Medya Hem Kendini Hem Halkı Kandırıyor

GİRİŞ: 29.04.2025 22:15      GÜNCELLEME: 29.04.2025 22:15
Rasthaber -  Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şara hükümeti arasındaki anlaşmanın ardından Türk medyasında "SDG de Suriye ordusuna katılacak" yorumları yapılırken, ortaya çıkan federasyon talebi medyada şaşkınlık yarattı.

Aytunç Erkin'in Nefes gazetesindeki "Türk medyası ters köşe oldu" başlıklı yazısında şu ifadeler yer aldı:

Bu imzalanan henüz genel bir çerçeve. Ve bu sayede ülkenin en büyük sorun yaratabilecek grubu en azından ‘Biz bu ülkenin bir parçasıyız’ dedi. Şimdi müzakere buradan devam edecek. Tabii arka planda diyorlar zaten, ‘Etrafımızda DEAŞ var, biz kendimizi bir biçimde savunmaya devam etmeliyiz’ diye. Yani ‘YPG kendini lağvedip isteyen mensuplarının Suriye ordusuna katılmalarını kabul etti’ durumu yok.

“Eskiden ‘YPG eşittir PKK’ydı’, yani YPG, PKK’nın Suriye’deki koluydu. E şimdi bu YPG’nin içindeki sadece ‘dışarıdan gelenler’ eğer PKK’lı kabul ediliyorsa -ki o sayı da zaten Mazlum Abdi’nin dediği gibi sadece yüzlerle ifade edilebiliyormuş- o zaman geriye kalanlar PKK’lı değil mi? Yani biz bugüne kadar kullandığımız ‘YPG eşittir PKK’ söylemini bir kenara bıraktık. Bunu mu anlıyoruz gelinen noktadan?”

Yazımın girişinde alıntıladığım cümleler, 2009-2012 yıllarında Şam büyükelçisi görevini yapan Ömer Önhon’a ait. 21 Mart’ta T24’ten Cansu Çamlıbel’e röportaj veren Önhon özetle şu tespiti yapmıştı: “YPG eşittir PKK söylemini bir kenara bıraktık; Türkiye El Şara ve Mazlum Abdi’ye meşruiyet verdi.” 10 Mart’ta, Türkiye’nin PKK dediği Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Beşar Esad’ı yıkan Şara hükümeti arasında imzalanan 8 maddeden sonra Türk medyasında “Tamam artık sorun bitti. SDG de Suriye ordusuna katılacak” yorumları yapılmış ancak Ömer Önhon bu çerçevenin dışında tespit yapmıştı.

Şimdi geldiğimiz noktaya bakalım.

ABD planı tıkır tıkır işliyor

Geçen hafta sonu Kamışlı’da Kürt Ulusal Konferansı toplandı. Barzani’ye yakınlığıyla bilinen Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ve PKK’nın Suriye kolu olarak değerlendirilen Demokratik Birlik Partisi (PYD) öncülüğünde toplanan konferans sonrası bir bildiri okundu.

Özetle denildi ki:

“Kürt bölgelerinin federal bir Suriye çatısı altında bütünleşik bir siyasi ve idari birim olarak birleştirilmesi.

“Suriye yönetim sistemi, siyasal çoğulculuğu, iktidarın barışçıl yollarla devredilmesini ve güçler ayrılığını benimseyen iki meclisli bir parlamenter sistem olmalıdır. Ayrıca, adem-i merkeziyetçi bir sistem çerçevesinde bölgesel konseylere dayanmalıdır.

Merkez ve bölgeler arasında adil bir güç ve zenginlik dağılımını içeren ademi merkeziyetçi bir Suriye.”

Şimdi bu bildirinin ortaya çıkmasının ardından Türk medyasında “federasyon talebine şaşıranlar” çoğunlukla 10 Mart’ta Şara-SDG anlaşmasının ardından ellerini patlatırcasına alkışlayanlar!

Kürt konferansında ortaya çıkan bildirgenin ardından şu değerlendirmeleri yapmakta fayda var:

Televizyonda birileri tartışıyor ve herkes hayret içinde. ‘Federasyon nereden çıktı, anlaşmışlardı’ gibi cümleler kuruyorlar. Hiçbir zaman anlaşmamışlardı. 10 Mart’taki SDG-Şara anlaşmasında Kürt tarafı ‘Federasyon istemiyoruz, taleplerimizden vazgeçtik’ dememişti.

* Aksine kendini idare edecek adem-i merkeziyetçi sistemi Kürtler tutarlı bir şekilde başından beri savunuyorlar. Biz kendimizi bazı konularda inandırıyoruz ve aslında olmayan şeyler üstünden tartışma yürütüyoruz. Neyin ne olduğu ortaya çıkınca da şaşırıyoruz. Kürtler başından beri sürekli adem-i merkeziyetçi yapı istiyorlar.

SDG, bir noktaya geldi ve o noktadan geri adım atmayacaklarını başında bu yana söylüyor. Duymak istemediklerimizi duymuyoruz! Şu anda Türkiye’nin YPG’yle ilgili politikasında da keskin çıkışları görmüyoruz.

* ABD ilk günden bu yana sürecin tam da göbeğinde. Örneğin; 23 Aralık 2024’te, SDG ile Suriye Kürt Ulusal Konsey (ENKS) liderleri, Haseke’nin kuzeyindeki Tel Beyder bölgesinde bir araya geldi.

SDG’den yapılan açıklamada “Bugün, Demokratik Suriye Güçleri Genel Komutanı Mazlum Abdi ve ENKS temsilcileri, ABD ve Fransa’nın katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdi. Görüşmede, Rojava’daki Kürt birliği konusu ele alındı” ifadelerine yer verildi.

Şimdi gelelim “bugün şaşıranlara” hatırlatma yapmak için ENKS ile SDG arasında yapılan anlaşmanın ayrıntılarına bakalım. Açık kaynaklarda yer alan bilgileri okuyalım.

18 Mart’ta anlaşma yapmışlardı

Bölgeyi yakından takip eden gazeteci Namık Durukan 25 Mart’ta şu bilgiyi paylaşmıştı: “(18 Mart’ta) Kuzeydoğu Suriye’de yıllardır görüşmelerden sonuç alamayan Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile Kürt Ulusal Birliği Partileri’ne (PYNK) liderlik eden ve bölgeyi yöneten Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD), ABD ve Fransa himayesinde ortak bir Kürt vizyonu için anlaştıklarını duyurdu. Açıklamada, Şam yönetimine, siyasi adem-i merkeziyetçiliğin Kürtler için önemli bir talep olduğu ve hükümet sisteminin federal olması gerektiği mesajı verildi.”

Peki bugün “şaşıranlar” o anlaşmanın maddelerini okumadı mı?

Hatırlatalım o zaman:

* Şam ile müzakereleri sürdürecek ortak heyet oluşturulacak.

* Kuzey Doğu Suriye’nin adı “Rojava Özerk Yönetimi” olarak değiştirilecek ve bölge yönetimini temsil edecek bayrak, Kürdistan bölgesinde kullanılan ve tüm Kürtler tarafından Kabul gören sarı-yeşil ve kırmızı renklerden oluşacak.

* Halen bölgede faaliyet gösteren YPG ile Kuzeydoğu Suriye yönetimi tarafından bölgeye alınmadığı için Irak Kürdistan bölgesinde konuşlandırılan “Roj Peşmergeleri” adıyla bilinen ENKS’ye bağlı silahlı grup, birleşecek.

* Bu kapsamda merkezi Şam yönetimine özerk ya da adem-i merkez olarak ifade edilen federal sistem önerilecek.

SONUÇ: Bugün gelinen noktada hem Türkiye’nin hem de Şara yönetiminin kırmızı çizgileriyle, ABD-Fransa-SDG-ENKS’nin kırmızı çizgileri karşı karşıya. Şaşıracak bir durum yok emperyalizm de zaten dört parçalı Kürdistan’ın birleşmesini istemiyor mu?"

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM