Kennedy’ler Filistin için öldüler

GİRİŞ: 14.11.2022 08:58      GÜNCELLEME: 14.11.2022 08:58
Rasthaber -  Yahudi-Protestan dini-siyasi-iktisadi terbiyenin etkin olduğu ABD’de, Katolik Mesihi olmak, en az siyahiler kadar ırkçı-mezhepçi bir nefrete maruz kalmak için yeterliydi.  Özellikle İrlanda Katolikleri bu ayırımcılığı en çok yaşayan topluluktu. Bu siyasi iklimde babası varlıklı bir iş adamı ve Senatör olmayı başardı. Zira ailenin göç ettiği ABD’nin Boston kenti hem İngiltere Krallığına karşı “Amerikan Devriminin” merkeziydi hem de başta İrlanda, İtalya olmak üzere Avrupalı Katolik nüfus ve Rum Ortodoks Hristiyanların yoğun olduğu bir bölgeydi. Ecdadı, babası ve ailesi İngiliz Protestan işgaline karşı atalarının ülkesi İrlanda’nın milli kurtuluş mücadelesi ile maddi ve manevi dayanışma içinde oldu. Ailesi, İngiliz ordusuna karşı silahlı mücadele veren ve İngiltere tarafından terör örgütü olarak kabul edilen ve İrlanda bağımsızlığı için savaşan İrlanda Cumhuriyeti Ordusu (RAF) sempatizanı olarak tanıtıldı. Üç dönem arka arkaya ABD Başkanı olan Franklin Roosevelt, babasını 1938’de İrlandalı Katoliklerden en çok nefret eden ülke olan İngiltere’ye Büyükelçi olarak atadı. Babası Joseph (Yusuf) Patrick Kennedy, abisi ABD’nin ilk Katolik kökenli Başkanı John Fitzgerald Kennedy (JFK).

Abisi JFK, Harvard Üniversitesinde öğrenciyken 1939’da henüz 21 yaşında Filistin’i ziyaret etti. Babası Londra’da ABD Büyükelçisiydi. Anglo-Siyonist faaliyetlerin en can alıcı projesi olan Filistin meselesi baba Joseph Kennedy için dünyadaki siyasi gelişmeleri anlamak açısından hayatiydi. Çocuklarının bu meseleyi yerinde incelemek, İngilizlerin Arabi ve Yahudi politikalarını anlamak ve finans sektörünü kontrol eden Siyonist Yahudi sermayesinin İngiltere, Avrupa kıtası ve ABD üzerindeki etkisini yakinen tanımak için Filistin’de olmalarını ve konuyu incelemelerini önemsiyordu. Baba Joseph 1939’da İngiltere’nin talebi üzerine Londra’da Filistin meselesinin çözümü için bir araya gelen Arabi ve Yahudi heyetlerin toplantılarına katılmıştı. İngiltere’nin genelde Arabi coğrafyası, özelde Filistin’de ortaya koyduğu dış politika çelişkilerle doludur; 1915’te Filistin’i büyük Arabi coğrafyasının ayrılmaz parçası olarak deklere etti.

  
360p geselecteerd als afspeelkwaliteit

McMahon Deklarasyonu olarak bilinen bu taahhütname İngiltere adına Mısır komiseri (valisi) olarak 1915-1917 arasında görev yapan Sir Vincent Arthur Henry McMahon tarafından duyuruldu. 1916’da İngiltere gizli Sykes-Picot Antlaşmasının bir taraftarı olarak Osmanlı’nın yenilmesi sonrasında Arabi ve Anadolu coğrafyasının farklı dil, din ve mezhep toplulukları arasında parçalanmasını ve Filistin’in “uluslararası idare” altında olmasını talep etti. 1917’de Balfour Deklarasyonu ile İngiliz Dışişleri Bakanı James Balfour Yahudi Siyonistlere Filistin’de bir devlet vaadinde bulundu. Bu vaadini Avrupa, Arabi, Anadolu ve Asya coğrafyasında yaşayan Yahudilere, İngiltere’nin zaferi için sağlayacakları yardım karşılığında vermişti. Osmanlı idaresi sonrasında İngiltere Filistin’de hangi vaadini yerine getireceği konusunda zora düştü.

YAHUDİLERİN ÖZERK İDARESİ

Mevcut statüde, nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan Arabilerin devletinin yanında küçük Yahudi kantonların özerk idaresi en uygun çözümdü. Ancak Siyonist Yahudi projesi en geniş coğrafyada Filistin’de ve ötesinde bir devlet kurmak niyetindeydi. Bu amaca uygun olarak başta Avrupa olmak üzere dünya genelinden milyonlarca Yahudi’nin Filistin’e göç etmesini istiyordu. Daha çok toprağa ihtiyaç duyuldu. İngiltere bu göçü ve toprak satışını kısıtlayan ve yasaklayan 1930’da Passfield Beyaz Evrak (Passfield White Paper) kararını yayınlar. İngiliz Sömürge Bakanı Lord Passfield (Sidney Webb) tarafından hazırlanan ve İngiltere’nin resmi beyanı olarak ilan edilen bu siyaset, Siyonist Yahudi örgütlerin şiddetli tepkisine yol açar. Terör eylemlerine başvururlar. İngiliz sivil ve subaylarına yönelik suikastlar başlar. Yüzlerce insan bu eylemlerin kurbanı olur. 1939’a gelindiğinde İngiltere iki toplumlu iki devletli çözüm için karar alır.

‘SÜT VE BALIN TOPRAĞI’

İşte gelecekte ABD’nin Başkanı olacak olan JFK henüz 21 yaşındayken bu koşulların hüküm sürdüğü Filistin’deydi. Ordayken yazdığı notlarda kendisinin tabiriyle “Yahudi terör eylemlerinin” tüm şiddetiyle devam ettiğini yazmıştı. JFK, Siyonist lobilerin Yahudilerin göçünü teşvik etmek için, huzurun, güvenliğin “süt ve balın toprağı” olarak propaganda edilen Filistin’deki faaliyetlerini, kendi plan ve programları dışında bir çözüm kabul etmediklerini not etti. “Süt ve balın toprağı” tabiri daha önce İngiliz hanedanlığının İngilizleri uzak bir diyar olan Kuzey Amerika’ya göç etmelerini sağlamak için kullanılmıştı. İkinci Dünya Savaşı sonucu itibariyle bölgede İngiltere hegemonyasının yerine gelen ABD ve uzlaşma politikalarını benimseyen Başkan Roosevelt’in ani ölümü ve yerine geçen Başkan Truman’ın, Roosevelt’in Suudi Kralı Abdülaziz Bin Suud ile görüşmesi esnasında, “Arabilerin onay vermeyeceği kararlara ABD’nin taraf olmayacağı” sözünü rafa kaldırmış ve Siyonist Yahudilerin Filistin ve bölge tamahlarının tahakkuk etmesi için bütün imkanlarını hizmete sunmuştur.   

İSRAİL’İ ÇILDIRTAN MESELE

1951’de JFK, ABD Senatörü iken bir heyetle İsrail’i ziyaret eder. İsrail’in dostu olduğunu, Yahudilerin haklarının savunulması gerektiği yönünde açıklamalar yaptı. ABD’de yaşayan Yahudi topluluklarını hoşnut eden ifadeler kullanır. 1961’de JFK ABD’nin Başkanı olur. ABD-İsrail ilişkilerini korumasına rağmen bu münasebetin kayıtsız şartsız olmasına karşıydı. Arabi haklarına saygı duyulmasını, Filistin’de BM kararlarının uygulanmasını, Filistin devletinin tanınmasını, Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti olarak kabul edilmesini istedi. İsrail’i çıldırtan en önemli mesele, JFK’nın İsrail’e askeri ve mali yardımların Filistin’den tehcir edilen Filistinlilerin vatanlarına dönmelerinin kabul edilmesini şart koşmasıydı. 

 JFK’nin İrlanda meselesinde İngiltere’yi kızdıran kararlar alması, Filistin ve davasına sahip çıkan başta Mısır devlet başkanı Abdülnasır ile yakın münasebetler kurması düşmanlarının sayısını artırdı. Genelde Latin Amerika özelde Küba konusunda CIA ve Pentagon ile ters düşmesi, Küba devriminden kaçıp adaya en yakın eyalet olan Florida’yı mesken edinen fuhuş, uyuşturucu ve kumar baronlarının çıkarlarına darbe vurması, bardağı taşıran son damla oldu. Organize bir cinayetin kurbanı oldu. 1963’te Teksas/Dallas’ta katledildi. Bu çevreleri JFK’dan daha çok korkutan ise JFK’nın başkanlığı döneminde ABD Başsavcısı olarak görev yapan kardeşi Robert Kennedy idi.   

CESUR BİR HUKUKÇU    

ABD’nin en prestijli okulu olarak kabul edilen Harvard Üniversitesinde Siyaset Bilimi okudu. 1948’de mezun oldu ve kaderin cilvesine bakın ki Boston Post gazetesi muhabiri sıfatıyla ilk yurtdışı ziyaretinde Filistin’e gitti. BM’de iki devletli kararın çıktığı ve İsrail devletinin ilanına az kala Filistin’deydi. Bu ziyareti abisi JFK gibi babasının tavsiyesiyle yaptı. İngiltere’nin Filistin’deki idaresini eleştiren haberler yaptı. Siyonist Yahudi örgütlerin Arabi halka yönelik şiddet, baskı ve terörünü anlattı. Filistin’e sığınan Yahudileri “çalışkan, dayanıklı ve sert” olduklarını ancak radikal Yahudi örgütlerin amaçlarının Filistin ve bölgede çok ciddi sorunları beraberinde getireceğini not etti. Dinamik, başarılı, cesur bir hukukçu ve çok iyi bir babaydı. 11 evladı, 8 kardeşi vardı. Abisi Başkan JFK’nin ülkedeki hukuksuzluk, mafya ile mücadele ve dış politikada danıştığı en önemli yardımcısıydı.

Abisinin neden ve kimler tarafından öldürüldüğü hakkında bir fikri vardı. Başkan olacağını ve hesap soracağını söylüyordu. Siyasete soyundu. Demokrat Partinin aday adayı olarak çalışmalara başladı. 1968’de seçimin en son durağı olan Kaliforniya’da sandıktan birinci çıktı. ABD Başkanlığına çok yakındı. Zafer konuşmasını yaptı. Kaldığı oteldeki odasına normal güzergâh yerine “güvenlik nedeniyle” otelin mutfağından sokuldu. Ölüm onu orada bekliyordu. Katil olarak bir Filistinli Arabi Hristiyan tutuklandı. Adı Sirhan Bşara Sirhan’dı. Ailesi Filistin’de İngiliz ve Siyonist Yahudi işgale karşı mücadele etmişti. Bazı aile efradını dostlarını bu davada kaybetmişti. Ailesi tarafında ABD’ye Kaliforniya’da yaşayan akrabalarına gönderilmişti. Filistin ile dayanışma mücadelesine burada da devam etmişti. Hayatına bir kadın girdi. Bu kadın yıllarca sevgilisi oldu. Robert Kennedy’nin öldürülmesinden sonra sırra kadem bastı. Sirhan Bşara Sirhan cinayet olayını, nasıl cereyan ettiğini, neden orada olduğunu hatırlamıyor. 1989’da gazeteci David Frost’a verdiği mülakatta Robert Kennedy’i “İsrail’e verdiği destek, Yahudi devletine bombardıman uçaklarının verilmesi ve Filsitin halkına katledilmesine katkıda bulunması” sebebiyle öldürdüğünü söylediği iddia edildi. Daha sonraki yıllarda Kennedy’i kendisinin öldürmediğini, bunun için hiçbir nedeni olmadığını iddia etti.

İKİ ‘TEHLİKELİ’ LİDERDEN KURTULDULAR

Birçok araştırmacı Sirhan’ın bir ilacın etkisinde olduğunu ve beynini kontrol eden bu ilacın bilincini ve hareketlerini kontrol edemez hale getirdiğini söyledi. Basın Sirhan’ın Filistinli ve Arabi kimliğini öne çıkarıyor. Filistinlilerin ve Arabilerin Kennedy’den İsrail’i kayırdığı, Yahudi dostu olduğu için nefret ettiklerini ve bunun için öldürdüklerini işledi. John ve Robert’tan kurtulanlar bir taşla birçok kuşu avladılar. Önlerinde engel olan iki tehlikeli liderden kurtuldular. İngiltere ve İsrail'i rahatsız eden politikalar yerine, onların çıkarlarını gözeten Başkanların siyasetleri geldi. ABD kamuoyunda Kennedy sevgisi üzerinden Filistin, Müslüman ve Arabilere karşı derin bir öfke ve antipatinin oluşmasını sağladılar. Sirhan’a önce idam sonra müebbet verildi. 13 Ocak 2022’de federal af komitesinden bir heyet bırakılması yönünde öneride bulunur. Kaliforniya Valisi “suçunu halen itiraf etmediği için” af önerisini reddetti. Sirhan bugün 78 yaşında.

OLAY YERİNDEKİ iKİNCİ ŞAHIS

Robert Kenndy öldürüldüğünde 14 yaşında olan en küçük oğlu Robert F. Kennedy Jr. (İkinci Robert veya Genç Robert) 2018’de babasının katili olarak hapis yatan Sirhan’ı hapishanede ziyaret eder. Görüşme 3 saat sürer. Bu görüşmenin ardından cinayeti çok kapsamlı araştıran ve başından itibaren cinayet esnasında o mekanda ikinci bir şahsın olduğu ve öldürücü vurucu bu şahsın yaptığı, olay esnasında 28 kurşun izinin olduğu ve Sirhan’ın tabancasından çıkma ihtimalinin sıfır olduğunu söyler. Robert, Sirhan’ın, babasının katili olmadığı hususunda kesin kanaat sahibi olduğunu açıklar.

Türkiye 4 yıl aranın ardından İsrail'e büyükelçi atadı. Büyükelçi Şakir Özkan Torunlar'ın atama kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Katolik Kennedy ailesi Filistin için büyük bedeller ödedi. Filistin’i anlamadan, Filistin’e kurulan Yahudi devletinin ve arkasındaki mahfillerin amaçları idrak edilmeden Orta Doğu ve dünyayı iyi ve doğru okumanın mümkün olmadığını öğrettiler.

AYDINLIK

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM