İran-ABD Müzakereleri ve Beklentiler

GİRİŞ: 11.04.2025 22:18      GÜNCELLEME: 11.04.2025 22:18
Rasthaber -  Dünya gündemin oluşturan en önemli mesele yarın Umman'da yapılacak ABD-İran müzakeresidir.

Müzakerenin taraflarını tanırsak müzakerenin önemi daha da iyi anlaşılır.

 ABD nasıl bir ülkedir?

-           Dünyadaki istikbar ve emperyal gücün başı

-           Dünyayı tek başına yönetmek isteyen müstekbir

-           Dünyaya kendi hegemonyasını hakim kılmak isteyen güç

-           Kimseyi kendine ortak, müttefik görmez, herkesi kendi emrinde görür.

-           Hiçbir sözüne güvenilmez verdiği vaatlere inanılmaz.

-           Uluslararası kuruluşlarda söz sahibi ve bu kuruluşların sahibi gibi.

 Kısacası İmam Humeyni'nin (ra) dediği gibi " büyük şeytan"

 Amerika İran’dan ne istiyor?

-           İran’ın teslim olmasını, Amerika’nın isteklerine boyun eğmesini; nükleer programını durdurmasını, kendi savunma sanayisinde geliştirdiği silahlardan vaz geçmesini,

-           ABD’nin dünya üzerindeki sulta ve hegemonyasını kabul etmesini,

-           Mustazaf ve mazlum halklara/ direniş cephesine yardımını kesmesini,

-           Filistin davasından vazgeçmesini,

-           Siyonist rejimi düşman görmekten vazgeçmesini

-           İnkılabın ilkelerinden ve ülkülerinden vazgeçmesini,

-           Siyonist rejimin güvenliğini tehdit eden her girişimden kaçınmasını istiyor.

 ABD istediğini almazsa ne yapar?

Amerika istediğini alamazsa dünyadaki itibarını ve psikolojik gücünü kaybedeceğini biliyor. Buda Amerika için bir yenilgidir. Bundan dolayı İran’a saldıracağı tehdidinde bulunuyor. İran’ın nükleer tesislerini, enerji kaynaklarını ve alt yapısını vuracağını söylüyor.

ABD bu tehditleri ile İran’dan küçük de olsa bir taviz koparıp göstermelik olarak bir başarı elde edeceği algısını oluşturmak istiyor.

Bunu da başaramazsa en azından İran’ın içinde tefrika ve kargaşa çıkarma yolunu seçecektir.

 Amerika ile müzakere yapılır mı?

Her ülke ile eşit ve adil bir şekilde müzakere ve antlaşma yapılabilir ve bunun bir sakıncası yoktur. Allah Kur’an’da da bunu beyan etmiştir:

“*Allah, din hususunda sizinle savaşmayan ve sizi, ülkenizden çıkarmayanlara iyilik etmenizi, onlara karşı insafla, adaletle muamelede bulunmanızı nehyetmez; şüphe yok ki Allah, adaletle muamele edenleri sever.” Mumtahine/8

Amerika ile de adil ve eşit şartlarda bir müzakere yapılmaz mı? diyenler yanılıyorlar.

Amerika ile müzakere şeytanla müzakere yapmaktır, şeytanla masaya oturmaktır. Şeytanla asla adil ve eşit şartlarda müzakere yapılamaz. Şeytanla müzakere yapıp kazanan daha olmamıştır.

Allah, Kur’an’da buyuruyor;

 *"Şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin”.

“O sizin amansız düşmanınızdır sakın sizi aldatmasın.”

 İran neden müzakere yapmak istiyor?

 İran neden rest çekemiyor? istediğini yap” diyemiyor? Hiçbir halt edemezsin diyemiyor?

İran’da müzakereden yana olanlar elbette ki bunların hepsini biliyorlar. Amerika’nın niyetini, emperyal zihniyetini ve İran’a düşmanlığını biliyorlar. Ama Amerikasız da bir şey yapılamadığını savunuyorlar. Her şeytanlığın altından Amerika’nın çıktığını söylüyorlar. Açıkca söylemeseler de müzakere konusunda çok da katı olmamak gerektiğini, biraz esnek davranılması ve taviz verilmesi gerektiğine inanıyorlar ve amaçları ise;

- Ülke ekonomisini düzeltmek, Ambargoların kalkmasını sağlamak

- Amerika’nın saldırı ihtimalini ortadan kaldırmak

- Dünyaya İran'ın barışçıl olduğunu göstermek

- Batılı ülkelerle barış ve uyum içinde yaşamayı sağlamak

- İç kamuoyuna İran-Amerika düşmanlığında suçun Amerika’da olduğunu göstermek

- İran’ı savaş tehlikesinden kurtarmış olmak.

İmam Hamenei’nin bunlardan haberi vardır elbet. Rehber bunları bilmiyor olamaz. Görüşmelerin O'nun izni olmadan yapılması da mümkün değildir. Ama görüş ayrılığı görüşmelerden sonuç alınıp alınamayacağıyla ilgilidir.

Rehber, ilk gününden beri Amerika’ya güvenilmeyeceğini vurguluyor. Amerika ile müzakerelerin sonuç vermeyeceğini tekrarlayıp duruyor.

Allah(cc) Kur'an'da şöyle buyuruyor:

 “Şirk koşanlar diyecekler ki: Allah dileseydi ne biz şirk koşardık ne atalarımız; hiçbir şeyi de haram saymazdık. İşte onlardan önce gelenler de peygamberleri böyle yalanladılar da sonucu azabımızı tattılar. De ki: Bu hususta bir bilginiz varsa hemen bildirin bize. Fakat siz, ancak zannınıza uyuyorsunuz ve ancak yalan söylüyorsunuz.” En’am/148

 “Allah istemeseydi biz putlara tapmazdık....”

Allah’ın izni ve Allah’ın rızası:

Allah her varlığa kapasitesi oranında vazife vermiş ve bunu yerine getirmesi için de yeterli güç ve ihtiyar vermiş, onu fail-i muhtar kılmıştır.

Tekvini kanun gereği herkese kendi iradesi ile istediğini yapma izni ve yeteneği verilmiştir. Buna “İlahi tekvini izin” denir. Bu tekvini kanun çerçevesinde kafir de, mümin de, müşrik de putperest de eşittir. Kimseye karışılmaz.

Ama “İlahi rıza” sadece Allah’ın istediği doğrultuda yapılan işlerde vardır. Kısacası “Her yapılan işte Allah’ın izni vardır ama her yapılan işte Allah’ın rızası yoktur.”

Görüşmeler elbet Rehber'in izni ile yapılıyor ama Rehberin rızası ile gerçekleşmiyor. Rehber kanun gereği, hücceti tamamlamak için izin veriyor ama razı olmadığını da her fırsatta dile getiriyor.

 Son Söz:

İran'da ilkesel düşünenlere göre;

1-         İran sorunlarını Amerikasız çözmelidir.

2-         İran zafer kazanmak istiyorsa İslam ve ümmet için bedel ödeme hazır olmalıdır. Şimdiye kadar istikbar ve emperyal güç karşısında başarıyla durup zafer kazandıysa bu ruha sahip olması sayesindeydi.

3-         Dünyanın Müslüman ve mustazaf halkları arasında İran’a sempati duyup yanında yer aldılarsa bu İstikbar ve emperyal güçler karşısında dik duruşundan, taviz vermemesinden, İslam ve ümmet için kendi çıkarlarını feda etmesinden, İslam'ın menfaatlerini kendi çıkarlarının üstünde tutmasından dolayıdır ve bu duruşunu sürdürmelidir.

İki ihtimalden birini seçecektir; ya “teslim olacak” ya da “savaşa hazır olacak”.

1- Birinci seçenekte ABD’nin isteklerine boyun eğip taviz verecek. Bu durumda İran itibar kaybeder.  İslam İnkılabının 45 yıllık kazanımlarını heba etmiş olur. Kendisine güvenen mustazaf ve mazlumların ümidi kırılmış olur.

2- İkinci seçenek: Neye mal olursa olsun teslim olmayarak savaşa hazır olmasıdır. İran Amerika’nın geniş çaplı saldırma ihtimalini zayıf görüyor çünkü 45 yıldır Amerika bu doğrultuda her yolu denediyse de başarılı olamadı.

İnkılabı yıkmak istedi ama yıkamadı. Bunun sebebi İran’ın askeri alandaki gücü, füze tünelleri ve gelişmiş silahlara sahip olması değildi. Çünkü İran’ın ne Amerika kadar askeri gücü ve silahı var ne Amerika kadar parası var ne Amerika kadar destekçi devletlere sahip, ne de sayı bakımından o kadar insan gücü var.

İran’ın tek yenilmez gücü müminlerinin Allah’a tevekkülüdür. Allah da müminlerin korkusunu Amerika ve yandaşlarının kalbine saldığından saldıramıyorlar; sonucun ne olacağını hesap edemiyorlar.

 

Sabahattin Türkyılmaz

YORUMLAR

Muhammed Cengiz 14 saat önce
neden Sunni devletleri hainlik yaparken, Filistine ihanet ederlerken, sadece iran ve.Şiiler.Filistine yardım ediyorlar? Suriyede HTŞyide diĝerlerini gördük , bunlara.verilen.görev Cihad diye Şii , Alevi vb insanları katletmek, Ìsraile bir kelime söyleyemeyenler, bebekleri katlediyorlar Suriyede.İsrail işgal ettiĝi Suriye topraklarına yerleşti artık, hiç bir güç israili Suriyeden çıkaramaz.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM