Arap Yöneticiler İran’ı Örnek Almalıydı

GİRİŞ: 02.12.2023 14:02      GÜNCELLEME: 02.12.2023 14:02
Rasthaber -  İşgalci rejimin Gazze Şeridi'ndeki suç ve cinayetleri konusunda Arap ülkelerinin zayıf pozisyonlarını eleştiren Arap dünyasının önde gelen analistlerinden Abdel Bari Atvan, Arap yöneticilerin Gazze Şeridi'ni savunmak için İran İslam Cumhuriyeti'ninkine benzer bir pozisyon alması gerektiğini açıkladı.

30 Kasım Perşembe günü, Siyonist rejimin Gazze'deki sivillere yönelik acımasız saldırısının üzerinden neredeyse iki ay geçmişken, COP 28 olarak bilinen iklim konferansı, BAE'nin Dubai kentinde, işgalci rejimden bir yetkilinin katılımıyla düzenlendi.

Siyonist rejim lideri Yitzhak Herzog’un bu konferansta bulunduğunun açıklanmasının ve özellikle işgalci rejimin bu yetkilisinin BAE'de bulunduğu sırada Siyonistlerin Gazze'de Filistin halkına yönelik yeni bir saldırı dalgası başlatmasının ardından BAE’ye birçok eleştiri yöneltildi.

Bu arada İran İslam Cumhuriyeti'nin Enerji Bakanı başkanlığındaki heyeti, söz konusu konferansta katil Siyonist rejimin yetkililerinin bulunmasını protesto etmek amacıyla konferansı terk etti.

İran Enerji Bakanı Ali Ekber Mehrabiyan, beraberindeki heyet ile birlikte İklim Değişikliği Konferansı'na (COP 28) katılmak üzere dün BAE’ye gitmişti ve haberler ve siyasi analizler, Gazze'deki suç ve cinayetlerinin ardından Siyonist rejimin bu törene katılma riskini kabul etmeyeceğini gösteriyordu.

Ancak Siyonist rejim cumhurbaşkanı bu zirveye katıldı ve bunun üzerine İran heyeti konferansı terk etti.

İran Enerji Bakanı bu konferanstan ayrılırken şunları söyledi: ‘COP 28 Zirvesine 150'ye yakın ülkenin lideri davet edilirken, yapılan değerlendirmelerde Siyonist rejim yetkililerinin bu konferansta yer almayacağı öngörülüyordu.

İran İslam Cumhuriyeti heyeti, bu konferansın önemini göz önünde bulundurarak Uluslararası İklim Değişikliği Konferansına katılmayı ve farklı ülkelerin yetkili ve delegasyonlarıyla müzakere etmeyi ve mazlum Filistinlileri savunmayı amaçladı.

Ancak ülke liderlerinin ve yetkililerinin konuşma yapacağı gün, yayınlanan haberlerde Siyonist rejimin liderinin iklim değişikliği konferansına (COP 28) katılacağı belirtildi.

Buradan hareketle İran İslam Cumhuriyeti heyeti, uluslararası toplumun iklim değişikliği karşısında tutumunu değerlendirmek üzere düzenlenen bu konferansta sahte Siyonist rejimin varlığını reddetmekte ve bu rejimin varlığının bu konferansın amaç ve stratejilerine aykırı olduğunu bildirmektedir ve bu rejimin varlığını protesto olarak konferans alanını terk etmiştir.’

Bu bağlamda Arap dünyasının önde gelen analistlerinden ve Rey el-Yevm Gazetesi Başeditörü Abdel Bari Atvan, kaleme aldığı yeni makalesinde, Siyonistlerin Filistin halkına karşı işlediği suç ve cinayetler konusunda Arap yöneticilerin zayıf pozisyonlarına değindi ve şu açıklamalarda bulundu: ‘Özellikle İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkına karşı yürüttüğü soykırım savaşıyla eş zamanlı olarak Siyonist rejim liderinin katılımıyla Dubai'de düzenlenen uluslararası iklim konferansına çok sayıda Arap kralı ve yöneticisinin katılması son derece kınanacak bir davranıştır.

Bunun uluslararası ve dönem dönem gerçekleşen bir konferans olduğunu, çevre sorunları ve iklim değişikliği konularını ele aldığını çok iyi biliyoruz. Ancak Siyonist rejimin liderine kırmızı halı serilmesi ve bu dönemde Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al-i Sani dâhil Arap yöneticilerle görüşmesi, bize göre, Gazze Şeridi'nde zorla evlerinden edilen ve her türlü yaşam olanaklarından mahrum bırakılan şehitlerin, çocukların ve iki milyondan fazla sivilin kanına hakarettir.

Arap Yöneticiler Filistin Halkını Savunma Konusunda İran’ı Örnek Almalıdır

Bu konferansa katılmak tüm Arap yöneticiler için büyük bir utançtır. Bu arada İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi'nin bu konferansı nasıl boykot ettiğini ve İran İslam Cumhuriyeti Bakanı Sayın Ali Ekber Mehrabiyan başkanlığındaki bu ülkenin heyetinin işgalci rejimin başkanının varlığını protesto etmek amacıyla bu konferansı nasıl terk ettiğini gördük.  Arap yöneticilerin de İran İslam Cumhuriyeti'ne benzer bir tutum benimsemesini bekliyorduk.

Arap ülkelerinin de işgalci rejimle bağlarını kesmesini ve başkentlerindeki büyükelçiliklerini kapatmasını bekliyorduk. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Siyonist düşmanın saldırılarına cesurca karşı çıkan ve işgale karşı benzeri görülmemiş bir zafer elde eden direniş grupları da işgalci rejimin liderinin Dubai konferansına katılımını şiddetle kınadı.

Siyonist rejime teçhizat ve silah göndermek için hava köprüsü oluşturarak, bu rejime 2 bin askeri güç ve on milyarlarca dolar yardım göndererek doğrudan Gazze'yi yok etme savaşına öncülük eden Amerika, özellikle Hamas olmak üzere direnişe karşı şiddetli bir savaşı ve başta Doha olmak üzere Arap başkentlerinin kapısını bu harekete kapatmayı planlıyor. İşgalci rejimin kışkırtmasıyla ABD’nin direniş gruplarına karşı yürüttüğü bu savaş, hem bölge hem de Amerika ve onun bölgedeki çıkarları açısından zıt sonuçlar doğuracaktır.

Katar, Hamas'ın bu ülkedeki varlığını, kendisini siyasi ve ulusal olarak diğer Arap ülkelerinden, özellikle de uzlaşmacı ülkelerden ayırmak için bir kart olarak kullanan bir ülke olarak, Amerikan diktelerina teslim olması halinde en büyük kaybedenlerden biri olacaktır.

Tarih şu anda Arap yöneticilerin çoğu Arap, İslami ve insani kimlik ve değerleriyle çatışan pozisyonlarına şahit oluyor. Ne yazık ki bu Arap yöneticiler, Arap ve İslam ümmeti adına Filistin'in kutsal mekânlarını savunan ve İslam'ın kutsal mekânlarını Yahudileştirme komplosuna karşı çıkan gruplar olan direniş gruplarına yönelik komplolarda Siyonist düşmanla işbirliği yapıyor.

Gazze'deki savaş nasıl biterse bitsin işgal rejimi açısından büyük bir yenilgi olacaktır. Ayrıca bu savaşın sonunda ABD diktelerine teslim olan tüm alçak politika ve pozisyonların hiçbir değerinin olmadığı ortaya çıkacak ve bu savaşın sonu komplocu rejimlerin yıkılmasının başlangıcı olacaktır.’

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM