Rasthaber - ABD ve AB’den gelen son açıklamalar, NATO’nun geleceğinin belirsizliğine işaret ediyor. ABD’de NATO’dan çıkmak tartışılıyor, AB’de ise NATO’suz savunma planları yapılıyor. Bunu şimdiden “çok kutuplu dünya inşasının” en önemli başarısı olarak kaydedebiliriz.
Zira NATO, emperyalist ABD’nin küresel liderliğinin askeri
aygıtı olarak halkların, gelişmekte olan ülkelerin, Atlantik kampı dışındaki
ülkelerin ve toplamda Küresel Güney’in düşmanıydı. Hatta NATO, bünyesindeki
özel Amerikan araçları ile “hükümetleri/devletleri kontrol altında
tutmaya çalıştığı” için pek çok üyesinin de fiilen düşmanıdır.
ABD İLE AB ARASINDA 5. MADDE KRİZİ
Kuşkusuz NATO’nun dağılması çok hızlı olmayacaktır ama
Fransızların benzetmesiyle söylersek “beyin ölümü” başladı
bile. İşte ABD ile AB’yi karşı karşıya getiren Ukrayna sorunu da bu beyin
ölümünü ilerletiyor. Artık konu şu aşamaya gelmiş durumda:
ABD Başkanı Donald Trump, “NATO
üyelerinin ABD’yi savunacağını sanmıyorum” diyor. Ama ABD Savunma
Bakanı Pete Hegseth’in “Ukrayna’da olası bir barışı koruma
misyonu NATO’nun 5. maddesi kapsamına girmez” demesi de ABD’nin
NATO üyesi Avrupalıları Ukrayna’da savunmayacağı anlamına geliyor.
ABD’nin NATO’dan çıkmasını isteyen Kongre üyelerinin
açıklamaları, ABD’siz savunma dönemine geçildiğini belirten Avrupalı
siyasetçiler, kısacası Atlantik’in her iki yasasında NATO’nun geleceğine dair
olumsuz beklentiler artmış durumda.
AB’NIN YENİ SAVUNMA YOL HARİTASI
AB liderleri NATO’nun geleceğinin belirsizliği nedeniyle
toplanıp “Avrupa’nın daha egemen, kendi savunmasından daha sorumlu bir
yaklaşımla, stratejik bağımlılığı azaltacak bir genel savunma hazırlığı yapma” kararı
aldılar. AB liderleri bunu, şimdilik sonuç bildirgesine “NATO’yu
tamamlayıcı nitelikte” diye işlediler.
Zira NATO, emperyalist ABD’nin küresel liderliğinin askeri
aygıtı olarak halkların, gelişmekte olan ülkelerin, Atlantik kampı dışındaki
ülkelerin ve toplamda Küresel Güney’in düşmanıydı. Hatta NATO, bünyesindeki
özel Amerikan araçları ile “hükümetleri/devletleri kontrol altında
tutmaya çalıştığı” için pek çok üyesinin de fiilen düşmanıdır.
Ama daha dikkat çekeni ise sonuç bildirgesindeki “AB, benzer
şekilde düşünen AB dışı ortaklarla birlikte çalışmanın önemini vurgular”
cümlesiydi.
AVRUPA’NIN GÜVENLİK TAŞERONLUĞU
İşte AKP hükümetinin bir süredir yükselttiği AB bayrağı,
Avrupa’daki bu görüşlere dayanıyor.
Erdoğan’ın “Türkiyesiz Avrupa güvenliği
düşünülemez” sözleri, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Türkiye,
NATO’nun dağılması halinde oluşacak yeni Avrupa güvenlik mimarisinin bir
parçası olmak isteyecektir” demesi ve AKP medyasında adım adım “Ukrayna’ya
barış misyonu içinde Türk askeri gönderilmesi” fikrinin işlenmesi,
iktidarın ABD ile AB arasındaki çelişmeden yararlanma niyetini ortaya koyuyor.
Ancak AB’nin savunmasını üstlenme misyonu, son
tahlilde “Avrupa’ya jandarma olma” dilekçesi anlamına gelir ki
bu iç politikada ciddi bir kırılma doğuracaktır.
AVRUPA SİYASAL TOPLULUĞU
Öte yandan Brüksel’in “AB dışı ortaklarla çalışma” vurgusu,
elbette Türkiye’nin AB üyeliğine göz kırpması anlamına gelmiyor. O nedenle
AKP’nin Atlantik cephesindeki sorunlardan yararlanarak AB üyesi olmak istemesi,
hâlâ bir hayalden fazlası değildir.
Zira “NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini” düşünenler, “Avrupa
ordusunun kurulmasını” isteyenler ve “stratejik özerklik ile
ABD’den bağımsızlaşmayı” savunanlar, bu amaçla “Avrupa Siyasal
Topluluğu”nu oluşturuyorlar. İngiltere gibi AB’den ayrılan bir
Avrupa ülkesi ile Türkiye gibi AB ile Ortadoğu arasında “tampon ülke”
gördükleri bir NATO üyesini dahil edecekleri daha geniş bir siyasi platform.
AYNI ANLAYIŞ, AYNI GÖREV
Günün sonunda Türkiye açısından asıl sorular şunlardır:
Türkiye’ye tehditler nereden geliyor? Avrupa savunmasını Türkiye’nin üstlenmesi
ulusal çıkarlarımızla uyumlu mudur?
Çünkü AB liderlerinin belirlediği savunma stratejisi
şöyledir: “Rusya ve Belarus’un oluşturduğu tehditler göz önüne
alındığında AB’nin doğu sınırlarının savunulması, AB’nin tümünün güvenliği
içindir.”
Buradan hareketle Avrupa’nın savunmasını üstlenmek demek,
AB’nin belirlediği tehdit kapsamında, Türkiye’nin Rusya ile karşı karşıya
gelmesi demektir. Bu pratikte AB’nin doğu sınırını korumak için
Türkiye’nin Rusya’ya güneyden cephe açması anlamına gelir.
Bu da dönüp dolaşıp aynı görevin kabulü anlamına
gelmektedir, zira Türkiye’nin NATO üyeliği de esas olarak “Avrupa’nın
zaman kazanması için Türkiye’nin SSCB’yi oyalamasına” dayanıyordu.
CUMHURİYET