Zafer, Allah’a İnananların Ve Teslim Olanlarındır

GİRİŞ: 11.04.2025 15:04      GÜNCELLEME: 11.04.2025 15:04
Rasthaber -  “(Öyleyse) sabret! Şüphesiz ki Allah’ın vaadi haktır. Yakinen inanmayanlar sakın seni gevşekliğe sevk etmesinler” (Rûm-60).

 

Zafer, Allah’a teslim olup ameleriyle de süphesiz itaat edenlerindir. Şeytana biat edenler kazandık zanneder ama kaybettiklerini kendi yıkımlarında görürler fakat geç olmuştur.

Hani o zaman Şeytan, onların yaptıklarını, kendilerine süslü ve hoş göstermişti de bugün insanlardan size üstün olacak yoktur, ben de şüphe yok ki size yardımcıyım demişti. Fakat iki ordu da görününce geri döp ben demişti, şüphe yok, sizden uzağım, çünkü ben, sizin görmediklerinizi görmedeyim ve Allah'tan korkmadayım ve Allah'ın cezası pek çetindir” (Enfal-48). İnsanoğlu o kadar nankör ki her kötülüğü benimsiyor, her iyilikten de bencilliği ve taassuptan dolayı kaçınıyor. İyilikten kaçarken kendini doğru yolda olduğunu sanarak nefsini de tatmin etmeyi unutmuyor. “Çünkü -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- gerçekten (her insandaki) nefis var gücüyle kötülüğü emredicidir” (Yusuf-) çünkü insanoğlu nefsinin vehmine (karin) inanıyor "... Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helak olmayı hak etmiş bir topluluk oldunuz" (Fetih/12), bu bağlamda islam tarihi bu tip örneklerle dolu, Yaşan bir örnek; hakkaniyetle Halifelik koltuğunda oturan Hz. Ali'ye karşı bizzat yürüttüğü savaşta, Müslümanları parçalayan Hz. Aişe'nin durumu, ümmet içindeki yanılsamanın ne kadar trajik olabileceğini göstermiyor mu?

Aynı durum, çıkacak nifakları hiç kaale almadan; Kuran'ın apaçık "Emir sâhibine itaat ediniz!" (Nisâ/59) emrine ve "İşte Allāh'ın îman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur. De ki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret beklemiyorum" (Şûrâ/23) âyetine muhattap olmasına rağmen, Hz. Peygamber'in amcaoğlu ve damadı ve de seçilmiş Halife olan Hz. Ali'ye biat etmeyip de baş kaldırma hakkı olduğunu iktidar & hükmetme şehveti vehmeden Muaviye için de geçerlidir. Allah bir ayettinde diyor ki “Gerçekten insan Rabbine karşı çok nankördür.” (Adiyat-6), “Şüphesiz ki o (insan), çok zalimdir, çok cahildir.” (Ahzap-72), “Yemin olsun ki İblis, onlar hakkındaki tahminini doğrulamıştı. İnanan az bir grubun dışında hepsi ona uymuşlardı” (Sebe-20)  “(Oysa) onun (İblisin), onlar üzerinde hiçbir etkisi yoktu. Ancak ahirete inananı, şüphe içinde kalandan bil(dir)ip (ayırt edip ortaya çıkaralım) diye (ona bu fırsatı vermiştik). Rabbin her şeyi koruyandır.” (Sebe-21).

Kötülük karşısında nefsini tatmin edenler, kılıf uydurarak sesiz kalanlar ve laf olsun diye (sözde) kınayanlar bilmeli ki Zalimler diyecek ki;  “Kibirlenenler zayıf bırakılanlara (kıyamet gününde) Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Aksine siz suç işliyordunuz!” diyeceklerdir.” “(Zayıf bırakılanlar kibirlenenlere Hayır! (İşiniz gücünüz) gece gündüz tuzak kurmaktı. Çünkü siz daima Allah’ı inkâr etmemizi, Ona ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz!” diyeceklerdir.” (Sebe-32;33) Zulüm edenler ve zulüme boyun eyenler bir birlerini suçluyacaklar ama lakin zulüme seyirci & sesiz kalanlar veya laf olsun diye kınayanlar, aslında zulme dolaylı olarak ortak olanlardır. Hz. Ali (as) “Zulme sesiz kalmak (lafla kınamak) zulme ortak olmaktır” demektedir.

