Rasthaber - İlkelerin ayaklar altına alınması ve bunun istisna olmaktan çıkarak “reelpolitik” diye savunulması, devletlerarası ilişkilerin önündeki en önemli sorunlardan biridir.
Bunu terör örgütü HTŞ’nin Suriye’de iktidar “yaptırılması” nedeniyle
söylüyoruz. HTŞ’yi resmi olarak terör örgütü kabul eden ülkeler, onun Şam’daki
yasal hükümeti devirmesini istediler, bunun için askeri ve istihbari destek
verdiler, yönlendirdiler. Şimdi de HTŞ’yle resmi ilişkiye geçiyorlar; üstelik
HTŞ’yi hâlâ resmi olarak terör örgütü diye kabul etmelerine rağmen!
TERÖRÜN TANIMI SORUNU
Terör ve terör örgütü konusu devletlerarası ilişkilerin
zaten iki temel nedenle sorunlu konusuydu:
1) Terör ve terör örgütü konusunda hem tanımda bir uzlaşı
yok hem de çıkarlar gereği birinin terör örgütü kabul ettiğini diğeri kurtuluş
örgütü sayıyor. Buna bulunan “kısmi çözüm”, BM’nin o örgütleri
nasıl tanımladığıdır. Örneğin Türkiye için terör örgütü olan PKK, uzun süre
müttefikleri ve komşuları tarafından terör örgütü diye kabul edilmemişti.
2) Terör ve terör örgütü konusunda ikinci sorun,
devletlerin, BM tanımlaması oluştuktan sonra, terör örgütünün isim değiştirmesi
üzerinden onunla ilişkiyi sürdürmesidir. Örneğin ABD, resmi olarak PKK’yi terör
örgütü kabul ediyor ama PKK’nin değişmiş adlı haliyle, ülke kollarıyla
ilişkisini sürdürüyor. Dahası, PKK’nin Suriye kolu PYD/YPG’yi “kara
ordusu” yaparak, IŞİD’e karşı işbirliği söylemi üzerinden
devletleşmesinin yolunu açıyor.
ÖNCE İLKE
Terör ve terör örgütleri konusundaki en temel ilke şu
olmalıdır: Egemen bir ülkenin, kendi egemenliğini hedef alan bir örgütü terör
örgütü kabul etmesi halinde, o örgüt başta komşuları olmak üzere tüm diğer
ülkeler tarafından da terör örgütü kabul edilmelidir.
Ancak tersine, devletlerarası güç ve çıkar çatışması
nedeniyle, genelde devletler komşusunun terör örgütü kabul ettiğini, komşusunu
zayıflatacak bir araç gördüğü için “kurtuluş örgütü” sayar ve
destekler. İlke ortadan kalkınca herkes herkese karşı bir terör örgütü besler!
Bu kısırdöngüden en çok kazanan ise terör örgütlerini
etkileme ve kullanma potansiyeli olan en güçlü devlettir; emperyalist ABD’dir.
PKK, IŞİD, HTŞ
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile
görüşen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan önemle belirtiyor: “DEAŞ’ın
(IŞİD), PKK’nin orada (Suriye’de) hâkim olmaması önceliklerimiz arasında” (AA,
13.12.2024).
Güzel, peki IŞİD ve PKK terör örgütü de HTŞ değil mi?
Halbuki HTŞ Türkiye’nin resmi olarak terör örgütü kabul ettiği bir örgüt. Bu
durumda MİT Başkanı İbrahim Kalın, HTŞ lideri Colani’nin
arabasında ne arıyor?
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise
Ankara’nın terör örgütü PKK karşıtı tutumuna karşı şu argümana sarılıyor: “SDG
(PKK’nin Suriye kolu PYD/ YPG’nin omurgasını oluşturduğu örgüt) IŞİD’den gelen
tehdidin baskılanması konusunda ve aynı zamanda Suriye’nin doğusunda çok sayıda
IŞİD teröristinin gözaltı merkezlerinde tutulmasında son derece yetkin terörle
mücadele ortağıdır” (Amerika’nın Sesi, 12.12.2024).
Yani ABD, Türkiye’nin terör örgütü kabul ettiği PKK’yi, yine
hem ABD’nin hem Türkiye’nin terör örgütü kabul ettiği IŞİD’e karşı mücadele
eden bir örgüt olarak savunmakta; hatta bunun üzerinden PKK terör
örgütünü, “terörle mücadele ortağı” diye payelendirmektedir!
DİREKSİYONDAKİ 10 MİLYON DOLAR
İngiltere Savunma Bakanı John Healey, HTŞ’nin
resmi “terör örgütü” statüsünün önemsiz olduğunu belirterek,
görüşeceklerini söylüyor (Sputnik, 12.12.2024). Ki askeri ve istihbarat
düzeyinde Washington da Londra da Ankara da ne yazık ki terör örgütü HTŞ’yle
zaten görüşüyordu. İdlib’de “kurtuluş hükümeti” kurmasını
kabul ettiler, Esad’a karşı mücadele edebilmesi için her açıdan
desteklediler.
ABD “resmi olarak” 9 yıldır terör örgütü
kabul ettiği HTŞ’nin lideri Colani’nin başına 10 milyon dolar ödül koymuştu.
Ancak uygulamada Colani’ye milyonlarca dolarlık silah sağladılar. Türkiye resmi
olarak 2018’den beri HTŞ’yi terör örgütü kabul ediyor. Ama uygulamada iktidar
HTŞ’nin İdlib’de büyümesine “göz yumdu”, Şam’a yürümesine “yeşil
ışık yaktı” ve şimdi de liderinin arabasına biniyor!
Terör ve terör örgütleri konusundaki ilkesizlik üzerinden
komşular komşularıyla emperyalistlerin yararına uğraşmaya daha bir süre devam
edecek ne yazık ki...
cumhuriyet