İran Neden Müdahale Etmiyor?; Kendi Kendini Tüketen İsyan

GİRİŞ: 23.12.2022 23:58      GÜNCELLEME: 23.12.2022 23:58
Rasthaber -  Devrim, Arapça kökenli bir kelime olup dönüşmek, değişmek anlamına gelmektedir. Bu bir millet için çok uzun sürede olabilir. Devrim ile kitlesel hareketleri, akımları ve isyanı aynı kefeye koymamak gerekir.

Bir ülkede devrim olabilmesi için; Ülkedeki mevcut duruma ilişkin yaygın bir protesto ve memnuniyetsizlik olmalıdır. Aynı zamanda herkesin üzerinde çalıştığı alternatif bir hedef, ideoloji ve alternatif bir bakış açısı olmalıdır. Tüm devrimlerde, amaca ulaşmak için farklı grupları örgütleyebilen yetenekli bir lider gereklidir. Deneyimler, büyük devrimlerin çoğunda liderin bu sorumluluğu üstlendiğini ve böyle lidere sahip devrimlerin toplum içinde haklı olma meşruiyetine sahip olduğunu göstermiştir.

Devrimin itici gücü halkın özgürlük ruhudur ve bu ruh ülkenin insanları arasında ne kadar yaygınsa; devrimin gerçekleştirilmesi daha hızlı ve daha başarılı olur. Ayrıca şu da göz önünde bulundurulmalı ki şiarlar her ne kadar kentin caddelerinden kırsalın, köylerin topraklarından yankılanırsa o kadar ciddiye alınır ve başarısı artar.

Gelelim protesto ve isyan kelimelerine… İsyan kelime anlamı olarak kaos – karışıklık demektir; Aslında isyan, protestonun zıttıdır, protestoda politik ve sosyal sorunları düzeltmek ve çözmek istersiniz. Ancak ayaklanmada, isyancılar sosyal ve politik kaos ve karışıklık arıyorlar ve amaçları yıkım ve holiganlıktan başka bir şey değil ve bu ülkenin hiçbir sorununu çözmüyor.

İran’da Protesto İzni

İran Anayasası'nın 27. maddesine göre "İslam'ın esaslarına aykırı olmamak kaydıyla, silahsız olmak şartıyla toplantı ve yürüyüş düzenlemek serbesttir." Bireyler ve topluluklar çeşitli toplantı ve yürüyüşlerde söz ve taleplerini ifade edebilirler ve etme hakkına sahiptirler. Devlet de bu yürüyüşlerin güvenliğini sağlamakla yükümlü. Anayasanın üçüncü ilkesinin 7. fıkrasına göre siyasal ve toplumsal özgürlükleri sağlamak, hükümetin görevlerinden biri. Bu nedenle hükümet, halk yürüyüşlerinin güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.

Protesto ve  İnkılap arasındaki fark zaten malumunuz. Nasıl ki bu protestoların bir özgürlük inkılabı olduğunu söylemeleri hakikatle uyuşmuyorsa, gerçekleşmesi de o kadar uzak. İslam İnkılabından önce adı Şah Meydanı olan bugünün Özgürlük Meydanını ikinci kez özgürleştireceklerini söylediler bu protestocu gibi görünen isyancı gruplar. Ancak gerek üniversitelerde gerek sokakta gerek de halktaki yansıması oldukça farklıydı.

Okuduğum bölüm gereği birçok konferansa katılıyorum ve hali hazırda derslerim uluslararası yansımalarını değerlendirmek üzerine bu isyanın. Ülkenin belli eğitim düzeyi üzerindeki öğrenci ve hocaların genel kanaatine göre bu isyanlar İran üzerinde kendi deyimleri ile ‘Suriyesazi’ yani Suriyeleştirme politikası. Metroda, sokaklarda ve belli bulvarda isyancı grupların dışında duran halkın genelinde ise mesele açık ve oldukça rahatsız edici bir vandallık olarak görülüyor.

Ancak İran polisi bu isyancı gruplara müdahale etmiyor. Elbette ilk günlerde bazı üniversitelerde derslerin işleyişini engelleyen ve kamu mallarına zarar verdikleri saldırganlıklara müdahale etti. Bu müdahalelerin bir kaçına şahit oldum ve şunu diyebilirim ki buna ancak müdahalemsi diyebiliriz. Gerek Fransa’da gerek Avrupa şehirlerinde hatta Gezi Parkı olaylarında şahit olduğumuz müdahalelerin yanında İran polisinin müdahalesi beni oldukça şaşırttı. Özgürce kurucu ve hali hazırdaki liderlere yapılan küfürlü sloganlar ise duymazlıktan geliniyor. Metroda toplanıp durak durak gezen küçük grupların kahkahalı küfürlü sloganları metroya bir tek besic gücünün ( silahsız) girmesi ile anında kesiliyor. Aradaki sayı ve güç farkını düşünerek değerlendirin bu durumu. Kapalı bir alan, silahsız bir besic ve on kişilik isyancı grubun küfürlü sloganları… Buna ek olarak her akşam aynı balkon ve pencerelerden aynı kişiler bu küfürlü sloganları atıyorlar ve takdir edersiniz ki polisin eliyle koymuş gibi bulabileceği bu insanlara sokaktan geçip bir siren sesi ile bile korku vermeyi düşünmeyen müdahalesiz tavır oldukça ilginç.

Öte yandan bu toplanmaların kaosa dönüşmemesi için hem halkın hem de yetkililerin bir aksiyonda bulunması gerekiyor çünkü bu kaosun bedelini halk ödüyor. Bu ana kadar isyancıların özgürlük adına bir araya gelmesi ve bu toplanmaların sonucunda ülkenin güvenlik ve kolluk güçlerinden 100'den fazla kişinin şehit olması çok acı. Maddi maliyeti ise yaptırım altındaki İran adına ciddi kayıp.

‘Peki İran ciddi bir müdahale için neyi bekliyor?’ sorusu halkın büyük çoğunluğu tarafından her gün dile getiriliyor. Ancak görünen o ki İran şuan sadece kanunları uygulayıp yurtdışı destekli ve silahlı isyancıları yakaladığı zaman cezasını vererek bu isyanları bastıracak.

Biliyorum biliyorum şimdi medyada böyle değil diyeceksiniz. Bir yandan ülke her gün sosyal medyaya düşüyor, kepenkler kapalı, işçiler greve gidiyor, sıkıyönetim ilan edildi, rastgele ateş açılıyor falan… Öte yandan,  ülkeden kovulması gereken mollalar, inkilabi şahsiyetler çarşaf çarşaf ifşa ediliyor. Hatta devrim liderinin bile sahtesini ürettiler aslında kendisi hasta yatağında…( gerçi bu her yıl yayınlanıyor, artık buna da inanmıyordur kimse diye düşünüyorum) Ha bir de şahın oğlu yolda koşa koşa geliyor yeni lider hazretleri.

Gerçek şu Made in USA yakıtlı bu isyanların alevi kendi kendini tüketmeye başladı. 

YORUMLAR

REKLAM