Neredeyse 2 yıl oldu o zalim, kalleşçe saldırı
seni bizden ayıralı.
“Allah’ım
başım, dudaklarım kulaklarım, kalbim ve bütün uzuvlarımın hepsi “Ya Erhamerrahimin”
ismine umut ediyorlar. Beni kabul et, pak olarak kabul et. Öyle kabul et ki seni
görme liyakatine sahip olayım. Seni görmekten başka bir şey istemiyorum.” demiştin.
Hasret bitmişti artık. Aşık ile Maşuk kavuşmuştu…
Cesaretin, velayete bağlılığın, mazlum ve
mustazafların hakkını aramak için zalimlere karşı duruşun düşmanın yüreğine ne
denli bir korku salmıştı ki senin için böylesi bir son hazırlamışlardı. Niyetleri
bu şekilde seni yeryüzünden ebediyen ayırmaktı. Öyle de oldu. Elbette senin
gidişin bir son değildi. Aslında birçok şeyin başlangıcı oldu. Sana bu sonu seçerken senin dualarından ve
Rabbinin iradesinden haberleri yoktu. Onlar senin adını tamamen yeryüzünden
silmeye çalışırken milyonlar, milyarlar tek yürek olmuştu. Senin pare pare
olmuş bedenin İslam dünyasının vahdetine ve direniş cephesinin güçlenmesine
sebep olmuştu. Elbette ki senin gidişin bir son değildi. Sen o bir ömür boyu
arzuladığın şehadet makamına erişirken gidişin birçok ölü kalbi diriltmiş
kurumakta olan yüreklere su serpmişti. Milyonlar yasına yas tutmuş.
Çok sevdiğin Ehlibeyt (as)’in kapılarını tek
tek çalarken adını silmeye çalışanlar, zalimler hayretler içerisinde korku dolu
bakışlarla seyrediyordu bu sahneleri.
Canım
Ona feda olsun dediğin aşık olduğun İmam Humeyni’den sonra ki büyük mazlum ağan
İmam Hamaney seni son yolculuğuna uğurlarken hıçkırıklara boğulmuştu. Aşık kavuşmuştu
maşukuna geride mahzun, mazlum yürekler bırakarak…
Rahat
uyu Ey mazlumların kahramanı…
Rahat uyu Ey aşk kervanının Serdarı…