Neden İnsanların çoğunluğu özellikle müslüman yönetimleri ve de belirli bir halk kitlesi zulumu gözüyle gorduğu halde Ortak olmaktadır?

Karsimiza iki tip musluman tip çikmaktadir; 1-) Onlar sadece dünyalık olduklarına, ahirete inanmadıkları yada şüphe duydukları ve ya nefsani arzu ve vehmelerine kanarak kendilerine dünyayı  kalici mekan edinerek egolarını tatmin etmek için var olduklarına inanlar. 2-) Taassuplarını hakikat zannederek  nefisilerinin (karinler) kendilerinin doğru yolda olduklarını inandırmaları. Dolaysıyla Allah inanmaktan çok nefislerini yönlendiren şeytanlarını dost ve ilah edinmektedirler. “(Melekler), Aslında onlar (insanlar) cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı.” diyeceklerdir.” (Sebe-41).

Dünya hayati bir imtihan sahnesidir fakat insanların çoğu kendi cahillikleri içinde kaybolup asıl varlık sebeplerini unutmuş olacaklar ki Allah bir ayettinde hatırlatma yapmaktadır;  “Allah, içinizden iman edip salih amel işleyenlere vadetti: Onlardan öncekileri yeryüzünün halifeleri kıldığı gibi onları da yeryüzünün halifeleri kılacak, razı olduğu dinlerinde kendilerine iktidar/güç verecek ve korkularından sonra onları emniyete kavuşturacaktır. (Bu vaatte bulunduklarım) bana ibadet eder, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra kâfir olursa işte bunlar, fasıkların ta kendileridir!”(Nûr-55)

Müslüman kimliği ile kafir kişiliğine sahip olan, Allah'ın adıyla Allah’a ve inanlarla savaşan ve inanları arkadan bıçaklayan fasık & munafık yapılı insanlar bugün Muhammed ümmetini bu hale gelmesine sebep olmuştur. Zalimler de güçünü bu tip munafık ve fasık insanlardan almaktadır, dolaysıyla zalimler bunu fırsat bilip tüm zulümünü rahatça sergilemektedir.

Filistinde, Lübnan'da ve Yemende süren zulüme sadece lafla kınayan ve gerçek anlamda zalime karşı savaşanları küçümseyen hatta düşmanlık besleyen bu kitleler, Allah karşı savaştıklarından ya haberleri yok yada tam anlamıyla nefsilerini vehmine kanıp kendilerini ilahlaştırmış zalimler & zalimlerin ortaklarıdır. Bu fasık & munafık ve zalimler kendilerini savuncak bir hiç bir argümanları da yoktur.

Yemen’deki bir avuç inanan müslüman, ekonomik & sosyal kriz şartlarına rağmen mertçe Zulme karşı hiç eğilmeden dimdik ayakta durmaktadır ve buna rağmen ülkemizdeki TV’lerde ve bir çok yazılı mediyada entelektüel geçine troller Yemen halkını küçümseyen cahillerle doludur.  Hizbullah, aynı şekilde şeytan ve ortaklarına karşı mertçe mücadele etmiş & savaşmıştır,  fakat kendine müslümanım diyen ülkeler & yöneticileri zulme karşı mücadele edenlere destek vereceklerine onları arkadan bıçaklamış yada küçümseyerek halk gözünde küçük düşürmeye çalışmışlardır.

Direniş Ekseni ne yapmıştır? Hizbullah, siyonist terör örgütü israile karşı verdiği mücadele & savasta,  Israilin yayılmacı politikasına engel olmuş ve bir karton develet olduğunu ispatlamıştir. Suriyenin eski yönetimi Beşer Esad, melek olmamasına (bir çok hatalarının olmasına) rağmen israilin bölgedeki ilerleyesine engel olması ve  terörist israil örgütüne karşı Filistinde savaşan filistinli & hizbullahi kardeşlerimize giden silah ve diğer lojistik ekipmanlara bir köprü olmasıydı. Fakat kendi taasuplarina ve nefislerine vehimlerine köle olmuş (ilah) edinmiş yönetimler suriyedeki bu rejimi ABD & GB ve Israil desteğiyle düşürerek hem bölgeyi hemde ülkemizi tehlikenin tam göbeğine oturtturmuş hemde Israili kapımıza dayanmasını sağlamıştır. Şimdide nasıl kurtuluruz çabasıyla Şeytana biat etmeyi alı-balı göstermeye çalışmaktadırlar. “Trump, bizim başkını seviyormuş” diyerek guru duymaları tam anlamıyla akıllara durgunluk vermektedir. siz trump’in sevgi tanımını biliyormusunuz? Askerde komutanların bir laf vardi “biz, sevdiğimizi hırpalarız” Bu göstermektedir ki yönetimizin ve benzerleri emir komuta zincirinde şeytan amerikaya biatlıdır.(teslim olmuşlardır)

Bu Dünya hayatı gelip geçicidir, adına ahiret değimiz ilk geldiğimiz yere kalıcı olarak dönmektir.  İster inanın ister inanmayın ama bana bu dünyada bugüne kadar kalan bir insan gösterebilirmisiniz?  HAYIR. Bir sözümüz var “bu dünya süleymana bile kalmamış” diye. Tabi bizler kanunu sultan Süleyman’i kast ederiz ama asil olan Hz. Süleyman peygamberdir. Herşey (hayvanlar, cinler) Onu emri altındaydı tam anlamıyla her şey hükmediyordu fakat O’da yaratanına döndü fakat Allah’a karşı nefsin ilahlaştırmadı vede nankör  & bukalemun olmadı.

Ey Inanlar !!! Allah’ın vaadi var; “Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyorduk” (Kasas-5) Burdaki guçten dusurulenler herzaman ki gibi mustazaflar, zulme altında ezilenler ki herzaman Allah’a ve ilahi adalet inanıp teslim olup savunlardır. Şeytan & dostları ve onlara biat eden, gazaba uğramışların ve sapmışların yolunda olanlar değil. doğru yola, Allah'ın kendilerine (lütuf ve ikramda bulunarak) nimet verdiğin kimselerin yoluna ilettikleridir.

Neticede, Zulümü görüp de sesiz kalanlar, sadece kınamaktan başaka bir şey yapmayarak zulüme direkt ortak olanlar iyi bilsinki o zulüm, (sen, ben, bizler, hepimiz) dokunacak ve sonu acı bir şekilde bitecektir kurtuluşa erenler mustazaflar, Allah’a akıyla, kalbiyle inanıp zulme karşı direnler olacaktır. Vücudunuzda bir kanser mikrobu varsa ve siz bunu hafife alarak nasıl olsa sadece pankars’da diyerek geçiştirirseniz ki (gerçek hayatta öyle yapmıyoruz) o kanser mikrobu sizin tüm dijestif organlarını ele geçirmekle kalmayıp neticede  sizide öldürecektir.

Ulkemiz bugün büyük bir tehlike altındadır, ateş (ekonomik & sosyal) biz dokunmasın diyerek izlediğimiz korkak, çelişkili, taassup dayalı politikaları sonuçunda elde etmişiz ve neticede geldigimiz durum ortada; dost “müttefik” dediğimiz büyük şeytan biz tam ateşin göbeğine bırakıp kenara çekilip seyredecektir. Biz, bu tuzağa Suriyedeki ilk ateşin yakılmasındaki oynadığımız yıkıcı rolle (BOP eşbaşkanı olmakla) düştük.

Sia hilali yaygarasını çıkartan ve tezgahlayan siyonist yapı, müslümanların taassubuyla oynayarak  ki buna vehimlerine köle olmuş müslüman kitlesi & yönetimleri sayesinde müslümanları bir birine düşman etmesin bilmiştir. Bunu da gözümüzün içine bakara yapmıştır çünkü taassup bizim en büyük zaafımız olduğundan dolayı cahilleri fitne dolmuşuna rahatça bindirmiştir. Fakat gerçekte Filistini ve filistindeki “sunni” kardeşleri için can vererek savunanların hepside “şia” dediklerinizdi, ironi olansa Lafla kınamaktan öte gitmeyenler, (filistinini canlarıyla & mallarıyla savunanlar karşı olanların da hepside) kendisine “sunni” diyenler oldu. Batıdaki müslüman olmayan halklar ve samimi (satılmamış) aydınlar Filistin fazlasıyla savundular ve kınamaktan öte direnişe katıldılar. 

Şeytan ABD & GB ve Terörist israil ve onlara biat edeler her yönüyle kaybetmişlerdir. Insanlık vicdanında, tarih önünde ve hak yolunda kaybetmişlerdir. onlarda ne Izzet ne Şeref vede insanlıktan bir eser kalmamıştır.

Netice itibariyle Yazılı ve görüntülü basının hükümran olduğu bugünkü Dünyamızda ise halkın vehmini  (karini) kamçılayarak onun sağlıklı düşünce sâhibi olmasını engelleyen, belirli kimselere ve kurumlara karşı kötü zanda bulunmasını temin eden, gerçeklere erişmesine engel olan bir "Vehim üretim Sanayii" ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu sanayi: patronları, geniş para kaynakları, hükûmetler ve bürokrasi içindeki gizli ortakları, Dünya'yı saran iletişim şebekeleri, plânlamacıları, kütleleri istedikleri yönde manipüle eden sosyal mühendisleri, uzmanları ve stratejistleri, uygulayıcıları, temsilcileri, ajanları ve tetikçileri ile halkta kollektif paranoya oluşturmaya yönelik bir kaos aracı olmaktadırlar.

Son söz olarak; Gerçeğe (hakka) boyun eğmek izzet ve şereftir, Bâtıl ile kendini yüksek saymaktan da daha eftaldir. Kim bâtıl ile büyüklük taslarsa Allāh onu da zilletle cezalandırır. “Ümmetimden bir taife gerçeği savunmak için devamlı olarak Kıyâmet'e kadar cihad edecek ve galib gelecektir” demiştir Peygamber efendimiz. Bir çoklarımız kendi milliyetçilik taassupundan bakarak şeytana biat etmiş, göz boyayıcılara kanarak gerçekleri (hakikati) görmede kör olmuşlardır.

Nefis: aşırı şekilde kötülüğü emredicidir, insana vesvese ve vehimler telkin eder, insanı, heva ve hevesine tapındıracak yani onların dikte ettiklerinden daha üstün bir emir, ve nefsinden de daha üstün bir emir mercii tanımayacak kadar soysuzlaştırabilir; böyle bir kimsenin bu kabil bir şirk içinde bulunması Allāh'ın, onu, nefsinin ilmi hakkında dalalete düşürmüş olmasındandır yani Allah'ın verdigi ilimle Allah karşı ilahlıkta bulunmasıdır.

Nefse karşı cihadı ise Hz. Peygamber'in beyânıyla Cihadı Ekber'dir. Bu cihaddan başarı ile çıkana ise Yakın yani şeksiz, şüphesiz, vehimsiz, Kesin Bilgi'nin yolu açılır. Fakat insan, Yakin'e ancak "ölmeden evvel ölünüz!" hadîsinin gerçeği kendisinde zuhur ettiği yani nefsi ölüp de kendisi de Hakk'ın huzuruna çıkıp Velayet mertebesine mahzar olduğu zaman erişir. Ve işte o zaman vehimlerden ibaret olan bu fâni hayattan uyanarak hakiki bâki hayata doğmuş olur. Buna erişenlerde Allah yer yüzündeki halifesi ve kazan taraftarı (hizbullahi) olurlar. 

Mustafa Kemal TAŞPINAR

 

YORUMLAR

EBU HUSEYIN 2 gün önce
Çok güzel bir yazı , Allah, kalemine güç, kuvvet versin.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM