Yine mi İran-1-2

GİRİŞ: 03.10.2022 08:37      GÜNCELLEME: 03.10.2022 08:37
Rasthaber -  İran’da neler oluyor?

Örtünme kurallarına uymadığı gerekçesiyle Ahlak (İrşad yani doğru yolu gösterme) Polisi merkezine götürülen 22 yaşındaki Mahsa Emini’nin karakolda bayılıp düşmesi ve hastanede ölmesine tepki gösteren İranlılar sokağa döküldü.

Türkiye dahil dünyada geniş kesimlerin ilgi gösterdiği olaylar kontrol altına alındı gibi ama çoğunluk hiçbir şeyi sorgulamadı.

Olay; İran rejiminin kadınlara yönelik baskısıyla sınırlandırıldı ve kargaşa öyle devam ediyor.

Hatırlatalım…

ABD, İsrail ve Türkiye (1950-1960) müttefiki Şah dünyanın belki de en gaddar rejimi idi. İsteyen kadınlar başını açar ve denize girerdi ama istihbarat örgütü SAVAK Şah’a karşı yüz binlerce İranlıyı öldürüyor, işkence yapıyor ve hapishanelerde çürütüyordu.

İnsanlık dışı yöntemleriyle ün salan CIA ve MOSSAD eğitimli SAVAK elemanları Şii inançları gereği çarşaf giyen ve sol ya da liberal düşüncesinden dolayı başı açık kadınlar arasında ayrım yapmıyordu.

Gelelim Kürt kökenli Mahsa’nın ölümüyle sokağa dökülen İranlı Kürtlere…

Sovyetlerin desteğiyle Ocak 1946’da kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti yaklaşık bir yıl sonra ABD, İngiltere ve İsrail destekli Şah’ın ordusu ve istihbaratı tarafından ortadan kaldırıldı ve Kürt lider Kadi Muhammed ve arkadaşları idam edildi.

Kürtlerin hak arayışlarına destek verir gibi görünen ABD ve müttefikleri geçmişte olduğu gibi şimdi de Kürtleri Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de kullanıyor.

Molla Mustafa Barzani’ye kazık atarak Saddam’a satan ve Öcalan’ı Kenya’dan kaçırarak Ankara’ya teslim eden aynı ABD ve müttefikleridir.

Marksist-Leninist PKK-PYD-YPG’nin ve onların ‘rakip ve düşmanı’ Barzani’nin şimdi ABD ve müttefiklerinin hizmetinde olması hiç önemli değil!

ABD ve müttefikleri ise PYD-YPG’li kadın savaşçılar için film çevirirken Barzani’nin bölgelerinde kadınlara yönelik çağ dışı davranışlara ses çıkarmıyorlar.

Tıpkı IŞİD’çilerin kaçırıp tecavüz ettiği altı bin Ezidi genç kız ve kadınların dramlarına ses çıkamadıkları gibi.

Üstelik hiçbiri çarşaflı değildi!

IŞİD demişken son 11 yılda bölgemizde yaşananları hatırlatalım.

ABD ve Batılı müttefiklerin bölgesel işbirlikçilerinin Suriye, Irak, Libya ve Yemen’i ne hale getirdikleri ortada.

Şimdi Mahsa’nın ölümüyle ‘çarşafa savaş’ ilan edenler ‘bölge halklarına ve özellikle kadınlara özgürlük ve demokrasi getireceğiz’ diyerek coğrafyanın tümünü perişan edenlerdir.

En az iki milyon insan yaşamını yitirdi, bir o kadar kadın dul bırakıldı, 4 milyon insan sakat oldu, bir o kadarı yetim kaldı ve en az on milyon insan ülkelerinden kaçtı.

Arap Baharı’nda ılımlı-ılımsız İslamcılara destek verenler hedeflerine varmış olsaydı şimdi Suriye, Irak, Libya, Yemen, Tunus, Mısır ve bölgenin diğer ülkelerinde IŞİD, NUSRA ve benzeri çeteler iktidar olacaktı ve erkeklere şalvar kadınlara da çarşaf giydireceklerdi.

Türkiye’nin bazı bölgelerinde olduğu gibi.

Kızların okula gitmesi, kadınların çalışması ve rahtça dolaşması kesinlikle yasaklanacaktı.

Taliban ülkesi Afganistan’da olduğu gibi.

Taliban’ı ve öncesinde Kaide’yi kuran CIA ve müttefiki istihbarat örgütleri ‘Arap Baharı’ sürecinde IŞİD, Nusra ve benzeri çeteleri kurup beslediler ve akıl almaz bir şekilde her alanda ve konuda yardım ettiler.

Özellikle medya, propaganda ve algı yaratma operasyonlarında.

Peki ABD’nin müttefikleri kimler?

Kanlı Arap Baharı sürecinde IŞİD, NUSRA ve benzeri örgütlerin başını çektiği ayaklanmaları finanse eden Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin çağ dışı, ilkel ve bağnaz ilişkilerin egemen olduğu iktidarları.

AKP’nin şimdi çok sevdiği kral, emir ve şeyhler.

Merak edenler çok uzaklara değil İdlib’e gidip bakabilir.

Orası uzaksa hacı-hoca takımının kontrol ettiği İstanbul ya da Anadolu’nun herhangi bir bölgesini gezebilir.

Olay; Mahsa’nın giyiminden dolayı ölüm olayı değil.

Olay; ‘yaratıcı kargaşa’ teorisiyle tek tek ülkelerimizi ve bütün olarak tüm coğrafyayı perişan etme olayıdır.

Olay; İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin uluslararası alanda süper bir güç olarak ortaya çıkması ve 1948’de İsrail’in Filistin toprağında kurulmasından sonra yaşananların özetidir.

Hikayenin devamı cumaya.

Salı günkü yazımda özetlemiştim bugün de devam edeyim batının iki yüzlülüğünü anlatmaya.

İrlanda, İskoçya ve Galler halklarının bağımsızlık ve özgürlük isteklerini kanla bastıran İngiltere, Afrika’yı perişan eden Fransa, kendi azınlık halklarına baskı uygulayan birçok Avrupa ülkesi ve son yüz yılda başta Latin Amerika olmak üzere onlarca ülkeyi işgal eden, isyanları destekleyen, darbe yaptıran ve her türlü pisliğin arkasında olan ABD şimdi Mahsa için gözyaşı döküyorlar.

Onları biliyoruz da onların algı operasyonlarına koyun gibi aldananlara ne demeli?

Hiçbir şeyden ders almıyorlar.

Son seçimlerde Kongre baskınıyla Amerikan demokrasisinin ne halde olduğunu ve bunak bir başkanın nasıl seçildiğini hep birlikte gördük ama İsrail’in her gün Filistinli gençleri öldürdüğünü, yaraladığını ve tutuklandığını kimse görmek istemiyor.

Olay; Mahsa’nın görünen saçından dolayı ölümü olayı değil.

Olay; Mollaların kadınları zorla çarşafa kapatma olayı değil.

Olay; her zaman ve her koşulda birilerinin ABD ve müttefiklerinin tezgahına gelme olayıdır.

Mollaların demokrasi anlayışını sorgulamak gerekirse, ki gerekir, o zaman her şeyi sorgulamak gerekir.

Türkiye’deki durum başta olmak üzere.

Son 11 yılda Suriye ve bölgede yaşanan karanlıkları ve bu karanlıklarda başrol oynama hevesine kapılan AKP iktidarını da.

195 ülkenin çoğunluğunda gerçek anlamda demokrasi, özgürlük ve insan haklarına saygı yoktur.

Demokratik bir seçimle hükümet ortağı olan Yeşiller Partisi’nin lider Baerbock dışişleri bakanı olunca ne çevreyi, ne barışı ne de ülkesini düşünmez oldu. Çarşaflı ya da türbanlı değil ama ‘Alman seçmen benim umurunda değil’ diyecek kadar savaşa meraklı bir kadın.

En taze örnek faşist Mussolini’nin izinden gideceğini açıklayan Giorgia Meloni’nin İtalyan seçimlerinde zafer kazanarak başbakan olması.

Birçok yerde bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Hepsi de başı açık, çağdaş görünümlü ama hepsi barış düşmanı.

Dönelim İran’a.

Körfez’in çağ dışı, ilkel ve bağnaz iktidarlarını destekleyen ABD ve müttefikleri Şubat 1979’de ülkesine dönüp Şah’ı deviren Humeyni’ye karşı daha ilk günden cephe aldı. Geçen 43 yıl içinde İran’a ambargo ve yaptırım uygulayanlar ülkeyi karıştırmak için her yola başvurdular ve vuruyorlar.

Bu da yetmeyince ajanlarını kullanarak İranlı bilim insanlarını Tahran’ın ortasında ve İranlı komutan Kasım Süleymani’yi Bağdat’ta öldürdüler.

Tüm bunlara bir şey diyemeyenler şimdi Mahsa’nın ölümünü fırsata çevirip kargaşa yaratmaya ve birilerine yutturmaya çalışıyorlar.

İran’ın Suriye’ye desteği olmasaydı uluslararası ve bölgesel yüz ülkenin destek verdiği IŞİD bugün Şam’da iktidarda Bağdadi de halifemiz olacaktı!.

Sonuç olarak;

Her ülkede insanlar kendilerini yönetecek iktidarları seçmekte özgürdür.

Demokratik bir şekilde seçilen iktidarlar ise yalnızca kendilerini seçenleri değil seçmeyenlerin hatta karşı olanların (kadın ve erkek) da özgürce yaşamalarını sağlamalıdır. Dinsel ve mezhepsel tercihi ne olursa olsun İran yönetimi de bunu yapmak zorundadır ama emperyalist ülkeler de İran halkının zenginlik, refah ve esenlik içinde yaşamasını engelleyen yaptırım, ambargo ve komplolarına son vermelidir.

Son hatırlatma;

1923’de Mustafa Kemal’in kurduğu laik ve çağdaş Cumhuriyet’in önünü kesmek için Anadolu’da gerici ayaklanmalarla yetinmeyen emperyalist ülkeler beş yıl sonra (1928) Mısır’da Müslüman Kardeşler örgütünün kurulmasını sağlamışlardı.

Yüz yıldır kavganın özü değişmedi ve satılmış kafalar olduğu sürece değişmeyecektir.

Kanlı Arap Baharı’nda yaşanan bu gerçeği yeterince kanıtlamıştır.

Özgürlük, demokrasi ve insan hakları sloganlarıyla sokağa dökülenler tezgahın gereği olarak önce kadın ve çocukları hedef almışlardı. Onların karanlık dünyasında kadının bırakın yeri, adı bile yok.

Bizdeki sapık ve sapkın düşünceli hoca ve şeyhlerin dünyasında olduğu gibi.

Olay bir çarşaf ya da türban ve örtünme olayı değil.

Olay beyinlerin ve ruhların özgür, çağdaş, doğru ve barıştan yana olma olayıdır.

Kadın ya da erkek farketmez ama olacaksa birlikte olmalıdır.

korkusuz

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM