Bismillahirahmanirahim
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الْاَمْرُ اِنَّ اللّٰهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدْتُكُمْ فَاَخْلَفْتُكُمْۜ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ اِلَّٓا اَنْ دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ ل۪يۚ فَلَا تَلُومُون۪ي وَلُومُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ مَٓا اَنَا۬ بِمُصْرِخِكُمْ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُصْرِخِيَّۜ اِنّ۪ي كَفَرْتُ بِمَٓا اَشْرَكْتُمُونِ مِنْ قَبْلُۜ اِنَّ الظَّالِم۪ينَ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يم
Dünya insanları uzun bir süredir
prototip bir yapı almaya başladı. İnsanlar hürriyet ve özgürlük adına
teknolojik gelişme adına insanlıktan çıktı daha önceki yazılarımızda açıklamaya
çalışmıştık. Kültürlerin yok edildiği, milletlerin yok edildiği ve en önemlisi
ilahi inancın yok edilmeye çalışıldığı ve büyük ölçüde de başarılı olunduğu bir
yapıya büründü. Kimlikler ve kişilikler budandı insanlar, teknoloji ve
modernite denerek bir kalıba sokulup tek tip bir hal aldı ve buna da Z kuşağı
denildi.
Bu kuşak öylesine bir hale sokuldu ki ırk, renk, millet,
inanç yok edildikten sonra cinsiyetlerinde yok edildiği bir kuşağa girmekteyiz
bu kuşak ise “X” kuşak yani belirsiz, bilinçsiz, ruhen köleleşmiş bir kuşak
bizim geleceğimiz oldu. İnsanlık fiziksel kölelikle çok uzun süre önce tanıştı,
güçlünün güçsüzü ezdiği zalim gaddar kralların olduğu kölelik dönemiydi yani
İnsanlar kendi arzu ve istekleri dışında kendilerine rağmen fiziksel köle
olması idi. Fakat şimdi insanlar köleliği Hürriyet ve özgürlük olarak algılayarak
her yönleriyle teslim oldukları bir köleliğe girdiler. İroni olaraktan bu
köleliği severek savunmaktalar.
Her şeyiyle oluşturulmuş bir yasam
sistemi, insanlara dolaylı & direk empoze edilerek oluşturdukları yaşam
kavramıyla devam ediliyor. Bunu ailenin genleriyle oynayarak aile yapısını
çözerek içini boşaltıyorlar. Kendini dünya metası ve rızk korkusuyla kaybetmiş
aliler oluşturarak çocuklarına sadece dünya süsüne ve ünvanına yönlendirip
kendi düştükleri hataya çocuklarının dahada derinlemesine düşmeleri
gerçekleşiyor. “Aman yavrum dürüst olma dürüstleri aptal yerine koyuyorlar”,
“çocuğum biraz yırtık (ahlaksız) olsun yoksa hep ezilecek” ya da Mevki
sahibi olmak için veya kazanç elde etmek için kendisine her şeyi mübah kılmak
ve kısa yoldan zengin olmak hayalleri. Böyle bir yapı da gençliğin kendini
bulması ve meraklı olması, hayal kurması, ilmini bilgisini geliştirmesi
imkânsız oldu. Her şey hazır, kuracakları hayaller onlar paketlenmiş KİT'ler
halinde sunuluyor, merakları hayvani yönlerin tatmin etmek için körleniyor,
daha çocukken annelerin “aman beni rahatsız etme” diyerek TV ve akili
telefon programlarına teslim edilen çocuk, çocukluğunu tanımdan büyükleri bile
rahatsız edici gayri ahlaki çizgi filmler çocuk programları diye izletiliyor.
Çocuk olduğunu anlamada gençlik çağına giriyor ve gençlik çağına geldiğinde ise
artık düşünmesine gerek yok ve çocukken ona empoze edilen ve zihnine işlene
“çağın imkanlarını” kullanırken kendi insanlığından da uzaklaşıyor. Çocuk daha
gençliğine gelmeden gençliğini çocukken yitiyor.
Teknolojiyi kendi arzu ve istekleri
doğrultusunda kullana bu güçler insanlığa yaptıkları formatı hürriyet &
özgürlük olarak pazarlıyorlar. Bize teknolojiyle sundukları formatı özgürlük
& hürriyet olarak algılıyoruz. Bir zamanlar Ford firması sahibini dediği
gibi; Sizler arabanızın rengini seçmekte hürsünüz ama siyah olması şartıyla.
Yani seçiyorum diyorsunuz fakat onların sana empoze ettiklerini seçiyorsunuz
çünkü o birileri sizin için daha önce bu seçimi yapmış.
İstesek te istemesek te artık insana iki seçenken
sunmaktalar ya onların istediği olacaksın ya da marjinal (sistem dışı)
olacaksın ama sistem dışı yaşamanıza da müsaade etmiyorlar artık sizin ırkınız, milletiniz, renginiz ve
de inancınız önemli değil. Müslüman olmuşsunuz, Hristiyan olmuşsunuz ya da
Yahudi olmuşusunuz onlar için artık şekilden ibarettir. Onlar bizim
zihinlerimiz daha çocukken formatlamışlar ve düşüncülerimize yön vermekteler
bunu içinde kendi teknolojik aygıtlarılar ile kontrole etmekteler. Aslında
tarih kendin farklı kalıplarla (zamanın araçlarıyla) tekrarlayıp duruyor. Konu:
insanoğlu. Hedef: İnsana hükmetmek ve inançlarına yön vermek. Daha açık şekliyle ; gerçek (Hakikat)
ve Yalan (Batıl) arasındaki mücadeleden başka bir şey değil.
Şeytan, Bizlerin sıkça ismini her
kotu işlerimizde telaffuz ettiği, nefretle düşman olarak bildiği bir güç. Fakat
şeytandan bahsedenler büyük çoğunluğu şeytanı katiyen görmemiş ve tanımıyorlar
fakat şeytan onlara sayız defa sokulmuş ve yönlendirmiş. “Çünkü o ve
taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir.” fakat
onu görenler ve emrine uyanlar elbet eki onu dostlarıdır. “Biz gerçekten
şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.” (A’raf-27).
Şeytanin herhangi bir dini, milleti ve irk yoktur fakat
Allah’a inancı vardır. “(Şeytan) ben Allah'tan da korkuyorum" dedi.
Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.” (Enfal-48) “Çünkü
insana "İnkâr et" dedi, inkâr edince de: "Gerçek şu ki, ben
senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi”.
(Hasr-16). Onun Allah’a olan inancı kendisinin insandan ustun olduğu ve
insanında her yönüyle saptıracağı ve istediğinde yaptırabileceğidir. Bu onun
için Allah verdiği sözü yerine getirmektir ve kendi teorisini ispat etmektir. Çünkü Allah verdiği sözü budur.
Onun yapısı bizim boyutumuzda
kendine bir güç sağlayamamasına rağmen kendine itaat eden kardeşleri dostları
sayesinde üstünlük sağlamaktadır. İnsanı insanla sapıtmaktadır. “Şeytanların
kardeşlerine gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürükler, bir daha da
yakalarını bırakmazlar.” (Araf-202) ve kullandığı en büyük
silahı ise “Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin
-hayasızlığı (ahlaksızlığı fuhuş) emrediyor.” (Bakara-268)
Birçok kere duyduğumuz ya da okuduğumuz, Kuranda geçen
diyalog hatırlatma babından bizleri biraz düşünmeye sevk etsin.
·
- Hani Rabbin meleklere: "Gerçekten Ben, çamurdan
bir beşer yaratacağım" demişti.
·
- “Onu bir biçime sokup, ona Ruhumdan üflediğim zaman siz
onun için hemen secdeye kapanın."
·
- Meleklerin hepsi topluca secde etti;
·
- Yalnız İblis hariç. O büyüklük tasladı ve kafirlerden
oldu.
·
- (Allah) Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma
seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan
mı oldun?"
·
- Dedi ki: "Ben ondan daha hayırlıyım; sen beni
ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."
·
- (Allah) Dedi ki: "Öyleyse oradan (cennetten) çık,
artık sen kovulmuş bulunmaktasın."
·
- “Ve şüphesiz, din (kıyametteki hesap) gününe kadar
Benim lanetim senin üzerinedir."
·
- Dedi ki: "Rabbim, öyleyse onların dirilecekleri
güne kadar bana süre tanı."
·
- Dedi ki: "O halde, süre tanınanlardansın."
·
- “Bilinen vaktin gününe kadar."
·
- Dedi ki: "Senin izzetin adına ant olsun, ben,
onların tümünü mutlaka azdırıp-kışkırtacağım."
·
- “Ancak onlardan, muhlis olan kulların hariç.”
(Sad-71'den 83)
·
- “Benim ihlâsa erdirilmiş o has kullarım ki, senin onlar
üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün yoktur. Senin nüfuzun ancak senin peşine
takılan azgınlar üzerindedir.” (Hicr-42)
Çünkü şeytan kendini insandan üstün görüyor insanoğlunu
saptıracağından emin olduğu için Allah'ın insan bahşettiği yaratılmışlarının
Halife'si unvanının kibir & gururundan ötürü kendisine ait olduğunu
inanıyordu. Dolaysıyla kendisinin insanda üstün olduğunu ilan edip Allah'ın
emrine karşı geliyordu. “(İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım;
beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.” “Senin izzetin adına ant
olsun, ben, onların tümünü mutlaka azdırıp-kışkırtacağım. Ancak
onlardan, muhlis olan kulların hariç.” (Sad-82, 83)
Şeytan kendi yolunu seçmiş oldu fakat bu yolu seçerken de
insanoğluna yaptıklarıyla Allah verdiği sözün de tutmuş oluyordu. “Onları -ne olursa olsun-
şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin
olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın
yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.” (Nisa-119) “(Allah:)
Ant olsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle
iman eden bir grup dışında, ona uymuş oldular.” (Sebe-20). Allah şöyle
buyurdu: “İşte bu doğru! Ben de öyleyse. Hiç şüphesiz cehennemi seninle
ve sana uyanların tamamıyla dolduracağım!” (Sad 84, 85)”
İnsanlığın temeli çocuk yaşta
atılır, geçken inşası yapılır, aile olunduktan sonra yeni nesilin temeli
gelecek yeni çocuklarla atılır. Gençliğimiz kendini kaybetti çünkü onları
terbiye eden yetiştiren aile kendini kaybetti (çözüldü), dolaysıyla toplum ve
yönetim kendini kaybetti. Bizler şeytanı suçlamakla hata yapıyoruz çünkü o
Allah’a verdiği sözü yerine getiriyor. Biz, “Allah'ım Rabbim sensin”
diyerek söz verip te Allah'ın emirlerini, varlığını inkâr ederek şeytanın
ekmeğine yağ sürüyoruz. Sen, şeytana neden şeytanlık yapıyorsun diyemezsin
çünkü onu isi şeytanlık yapmaktır fakat insan sen neden şeytan itaat ediyor ve
onun takipçisi oluyorsun deriz. Çünkü Ey insan, senin görevi Allah'ı tanımak,
ona teslim olmak ve itaat etmektir. Kısaca Allah’a verdiğin sözü yerine
getirmendir. “Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat
ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın”
(Maida-7) “Onlar Allah'ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin
sözü (misakı) bozmazlar.” (Rad-20), Fakat Allah verilen söz unutulursa
“Allah’a verdikleri sözü bozmaları ve yalan söylemelerine karşılık,
onunla karşılaşacakları güne kadar kalplerinde var olacak olan bir nifakla
onları cezalandırdı.” (Tevbe-77)
Bizler şeytanı görmesek te o vardır
ve görevini kibir ve gururluyla verdiği ahdini insanları saptırarak yerine
getirmektedir. Biz insanoğlu Allah verdiğimiz sözü unuttuğumuz gibi şeytanin
Allah’a inandığı kadar inanmıyoruz.
“İş bittikten sonra şeytan der ki: “Allah size hak olan
bir vaatte bulundu. Ben de size vaatte bulundum. Fakat ben sözümde durmadım.
Size karşı bir gücüm de yoktu. Yalnızca sizi çağırdım, siz de cevap verdiniz.
Artık beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz
beni kurtarabilirsiniz… Ben dahi, beni Allah’a eş koşmanızı zaten kabul
etmemiştim.” Şüphesiz zalimler için, elem verici bir azap vardır.” (Ibrahim-22)
Mustafa Kemal
TASPINAR
5 Aralık 2022