Her an her iki cepheden İsrail’e karşı operasyonlar
başlatılabilir. Olayların gelişmesine bağlı olarak İran destekli Suriye, Irak
ve Yemenli Şii Husiler savaşın tarafı olabilirler.
Savaşın büyüme ve yayılma olasılığına karşın ABD bölgeye
yeni savaş gemileriyle uçak gönderiyor. ABD ile birlikte İngiltere bölgedeki
üslerinde kırmızı alarm ilan etmiş durumdalar.
Peki Amerikan ve İngiliz üsleri nerede var?
Türkiye, Pakistan, Irak, Suriye’nin kuzey doğusu, Kuveyt,
BAE, Katar, Bahreyn, Umman, Suudi Arabistan, Ürdün, Somali, Cibuti ve
Kıbrıs’da.
Hepsi İsrail’i korumak için.
Bu da yetmezse BAE, Bahreyn, Fas, Ürdün ve belki de başka
ülkeler İsrail’i koruyup kollayabilir.
İşler çok karışırsa Ruslar, Suriye’deki deniz ve hava
üslerini korumak için savaşın tarafı olabilirler.
300 günü aşkın bir süredir Gazze ve Batı Şeria’da ağır
silahları olmayan Filistinlilerle baş edemeyen İsrail çok ağır silahları olan
Hizbullah’la savaşa tutuştuğunda ciddi sıkıntılar yaşayacak ve belki de ilk kez
hezimete uğrayacaktır. Böyle bir olasılık söz konusu olduğunda İsrail hiç
çekinmeden nükleer silah kullanmayı düşünecektir.
Çünkü İran destekli Hizbullah karşısında yenilmek Hamas
karşısında karizması çizilen İsrail için yok olmanın başlangıcı olacaktır.
Böyle bir olasılık bölgede ve dünyada bir çok denklemin değişmesine yol açacağı
için ABD ve ABD’de egemen olan Yahudi lobileri buna izin vermeyecektir. Bunun
için el ele verip ‘Şii’ İran’ın bölgesel zaferini engellemeye çalışacaklardır.
Onlar gibi düşünen ve bu yönde tutum sergileyebilecek bölgesel ‘Sünni’
iktidarlar da vardır. Bu gerçeği bilen ve dünya petrolünün en az yarısının
geçtiği Hürmüz Boğazı’nı kontrol eden İran, doğu Akdeniz’i kontrol eden Suriye
ve Lübnan’la birlikte Kızıldeniz’in güney giriş ve çıkışını kontrol eden
Yemenli Husilerle her türlü olasılığa karşı hazırlık yapmış ve yapmaktadır.
İran aynı zamanda yüzde altmışı Şii olan Irak’ın yanısıra Bahreyn, BAE, Kuveyt
ve Suudi Arabistan’daki Şiiler üzerinden de hesap yapmaktadır.
Özetle katil ve terörist İsrail yüzünden bölgede cehennem
kapıları açılmak üzeredir. Ruh hastası Netanyahu ve koalisyon hükümetinin
ırkçı, siyonist ve radikal Yahudi partileri dinsel inançları gereği büyük savaş
yani
Armageddon peşindeler. Onlara göre böyle bir savaş kıyametin
habercisi olacak ve Yahudiler dünyaya egemen olacaklar. Yani dünyanın 8 milyar
Yahudi olmayanı dünyada sayıları 15 milyon olan Yahudinin kölesi olacak.
Dinsel metinler ve hayal gücünü bile zorlayan efsaneler öyle
diyormuş!. Bu metinlere yani nass’lara ve efsanelere inanan Netanyahu bu
rüyasını gerçekleştirmek için her türlü çılgınlığı yapacaktır. Yapabilirse
düşman bellediği herkesi öldürecek çünkü hiç kimsenin onu öldürebileceğine
inanmıyor.
Hikaye bundan ibarettir.
Çünkü emperyalist ülke ve güçlerin dışında dünyada ve
bölgemizde İsrail’e ve onun dinsel amaçlarına dolaylı-dolaysız ya da bilerek
-bilmeyerek hizmet eden çok sayıda siyasetçi, gazeteci, akademisyen, asker, iş
insanı ve bilumum tipler bulunmaktadır.
Örneğin Ekim’den bu yana tüm katliamlarına rağmen hâlâ
İsrail’i seven ve saçma sapan gerekçelerle onu savunanlar var.
Örneğin kanlı Arap Baharı sürecinde herkes dolaylı-dolaysız
İsrail’e hizmet etmişti.
Suriye ordusuyla savaşırken yaralanan ve ‘en hakiki Müslüman
biziz’ diyen radikal İslamcı teröristler İsrail helikopterleri tarafından
cepheden alınıyor, İsrail hastenelerine taşınıyor ve tedavi edildikten sonra
tekrar cepheye bırakılıyorlardı.
Aynı İsrail helikopterleri Suriye ordusu tarafından
kuşatılan ve bazıları Türkiye’de eğitilen 800 kadar Beyaz Miğferli ‘kurtarma
elemanını’ kaçırarak önce İsrail’e sonra da Ürdün’e taşımıştı. Adamlar özel
uçaklarla İngiltere’ye taşınarak örgütlerini kuran Mİ6 ve CİA’ye teslim
edilmişlerdi.
Bu gerçekler unutulur ve gereği yapılmazsa bu coğrafyada
kanlı projelerin sonu gelmez ve gelmeyecektir.
Beklenen savaş ne ilk ne de son olmayacaktır.
İsrail denilen ülke 1948’de bu coğrafyada yani Filistin
toprağında boşuna kurulmamıştır.
Hüsnü Mahalli