmiştir.

Avam halk arasında dini değerlere sahip çıkma noktasında görmediği, tanımadığı, ismini dahi telaffuz etmekte zorlandığı bir Merceiyeti savunmak, sahiplenmek, hakaret ve iftiraya itirazını belirtmek cesareti doğmuş olması takdir edilecek bir ilerlemedir.

Kanaat önderi iddiasıyla toplumun önüne geçenlerin bazılarının mektebi cehaleti ve toplumu yönetememe, yönlendirememe eksiklik ve yetersizliği ortaya çıkmış bulunuyor.

Şii toplumunun itikadi, fıkhi, ahlaki, siyasi ve diğer bütün toplumsal alanlarında etkili olan Merceiyet özellikle Velayet-i Fakihin hakkında konuşma konusunda alimler tarafından çekinceli davranılırken şimdi toplumun çeşitli kesimlerinde konunun önemi konuşuluyor, savunuluyor, kısacası inananların hayatındaki etkisi hissedilmeye başlanıyor.

En önemlisi de Zuhurun zeminini oluşturan, ortam hazırlayan Merceiyet ve Velayet-i fakihin maneviyat, ilmiyet ve aklaniyet boyutunu beyan etme fırsatı doğmuş olmasıdır.

Bazen insanların uyanışı için bedeller ödemek gerekir. Her yeni gelişme, her dönüm noktası sancılı olur. Bu sancılar geçicidir ve kutlu uyanışın, yeniden doğuşun habercisidir.

Vesselamu aleykum,

Sabahattin Türkyılmaz

YORUMLAR

Mehmet Ufukalp 2 yıl önce
Şehid dr. Ali Şeriati diyor ki, evinizin etrafında yeni binalar sokaklar yapılınca adresinizi yeniden tanımlamanız gerekir. Çünkü eski adresle sizi bulamazlar. Düşünce ve inanç dünyası da öyledir. Velayeti Fakihin icra gücü olan İran İslam Cumhuriyetinin bulunduğu bir zaman diliminde olaylar artık sadece velayetle değil Velayeti Fakihle değerlendirmek gerekiyor. Çünkü velayet ehli olduğunu iddia edenlerin bir kısmı bünyeden dışarı çıkaran Velayeti Fakihe bağlanarak bünyeye yeni unsurlar geliyor. Velayeti Fakihe lebbeyk diyen Hizbullahi Sünniler bünyenin yeni elemanları iken, Velayeti Fakih düşmanı İngiliz Şiileri bünyeden tard edilen ayrık ur unsurlarıdır artık. Türkiye'de çoğunluğun baskısını milliyet olgusu ile aşmaya çalışanlar maalesef bu gün Velayeti Fakihin düşmanları durumuna gelmişlerdir. Oysa Velayeti makul bir tebliğle yapsalardı inanç olguları ile bu toplumda ayakta kalabilirlerdi. Her halükarda Şii Müslümanların dünya gündemine gelmesinde en etkili olgu İran İslam Cumhuriyetidir. Eğer İslam İnkılabı olmasaydı yakınımızdaki Caferi köylerle Alevi köylerin aynı yapı olduklarını zannetmeye devam edecektik.
İlke 2 yıl önce
Bu konuşulan sorunların oluşması gayet normaldir. önemli olan velayet çizgisinde olanların velayet çizgisinden uzaklaşanlarla aynı zamanda toplumun alimleri ile iyi ve yakın ilişkiler kurmak hastalıkların yada hilelerin bertaraf edilmesini sağlamak için önemli bir adım olacaktır.
Ramazan DARENDEVİ 2 yıl önce
Değerli Alim Huccetul İslam vel Muslimin Şeyh Sabahattin (Dâme Zılleh) Hocamız ve Velayeti Fakihe ve Merceiyyete bağlı diğer Alimlerimiz Allahın izniyle Mektebimizin önüne kendi kapris ve hırslarını hedef olarak koyan muhterislerin karanlık bulutlarını dağıtacak ve zihni karışan çok az sayıdaki kardeşlerimiz ülkemizde birlik ve beraberliği sağlayacaklardır. Alim maskesi adı altında ırkçılığı ve .merceiyyet düşmanlığını alenileştirenler yapayalnız kalacaklardır. Vesselam..
Metin Yıldızel 2 yıl önce
Es Selamu aleyküm ve Rahmetullah Allah'u Ehad razı olsun. Maşa Allah, maşa Allah'u barakEllah. Elhemdulillah, Allah'u Ekber... Ves Selâm.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM