Tarihte buna gösterilecek önemli bir örnek Eski ABD Başkanı
Roosevelt’in İkinci Dünya Savaşı öncesinde ABD’nin geçirdiği ciddi ekonomik
iflas ve buhran sonucunda ortaya çıkan sefil tablonun sistemi yerle bir
etmemesi için “sosyalist çözümleri” devreye sokarak kapitalist sistemi
kurtarmaya çalışmıştı. On binlerce Amerikalı, Latin Amerika ülkelerine ve hatta
sistemin en büyük düşman olarak lanse ettiği “Komünist” Rusya’ya göç etti.
Filhakika toplumları çok kötü ve daha az kötü arasında seçim yapmaya zorlamak
en zelil ve onursuz bir seçimdir. Ancak sosyal bulaşıcılık yayan devasa
imkânlara sahip olan sistemin egemen zümreleri ve bu hastalığın sirayet ettiği
beyinler geniş kitleleri çok kötü ve daha az kötü seçimi dışında bir alternatif
bulmaya engel olmak için tüm yalan hünerlerini devreye sokar.
TOPLUM BU DAYATMAYA MECBUR DEĞİL
Şüphesiz ki toplum bu seçim dayatmasına mecbur değil.
Alternatifler, sistem dışında seçenekler var. Sistemin dayattığı çürümeye,
seçeneklere, sürü yaşam tarzına boyun eğmeyenler de az sayıda değil. İlaveten
bazen çaresizlik, umutsuzluk ve içinde bulunduğunuz berbat durum birçok kimseyi
sistemin içinde kalmaya ve sisteme uygun yaşamaya mecbur bırakır. Bu sebeple
Âdemoğlu serüvenini tercihlerle mecburiyetler arasına sıkışmış bir hayat
hikâyesi olarak anlatırız. Tercihlerden ziyade mecburiyetlere katlanmak zorunda
kalan toplumlardan birisi Gazze’de yaşayan Filistinlilerdir. Ağaca balta
vurmuşlar sapı bedenimden demiş. Ruhi Su ne güzel anlatmış;
“Ağaç demiş ki baltaya:
Sen beni kesemezdin, Fakat neyleyim ki sapın benden. Bak
hele şu ağacın bilincine sen,
Ölen ben
Öldüren benden…”
ÖZEL DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN ÜLKE: MISIR
İsrail işgaline, talanına, katliamlarına boyun eğmeyen Filistin/Gazze halkı milli kurtuluş savaşı benzeri bir destansı mücadele veriyorlar. Filistin halkı için aynı cephede savaşan ve bunun için ABD, İngiltere ve İsrail’in saldırılarına, füzelerine ve suikastlarına maruz kalanları biliyoruz. Tüm bu vahşete rağmen laf dışında çare sunamayanları da tanıyoruz. İsrail ve ABD’yi çok rahatsız etmeden ve sistem dışına çıkılmadan çözüm arayışları içinde olanları da görüyoruz. Bu ülkeler arasında Filistin/Gazze direnişinde özel bir değerlendirmeye tabi olması gereken ülke Sisi iktidarı altındaki Mısır. Türkiye ve yurtdışındaki Sisi karşıtları özellikle de İhvan (Münafık Müslüman Kardeşler Örgütü) mensupları kardeş ve Ensar olarak gördükleri Erdoğan iktidarına güvenerek Sisi ve iktidarına karşı faaliyetler yürütüyordu. 14 Şubat’ta Sayın Erdoğan Sevgililer gününde sevgi, saygı ve işbirliği görüşmeleri için Sisi ile bir araya gelecek. Bu sebeple uzun bir zamandır Sisi karşıtlarının sesi sedasını Türkiye’de ara ki bulasın.
Abdul Fettah Sisi’ye muhalif olan çevreler Sisi’nin yanında
Mısır Genel Muhaberat (istihbarat) Başkanı General Abbas Kamil ve Sina bölgesi
“Aslanı” olarak şöhret yapmış iş adamı İbrahim El-Arcani’yi hedefe koymuşlar.
Tedavüle soktukları üç önemli iddiaları var; Sisi ülkenin yer altı ve yer üstü
zenginliğini, turizm cenneti bölgeleri Birleşik Arap Emirliklerine, Suudi
sermayesine satıyor. Mısır Muhaberatı Başkanı Abbas Kamil için İsrail, ABD ve
Batı istihbaratının adamı diyorlar. Sina Bölgesinde (ki stratejik önemi yüksek,
devasa ve çok zengin bir bölge) nüfuzlu aşiretler üzerinde etkin olan milyarder
tüccar İbrahim El-Ercani’nin silah ve uyuşturucu kaçakçısı olduğunu
söylüyorlar. Bu ticareti Sisi’nin kardeşi ile birlikte yürütüyorlarmış. Refah
Kapısı Gazze halkını dünyaya açan penceredir. Gazze’ye gelen tüm yardımların
giriş yaptığı kapıdır. Halkın nefes borusudur. Bu kapıdan giriş yapan her
araçtan ve Gazze’den çıkış yapacak her vatandaştan yüklü miktarda (10 bin
dolar) rüşvet alıyormuş.
Yaptığımız tetikler, konuştuğumuz farklı kaynaklar,
görüştüğümüz Sina bölgesi aşiret mensuplarının açıklamaları neticesinde ortaya
farklı bir tablo çıkmaktadır. Savaş ve uyuşturucu Baronu olarak takdim edilen
İbrahim El- Ercani Sina bölgesine musallat olmaya çalışan Mısırlı İhvan silahlı
örgütlerin ve bölgeye farklı ülkelerden gelen IŞİD, El-Kaide bağlantılı terör
örgütlerin etkisiz hale getirilmesinde önemli bir rol oynamış. Mısır lideri ve
istihbaratının Gazze halkının Mısır/Sina bölgesine taşınmasına karşı çıkması
İsrail’i rahatsız etmiş. Mısır topraklarında Filistin liderleri veya siyasi
temsilcilerine yönelik yapılacak saldırıları, operasyonları savaş ilanı olarak
göreceği ve Mısır’ın İsrail ile barışını sağlayan 17 Eylül 1978 Camp David
antlaşmasından çekileceğini söylemesi Mısır-İsrail ilişkilerinde bardağı
taşıran damla olmuş. Bu gelişmeler İsrail medyası ve İsrail’in etkili olduğu
Avrupa/ABD basınında Mısır devletine karşı sistematik bir manipülasyon ve
propaganda çalışmasına dönüşmüş.
İKİZ KARDEŞLER
Şüphesiz ki Mısır’da çok ciddi ekonomik sorunlar var.
Türkiye’ye de çok benzer toplumsal krizler yaşıyor. Dünün tortuları ile birlikte
yeni iktidarın çok kötü ile daha az kötü arasında bir seçeneği kabul etmesi,
sistemin ürettiği krizleri sistem dışında çözmek yerine dış yardımlarla,
zenginlikleri satarak sıcak para akışıyla aşma kolaylığı gibi konularda Mısır
Türkiye’nin ikiz kardeşidir. Bakalım Sayın Erdoğan’ın Sayın Sisi ile buluşması,
teşbihte hata olmaz, körler sağırlar birbirini ağırlar buluşması mı olacak.
Türkiye-Mısır ilişkileri, en az Türkiye-Suriye ilişkileri kadar stratejik
önemdedir. Bu ziyaret sistemde bir yarık açar umuduyla, “Yetmez Ama Evet.”