Dikkat çekici olan ise savunma sisteminin isminin Arapça ve
İbranicede SAD yani ‘kalkan’ terimine yakın olmasıdır. Bu sistemin İsrail’e ABD
ordusu tarafından inşa ediliyor ve ABD askerleri tarafından kontrol edilecek
olması, İsrail’in içinde bulunduğu acziyeti ve ABD’ye olan ihtiyacı da açığa
çıkarmıştır.
ABD’nin Doğu Akdeniz’e gönderdiği savaş gemileri, sağladığı
uçakları ve füzeleri ile bölgedeki askeri üsleri olmasa İsrail’in kuruluşu da,
varlığı da tartışılır hale gelecekti. Bu gerçeklik, İsrail’in kuruluşu, nüfuzu
ve yapabilecekleri hakkında tedavüle soktuğu birçok şehir efsanesini de yıktı.
İçinde olduğumuz son savaş aslında İsrail’in egemenliğini de tartışmaya açtı.
Bir Batı Yahudi sermayesinin kolonisi olarak inşa edilen ve
Batı'nın uzak karakolu ile vekili görevini ifa eden bir İsrail panoraması
ortaya çıktı. Batı ama özellikle ABD adına vekâlet savaşı yürüten devlet
görüntülü bir örgüt olduğu zahir oldu. Son savaş, İsrail örgütünün güvenlik
sigortası olarak propaganda ettiği Demir Kubbe'nin efsanesini de çöpe
atmıştır. İran, Lübnan, Yemen, Irak ve Suriye’nin hava
saldırılarına karşı yetersiz olduğunu da göstermiştir.
ABD MÜTTEFİK ÜLKELERİ TOLERE ETMEZ
Son savaş, yerli bir istihbarat tabiri olan ‘Böcek yiyen
böcekler’, ABD patentli, ‘İti ite kırdırma’ ve bir Arabi ifadesi olan
‘Çömlekler birbirini parçalasın’ planının yürürlükte olduğunu göstermektedir.
Buna uygun olarak ABD, dünya üzerindeki tekelci hegemonyasının zayıflaması,
tartışılmaya açılması veya ona meydan okunmasına razı olmayacaktır.
Bu mutlak hegemonya ABD’nin kırmızı çizgisidir. En azından
Rusya, Çin, Kuzey Kore, Hindistan için tolere etmek zorunda kaldığı çizginin
kendisine tabi ülkeler, örgütler tarafından aşılmasına müsamahakar
davranmayacaktır. Bu ancak bölgesel ittifaklar sayesinde mümkün olacaktır. Bu
ittifak da halen hasıl olabilmiş değildir.
Hasıl oluncaya kadar da ABD, Batı Avrupa devletlerinin de,
bölgesel bir hegemonya inşa etmek isteyen İsrail’in de Türkiye’nin de, Suudi
Hanedanlığının da ‘eşit veya adil müttefiklik taleplerini veya tamahlarını’
tartışmaya açmaz ve bunun değiştirilmesini dahi teklif etmelerine razı olmaz.
Buna kalkışanları ‘böcek yiyen böcekler’ formülü ile terbiye
etmektedir. Bunu da Türkiye’yi, Suriye ile savaştırarak, YPG/PKK ile
çatıştırarak, Irak’ı iç savaşlarla ve çatışmalarla; Avrupa devletlerini Ukrayna
üzerinden Rusya ile; Çin’i Tayvan, Güney Kore ve Japonya ile; İsrail’i, zengin
petro-dolar hanedanlıklarını İran ve bölgesel dostları ülkeler ve örgütler ile
savaştırarak yapmaya çalışmaktadır.
İsrail-İran savaşını da ‘böcek yiyen böcek’ çerçevesinde
değerlendirmek gerekir. ABD, aslında İsrail’i kendi plan ve projeleri dışındaki
hamlelere, ABD’nin inisiyatifi dışındaki tamahlara kalkışması ve bir
bağımsız-egemen güç olarak hareket etmesini arzulamamaktadır. Buna mukabil
İsrail üzerinden İran başta olmak üzere bölge devletlerinin de muktedir egemen
devletler olmasına takoz oluşturmaktadır.
En son patlak veren İsrail’in İran’a yönelik ‘misilleme’
saldırılarının gizli planlarını ABD’nin ‘'sızdırması' hadisesini bu bağlamda
okumalıyız.
'ÇOK GİZLİ' SIZINTI
İsrail’in İran’a yönelik planladığı “çok gizli” askeri
saldırılarını Middle East Spectator/Telegram yayımladı. Bu medya kuruluşunun
merkezi Tahran’da. Bu çok gizli, büyük ihtimalle kendisi tarafından tedarik
edilmiş olan belgeleri İran’ın onayı olmadan neşretmesi düşünülemez.
ABD istihbaratına ait olan ve çok sınırlı kimselere en
yüksek güvenli iletişim ağıyla muhafaza edilen askeri belgeler, 18 Ekim’de
paylaşıldı. İran’la bağlantılı Telegram hesabından yapılan paylaşımda, “ABD
istihbaratından bir kaynak, İsrail’in İran’a kapsamlı saldırı için yaptığı
hazırlıkları detaylandıran 15-16 Ekim tarihli, US National
Geospatial-Intelligence Agency (NGA) (Ulusal Jeo-uzamsal İstihbarat Ajansı)’na
ait son derece hassas ve çok gizli ABD istihbarat belgesini bizimle paylaştı.”
ifadesi yer almıştı.
Belgelerde İsrail Hava Kuvvetlerinin üslerinde son
zamanlarda gerçekleştirilen ve İran’a saldırı amaçlı olduğu değerlendirilen
bazı saldırı planları ve mühimmat ikmali gibi stratejilerinin detaylı olarak
anlatıldığı belirtilmişti. Söz konusu belgelerde ayrıca, İsrail ordusunun
İran’a saldırı hazırlıkları kapsamında savaş uçakları, insansız hava araçları
ve karadan havaya füzelerle tatbikat yaptığına işaret edilmişti. Ayrıca İran’ın
elinde paylaşılmayan birçok gizli ve çok gizli bilgilere de sahip olduğu aşikar.
Medya kuruluşu bu belgeleri ‘konu hakkında bilgi sahibi ABD
İstihbaratı iltisaklı bir kaynaktan’ elde ettiğini, bu şahsın ABD Savunma
Bakanlığı (Pentagon) ile bağlantılı olduğunu iddia etti ve çok gizli ibareli
iki belgeyi de paylaştı. Bu belgeler NOFORN /No Foreign Govenment, (Yabancı
Hükümetler İçin Değil) ibareli.
Bu derece kıymetli, çok gizli, dar bir çevre tarafından
bilinen ve çok sıkı güvenlik önlemlerine haiz planların İran ile paylaşılması
ancak ya İran’ın çok güçlü elektronik sızması ya da Netanyahu’nun kibri,
patavatsızlığı, ABD’nin Gazze ateşkes önerisine çomak sokmasına kızgın ve
ısrarla kendi ajandası için ABD’yi savaşa provoke eden bir ‘hadsiz’ olmasına
öfkeli birisi veya birilerinin sayesinde olmuştur.
BELGELER HAKKINDA FARKLI YORUMLAR
Belgeler, İsrail’in kullanacağı savaş uçakları, füzeleri,
rotayı, İran içindeki hedefleri deşifre etmektedir. Bununla birlikte İsrail’in
Gazze, Lübnan ve Suriye’deki askeri planlarını da açığa çıkarmaktadır. Biden
taifesi de, çok gizli İsrail askeri planlarının sızdırılmasından dolayı
Biden’in ‘ne kadar üzgün olduğunu’ açıklamaktadır.
Ancak Trump ve Avrupalı birçok kesim Netanyahu’nun evini
hedef alan ‘uyarı saldırısı’ sonrasında, Netanyahu’yu arayarak ‘geçmiş olsun’
dileklerini sunmalarına mukabil Biden, Netanyahu’yu aramadı. Daha ilginç olan
ise belgelerin yayımlandığı günün ertesinde Netanyahu’nun evi hedef alındı.
Rüşvetin belgesi olmaz misali, bence İranlı medya kuruluşu
topu İsrail’in en hamasi koruyucusu ve savunucusu Pentagon’a atarak hem gerçek
kaynağı (büyük ihtimalle Biden’i) gizlemekte hem de İsrail ile Pentagon arasına
‘şüphe tohumları’ ekmek amacında da olabilir.
Bazı çevreler, bir ihtimal ‘sızdırmanın’ daha büyük bir
oyunun parçası olma ihtimaline dikkat çekmektedir. Sağ gösterip sol kroşe ile
İran’ın nakavt edilmesi tasarlanıyor olabilir düşüncesindeler. Bu da savaş
sanatında mubahtır. Ama ve lakin bunu bizler tahmin edebiliyorsak İran’ın da
nazari dikkate aldığını tahmin edebiliriz.
Bu saatten sonra deşifre olmuş, Gazze, Suriye ve Lübnan’da
duvara toslamış, İran’a karşı süt dökmüş kedi misali sinmiş, yapacağı bir
saldırı halinde İran’dan gelecek daha büyük bir yanıta ABD’nin kayıtsız kalma
ihtimali altında ezilen ve başı üzerinde Biden’in kılıcının sallandığı
Netanyahu ne yapabilir?
TARİHİN ÇÖPLÜĞÜ ONU BEKLİYOR
Eylül 2024’te Netanyahu’nun hanesine önemli kazanımlar
yazıldı. 1 Ekim 2024’te İran’ın hipersonik Balistik füzeleriyle karizmayı
çizdirdi.
Evini koruyamayan, ‘işini bitirdik, başsız kaldılar’ dediği
Hizbullah’ın füzeleriyle Kuzey İsrail’i terk etmek zorunda kalan, on binlerce
İsrailliyi sığınaklara ve tarihinde ilk kez mülteci kamplarında yaşamalarına
sebep olan Netanyahu, zincirini koparmış yaralı Boğa misali İran’ın ABD’nin
arzulamadığı nükleer, petrol tesislerine saldırabilir. Nükleer (Atom bombası)
silahını kullanabilir.
Bunun dışında olanları zaten bir senedir yapıyor. Ama ve
lakin ne yaparsa yapsın ya İsrail, bölgemiz ve dünya barışı için bir tehdit
oluşturan Netanyahu’dan kurtulacak ya da Netanyahu İsrail’i, Almanya’yı
haritadan silen Hitler misali, yakın tarihin çöplüğünde bir habis mahluk olarak
hatırlanacak.
AYDINLIK