Erdoğan-Esad dostluğu, Emine Hanım’la kızı Sümeyye Hanım’ın,
Esma Hanım ve ailesiyle kurduğu bağ herkesin malumu. Siyasi münasebetler çok
hızlıca başka sahalara da taşındı. İki ülkenin polis teşkilatları, istihbarat
birimleri, ordusu (2009’da iki ordu ortak sınır tatbikatı yaptı) arasında
işbirliği münasebetleri arttı.
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, Ortak Bakanlar
Kurulu ve bu çerçevede 50 farklı alanda işbirliği antlaşmaları, mutabakat
muhtırası, karşılıklı yatırımların ve ortak projelerin teşviki imza altına
alındı.
Esad, Türkiye’ye ekonomik ortak bölge, siyasi, askeri ve
güvenlik işbirliği hedefleyen Beş Ülke Beş Deniz projesini sundu. Barış Barajı
adıyla Asi Nehri üzerinde ortak bir baraj inşa edilecekti. Nusaybin Mardin,
Kamışlı Haseke sınır noktasında ortak lokomotif üretim tesisi planlandı.
O YOLLAR İŞTE BÖYLE DÖŞENDİ
Sayın Erdoğan’ın Sayın Esad ile kurduğu bu muhabbet ve
işbirliği iki siyasi lider ve ailesiyle sınırlı kalmadı. Suriye’yi yöneten BAAS
Partisi ile AK Parti arasında da gelişti. Suriye’nin tüm yumurtalarını Ak Parti
sepetine koyması çok eleştirildi. Türk ürünlerinin Suriye pazarlarında serbest
dolaşımının başta Halep tüccarları ve üreticilerine ülke genelinde zarar
verdiği inancı pekişti.
Esad’ın Katar ve Körfez ülkelerinin sermayesine kuralsız
açılması, neo liberalizm ekonomik politikaları benimsemesi, tarikatlara yol
vermesi, buna mukabil ABD, İngiltere ve İsrail’in durmak bilmeyen cezalandırma,
boğma, ekonomik savaş ve askeri müdahaleleriyle Suriye yıpratıldı.
Suriye devlet erkanı, bürokrasisi, istihbarat şefleri
yabancı ve yerli sermayeden nasıl fayda sağlarız kavgasına tutuştu. Asli
görevleri yerine rüşvet, iltimas ve fesat kurumlarına dönüştü. Devletin ve
yöneten partinin çökmesine giden yollar böyle döşendi. Suriye’ye dayatılan
uluslararası terör savaşına bu koşullarda gidildi.
TEMELLERİMİZE DİNAMİT DÖŞEYENLER
HTŞ ve emsalleri İdlib’i işgal ettiklerinde
parçaladıkları ilk heykel doğduğu Maarrat El-Numan kasabasının girişinde yer
alan büyük filozof, dinler yorumcusu, şair ve yazar Abu Ala El-Maarri’ye
(973-1057) aittir. El-Maarri; ‘’Dünyada yaşayanlar ikiye ayrılır; beyni olup
dini olmayanlar ve dini olup beyni olmayanlar.
Müslümanlar, Yahudiler, Mesihiler veya Zerdüştler, insanlık
dünya çapında iki tarikatın peşinden gider: Birincisi, herhangi bir dine mensup
olmayan bilge insanlar, ikincisi, idrak kabiliyeti olmayan dini-darlar.’’ Dini
olup beyni olmayanlarla idrak kabiliyeti olmayan dini-darlar her akşam Suriye
konusunda milletimizi aldatmaya devam ediyor.
Kelli felli sopalı her konuya maydanoz olanlar, yel
değirmenine saldıran Don Kişotlar, taktik ve mevzi kazançları uğruna Suriye ve
onunla birlikte Türkiye’nin temellerine dinamit döşüyor.
Farklı siyasi tercihlerinden dolayı insanların hapishaneye
konulması, işkenceye maruz kalmaları, aileleri ile görüştürülmemeleri ve
akıbetleri hakkında bilgilendirilmemeleri zaten yeterince bir facia olmasına
karşın bir Saydnaya panoraması arz edenler, CNN’nin yalan haberleri,
Saydnaya’da çekildiği iddia edilen fotoğrafların Vietnam savaş müzesinden
alındığının ortaya çıkması bu çalışmaların siyasi ve bir kumpasa hizmet
ettiğini göstermektedir.
AFAD ve bir İngiliz ürünü olan Beyaz Baret Örgütü'nün esaslı
bir delil bulmadıklarını söylemesi ekran uzmanlarında hayal kırıklığı yarattı.
Hükümet ve yandaşı medya Suriye’yi gördü, görmedi, görünce bayıldı misali
Saydnaya’dan umudu kesince Şam’da tatlıcılar, çarşı ilk defa
canlandı, kiliseler camiler özgürce ayin yapıyor haberleri yapmaya başladı.
TATLIYLA GELEN DEMOKRASİ
Tatlıcı dükkânındaki muhabir Şam tatlılarını stüdyodakilere
gösteriyor. Stüdyodaki çatlaklar bunu demokrasi ve özgürlük ile açıklıyor. BAAS
döneminde devletin dini İslam, resmi mezhebi Sünni Hanefi, Şeriat mahkemeleri,
fetva makamı bile var.
1970-2024 yılları arasında İnşa edilen camilerin sayısı tüm
İslam âlemindeki sayıdan fazla. Oğul Esad sayesinde, Suudi mali yardımlarına
mukabil, tarikatlar cenneti olmuştu. AK Parti sayesinde Suriye’ye de sızan FETÖ
ve tarikatlar Suriye’de rahat çalıştı.
Ülke, dünyanın ilk patrikhanesi Antakya Patrikhanesi ve Doğu
Kiliselerine ev sahipliği yapıyor. Mardin'den taşınan Süryani Patrikhanesi ve
dünyanın ilk Süryani Üniversitesi Saydnaya’da. Suriye’ye inşa edilen ikinci
Sheraton Oteli de Saydnaya’da. Bu gerçekler ayan beyan ortadayken ekran
dangalakları tatlı, çarşı, ayin, cami ve namazları Esad’ın gidişine ve devrime
bağlıyor.
Perşembe günü Şam, merkez Emevi sahasında binlerce
Suriyelinin katıldığı bir miting oldu. HTŞ ve emsallerinin yalanlarına,
vaatlerine kanmayan milli, medeni, laik bir halkın gür sesi yeri göğü çınlattı.
Bizim medyada haberi bile yapılmadı.
Merak edip, tatlıcı dükkanından çıkıp, bu insanlar ne
istiyor, neden protesto ediyor bir röportaj yapalım yok.
Varsa yoksa Colani güzellemeleri, varsa yoksa Türkiye’nin
400 milyar dolar Suriye pastasından ne koparacağı, varsa yoksa Osmanlı eyalet
propagandaları. Üniversitelere toplu namazları taşıyanlara karşı öğrencilerin
gösterdiği tepkiler hakkında tek bir haber yok.
Dünyanın en kaypak medyası, üniversiteleri iğdiş etme
zihniyetine, kadına, içme hakkına, Suriye’nin işgaline, Suriye topraklarında,
dağlarında zafer pozu veren, Esad’a karşı kazandığınız zaferin sahibi benim,
ondan sizi ben kurtardım, bu özgürlüğü, bu demokrasiyi size ben sağladım
edasıyla poz veren Netanyahu’ya, zaferine katkı yapanlara, bu işgale halen
sessiz kalanlara, Filistin davasını rafa kaldırılmasına, Filistinlilerin eğitim
ve siyasi bürolarının kapatılmasına karşı öfkenin sesini duymak istemedi.
YÜZ SENE EVVEL DE BÖYLE BAŞLAMIŞTI
Bu miting HTŞ ve Şam’ın otellerini işgal etmiş olan işgalci
kuvvetlerin ajanlarını, bürokratlarını, medyasını şok etti. Ne yapacaklarını,
nasıl davranacaklarını bilemediler. Buna herhangi bir sert müdahalede
bulunmaları halinde maskeleri düşecek ve daha önemlisi bu taleplerini
dillendiren halkın hürriyetine müdahale edenlere karşı silahlı mücadeleyi meşru
kılacak. Dilsiz Ahraz kalmayı yeğlediler.
Siyaset gündemini en bariz anlatan ibareyi Meryem Suresi,
83. ayette okursunuz:
“Görmedin mi, biz şeytanları küfür içinde olanların
(zalimlerin) üzerine musallat ettik; onları (şeytanlar zalimleri) durmadan
günaha tahrik ediyor, kaynatıyor, oynatıp kıvrandırıyorlar. Öyleyse sen onların
bir an önce ceza görmelerini isteme! Çünkü biz onların günlerini ve nefeslerini
sayıp durmaktayız.”
Şam coğrafyasına zalim Osmanlı sonrası şeytan Fransa
musallat edilmişti. Zalim Esad’a alemin tüm şeytanları musallat edildi.
Fransa’yı Osmanlı’ya tercih edenler kısa bir zaman içinde Fransa ve
İngiltere’nin Osmanlı’dan daha beter olduğunu yaşayarak öğrendi.
Fransa demokrasisi, hürriyeti sadece Fransa içindi. Şam
coğrafyasının hürriyet ve farklılıklarda tek millet sevdalısı Süryaniler,
Türkmen lider Yusuf El-Azma, Halep’in yetimleri Türkmen Aleviler, Sünni lider
Fevzi Kavukçu, Kürt lider İbrahim Hananu, Dürzi lider Sultan Paşa El-Atraş ve
Alevi lider Şeyh Salih Ali, “Biz ne şuyuz ne buyuz, biz hür, onurlu Suriye
milletiyiz! Din Allah’ın vatan hepimizin! Ya istiklal, ya hürriyet, ya ölüm!”
hedefiyle laik, demokrat, hür ve onurlu Suriye’yi inşa ettiler.
Perşembe günkü miting Suriye Arabi milletinin (Arabi terimi
bir ırk, soy, zümre veya hanedanlık değil, bilge, delil, rehber, yol gösterici
demektir) ecdadı gibi zalimler ile şeytanlar arasında bir seçim yapmayı kabul
etmeyeceğinin göstergesiydi. 100 sene önce de böyle başlamıştı.
AYDINLIK