Batı'nın Yeni Komplo Planı: İki Devletli Çözüm

GİRİŞ: 18.04.2024 18:17      GÜNCELLEME: 18.04.2024 18:17
Rasthaber -  Aksa Tufanı ile başlayan ve Gerçek Vaat operasyonu ile devam eden süreç bazı gerçekleri inkar edilemeyecek açıklıkta gözler önüne serdi:

1- İsrail denilen toplama/sahte halk rejiminin Batı'nın ve bölgedeki bazı İslam ülkelerinin desteği olmadan hayatını sürdüremeyeceği kanıtlanmış oldu.

2- Filistin'in işgalcisi rejim medya imparatorluğunun bunca telkin ve manipülasyonlarına rağmen askeri açıdan da pohpohlandığı gibi güçlü değilmiş. Aksa Tufanı operasyonu üzerinden yedi ay geçmesine rağmen katliam ve soykırım dışında askeri hiçbir hedefine ulaşamamıştır.

3- Siyonist rejimin kendisini savunmadaki zaafı ve acziyeti de ortaya çıkmış oldu. İran'ın "Gerçek Vaat" operasyonu bu gerçeği gözler önüne serdi. Başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere tüm NATO ülkelerinin her türlü elektronik/siber, hava savunma üsleri ve modern uçaklarını seferber etmelerine rağmen İran SİHA’ları, balistik ve seyir füzelerinin İsrail savunma hatlarına girmeyi başarması ve en stratejik üstlere ulaşması bunun en bariz kanıtıdır.

4- İsrail sahte rejimini korumayı görev olarak gören Batı ve Batı'nın savaş aparatı NATO, Direniş Cephesi karşısında denizlerde de bir varlık gösterememiştir. Hürmüz Boğazı yakınlarında İsrail'e ait dev bir ticari gemiye (200 Milyon Dolar değerinde) el konulması aslında Batı'ya ve bölgedeki işbirlikçi rejimlere açık bir uyarıdır: Ayağınızı denk alın, şımarık fino İsrail'i frenleyin aksi takdirde Hürmüz'den, Umman Denizinden ve Bab'ul Mendep'ten bir tek varil petrol götüremezsiniz!

5- İsrail, ABD'nin desteği olmadan İran'a yönelik doğrudan bir saldırıda bulunamaz. İsrail başta F35 ve F16 tipi olmak üzere elindeki uçaklarla İran’a saldırıp üslerine geri dönmeleri mümkün değildir. Havada yakıt ikmali için ABD ve bazı Arap ülkelerine muhtaçtır. Ne ABD ne de bölge ülkeleri bu riske ve sonuçlarına katlanacak durumda değildir. Böyle bir durumda İran hava savunma sistemlerinin saldırısını göze almanın yanında ABD'nin bölgedeki uçak gemileri ve üslerinin akıbetini de düşünmek zorundalar.

Bu gerçeğin farkında olan ABD başkanı Joe Biden açıkça İsrail'i bu konuda uyarmış ve İran'a yönelik muhtemel İsrail saldırısında ABD yardımı olmayacağını bildirmiştir.

6- Direniş Cephesi bugün artık bölgedeki dengeleri belirlemede asıl taraflardan biridir. Bu tesadüfen oluşmuş bir durum değildir. 45 yıldan beri bu yolda on binlerce şehit verilmiş, tarihin en gaddar ve acımasız kuşatmalarına, yaptırımlarına maruz kalınmış, bölgedeki cahil/tekfirci ve taassup ehli münafıkların iftiralarına karşın vahdet ilkesinden asla vazgeçmemiş, başta bölge halkları olmak üzere Müslüman ve mustazafların istiklal ve özgürlüğü için her türlü fedakarlığa katlanmanın sonucunda böyle bir izzet ve güce nail olmuştur.

Ama başta NATO olmak üzere şeytani güçler Direniş Ekseninin bu başarısını etkisiz hale getirmek için yeni komplo planları düzüp durmaktalar. Bu komplo planlarının başında ise "iki devletli çözüm planı" gelmektedir. BM’nin 1948 yılından beri aldığı kararlarda zaten Filistin devletinin kurulması ilan edilmiştir. Ama bu kararlar şimdiye kadar uygulanmadığı gibi son zamanlarda Filistin davası Abraham Uzlaşması ile tamamen unutturulmak, ortadan kaldırılmak istenirken Direniş Ekseninin güçlenmesiyle yeniden gündeme taşınmaktadır. Amaç Filistinlileri müstakil bir devlet olarak tanımak değil, kukla Filistinli liderler aracılığıyla işgalci rejimin uğursuz varlığını bir süre daha uzatmaktır. İsrail'in görünürde karşı çıkmasına rağmen Batılı güçler için tek çözüm göstermelik/kukla bir

Filistin devleti kurulmasıdır. Böylece hem Aksa Tufanı operasyonu ile itibarı sıfırlanmış İsrail'e uluslararası alanda yeni bir konum kazandırmak hem de bölgedeki uzlaşmacı, iki yüzlü rejimlerin kendi halkları nezdindeki itibarını onarmaktır. Aksi takdirde bölgede oluşan yeni dengeler karşısında bu uzlaşmacı ve bazen kukla rejimlerin İsrail ile uzlaşma ve işbirliğini geliştirmeleri bölgenin Müslüman halkları tarafından uzun süre tahammül edilmeyecektir. Çünkü Müslüman halklar yönetici kliklerin aksine Direniş Ekseninin ilerleyişini Filistin davası doğrultusunda umutla izlemekte ve iftihar etmektedir. Bu olumlu psikolojik atmosferin nasıl sonuçlar doğurabileceğini hesaplayan şeytani güçler kurtuluşu yeniden iki devletli çözümde görmekteler. Halkının yarısından fazlası sürgünde yaşayan bir kukla Filistin devleti kimin amaçlarına hizmet edeceği ortadadır.

Direniş Ekseni dışındaki tüm bölge ülkeleri rejimleri de aynı komplo planına katkıda bulunmak için son zamanlarda aniden hareketlenmiş, Filistin hamisi kesilmiş bulunuyorlar. Bu rejimler gerçekte problemin üzerini örterek kendi kirlenmiş haysiyetlerini temizlemeyi amaçlamaktadır.

Halbuki Filistin davasının tek çözüm yolu Filistin'in asıl yerlilerinin vatanlarına dönmesi, başka ülkelerden toplanıp getirilen işgalcilerin/terör çetelerinin geri gönderilmesi ve yerli halkın özgür iradesiyle belirleyeceği bir devletin kurulmasıdır.

Bunca mücadeleden, bunca fedakarlıktan sonra ulaşılmayacak bir hedef değildir bu. Zaten Filistin'de başka hiçbir çözüm kalıcı olamaz. Mevcut durum işgalcilerin gözetimi altındaki bir kukla ekip tarafından yönetilmekten kat kat daha şereflicedir.

Direniş Ekseni'nden de bu eski ama yeniden gündeme taşınan komplo planına fırsat vermemesi beklenir.

 

Ziya Türkyılmaz

YORUMLAR

REKLAM