Doha'da Aslında Ne Oldu?

GİRİŞ: 16.12.2024 11:31      GÜNCELLEME: 16.12.2024 11:31

Rasthaber -  Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 13 Aralık akşamı, NTV’de kapsamlı bir röportaj verdi. Fidan’ın o röportajından çıkardığım ilk sonuç şu oldu: AKP hükümeti, Astana sürecini geçici bir oyalama süreci olarak ele almış! 

Şöyle diyor Fidan: “Başarısız olsa da, çok meyve üretmese de Astana süreciyle biz yolumuza devam edelim, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı etrafında bir şeyler yapmaya çalışalım konusunu, hep cumhurbaşkanımız bu hattı tuttu” (ntv. com.tr, 13.12.2024). 

Bu sözler, öncelikle devletlerarası ilişkilerin güvenilirlik ölçütünü aşındırması nedeniyle Türk dış politikasının hanesine eksi olarak yazılacaktır ne yazık ki. 

Halbuki Rusya ve İran’la Astana ortaklığı, etkisi Suriye dışında, örneğin Azerbaycan’ın Karabağ’ı kurtarmasında da görülen çok yararlı bir ortaklıktı. 

FİDAN LAVROV VE ARAKÇİ’Yİ Mİ UYARDI?

Hakan Fidan’ın söyleşisinde dikkat çekici bir bölüm daha var. Esad’ın yıkılışına giden süreci ve özellikle son akşamı anlatıyor. 

“İran ve Rusya ile konuştuk, o akşam Esad gitti” diye başlıkla verdi gazeteler, internet siteleri ve TV’ler. 

Fidan’ın sözleri şöyle: “En kritik konu Rusların İranlılarla konuşup askeri olarak denkleme girmemeleriydi. Ruslar ve İranlılarla görüşmelerimiz işte o bir hafta bunun özeti. Onlar artık anladılar, yani bizlerle İran Dışişleri bakanı geldi, sonra Doha’da hem Rusların hem İranlılarla biraraya geldik ve bazı konuları konuştuk. Yani burada her şeyi konuşmak istemiyorum ama bir noktadan sonra onlar da artık telefon ettiler, o akşam da Esad gitti (ntv.com.tr, 13.12.2024) 

Peki Doha’da aynen böyle mi oldu gerçekten? Fidan, Lavrov ve Arakçi’yi uyardı ve askeri denkleme girmemelerini istedi, iki ülke de bu uyarı üzerine geri adım attı ve Esad yıkıldı mı yani? Bu kadar kolaysa daha önce neden yapılmadı? 

YA DOHA MUTABAKATI?

Halbuki Doha’daki Astana görüşmesi sonrası Rusya ve İran dışişleri bakanlarının yaptığı açıklamalar ve Doha görüşmesine dair yapılan resmi açıklama, bambaşka şeyler söylüyor. 

Tersine üç bakan 7 Aralık’ta Doha’da şu mutabakata varmıştı: “Suriye krizinin siyasi yollarla çözülmesi ve Esad hükümeti ile silahlı muhalif grupların müzakere masasına oturması gerektiği konusunda üç ülke anlaşmaya vardı.” 

Hangisi doğru? Fidan’ın Lavrov ve Arakçi’yle vardığı “Esad ile muhalefet müzakere masasına oturmalı” anlaşması mı, yoksa Fidan’ın Lavrov ve Arakçi’ye “Askeri denkleme girmeyin” uyarısı yaparak Esad’ı çekmelerini sağlaması mı? 

ERDOĞAN ESAD’LA GÖRÜŞMEK İSTEMEMİŞ MİYDİ?

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan da HTŞ’nin “zaferi” üzerinden CHP’ye yükleniyor: “Esad’ı ziyarete gidecekti ya, Özgür Bey ne oldu, niye gitmedin?” 

Halbuki Erdoğan da, tabii sözleri doğruysa, daha düne kadar Esad’la temas kurmak istiyordu. Daha bir kaç ay önce “Esad’ı davet edebiliriz” demişti, henüz HTŞ harekete geçmeden iki hafta önce 13 Kasım’da Riyad’da Esad’la aynı fotoğraf karesinde yer almış ve “Hâlâ Esad’dan umutluyum” demişti. 

Dahası bu süreçte Esad’ı görüşmeye ikna etmesi için Putin’den ricacı olmuştu: “Sayın Putin’e, Beşşar Esad’ın bizim çağrımıza vereceği cevabın temini noktasında bir adım atması çağrımız oldu” (tccb.gov.tr, 25.10.2024). Dikkat ediniz, hâlâ cumhurbaşkanlığının resmi sitesinde olan bu sözler, üstelik Esed şeklinde değil, Esad şeklinde duruyor! 

Sonuç olarak iktidar, “olan ile propaganda edilen” arasındaki makası açarak, konuyu iç politikada kolay sindirilebilen bir malzemeye dönüştürmeye çalışıyor ama unutulmamalı, dış politikanın da devletlerarası ilişkilerde tutulan bir arşivi var.

cumhuriyet

 

YORUMLAR

Haci Bayazit 11 gün önce
Alemlerin sahibi Allah(c.c)ın alemlerin emniyeti islamın “fitratına yatkın yarattığı dinin ve neslin güvencesi akıl sahipleri.“ Bir savaşta İmam Ali(a.s)a komutanları neden hücum emrini vermediğini beklediğini sorarlar. Allah(c.c)ın emri Peygamber efendimizin Vasi/Velayeti ilanı ile dinin kemale erip sağlam kulpa bağlandığı dolayısı ile Allah(c.c)ın kulları üzerinde nimetini tamamladığı İmam Ali(a.s), onlardan bize bizden onlara dönecek olanları bekliyoruz, der. Ehli VİCDAN sahipleri, vicdani/merhamet ve marifet melaikelerinin uyanması, İmam Hüseyni meşrebine bağlı gelişir. İmam Hüseyin(a.s) meşrebi her iki alemin merhamet ve marifet ilminin kaynağıdır… Alemlerin sahibi Allah(c.c)Batini ve Zahiri ilmi birbirinin içerisine gizleyip yaratmış; hesabın görülmesi Hakkın/helalin/mazlumun onurlanıp batılın/haramın/zalimin cezalanması İÇİN. Alemleri dua/din ahlak maneviyat ve doğruluk/adalet üzerine yaratan Allah’ın aleme koyduğu Doğanın İlahi/Tunç Yasasıdır. Allah(c.c) hiçbir olayı tesadüf yaratmaz. Erdoğan da zaman zaman Derviş anı göründüğünden İl Başkanı iken bir damla rahmet isabet etti; “M.Görüş, özünde İmam Ali(a.s) Velayetine karşıdır“… islamda İmam Ali(a.s)ın Velayetine tağbi olmayan eninde sonunda gücü ilah edinir islamdan sapıtır… bundan dolayı M.Görüşü sosyal ve siyasi alandan berteraf etmesi için… lakin şeytan da Erdoğan’a yaklaştı biraz bunlar ile güçlen sonra bir çelme takar düşürsün telkini ile ABD/İsrail koltuğu altına itti… (Erdoğan ile M.Yazıcıoğlu arasında bu mesele geçiyor; Erdoğan güçlenince ABD/İsraile dirsek çeviriz diyor.) … böylece ABD/İsrail, Erdoğan’ın yerli işbirlikçi ortağı/insi/sürücüsü olarak bölgeyi geldi. Allah’ın hesabı gereği Erdoğan tarihin yüklediği misyonu 20 yılda 800 milyar ihaleden 200 milyar rüşvet alarak… (2023 genel seçim öncesi ABD Basına sızdırdı rüşvetin Banka üzerinden izi takip edilerek kimlerin üzerinde olduğunu), küresel sermayeden yüksek faiz ile aldığı grediyi taşınmaza yatırıp ülkenin tapusunu taşınmazlar ile tefecilere devrederek yerine getirdi; islamın en büyük düşmanı siyasal İslamcılığı kıyamete kadar tarihe gömdü… Melun şeytan da doğası gereği görevini yerine getirdi, Suriye de önce koltuk değneği yaptığı Erdoğanı düşürdü üzerine ABD ve İsraili düşürdü. İşgalci İsrail’in Suriye ye girmesi gücünü bölmesi süfyaniyi açık etmesi islam coğrafyasında halkın uyanması için şart idi; süfyanin doğası gereği asla kazanası olmaz; ama süfayiye yakın olunduğu oranda zaiyat olur; Burası zahirde İmam Hasan(a.s) batında İsa(a.s) meşrebidir… yılında çiyandan sakınılgığı gibi gece gündüz uykulu uyanık her bütün duyu yolları ile korunmak/sakınmak en azından imanın en zayıfı ile Buğz etmek gerekir. Allah(v.c) alemleri dua/dinahlak maneviyat ve doğruluk/adalet üzerine bina etmmiş olduğu itikadı ve ameli sorumluluğu gereği bütün Peygamberlerin bayrağı Hüseyni direniş cephesinin üzerindeki dini ve tarihi yük; “Küresel ısınmanı ile Kutuplarda ki Buzların erimesinin önlenmesi ancak Hüseyni direniş cephesinin dünya’yı maneviyat ve adalet asrına hazırlama mücadelesi ile insanları günah/ateş taşımaya hazırlayan Gadiri Humda Biat ederek Sakife’de bozan gayri müslümlerin de islamı tanımasının önünde ki süfyani engeli berteraf ederek alemlerin emniyeti islamın köklerinin nem aldığı Irak Suriye Filistin ile Mukaddes toprakların özgürlüğünü sağlamakdır ve Allah’ın vadi gereği engellenemez...“ Allah’ın sonsuz rahmet merhamet ve sabrı direniş cephesi ile üzerinize ve üzerimize olsun. Haci Bayazit 14.12.2024

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM