Rasthaber - BismillahiRahmanniRahim,
Hamd Alemlerin Rabbi Allah, salatu ve salam O’nun Resulu ve temiz Ehli beytine olsun.
Imamet, Peygamberliğin uygulamadaki fonksiyonel hüccetlerinin kalıcı halidir. Fakat Nübüvvet yerine Imamet (hüccetullah), Risale yerine doğruyu batıldan ayıran (Imam & Önder) şahitler ve görevleri vardır. Oluşmuş olan misyonun uygulamasını vede korunmasını sağlamak, hak ve batıl arasındaki çizgiyi kıyamete kadar belirmek için Allah’in tayin ettiği İmamlardır. Yani kimlik olarak Peygamberlik ve iletilecek yeni bir kitap yoktur fakat uygulama ve yönlendirme olarak müslümanların Velisi / Emiri ve Allahın hüccetleridir.
«Bütün insanları kendi önderleriyle birlikte çağıracağımız günü hatırla. » (Isra-71) « Ve onlar Allah'ın kendilerine nimetini lütfettiği Peygamberlerle, Sıddıklar, Şehitler ve Salihlerle beraber olan kimselerdir. » (Nisa / 69), « Yine o gün her ümmetin içinden kendileri hakkında birer şahit çıkaracağız; Seni de bu kimseler üzerinde şahit tutacağız. » (Nahl-89)
Peygamberlik ve İmamet arasındaki en belirgin farkı kuranda şu şekilde belirtmişti « Ve onları, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık" (21:73.) " Emrimizle doğru yola ileten imamlar/önderler tayin etmiştik.” (Secde-24). Peygamberler için ; « Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir » (Ankebut-18); « Sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da Bize aittir. » (Rad-40); « Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir. » (Maid-92)
Allah (cc), Sadece İmamet için EMRİMİZLE vurgusu kullanılmıştır. Bu ayette açıkça görüyoruz ki Allah (cc), İbrahim (as) Peygamberlik ünvanını verdikten sonra "Ve İbrâhîm’i Rabbi imtihan etmişti. Nihayet (imtihan) tamamlanınca da (Allah şöyle) buyurdu: “Muhakkak ki Ben, seni insanlara imam kılacağım.” (2:124). Diğer bir ayette ise « Ey Musa! Sana verdiğim peygamberlikle ve kelâmımla seni insanlar üzerine önder/imam kıldım. » (7:144)
İmamet Makamının genel manada Peygamberlik makamından farkı :
1-) Allahın emriyele yönlendirmek, Önderlik etmek.
2-) Makamın Varlığının kıyamete kadar Devam etmesi
Allah (cc) kurandan İmamet makamını şu şekilde belirliyor :
1-) Allah'ın tayin ettiği varis olmak;
"Dedi ki: Ben seni insanlara imam edeceğim." Bakara 124.
2-) Allah'ın Emri ile yönlendirmek & önderlik etmek;
"Onları buyruğumuz altında (insanlara) doğru yolu gösterecek önderler kıldık" Enbiya 73.
3-) İlim olarak, yakin seviyesine sahip olmak ;
"Biz, gerçek ve şüphesiz bilgiye sahip olması için ibrahim'e, göklerdeki ve yeryüzündeki kudret ve saltanatı, tasarruf ve hikmetini böylece göstermekteydik" Enam-75
4-) Amel olarak, zorluklara göğüs germek, sabır etmek ;
"Zorluklara göğüs gerip, sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten önderler tayin etmiştik." secde-24
5-) Adil olmak, Zorba olmamak;
İbrahim (as) " ya Rabbi benim gibi, benim soyumdan olanlar bu makama ulaşacak mi ?" diye sordu. Allah (cc) " Senin zürriyetinden olan zâlimler benim imametime nail olamaz.” buyurdu."
6-) İmametin devamlılığı ;
İbrahim Peygamber Allah tarafindan imam olarak tayin edildikten sonra, sorusuna aldığı cevap, İmametin soyundan devam edeceği, sınırlı olmadığıdir. Allah (cc) bunu önemli bir şarta bağlamıştır; " Senin zürriyetinden olan zâlimler benim imametime nail olamaz.”
buyurdu. Fakat, Muhsin, « Zikir ehli », « Imanda ve sözde doğru, ayetlerimize yakinen inananlar, Yer & gök ilmine yakınlık seviyesinde sahip olanlar hariç.
Evrensel Gadri Hum (Veda Hutbesi) deklarasyonunda Allah Dinini Kemal erdirdiğini ilan etmiştir. « İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim. » (Maide, 5/3)
- Ne idi Dini Kemala erdiren faktör ?
"Şüphe yok ki zikri (kuranı kerim) biz indirdik. şüphe yok ki Onu her türlü pislikten koruyacak olanda Biziz" (Hicir-9), (Saff-8), (Tevbe-32,33) ve « Ey Peygamber, Rabbin'den sana indirileni tebliği et Eğer bu (görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliği etmemiş olursun. Allah seni insanların (şerinden) koruyacaktır." (Maide-67).
Yukardaki Ayetlerle sabit olan iki ana başlık vardır;
1-) Allah (cc), adem atamızdan başlayan Nübüvvet ve Risaletini Peygamberimizle tamamlamıştır. Allah (cc) Kendi Dinine isim olarakda Islam’i seçmiştir. Gelmiş geçmiş tüm peygamber ve nebilerin tebliği ettiği dinin tek adı vardır o ise ISLAM’dir ve Evrenseldir. Onun için diyoruzki Hrıstiyanlık ve jüdayislik Tevhid inancından çıkmış ve sapıttırılmış inançlara verilen isimlerdir ve Allah’a ortak koşmakta & şirk özeliği vardır. Dolaysıyla Ilahi inanç olma özleliğini yitirmiştir.
2-) Allah dinini, bu anadan itibaren kafirler istemesede, kafirlerinin her türlü hileli yolarına rağmen (saff-8) koruyacağını. Vede nasıl koruyacağın Açıklamsıdır. « Eğer bu görevini yapmaz isen O’nun elçiliğini tebliği etmemiş olursun »
Nedir o kadar önemli olan ve Dinin eksik kılan görev ??
Dinin kemale ermesinin sağlayan ana faktör « Evrensel Veda Hutbesi » dir. diğer bir adıyla Gadri-hum beyanatıdır. O ise, Peygamberlik makamının son buluşu ve sonrası için insanların doğru yolda kalmasını sağlıyacak Formülün açıklanmasıdır. Ve bu formülü açıklamak için Peygamberin insanların şeytani oyunlarından kaygılanmamasının gerektiğidir. Peygamberimiz neden kaygılanmakta idi ? Allah (cc) bu konuda Peygamberimizi çok açıkça telkin etti. « Allah seni insanların (şerinden) koruyacaktır. »
Peygamberlik makamı son bulduğuna göre, insanları Allah’ın yollunda kalmasını sağlıyacak referans, takip edilecek yolu gösteren önderin tanıtımını yapılmalısı için gereken tebligatın açıklanması çok önemliydi. Çünkü artık ne bir peygamber nede bir kitap gelecekti.
Allah (cc) ilk tebligatı, bizler dünyaya gelmeden önce yapmış olduğu ; « Rabbin Âdemoğulları’ndan -onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: Ben sizin rabbiniz değil miyim? "Elbette öyle! Tanıklık ederiz" dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, "Bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz; » (A’raf 172)
Gadr-i Hum’da, Allah (cc), Peygamberimizin eliyle Insanları (peygamberimizden) kendinden sonra doğru yola iletecek imamın vede önderin tanımın yaptık ki bizler o biline günde bundan haberimiz yoktu demememiz için.
1- ) Allah’in kitabi « Kuran »
2- ) Imamet. « Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlası ve imamıdır »
1-) Allah’in Kitabi Kuran, Müslümanlardan hiç bir kimseni tartışmayacağı konudur. Her müslümanın Kuran’a inançı tamdır.
2-) Ne yazik ki Imamet Allahın tasarufundan alınarak insanların kendi seçimine bırakılan « Hilafet » konusu imamet yerini almıştır. Ümmete lideri olmak ile, inanlara/Müminlere Allah’in velisi (hüccetullah) olmak arasında çok fark vardır ki tarihde bu fark çok açık görülmektedir. « Onlar Allah’in emri ile insanları doğru yolla iletir » (Enbiya 73) yada « Ve onları, halkı ateşe çağıran rehberler/imamlar yaptık ve kıyamet günü de yardım edilmez onlara » (Kasas-41)
Ehli Beyit, İnanç ve hakikat yönünden tartışılmaz iken politik yönden tartışılan bir konu olmuştur. Peygamberimizin tüm Ehli beyti ile ilgili hadisleri çaptırılmış, Gadr-i hum’da ilan edilen Imamet makamı (Allah’in emri) daha sonra yok sayılmış, hata Ehli beyt’in Peygamberden ilişkisi kesilmeye kadar gidilmiştir. Kurandaki Ehli beyt ile ilgili Ayetler çok farklı açıklanmış, saptırılmış dahası Ehli beyit’in varlığı ve sevgisi müslümanlar arasında unuturulmaya çalışılmıştır. Bu gün ise sevmemeyi seviyorcasına munafikca & sinsice tanımlayan bir sevgi mevcuttur ki Pratikte bu net kendini göstermektedir.
Asil önemli olan, Hem Peygamber sünneti veya Ehli Beyti öğretisi Kuran ile çelişmemelidir. (https://www.rasthaber.com/tr/haber/yazar-haberleri/imamet-nedir-halife-nedir-59629)
Neticede insanları ve bilinmeyen tüm yaratıkları evrensel manada hakikat iletecek, ilahi Adaleti uygulayacak ve Peygamberin varis ama peygamberlik değil, Allah’in emriyle doğru yola iletecek önderlerin varlığıdır. Ve görevi TEVHİD (Unicite, uniqueness) Dinsel adı ISLAM’ı yaşatmaktır. « Şöyle deyin: “ Biz Allah’a inandık; bize indirilene; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilene; Nebilere Rablerinden ne verilmişse hepsine inandık. Hiç birini diğerinden ayırmayız. Biz Allah’a teslim olmuş kimseleriz ” (Bakara 2/135-136), « Ehl-i kitap içinde, Allah'a iman ettikleri gibi, Hakkı tazim ederek hem size hem de kendilerine indirilen kitaba inananlar da vardır. Onlar Allah'ın âyetlerini, değersiz bir menfaat karşılığında satmazlar. İşte Rabbi nezdinde mükâfatları olanlar onlardır. » (Al İmran 199).
Islam Dini : Allah’ın yeryüzüne indirdiği tüm Elçileri & Peygamberleri & İmamları vede tüm İlahi kitaplarıda (risale) içine alan « Bu gün dininizi kemala erdirdim ve (adını) İslam olarak seçtim » dediği TEVHİD inancıdır. Netice itibariyle musevilerin gerçek Musa (as) takipçileri ve hristiyanlar gerçek Isa (as) takipçilerinin inancı, Muhammed Mustafa (savs) takipçilerinin inançı tektir o ise Tevhiddir. Kısaca Tüm insanlığın inancının ana teması Tevhiddir. Bunula birlikte bilmediğimiz diğer galaksilerde ve gezegenlerde yaşayan, görüne ve görünmeyen yaratıkların inancıda Tevhiddir. Ve Tevhid inancına teslim olanlara verilen tanımı Müslümandır.
İnsanlar ve Görünmeyen farklı boyuttaki yaratıklar arasında Tevhid inancına inananlar olduğu gibi (Müslüman), karşı olanlar (kafirler) vardır. Hakkikat mücadelesi Her boyutta verilmektedir. « De ki: Cinlerden bir grubun, Kur'ân'ı dinleyip toplumlarına şöyle dedikleri bana vahyolundu: “Biz, doğru yola ileten eşsiz bir Kur'ân dinledik. Bu yüzden ona inandık. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.” (Cin 1-2)
Hayvanlar, Bitkiler ve diğer her tür eşya yaratılış yapılarıyla direkt Allah’a teslim olmuştur. Dolaysıyla onlarda hür irade olmadığından sorgulanamazlar. Onlar Allah’in emri ile insanların üstünlüğünü kabüllenmişlerdir.
Bugün toplumuzda Tevhid inancına karşı mücadele edenlerin akıl hocaları (liderleri) bu farklı yaratıklardan olanlardır. Bazı insan(lar) yada grupları, sadece Hükmetmek, güç sahibi olmak ve makam sahibi olmak için kendilerini bu karanlık güçlerin (yaratıkların) hakikatı saptırmaları için kendilerini onların hizmetine sunmayı prensip edinmişlerdir. Bu karanlık yapıların sundukları yaşam sistemlerine inanan/teslim olan insanlarada liderlik etmektedirler. «Ve onları, halkı ateşe çağıran rehberler/imamlar yaptık ve kıyamet günü de yardım edilmez onlara » (Kasas-41)
Bu grupların en belirgini, Siyonizm / (kabala tarikatı ve fragmanları) olup, Inançsızlığın veya TeHvidizim inançının savunucularıdır. Bunlar, Tevhid inancını zayıflatmak, yok etmek için icat ettikleri inançlarla, aslında hedefi şirk olup, gerçekleştirmek içinde birden çok sistemleri vede kolları vardir ki onlar Kominizim, Laiğizim, Kapitalizim, Faşizim, islamizim, vs. Bunlardan en belirgin olanı Demokrasidir. Demokrasi kendilerini akılı, aydın zaneden insan topluluklarının inandığı en büyük yalanlar silsilesi oluşturduğu sistemdir. Çünkü bu güçler demokrasi adıyla, kulağımıza hoş gelen ama içi boş güzle laflarla, şehvetle, hırsla, bencilikle, taasupla, köleliği hürriyet & özgürlük tanımlarıyla tanımlayıp, dünyayı süslü ve çekici kılarak insanları her yönüyle ( maddi & manevi & inanç) sömürüsünü yapıp ilahi inanç Tevhiden uzaklaştırmaktadır.
« İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. » (Hicir 39-40) « Onlar ki, dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünya hayatı kendilerini aldattı. » (7/51); « Bilin ki dünya hayatı, ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı yağmurun bitirdiği ve ziyaretçilerin de hoşuna giden bir bitki gibi önce yeşerir sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çerçöp olur. Âhirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve rızâsı vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçinmeden başka bir şey değildir. » (57/Hadîd, 20)
TEVHİD inançına tekrardan iman etmemiz vede ortak koşmadanda yaşamamlıyız. Kendimizi sorgulamalıyız ! inançımız TeVhid mi ? yoksa TeHvid mi ? Hangi Ilah inanıyoruz ? Allah’mı ? yoksa Tanrılara mı ? Bu farkı ruhumuzun derinliklerinde hissedebiliyormuyuz ? Yoksa Kendi arzu ve isteklerimize uygun, hileli ve kadırmacalı işlerimize musade eden & karışmayan, zorbela yalanlar sisteminde oluşturdurduğumuz bencil yapıyı bozmayacak, Adalet ve Hakkaniyeten mahrum bir Tanrıya inanmak ve ibadet etmek mi !!!?
« Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır. » (Nur-136)
Mustafa Kemal Taspinar
6 Ağustos 2019