Uzun bir aradan sonra, sizler için Yüce Allah’ın adına and
içtiği Kalemi, yeniden ele aldım.
Aldım.
Çünkü büyük insanlık ailesinin kurtuluşu için beklenen ilahi
insanın evrensel inkılabının arifesinde atıl oturmak ağır geliyordu.
Bu özel makale yazımımda Sizlerle olan gönül, iman ve aşk
bağımın yolculuğu olan Erbain izlenimlerimi paylaşmak istedim.
İstedim ki Hattı Humeyni’yi Kebir (a.s)’in yolunda yürümek,
bizlere neler katmış birlikte bilelim. Ki o büyük ruh sahibi ‘‘Kudüs’ün yolu
Kerbelâ’dan geçer’’ dediğinde asasında bugün ve yarınları görerek söylemişti.
İstedim ki yıllarca Irak diktatörlüğü adına İslami Irana
saldırıp İsrail ve ABD adına savaşanların, bugün İslami İran’ın muazzam
rehberliğinde, Irak’ta olan masum imamların harem hamiliğini sessiz gözyaşları
devrimi ile nasıl fethettiğini bilelim.
İstedim ki ‘‘Zamanın Alisi’’ne Malik Eşter gibi komutanlık
yapan Hacı Kasım (r.a)’ın, sadık dostu Şehit Ebu Mehdi el Mühendisi ile
birlikte ilmik ilmik dokuduğu İslami kardeşlik yolunun Tahran’dan Kerbelâ’ya
nasıl uzadığını yazayım.
İstedim ki Bugün dünyanın her bir yanından farklı
kıtalardan, binlerce kilometre yol kat ederek Kerbelâ’ya gelen Huseyni yolun
devrimci aşıkları, yarın bu yolu Kerbelâ’dan Kudüs’e uzatacaklar ve birinci
kıblemin esaretine sessiz gözyaşı devrimi ile ulaşacaklarını söyleyeyim.
İstedim ki Dün Neyneva çölünde susuz ve mazlumca
katledilerek yatırılan ıssız kabirlerin sahipleri, bugün beş kıtaya nasıl da
hayat iksiri olmuş. Nasıl da Çölün derinliklerinde Pınar pınar fışkırarak
Sınıf, ırk, dil, coğrafya, bayrak, devlet gibi görece olan ve büyük insanlık
ailesine sorun getirmekten başka bir işe yaramadığını. Bu köhne değerlerin
nasılda kutlu matem yolculuğunda atıl kaldığını ve Huseyn’in ‘‘Hel min nasirin
yensurni’’ çağrısına milyon milyon şaha kalkmış özgürlük âşıklarının tek yürek
olup ‘‘Lebbeyk ya Huseyn!’’
dediklerini birlikte duyalım.
İstedim ki Yeryüzünde Âdem ile başlayan adaleti icra etme
serüveninin yirminci yüzyıldaki ilahi inkılapla nasılda her geçen gün bu yaşlı
gezegenin en ücra köşelerine kadar ulaştığını birlikte hissedelim.
İstedim ki 22 Milyon çift yalınayaklar görünüşte on dört
asır önce mazlumca katledilen İmam Huseyn’e yürürken, aslında nereye yürüyordu?
Birlikte görelim.
İstedim ki Adı övülmüş olan Son Peygamberin son varisi (a.f)’nin
evrensel inkılabının temel taşları Kerbela da ‘‘Erbain matemi’’ adı altında
nasıl döşeniyor? Birlikte bilelim.
Görelim ki Iraklı kardeşlerimizin elindekilerini kırk küsur
yıllık savaşa rağmen, nasıl da bütün samimiyet ve ihlasla infak ettiğini ve
günümüz Ensar toplumunun kimler olduğunu…
Batı’nın ve onların içimize sızmış materyalist zihniyetlilerin,
Müslümanlara zorla dayattığı insaniyet düşmanı sistemlerin nasıl da ayaklar
altında ezildiğini…
Dolar Milyonerlerin
yoksul ve savaş yorgunu bir ümmetin nazarında bir liralarının dahi kıymeti
Harbiyesi’nin olmadığını, akçenin geçersiz kaldığını, gönüllü adanmışlık
felsefesinin tek geçerli kural olduğunu…
Normal hayatta sınıf ve kariyer farkı ile görece
farkındalıkla kendilerine sahte payeler çıkaranların, beş yıldızlı otellerde
özel Restoranlarda lüks yaşam yaratmanın peşinde koşuşturanların, nasıl da
Huseyni yüceliğin huzurunda zelil bir halde gönüllü olarak sokaklarda toz ve
kir içinde dinlemek ve yorgunluklarını gidermek için uzanıverdiklerini…
Üstünlüğün burada birkaç günlüğüne de olsa sadece takva ile
olduğunu hemen her bireyin siyahlara büründüğünü Huseyn a.s’ın Şahsında kendi
insani değerlerin katledildiğini, Bizlerin Huseyn’e değil hakikatte İmam
Huseyn’in bizlere ağladığını…
Yezid ve Yezidi zihniyetli güç ve iktidar sahiplerine karşı,
istenirse Müslümanların, Huseyn ve yarenlerinin Fedakarlığından ilham alarak,
Dünyanın en büyük gönüllüler ordusunu oluşturulabileceğini ve bu muazzam
esenlik ordusuna karşı hiçbir modern savaş silahlarının etkili olamayacağını…
Keza sadece İslam dünyasına değil, dünyanın geri kalanına da
örnek model teşkil ettiğini adanmış liderlik ekseninde adanmış ümmet olma
yarışında olunabileceğini gördüm.
On milyonlarca matem müntesiplerinin, Resmi kurumlarca Ciddi
bir güvenlik önlemi alınmadığı halde otokontrol mekanizma geliştirerek her bir
bir bireyin kendisi ve topluma karşı olan sorumluluğunun bilincinde olması ile
adeta sıfır asayiş olayı ile on günlük yeryüzünün en güvenli devletleşme
provası yaptığını gördüm.
Hiçbir zorunluluk ve dayatma olmadan ilahi sorumluluk
bilgeliği eksenince manevi çağrı ile Erbain matemine katılanların, aynı ruh
erdemiliği ile velayet mektebi liderliğine bağlılık ve adanmışlığını gördüm!
İhtiyacından fazlasını almayı düşünmeyen Erbain Matemi
ziyaretçilerinin elde ettiği bu adil paylaşım kültürünün, Muhammedi İslami
inancın bir parçası olduğunu idrak edip yakın gelecekteki evrensel Mehdevi
devletin adalet temellerini oluşturmak için kendi toplumuna taşıdığını gördüm.
Necef’ten Kıyam (Diriliş)’e kalkıp Kerbela’da Mahşeri
kalabalığa doğru alınan yolun adeta sıratel Musatkiym olduğunu, kadın erkek yaşlı genç her bir bireyin kendi
iç muhasebesini yaparken, nasılda gözyaşı seli oluşturduğunu, oluşan bu
gözyaşların Kevser ırmağı gibi akıp bugün Kerbelâ’yı, yarınlarda Kudüs
sokaklarını yıkayıp, Siyonizm necasetinden arındırarak, özgürlüğüne kavuşturacağını
gördüm.
Siyasi Kıblenin Velayet ekseninde olması ile ‘‘Lebbeyk Ya
Huseyn!’’ Demenin Hakikatte ‘‘Lebbeyk Allahumme Lebbeyk’’ demek olduğunu ve
dahası ‘‘Lebbeyk nidasının anlamının Velayetle tecelli ettiğini gördüm!’’
Bu velayetin, Nübüvvetle imameti temsil eden Mehdeviyet
Mektebinin yegâne Hamisi olan Velayet olduğunu gördüm.
Gecenin karanlığında Medine Hurmalıklarında kuyulara derdini
anlatan Velayeti Kübra’nın imamı ve imamların babası olan İmam Ali’nin Adalet
kokusunu buram buram alan genizlerin sevinç ve hasretten, sızıp aktığını
gördüm.
Ana Fatıma’nın Mescidi Nebideki Hutbesinin buram buram vahiy
ve imamet yankılayan sedasına, binyıllar sonra pür dikkat kesilmiş milyon
milyon kulaklar gördüm.
Ne demişti Ali’nin tutsaklıktaki özgür kızı, zalimlerin zulüm
sarayında?
‘‘Biz Kerbela da güzellikten başka bir şey görmedik’’
Evet, Bizlerde Kerbela’da özlemle beklenen sabahın sahibi
olan Mehdi a.s’ın büyük insanlık ailesine kurtuluş reçetesi olan ilahi
inkılabın ayak sesi olan güzel sesten başka bir ses işitmedik!
Ve yine işittik ki bugün Kerbela yolunda milyonlarca askeri
nizamda yürüyen İslam dünyası ve dünyanın diğer coğrafyalarından gelenlerin
ayak sesleri, yarın Kudüs’te Siyonistlerin kulaklarını çınlatarak duyulacak!
Muhammed CAN
25-09-2022/Elazığ