‘TİCARİ DİPLOMASİ’
Fakat İsrail’deki birçok uzman bu yöndeki değerlendirmeye
ihtiyatla yaklaşıyor. Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları
Enstitüsü İcra Direktörü emekli Tümgeneral Tamir Hayman da bu görüşte
olanlardan. Hayman, Gazze’ye yönelik operasyonlarda da sahada görev yapmış bir
askeri istihbaratçı. “Öngörülemez, Güçlü ve Yıkıcı: Ortadoğu’da Trump Etkisi”
başlıklı analizinde Hayman,“ticari diplomasi” (business diplomacy) olarak
adlandırdığı Trump’ın dış politikasını üç başlıkta inceliyor:
1. Yıkıcı girişimcilik: Gelenek ve normatif kısıtlamalar
önemli değildir. Uzmanlar ve bilgileri ne etkili ne de önemlidir; tam tersine
düşünceyi sınırlarlar. Deneyimli profesyoneller sadece yenilikçi girişimleri
engellerken, fikirlerle dolu sınır tanımayan bir girişimci öngörülemez olduğu
için korkutucudur.
2. Uluslararası ilişkilere ticaret (iş) odaklı bir yaklaşım:
“Bu sadece iş” - başkalarının duyguları, miras, tarih, geleneksel normlar ve
hatta ideolojik ilkelerin hepsi pazarlığa açıktır. Her şey takas edilebilir ve
her şey maliyet-fayda analizine dayanır.
3. Saldırganlık: Dünya sadece güçten anlar. Güç,
gösterilmediği ya da kullanılmadığı sürece anlamsızdır. Bu bakış açısına göre,
ABD ancak elindeki kozlardan yararlanacağını gösterdiği takdirde güçlüdür.
Gücün amacı, ille de çatışmayı kışkırtmak değil, daha uygun koşullarda istenen
anlaşmayı sağlamak için karşıdakinin iradesini kırarak çatışmadan kaçınmaktır
(INSS, 5 Mart 2025).
İsrailli General, Trump’ın “Gazze önerisi”nin bu çerçeve
içinde değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Trump’ın önerisinin, bir dil
sürçmesi değil hesaplanmış bir hareket olduğunu vurgulayan Hayman, özellikle
Arap devletlerinin bunu kabul etmeyeceğini vurgulayarak, bu önerinin hayata
geçirilme şartlarının bulunmadığını belirtiyor. Trump’ın saldırgan önerisiyle,
“Mısır ve Ürdün’ü öfkelendiren ve güvenliklerini tehdit eden radikal bir fikir
sunarak, onları İsrail-Filistin çatışmasına katılımları için en az zararlı
alternatifi aradıkları yeni bir gerçekliğe zorlamayı” amaçladığını kaydediyor.
TRUMP İLE İSRAİL POLİTİKALARI ARASINDAKİ ÜÇ TEMEL
FARKLILIK
İsrailli general, birçok İsrailli sağcının, Trump’ın bu
politikalarını fırsat olarak gördüğünü, “Gazze savaşını devam ettirilmesini
sağlayabilecek, İran’ın nükleer programının yok edilmesini destekleyecek ve
Filistin sorununu uluslararası alanda önemsizleştirebilecek” bir çerçeve olarak
değerlendirdiğini belirtiyor. Fakat “bu sonuç garanti değil” diyor.
Hayman, “Değerlerden ziyade çıkarlara, ittifaklardan ziyade
içe dönmeye (izolasyonculuğa) ve devletler arasında pragmatik, güce dayalı
ilişkilere öncelik veren” Trump’ın dış politikasının ABD ile İsrail’in
çıkarları örtüştüğü sürece sorun oluşturmayacağını belirtiyor. Fakat İsrailli
general, dünyadaki ve Türkiye’deki çoğu uzmanın aksine Trump yönetiminin,
güncel planda İsrail ile şu üç temel meselede farklı noktada durduğunu
kaydediyor:
- Gazze’deki savaşın devamı yerine rehine anlaşmasının
tamamlanmasını tercih ediyor.
İran ile “çok iyi bir anlaşmayı”, İran’ın nükleer
tesislerine saldırı ve Ortadoğu’da yeni bir savaşa tercih ediyor.
İsrail’in Filistin meselesinde esneklik göstermesi gerekse
bile, İsrail ile Suudi Arabistan arasında barışın sağlanmasını güçlü bir
şekilde vurguluyor.
SÜREKLİLİK DEĞİL KOPUŞ
İsrailli generalin değerlendirmesinden de görülebileceği
gibi, Trump’ın “öngörülemez, güçlü ve yıkıcı” politikalarını değerlendirirken,
aşırıcı söyleme ya da biçime bakarak yüzeysel ve kestirmeci çıkarımlar doğru
sonuca ulaştırmıyor. Yapılması gereken, Trump politikalarını daha genel çerçeve
içinde analiz etmek ve bu politikaların görünmeyen yüzüne odaklanmak, daha
doğru bir ifadeyle arkasındaki temel saikleri anlamaya çalışmak. Bu analizi
yaparken en başa yazılması gereken olgu, Trump yönetimindeki ABD’nin çok
kutupluluğa teslim olduğu gerçeğidir. Sonuç olarak, ABD politikalarında önceki
yönetim ile bir süreklilik değil kopuş olduğu akılda tutulmalıdır. Bu durum
ABD’nin, sadece Ukrayna ya da Çin ile ilişkilerinde değil İsrail ile
ilişkilerinde de geçerlidir.
AYDINLIK