Nudbe’i Süleymani

GİRİŞ: 03.01.2020 16:27      GÜNCELLEME: 03.01.2020 16:27
Rasthaber -  Cuma gecesi..
Nale ve figan ile Rabb’e yönenilen saatler. Bilmiyorum ne istiyorlar yaratıcılarından, her bir ayağa kalkan. Ben bilmiyorum gönülleri ne için çarpıyor bu gece vakti. 
Kimi sesleniyor belki; ‘günah yükü ile ağırlaştım , hareketsizim bir ilahi nefese muhtacım!’, kimi de sessizce konuşuyor yaratıcısıyla ‘kendimden yorgunum, her gün doğan günün aydınlattığı bu dünyanın aldatıcı gülüşüne kanmaktan yorgunum ey Mevla’m’ diye. Uzuyor secdeleri ‘estağfurullah’ zikriyle, buse konduruyorlar tesbihlere ‘la ilahe illallah’ nefesiyle. İlahi cephenin aşıkları yetişiyor bu gece, besleniyorlar Kur’an zemzemiyle. Ölü olan ruhları her cuma bir nebze daha canlanıyor, yaşamın hakikat perdesi onlar için her cuma biraz daha aralanıyor.  Gözleri gören gözlerden kulakları duyan kulaklardan olmaya başladıkça bir acayip hale bürünüyorlar. Bu hali anlatmaya yetersiz kaldığı için kelimelerim ‘acayip’ demekten başka elimden bir şey gelmiyor. Aldıkları her nefes sanki kesiyor nefeslerini, yanıyorlar içten içe mum misali.

Gittikçe dualarının içeriği farklılaşıyor, değişime uğruyor. Bir de bakıyorsun şöyle seslenmeye başlamışlar yaratıcılarına bir cuma gecesi; 
‘Dünya’yı ahirete satmanın yolu nedir, kalp gözlerimi aç ki bileyim.’  
‘Hiç ve zelil olan ben nasıl kurtulur benlikten, lütfet ki göreyim’
‘Nedir seninle buluşmanın en güzel bedeli, öğret ki tereddütsüz huzuruna sunayım’
Her geceleri cuma oluyor artık, her günleri mücadele. 

Hırs ve köleliği, razılık makamında kurban ediyorlar mevlaları İbrahim gibi.
Mihriban bir kalbi nakış nakış dokuyorlar ruhlarına Muhammed (s.a.a.) gibi,
Savaşları ve barışları, konuşmaları ve susmaları ilahi renge bürünüyor İmamları Ali (a.s) gibi.
‘Aşk derdine müptela’ oluyorlar zulümden inim inim inleyen sahralarda, Hasan (a.s) gibi.
İman ve cihad ile yoğrulan bedenleri kafesten uçmak istiyor, Huseyn (a.s) gibi.

Hasret ve gözyaşlarıyla artık kalan son takatlerini şu cümlelerle arz eddiyorlar Zamanın İmam’ına (a.f) ; ‘Canım sana yönelen belalara siper olsun.’ Ve oluyor. İhya ve gözyaşı meclislerinin aşıkane çocuğu, iman ve amelini can ateşinde eriten zamanın Malik’inin canı zamanın İmam’ına siper oluyor. Nudbe duaları vücut buluyor, ‘Lebbeyk ya Resullalah’ nidaları hayat buluyor; Kasım Süleymani oluyor. 

Ey şehid, ben istedim ki kelimelerin seni ve makamını anlatmakta ne kadar aciz kaldığını göresin. Bu yazı utancı haddi aşan, sana seslenmekten dahi utanan yeryüzüne zincirlilerinden, sana ulaşması ümit edilen bir utanç mektubudur. 

Son söz yerine:
‘Canınla süpür cananın eşiğini, ancak o zaman Aşk’a erersin.’

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM