Seçimler Neyi Değiştirecek?

GİRİŞ: 04.04.2023 11:10      GÜNCELLEME: 04.04.2023 11:10
Rasthaber - Bizlerin kavramakta güçlük çektiği bir gerçek var o ise kendi varlığımız. Bizler kendi varlığımız hayat tablosunda görmekte zorlanıyoruz dolaysıyla suçluyu da kurtarıcıyı da hep karşımızda arıyoruz. Böyle bir yapıya sahip olan bizdeki zihniyet hayatımızda neyi değiştirebilir?

Açalım konumuzu, Önümüzdeki günlerde seçimlere olacak ve her zamanki gibi gürültü patırtı kimileri için kurtuluş kahramanları olacak kimilerine ise yıkım suçluları cezalandırılmış olacak fakat her zaman bu böyle olmadı mı! politikanın (siyasetin) yapısında da bu var. Dolaysıyla Bizler kalıplaşmış bir zihniyeti kalıplaşmış bir sistemde sahip olduk her şeyin tekrarını devamlı nesilden nesille yaşıyoruz.

Politika nedir ne değildir ona bakarsak; Politika (siyaset), yönetim, yön, yordam. Başka bir tanımlama ise poli=çok, tika=yüz politika çok yüzlü demekte (Polyvalent=çok amaçlı, çok yönlü, Poligami= çok eşli) kimleri bekli bizde politika için çok yüzsüzlük deseler de o çok yüzlü olmanın neticesinde ortay çıkan yüzsüzlüktür. TDK’ya göre Politika kelimesi “Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa” anlamına gelmektedir ve Latince kökene sahiptir. Nişanyan Sözlük’te yer alan bilgilerde ise politika kelimesinin Fransızca politique, Latince politica kökeninden geldiği, kelime anlamının ise “şehir veya devlet yönetme sanatı” olarak yer aldığı görülmektedir. Fakat gerçekçi yönü ise politika ve propagandan bir biriliyle iç içedir. Propaganda tanımında “çok yüzlülük” kelimesini rahatça bulabilirsiniz.

Propaganda, çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış bir mesajlar bütünüdür. Propaganda tarafsız bilgi sağlama yerine, en temelde kendi kitlesini etkileyecek bilgiyi sunar. Mesaj doğru olsa da yönlü olabilir ve olayın tümünü dengeli bir şekilde sunmayabilir. Genellikle politikada; eski ifadeyle "seçim propagandası" ya da günümüz ifadesiyle "seçim kampanyası" şeklinde kullanılır. Hükûmetler ve politik partiler tarafından da desteklenir.

Daha önceki yazılarım da açıklamaya çalıştığım insanın kendisini bulması, tanıması varlık sebebini anlaması kendi hayatına yön çizmesini sağlayacak en büyük etkendir. Kendini varlık sebebini tanımak hakikati görmeyi sağlayacaktır.  Hakikati tanımak ise politik oyunlara gelmemek olacaktır. Bir yazımda Hz. Ali (as) sözünü iletmiştim. “Kimin haklı olduğunu bilmek istiyorsan ilk önce hakkı tanı o zaman kim haklı bilirsin” demiş. Fakat bizdeki politika daha çok propaganda (popülist) olunca insanlarımız kendileri de bu oyun oynayınca hakikati tanımak yerine ona verilen (sunulan) propagandaları hakikat olarak kabullenmeyi seçmektedir. İnsanlarımız artık düşünmekten aciz sadece “ne yersen onu çıkarırsın” düzeniyle yaşmaktadır. “Prototip insan yapısı”. Politik anlayış hakikat üzerin değil daha çok popülizm üzerine kurgulanmıştır. Böyle bir yapılanmada farklı ideolojilerle ortaya çıkan tablo “Yoktur birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız” olur.

Allah (cc), kuranında Fatiha süresinde bize hangi yolu takip etmemizin gerektiğini çok güzel açıklamış. Namaz kılanlarımızın her 5 vakit tekrarladığı bir gerçek “(Allah'ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.” (Fatiha 6-7) Verilen mesaj gazaba uğrayanlar ve sapıklıkta olanları tanı, kimler bunar çünkü onların yolu bizleri kaosa, çöküşe ve insanlığımızdan çıkarma yoluna götürmekte. Kimler onlar? Onlar gerçekleri ters-yüz eden, (helali haram haramı da hela yapan) yalan söyleyen, müşrik olan ve insanları ahlaksızlığı teşvik eden ve yönlendirenlerdir. “Onları ateşe çağıran imamlar kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas: 41)

Fakat Allah insanları doğru yoluna, nimet verdikleri yolluna ileten önderlerini de var etmiştir. “Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.” (A’raf: 181). “Onları öyle rehberler ettik ki emrimizle halkı doğru yola sevk ederler ve onlara hayırlı işleri, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik ve onlar, bize ibadet eden kişilerdi.” (Ebiya-73) ve “Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.” (Secede-24)

Hatırlatma: “Ey inananlar! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin! Allah’ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?” (Nisâ: 144). “Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir dostluğu kalmaz.” (Âl-i imran: 28)

Bu girişten sonra, Türkiye'deki ekonomiyi kim batırdı ya da bizi buradan kim çıkaracak tartışmaları bu saatten sonra çok yavan bir tartışma olur. Neden mi? Dünyayı ateşe vermişler ve alev-alev yanıyor öylesine ki bu alevlerin hepsi birbirine bağlı yani sen, biz, o, yok hepimiz bu alev içinde kızarmaya yüz tutmuş bir haldeyiz. Ne yazık ki bizler (insanlık) bilinçli veya bilinçsiz şekilde bu alev körüklemekteyiz. Bizler derken Halk tabakasını kastediyorum. Politikadan & politikacılardan medet umuyoruz veya kimilerine göre bizi bu hale onlar soktu. Fakat hiçbir kimse hakikati arama tanıma yerine bir suçlu ya da bir kurtarıcı aramakta fakat kişi hakikati bilmediği sürece bulduğunu gerçek & hakikat olduğunu nereden anlayacak?

Bizler aşırı derecede politize  olmuşuz yani iki yüzlü veya (yüzsüz) her şeyi çıkarlarımız doğrultusunda “gemisini kurtaran kaptan” misali hareket ediyoruz ama bilmiyoruz ki hepimizin bindiği tek bir uzay gemisi var ve herkes kendi gücü kapsamında delikler açıyor. Ne yazık ki egosantrik arzularımızdan ötürü İçinde bulunduğumuz uzay gemisini batırmak üzeri olduğumuzun bilincinde değiliz. İnsanoğlu, hiç düşünmeden ve de hakikati tanımadan hep kendine verilen “klişe laflar” kullanıyor.

İnsanların aşırı derecede bencil, hırslı vahşi, egosantrik ve de doyumsuz olması bizlerin hakikati görmemiz engellemiş sonunda kendi sonumuzu kendimiz elimizle getirmekteyiz.

Doğanın yapısında olan kendini koruma sistem, biz insanlar kabullensek bile doğa (tabiat) anarşik yapılanmayı, adil olmayan bir yapılanmayı, aşırı israfçı tüketici bir yapıyı katiyen kabul etmiyor. Çünkü anarşik ve egosantrik bir yapılanma doğanın kendi sistemini direk etkilemekte ve doğa (tabiat) her yaratılan bir varlık gibi kendisini korumaya almakta kendine zara veren her şeyi yok etmek. Ama biz insan oğlu tabiatın bu sesini bile duymadık, tam aksine bencil duygularımız için tabiatı yok etmek için çaba harcıyoruz. Bunu bilincinde olan dünyamızı bu hale gelmesini sağlayan güçler dünyamız planlanmış şekilde bir kaos yaratarak kendilerinin kurguladığı yeni dünya düzenini oluşturma peşindeler. Eski sistemin (Demokrasi, insan hakları vs.)  Artık insanlıktan çıkmış insana cevap vermesi mümkün görünmüyor ve neticesinde planlı şekilde resetlenmeyi yaşıyoruz. 

Bizlerin her şeyden önce kendimize gelmemiz şart egosantrik duygularımızdan kurtulmamız şart yoksa hangi partiyi & kişiyi istiyorsanız, o iktidar olsa sen değişmediğin (Hakikati tanımadığın) sürece hiçbir şey değişmeyecek bundan emin ol.

Netice olarak; Ülkemiz insanları ve dünya insanları, sistemin tıkanması neticesinde büyük bir sosyal ekonomik kriz yaşamakta çünkü yaşantımıza yön veren sistem, israf & tüketimle doyum noktasını çoktan geçmiş, çöküşe doğru yol almakta fakat artık gizlenecek bir hali kalmayınca epidemiler, savaşlar doğal afetler kendini göstermeye başlamıştır. Dünya sosyal ve ekonomisine yön verenler akılarınca kendi güçlerini koruyacakları bir resetleme yapmaya çalışılmaktadır. Tarihe dönüp baktığımız göreceğimiz tablo; Krallıkların ve İmparatorlukların yıkılışı, yobaz kolonyalizmin yıkılışı ve modern kolonyalizme geçiş (1. Ve 2. dünya savaşı) ve endüstri devrimi ve getirdiği kapitalist sistem, demokrasi her bir sistem ve rejimin yalama olması neticesinde kısaca düzenin düzen tutmaması halinde çıkış yolu yıkım olmuştur. Farklı bir değişle miladini tamamlamış sistemler Sil baştan yeni bir düzen oluşturulur.

Böyle bir ortamda egosantrik arzularına teslim olanları yaptığı gibi yaparsak çok sancılı bir çöküş yaşarız yok insani duygularımızla hareket edersek kendimizi ayakta tutma imkânımız daha çok olur. Fakat özellikle bu ülkede ekonomiye yön verenler ve halkın sırtından kazan belirli kesimler bilsinler ki bu ülkenin sonu kendi sonları olacaktır. Büyük sanayi ve tekelci ağlar & patronlar bu ateşe gaz ile gitmeyin gücünüzü kaos yaratanlar destek vermekte kullanmayın bu sömürü düzeninin sonu Titanik gemisini sonu gibidir. Sizde bu gemidesiniz unutmayın.

İnsanlığı Karanlıktan aydınlığa çıkaracak hidayet Nurunun özlemiyle….

 

Mustafa Kemal TASPINAR

02 AVRIL 2023

 

YORUMLAR

EBU HUSEYIN 1 yıl önce
Kalemine sağlık çok güzel tespitler.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM