ABD USS Gerald R. Ford (CVN-78) isimli uçak gemisi ve deniz
filosu, İngiltere'nin kraliyet ailesine bağlı savaş gemileri, Fransız uçak
gemisi ve diğer irili ufaklı kruvazörler Filistin açıklarında konuşlanmış
vaziyette. Böylesine kahpece bir vaziyet almakla Allah Teâlâ'dan değil,
kafirlerden korkan Müslüman ülkelerin başındaki siyasilere göz dağı veriyorlar
ve bu şekilde katil Siyonist çetenin daha rahat katliam yapmasını sağlıyorlar.
Mesele bu. Olayın diğer bir yönü ise yıllardır Filistinli özgürlük savaşçısı
mücahid gruplara silah ve mühimmat veren İran'ın olası bir fiîli saldırısı
karşısında hep beraber/topyekûn misillemede bulunmak için teyakkuz hâlinde
bekliyorlar. Haçlıların bugünkü ağababası büyük şeytan ABD olduğuna göre ve
ABD'nin nihai hedefi İran İslâm Cumhuriyeti'ni çökertmek olduğuna göre, bu
vampir sürüsünün Akdeniz'de bulunma sebebi de net bir şekilde anlaşılmış
olmaktadır. Bugün Siyonist çete için en büyük tehlike İran İslâm
Cumhuriyeti'dir. Zira İslâm inkîlabı kurulduğu günden itibaren Siyonist çetenin
ortadan kaldırılmasını hedef almış pozisyondadır. Devrim mesulleri İsrail'i
İslâm coğrafyasına saplanmış bir hançer olarak görmektedir. İslâm devriminin en
temel hedef ve amaçlarından biri bu hançerin, bu kanser tümörün oradan sökülüp
atılmasıdır. Bizzat İmâm Humeynî'nin talimatıyla Devrim Muhafızları Ordusuna
bağlı "Kudüs Gücü" bu amaçla kuruldu ve o gün bugündür sahada verdiği
mücadele ile, Siyonist çeteye ve Siyonist çetenin hamisi ABD'ye vurduğu sarsıcı
darbelerle sahada varlığını sürdürmektedir. 1982 senesinde Siyonist çete Güney
Lübnan topraklarını işgal ettiğinde Hizbullah'ın vurucu güç olarak devreye
girmesi ve ABD Deniz Piyade Karargahı'nı havaya uçurup, 320 askeri cehenneme
yollaması ve yine Fransız karagahını havaya uçurup, 100'e yakın Fransız
askerini itlaf etmesi "Kudüs Gücü" komutasındaki eğitim ve donatım
işlevi ile gerçekleşti. Kısacası Hizbullah'ın Siyonist işgal çetesine karşı
(direniş cephesinin en önemli bileşeni olarak) velâyet makamına bağlılık ve
sadakatle sürdürdüğü savaşla 18 yıl boyunca işgalcilere darbe üzerine darbe
vurarak 25 Mayıs 2000 yılında bi iznillah zafere ulaşmış oldu. Bu zaferde
(perde arkasında olsa da) en büyük pay elbette ki "Kudüs Gücü"nündür.
Bu nedenledir ki, Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymanî şehid
edildiğinde, Siyonist işgal çetesinin lideri Netanyahu, "Gelmiş geçmiş en
büyük düşmanımızdan kurtulduk" dedi. Ayrıca Netanyahu gazetecilere verdiği
demeçte defalarca dile getirdiği üzere, "Biz Gazze'de İran'a karşı
savaşıyoruz, zira Gazze'deki teröristler bize karşı İran'ın verdiği silahlarla
savaşıyorlar" demektedir. Yine bir TV programında Netanyahu'ya soruyorlar,
"Üç düşman ülkesi sayar mısınız? Netanyahu cevap veriyor: "İran,
İran, İran." Peki bu beyanatlar ve bu cevaplar bize ne anlatıyor? 57
Müslüman ülke içerisinde neden sadece İran? Neden Filistin davasına diğer
Müslüman ülkeler İran gibi sahip çıkmıyor? Böyle mi olmalıydı? Filistin
davasına sahip çıkmak sadece İran'ın mı uhdesinde? Diğer Müslüman ülkeler
nerede? Onların bu işte vebali ve sorumluluğu yok mu? Neden Filistin davasına
sağır kesilmiştir? Hadi Lübnan'ın ulusal ordusu yeterli değil, bu işi Hizbullah
üstlenmiş. Suriye'nin de hakkını yemeyelim, yıllarca İran'dan gelen silah ve
mühimmatın Hizbullah ve Filistinli savaşçı gruplara sevk edilmesinde lojistik
destek sağladı. Ayrıca Filistinli 10 küsur silahlı örgüte Şam uzun yıllar ev
sahipliği yaptı. Her bir grubun ofisleri başkent Şam'daydı. İstedikleri gibi
faaliyet gösteriyorlardı. (Bir gazeteci olarak bizzat Şam'a gidip oradaki
Filistinli grupların ofislerindeki faaliyet ve çalışmalarına tanıklığımız var.)
Suriye, Filistinli savaşçı gruplara arka çıktığından ve onlara bir takım
faaliyet imkânı sunduğundan dolayı şeytanî güçler Arap Baharı bahanesiyle
Suriye'nin başına nice gaileler açtılar. Golan Tepeleri'nin iadesi
teklifine rağmen Suriye hükümeti direniş
cephesine yardım etmekten geri durmadı. Üçüncü olarak, bir ülkeyi daha hesaba
katacak olursak o da Yemen olacaktır. ABD ve Siyonist çetenin talimatı üzerine
Suudi Arabistan yedeğine aldığı 8 Arap ülkesiyle birlikte 8 sene boyunca
Yemen'i bombaladı. Buna rağmen Yemen'e diz çöktüremediler. Şimdi ise Yemen
Siyonist çeteye savaş ilan ederek İran'dan tedarik ettiği füzeleri Tel Aviv'e
doğru fırlatmaya başladı. Ancak üzülerek ifade etmiş olalım ki, Yemenli
mücahitlerin attığı füzeleri Kürecik Radar Üssü sinyalizasyon ağı ile bölgedeki
ABD savaş gemisine bildiriyor ve anında harekete geçilerek füzesavar roketle
Yemen'den atılan füze imha ediliyor. Meşhur fıkrada geçtiği üzere adama
sormazlar mı? "Komutanım, şimdi sen, benden yana mısın, yoksa domuzdan
yana mısın?" Maatteessüf ki, olay bu! Aynı şekilde Yemen'in attığı füzeler
Suud rejimi tarafından da önleniyor. Her iki ülke için bu durum Siyonist katil
sürüsüne fiîlen destek olmaktır. Büyük şeytan ABD'nin güdümünde olmak böyle bir
şey! Bu nasıl bir ihanettir böyle? Diğer Müslüman ülkelerin başındaki
siyasîlerin suskunluğu ve olaya sağır kesilmesi aynı ihanete ortak olmaktır. Ey
Müslüman ülkelerin başındaki siyasîler, gözünüzün önünde mazlum Filistin halkı
çocuklarıyla, bebekleriyle, hamile kadınlarıyla, yaşlısı, genciyle canavarca
katledilirken sizin vicdanınızı hiç mi rahatsız olmuyor? Parçalanmış bebek
cesetlerini gördüğünüzde hiç mi kalbiniz sızlamıyor? Bu soykırıma, bu
canavarlığa son vermek için neden bir araya gelmiyorsunuz, neden ümmetin
liderleri olarak acil eylem plânı hazırlamıyorsunuz? Neden harekete
geçmiyorsunuz? Neden ümmet bünyesinde bir savunma gücü tesis etmiyorsunuz?
Kıbrıs Fatihi Merhum Erbakan Hocamız, 40 küsur yıllık siyasî hayatı boyunca,
"İslâm Birliği" ve "İslâm Savunma Gücü" deyip durdu ve bu
uğurda D-8'i kurdu. Merhum Hocamız ısrarla, "Siyonistler asla laftan ve
diplomasiden anlamaz, Siyonistler ancak ve ancak güçten anlar" diyordu. Ey
Müslüman ülkelerin başındaki liderler Merhum Erbakan Hocamız'ın askıya alınmış
bu projelerini mutlaka hayata geçirmelisiniz. Eğer bunu yapmazsanız hem Allah
Teâlâ nezdinde, hem ümmet nezdinde büyük bir vebâle girmiş olacaksınız. Şunu
bilmiş olun ki, eğer Gazze için, eğer Filistin'in işgalden kurtulması için
somut adımlar atmazsanız tarih sizi lanetle anacaktır.