Bu ayeti kerimede Allah müminlere sesleniyor ve ıttika edip,
doğrularla birlikte olmamızı emrediyor. Yani imanın gereği olarak doğrularla
birlikte olmak zikredilmiştir.
Mizan tefsirinde, hadislerle açıklama kısmında ise
sadıklardan kastın Muhammed ve Ehlibeyti olduğu, diğer bir rivayette ise Ali
bin Ebu Talip olduğu ve onlarla beraber olmak gerekliği şeklinde beyan
edilmiştir. (Mizan tefsiri cilt 9, s.623)
Nasıl ki peygamberin vefatı ile iki İslam ortaya çıktı ise, Emevi
İslam ve Alevi İslam diyerek; İran devriminden sonra da iki İslam ortaya
çıkmıştır. Devrimci İslam, Amerikancı İslam diyerek. Birincisine öz Muhammedi
İslam da diyebiliriz.
1979 İran İslam devriminden sonra iki grup ortaya çıktı. 1- devrimden
yana olanlar 2- karşı olanlar, karşı devrimciler. Devrim adeta mihenk taşı
oldu. Komşu ülkeler Türkiye, Pakistan, Afganistan ve diğer İslam ülkeleri de bu
devrimden ekilendi ve bir umut doğdu. İran bunu başardı ise bizde başarabiliriz
diye. Ancak hemen bu devrimin ardından komşu ülkelerde askeri darbeler oldu ve
‘bizim çocuklar başardı’ mottosu gündem oldu. İslami uyanışlar böylece
engellenmiş ve iktidarlar kontrol altına alındı. Pakistan, Afganistan ve
Türkiye ve Mısır bunun acık örnekleri.
4 Kasım 1979'da ABD'nin Tahran Büyükelçiliğini devrimci
gençler işgal etti. Devrim Lideri İmam Humeyni'nin "birincisinden daha
büyük bir devrim" şeklinde nitelendirdiği elçilik işgalinde ABD'li 52
diplomat 444 gün boyunca rehin tutuldu. Tahran yönetimi elçilikte kendilerine
karşı hazırlanan 70 casusluk belgesini ele geçirdiklerini ileri sürdü. Böylece
bu devrimin Amerika karşıtı olduğu anlaşıldı ve ABD orta doğudaki çıkarlarını
korumak için harekata geçti böylece İran’a karşı yaptırımlar başlamış oldu.
Bizdeki tarikatlar ve cemaatler Suudi Rabıta vasıtası ile
desteklendi. Vehhabi, selefi akımlar güçlendirildi. İran Şiici akımına karşı
Suudi Vehhabi akımı korundu ve güçlendi. Okullarda bedava Suudi kuranları ve
Yusuf el Kardavi’nin kitapları dağıtıldı. Selefilerin fikir babası olan İbni
Teymiye’nin mınhacussunne adlı eseri piyasaya sürüldü. Kabir ziyareti sirk
denildi çünkü ıran İmamların mezarlarına ve ziyarete çok düşkün idi .ABD ıranı
kaybettiğinin anladı ve Türkiye ,Suudi ve mısıra yöneldi. İhvancı harekat
desteklendi ve korundu yeter ki devrimci İslam gelmesin diye Said Havva Seyyid
kutup, Mevdudi, Muhammed Abduh gibi çağdaş yazarlar piyasaya sürüldü Vehhabi
Selefi akımlar güçlendirildi. ABD’nin İran düşmanlığı bundan kaynaklı işte.
Devrimden sonra Amerikancı İslam kavramı ortaya çıktı. Yani ABD’nin razı olduğu
İslam Emevî İslam’ı, saltanat İslam’ı.
1917 ekim devrimi ile birlikte bu devriminde komşu ülkelere
sıçramasını önlemek için ve komünizme karşı kullanmak için Nurculuk ve
Fetoculuk akımının mimari olan Said Nursi’nin dini akımı desteklenmiş ve Iran
devrimine karşı kullanılmıştır. Ki Said Nursi bir dönem teşkilatı mahsus a da
görev yapmıştır.
Amerika ıranı kaybetme hırsı ile İran Şii akımına karşı olan
tüm İslami akımları desteklemiş ve buradan cihatçı devşirmiştir. İran oysa öz
Muhammedi İslam olan Ehlibeyt İslam’ını temsil etmekte ve anayasasına bunu
koymuştur.
İran anayasası 12 madde ile tüm İslam mezheplerine yaşam ve
hukuk olarak özgürlük verilmiş anayasal olarak güvence altına
alınmıştır.13.madde ile de ehli kitap ve Zerdüştlere dini özgürlük verilerek
koruma altına alınmıştır.
Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan,
adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi
adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha
yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan
hakkıyla haberdardır. maide :8
Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar
Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta
kendileridir. zümer 18
Hasedçi daima hastadır. İmam ali as
Hased takva sahiplerinin erdemlerinden değildir. İmam Ali
as.
Hased büyük şeytanın tuzağıdır. İmam ali as.
Sonuç olarak’ bir kavme olan kin bizi adaletten saptırmasın’
ilkesi ve ‘onlar ki sözü dinleyip en güzeline uyarlar’ muştusu ile bizimde İran
düşmanlığımız adaletten saptırıp hased ile imanımızı yemesin. Yok pers
yayılmacılığı yok Şii İran yayılmacılığı diyerek hased içinde olanlar imanını
ve tutumlarını gözden geçirmek durumundadırlar.
Peygamberi de tanımadan önce ona her türlü iftira
atıyorlardı ama tanıdıktan sonra adeta onun aşığı oldu çoğu sahabe dediğimiz
şahıslar.
İran ve Şiiliği kendi kaynaklarından tanımak zorundayız
yoksa muarızlarının gözü ile değil. Onlar zaten ön yargılı davranmaktadırlar. Cübbeli
vs. Şii düşmanlığı açık olanların dediğine değil hakikat nedir ona bakmak
zorundayız.
Çağdaş yazarlardan Mutahhari, İmam Humeyni, Alleme Tabatabai,
Muhammed Bakır es-Sadr, Cevadi Amuli vb. alimlere başvurabilir hakikati
onlardan öğrenebiliriz.
Allame Hilli, Şeyh Saduk, Meclisi, Seyh Müfid, Şeyh Tusi
gibi önceki alimlerinde kitaplarına da başvurabiliriz.
Bir ideoloji veya inancı kabul veya reddetmeden önce o
inancı tarafsız ve ön yargısız olarak incelemeli ona göre hareket etmeliyiz. Akıl
ve izan bunu gerektirir, dinimizde bunu gerektirir. Yoksa bir kavme zarar verip
imanımız gitmesin .
Selam ve dua ile
Nadir canpolat
02/04/2024