Açalım konumuzu, Önümüzdeki günlerde seçimlere
olacak ve her zamanki gibi gürültü patırtı kimileri için kurtuluş kahramanları
olacak kimilerine ise yıkım suçluları cezalandırılmış olacak fakat her zaman bu
böyle olmadı mı! politikanın (siyasetin) yapısında da bu var. Dolaysıyla Bizler
kalıplaşmış bir zihniyeti kalıplaşmış bir sistemde sahip olduk her şeyin
tekrarını devamlı nesilden nesille yaşıyoruz.
Politika nedir ne değildir ona bakarsak; Politika
(siyaset), yönetim, yön, yordam. Başka bir tanımlama ise poli=çok, tika=yüz
politika çok yüzlü demekte (Polyvalent=çok amaçlı, çok yönlü, Poligami= çok
eşli) kimleri bekli bizde politika için çok yüzsüzlük deseler de o çok yüzlü
olmanın neticesinde ortay çıkan yüzsüzlüktür. TDK’ya göre Politika kelimesi
“Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve
gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa” anlamına gelmektedir ve
Latince kökene sahiptir. Nişanyan Sözlük’te yer alan bilgilerde ise politika kelimesinin
Fransızca politique, Latince politica kökeninden geldiği, kelime anlamının ise
“şehir veya devlet yönetme sanatı” olarak yer aldığı görülmektedir. Fakat
gerçekçi yönü ise politika ve propagandan bir biriliyle iç içedir. Propaganda
tanımında “çok yüzlülük” kelimesini rahatça bulabilirsiniz.
Propaganda, çok sayıda insanın düşünce ve
davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış bir mesajlar
bütünüdür. Propaganda tarafsız bilgi sağlama yerine, en temelde kendi kitlesini
etkileyecek bilgiyi sunar. Mesaj doğru olsa da yönlü olabilir ve olayın tümünü
dengeli bir şekilde sunmayabilir. Genellikle politikada; eski ifadeyle
"seçim propagandası" ya da günümüz ifadesiyle "seçim kampanyası" şeklinde kullanılır. Hükûmetler ve politik
partiler tarafından da desteklenir.
Daha önceki yazılarım da açıklamaya çalıştığım
insanın kendisini bulması, tanıması varlık sebebini anlaması kendi hayatına yön
çizmesini sağlayacak en büyük etkendir. Kendini varlık sebebini tanımak
hakikati görmeyi sağlayacaktır. Hakikati
tanımak ise politik oyunlara gelmemek olacaktır. Bir yazımda Hz. Ali (as)
sözünü iletmiştim. “Kimin haklı olduğunu bilmek istiyorsan ilk önce hakkı
tanı o zaman kim haklı bilirsin” demiş. Fakat bizdeki politika daha çok
propaganda (popülist) olunca insanlarımız kendileri de bu oyun oynayınca
hakikati tanımak yerine ona verilen (sunulan) propagandaları hakikat olarak
kabullenmeyi seçmektedir. İnsanlarımız artık düşünmekten aciz sadece “ne yersen
onu çıkarırsın” düzeniyle yaşmaktadır. “Prototip insan yapısı”. Politik anlayış
hakikat üzerin değil daha çok popülizm üzerine kurgulanmıştır. Böyle bir
yapılanmada farklı ideolojilerle ortaya çıkan tablo “Yoktur birbirimizden
farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız” olur.
Allah (cc), kuranında Fatiha süresinde bize hangi
yolu takip etmemizin gerektiğini çok güzel açıklamış. Namaz kılanlarımızın her
5 vakit tekrarladığı bir gerçek “(Allah'ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve
yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin
yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.” (Fatiha
6-7) Verilen mesaj gazaba uğrayanlar ve sapıklıkta olanları tanı, kimler
bunar çünkü onların yolu bizleri kaosa, çöküşe ve insanlığımızdan çıkarma
yoluna götürmekte. Kimler onlar? Onlar gerçekleri ters-yüz eden, (helali haram
haramı da hela yapan) yalan söyleyen, müşrik olan ve insanları ahlaksızlığı
teşvik eden ve yönlendirenlerdir. “Onları ateşe çağıran imamlar kıldık.
Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas: 41)
Fakat Allah insanları doğru yoluna, nimet verdikleri
yolluna ileten önderlerini de var etmiştir. “Yarattıklarımızdan öyle bir
topluluk da vardır ki, onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.”
(A’raf: 181). “Onları öyle rehberler ettik ki emrimizle halkı doğru yola
sevk ederler ve onlara hayırlı işleri, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik
ve onlar, bize ibadet eden kişilerdi.” (Ebiya-73) ve “Ve onların
içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler
kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.” (Secede-24)
Hatırlatma: “Ey inananlar! Müminleri bırakıp da
kâfirleri dost edinmeyin! Allah’ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi
istersiniz?” (Nisâ: 144). “Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost
edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir dostluğu kalmaz.” (Âl-i
imran: 28)
Bu girişten sonra, Türkiye'deki ekonomiyi kim
batırdı ya da bizi buradan kim çıkaracak tartışmaları bu saatten sonra çok
yavan bir tartışma olur. Neden mi? Dünyayı ateşe vermişler ve alev-alev yanıyor
öylesine ki bu alevlerin hepsi birbirine bağlı yani sen, biz, o, yok hepimiz bu
alev içinde kızarmaya yüz tutmuş bir haldeyiz. Ne yazık ki bizler (insanlık)
bilinçli veya bilinçsiz şekilde bu alev körüklemekteyiz. Bizler derken Halk
tabakasını kastediyorum. Politikadan & politikacılardan medet umuyoruz veya
kimilerine göre bizi bu hale onlar soktu. Fakat hiçbir kimse hakikati arama tanıma
yerine bir suçlu ya da bir kurtarıcı aramakta fakat kişi hakikati bilmediği sürece
bulduğunu gerçek & hakikat olduğunu nereden anlayacak?
Bizler aşırı derecede politize olmuşuz yani iki yüzlü veya (yüzsüz) her şeyi
çıkarlarımız doğrultusunda “gemisini kurtaran kaptan” misali hareket ediyoruz
ama bilmiyoruz ki hepimizin bindiği tek bir uzay gemisi var ve herkes kendi
gücü kapsamında delikler açıyor. Ne yazık ki egosantrik arzularımızdan ötürü
İçinde bulunduğumuz uzay gemisini batırmak üzeri olduğumuzun bilincinde
değiliz. İnsanoğlu, hiç düşünmeden ve de hakikati tanımadan hep kendine verilen
“klişe laflar” kullanıyor.
İnsanların aşırı derecede bencil, hırslı vahşi,
egosantrik ve de doyumsuz olması bizlerin hakikati görmemiz engellemiş sonunda
kendi sonumuzu kendimiz elimizle getirmekteyiz.
Doğanın yapısında olan kendini koruma sistem, biz
insanlar kabullensek bile doğa (tabiat) anarşik yapılanmayı, adil olmayan bir
yapılanmayı, aşırı israfçı tüketici bir yapıyı katiyen kabul etmiyor. Çünkü
anarşik ve egosantrik bir yapılanma doğanın kendi sistemini direk etkilemekte
ve doğa (tabiat) her yaratılan bir varlık gibi kendisini korumaya almakta
kendine zara veren her şeyi yok etmek. Ama biz insan oğlu tabiatın bu sesini
bile duymadık, tam aksine bencil duygularımız için tabiatı yok etmek için çaba harcıyoruz.
Bunu bilincinde olan dünyamızı bu hale gelmesini sağlayan güçler dünyamız
planlanmış şekilde bir kaos yaratarak kendilerinin kurguladığı yeni dünya
düzenini oluşturma peşindeler. Eski sistemin (Demokrasi, insan hakları
vs.) Artık insanlıktan çıkmış insana
cevap vermesi mümkün görünmüyor ve neticesinde planlı şekilde resetlenmeyi
yaşıyoruz.
Bizlerin her şeyden önce kendimize gelmemiz şart
egosantrik duygularımızdan kurtulmamız şart yoksa hangi partiyi & kişiyi
istiyorsanız, o iktidar olsa sen değişmediğin (Hakikati tanımadığın) sürece
hiçbir şey değişmeyecek bundan emin ol.
Netice olarak; Ülkemiz insanları ve dünya
insanları, sistemin tıkanması neticesinde büyük bir sosyal ekonomik kriz
yaşamakta çünkü yaşantımıza yön veren sistem, israf & tüketimle doyum
noktasını çoktan geçmiş, çöküşe doğru yol almakta fakat artık gizlenecek bir
hali kalmayınca epidemiler, savaşlar doğal afetler kendini göstermeye
başlamıştır. Dünya sosyal ve ekonomisine yön verenler akılarınca kendi
güçlerini koruyacakları bir resetleme yapmaya çalışılmaktadır. Tarihe dönüp
baktığımız göreceğimiz tablo; Krallıkların ve İmparatorlukların yıkılışı, yobaz
kolonyalizmin yıkılışı ve modern kolonyalizme geçiş (1. Ve 2. dünya savaşı) ve
endüstri devrimi ve getirdiği kapitalist sistem, demokrasi her bir sistem ve
rejimin yalama olması neticesinde kısaca düzenin düzen tutmaması halinde çıkış
yolu yıkım olmuştur. Farklı bir değişle miladini tamamlamış sistemler Sil
baştan yeni bir düzen oluşturulur.
Böyle bir ortamda egosantrik arzularına teslim
olanları yaptığı gibi yaparsak çok sancılı bir çöküş yaşarız yok insani
duygularımızla hareket edersek kendimizi ayakta tutma imkânımız daha çok olur.
Fakat özellikle bu ülkede ekonomiye yön verenler ve halkın sırtından kazan
belirli kesimler bilsinler ki bu ülkenin sonu kendi sonları olacaktır. Büyük
sanayi ve tekelci ağlar & patronlar bu ateşe gaz ile gitmeyin gücünüzü kaos
yaratanlar destek vermekte kullanmayın bu sömürü düzeninin sonu Titanik
gemisini sonu gibidir. Sizde bu gemidesiniz unutmayın.
İnsanlığı Karanlıktan aydınlığa çıkaracak hidayet
Nurunun özlemiyle….
Mustafa Kemal TASPINAR
02 AVRIL 2023