"Filistin direnişinin son 7 aydır Aksa Tufanı
operasyonu çerçevesinde gerçekleştirdiği mucizeleri kabul etmek istemeyenler,
İran İslam Cumhuriyeti'nin Siyonistlere karşı tarihi operasyonunu küçümsemeye
çalışan ve İran'ın bu önemli füze ve İHA operasyonunun zaferini kabul etmek
istemeyenlerle aynı kişilerdir.
Düşmanların İran'ın Misilleme Operasyonlarını Küçümseme
Konusundaki Gülünç Çabası
Konunun daha iyi anlaşılması için biraz daha açıklayalım:
İsrail'in büyük bir bölgesel güç olduğunu ve iki hafta içinde direniş
hareketlerini yok edip Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirdiğini iddia eden
taraflar, işgal rejiminin İran'a yönelik saldırganlığına ve birçok yetkilinin
şehit olduğu Şam'daki konsolosluğuna saldırı düzenlemesine İran'ın tepkisi
konusunda sosyal medyada defalarca şüphelerini dile getiren taraflarla aynı
kişiler. Ancak İran İslam Devrimi'nin dini lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei,
İran'ın bu Siyonist suça karşılık vereceğini ve işgalcilerin pişman olacağını
duyurmuştu.
İran'ın tepkisinden şüphe duyan aynı taraflar, İran İslam
Cumhuriyeti'nin işgalci düşmana karşı yürüttüğü önemli operasyonun ardından
iddialarında ve tahminlerinde yanıldığını kabul etmek yerine yeni bir manevra
başlatarak gülünç bir iddiada bulundular. İran'ın bu tepkisinin bir
"gösteri" olduğunu ve ABD ile İran arasında daha önce yapılan gizli
bir anlaşmanın sonucu olduğunu belirttiler! Bu saçma ve anlamsız iddiayı
savunurken, İran'ın Siyonistlere yönelik saldırısında neden bir tek İsraillinin
bile öldürülmediğini söylüyorlar.
İran Asla Savaş İstemediğini Gösterdi
Bu boş iddialara cevap vermek için öncelikle İran İslam
Cumhuriyeti yetkililerinin sözlerine dönüyoruz. İranlı yetkililer, bu
operasyonun Siyonistlerin Şam'daki İran Büyükelçiliği konsolosluk bölümüne
karşı işlediği suçlara misilleme niteliğinde bir tepki olduğunu ve bu
operasyonun misyonunun doğru bir şekilde yerine getirildiğini ve İsrail yeni
bir aptallık yaparsa İran'dan daha sert bir tepkiyle karşılaşacağını vurguladı.
Batılı askeri uzmanlar, İran'ın saldırısında sürpriz unsuru kullanmamasının ve
bu operasyonun başladığını kamuoyuna duyurmasının hiçbir şekilde ülkenin
özgüven eksikliği veya örneğin operasyonun sonuçlarından
"korkmasının" bir nedeni olmadığına inanıyor. Bunun nedeni daha
ziyade İran'ın Siyonist rejimin tuzağına düşmek istememesi ve tüm bölgeye zarar
verecek bölgesel bir savaşa girme niyetinde olmamasıdır.
Filistin direnişinin gerçekleştirdiği Aksa Tufanı
operasyonu, İsrail'in caydırıcılığı efsanesine son verdi. Tıpkı 2021'de General
Kasım Süleymani suikastında Amerikan terör suçuna ilk tepki olarak İran'ın
ABD'nin Ayn'ul Esed üssünü bombalayarak ABD'nin caydırıcılığına son verdiği
gibi. İran bu saldırı ile ABD'nin bir süper güç olarak güvenilirliğini ve
hegemonyasını yok etti ve Amerikalıların Kabil'den kaçış senaryosunun önünü
açtı.
İran, Gerçek Vaad Operasyonu'nda Ahlaki ve İnsani
Değerlere Bağlılığını Kanıtladı
Bugün tüm dünya, Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne yönelik,
çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 34.000 sivilin şehit olmasına yol açan vahşi ve
soykırım savaşına tanık oluyor. Bu acımasız düşman saldırısında Gazze'de
100.000 sivil yaralanmış, bu bölgedeki evlerin %88'inden fazlası yıkılmış olup,
işgalcilerin bu suçları halen devam etmektedir. Ancak İran'ın operasyonu neden
sadece düşmanın askeri mevzilerini hedef aldı ve tek bir İsrailli sivilin bile
ölümüyle sonuçlanmadı meselesi ise Batı'nın bölgedeki temsilcisi gaspçı
Siyonist rejim ile 40 yıldan bu yana ABD ve Batı'nın yaptırımları altında olan
bir ülke olan İran İslam Cumhuriyeti arasındaki insani ve ahlaki değerler
arasındaki büyük farkı gösteriyor.
İran'ın bu misilleme operasyonu Gazze Şeridi'ndeki Filistin
direnişini de güçlendirerek işgalci ve saldırgan Siyonist rejime güçlü bir
darbe indirdi ve Gazze'nin yalnız olmadığını, işgalci rejime karşılık verme ve
onu cezalandırma cesaretine sahip en büyük İslami gücün (İran) arkasında
durduğunu gösterdi. Bu arada, Arap ülkelerinin sessizliği ve zayıflığı içinde
Filistin halkına ve direnişine her zaman destek verenin İran olduğunu bir kez
daha hatırlatmak gerekir.
İran'ın Misilleme Operasyonu, Denklemleri Direniş Ekseni
Lehine Değiştiriyor
Filistinlilerin bu kararlılığı, Gazze Şeridi'ndeki cesur
direnişi ve İran'ın işgalcilere karşı son dönemdeki operasyonları, Arap-İsrail
çatışmasında radikal bir değişime işaret ediyor ve Arapların 75 yıldır
aşağılandığı bu durumdan sonra tüm denklemleri direniş ekseni lehine
değiştiriyor. İran'ın kendi topraklarından doğrudan bu rejime karşı
gerçekleştirdiği operasyonun ardından İsrail'in yapacağı her türlü aptalca
eylemin, bölgedeki işgalci varlığının sonunun başlangıcı olacağı açıktır. Çünkü
Netanyahu ve onun işgalci yerleşimcilerini büyük ve ateşli sürprizler bekliyor.
İran'ın Siyonistlerin herhangi bir yeni aptallığına tepkisi,
son operasyondan birkaç kat daha sert ve güçlü olacaktır. Dolayısıyla Siyonist
rejim ve onun ordusu ve istihbarat servisleri, Hamas diye adlandırılan bir
harekete ve onun İslami Cihad gibi diğer gruplardaki kardeşlerine karşı, 7 ay
sonra ve Amerika'nın her düzeyde tam desteği altındayken hiçbir şey
yapamamışken İran gibi büyük bir bölgesel gücü yenebilecek kapasitedeler mi? Bu
sorunun cevabı Gazze'deki savaş cephelerinin duvarında yazılıdır ve bunu
yakında Netanyahu'nun saldırı tehdidini korkudan yerine getiremediği yer olan
Refah'ta da göreceğiz.