Fordo, Natanz ve Isfahan’daki nükleer tesisleri bombalamak,
potansiyel tehlikeleri açısından atom bombası kullanmak gibi bir şey. Ki bu BM
hukuku açısından suç. Bu, Trump’ın oyun tarzında yeri olan bir delilik.
Trumplojinin mantığı basit: Hedef için bütün araçlar kullanılabilir.
Şiddet ve müzakere
Müzakere masasına oturduğu İran’a karşı aylarca İsrail’in
saldırı tehdidini koz olarak kullandı. Hedef uranyum tesislerine kilit vurmak,
füze programını sınırlamak ve İran’ın Orta Doğu’daki kollarını kesmek, yani
‘direniş ekseni’ni bitirmekti.
Bundan sonuç alamayınca İsrail’in 13 Haziran’da başlattığı
bombardımanı, İran’ı teslim almak için kaldıraç olarak kullandı.
Lübnan’dakine benzer ‘kafa koparma’ taktiğine maruz kalan
İran hemen toparlanıp misillemelerle İsrail’in dokunulmazlığını yırttı ve
saldırganlığın bedeli olduğunu gösterdi. Vuruldu ve vurdu.
Bu kez Trump, ABD’nin savaşa girmesi tehdidini devreye
soktu. Ve sonradan “İsrail’i ABD kurtardı” diye itiraf ettiği sonuç için GBU-57
ve Tomahawklarla uranyum zenginleştirme tesislerini vurdu.
Trump bunu 12 günlük savaşı bitirme vuruşu olarak lanse
ediyor. Yalandan ‘savaşı bitiren’ ve ‘Nobel Barış Ödülü’nü hak eden adam rolünü
seviyor.
Trump, İran’ı her daim vurulabilir bir yere dönüştürmek,
rejimin işini bitirmek, olmuyorsa ülkeyi parçalamak gibi düşler için ABD’yi
topyekun savaşa sokmaya çalışan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Amerikan
Kongresi’ndeki destekçilerini frenlemek için sonuçları abarttı, “Uranyumu
gömdük, İran tekrar zenginleştirmeye dönemez” dedi.
İsrail’e de dönüp “Artık güvendesin” diyerek ateşkesi temin
etti.
Öfkeli MAGA tayfasına da ‘derdim savaş çıkarmak değil barış
yapmak’ diye göz kırptı.
Patronluk, vasallık ve asıl rota
Trump soykırımcı İsrail’in bir numaralı destekçisi ve
tedarikçisi. Fakat küstahça kibri ve narsist kişiliği Netanyahu tarafından
kazıklanmayı da kaldıramıyor. “İsrail’i kurtaran ABD oldu ve şimdi Netanyahu’yu
kurtaracak olan da yine ABD olacak” mesajı patronun kim olduğunu hatırlatan bir
sınır çizgisiydi. Yolsuz, rüşvetçi ve düzenbaz Netanyahu’yu yargının elinden
kurtarmak için ‘vasal’ devlete müdahale etti.
Fakat bu, ABD’yi yeniden büyük yapma büyüsüne sarmalanmış
hegemonyayı genişletme stratejisinde oluşan uyumsuzlukları gidermeye matuf bir
müdahale. İran’ı teslim almak hâlâ en önemli hedef ama buna ABD’yi sonsuz bir
savaşa sürüklemeden ulaşmak istiyor.
Projeye göre sütunlarını trilyon dolarlık deliklere çakan
Abraham Anlaşmaları, Trump’ın yeni Orta Doğu tasarımında mihenk taşı olarak
duruyor. Bu anlaşmaların önünde mayın olarak gördükleri direnci yok etmeleri
gerekiyor. İran’ı teslim almanın aciliyeti buradan geliyor. Düş bu ya, İran
mevcut ekseninden çıkarıldığında Amerikan hegemonyasını şahlandıracak bir pivot
ülke olacak.
Ve ayrıca Abraham’ın tekerine çakıl taşı gibi takılan
Gazze’nin halledilmesi gerekiyor. ‘Gönüllü göç’ adı altında sürgün faslına
geçerek soykırımı tamamlamayı da içeren bir ateşkes önerisi Trump’ın çok
katmanlı hesaplarını kurtarabilir. “Netanyahu’yu kurtarmak” İsrail liderinin
savaşa endeksli beka meselesini de çözüyor. Trump yönetilebilir ve
sürdürülebilir bir gerilim stratejisiyle teslimiyet haritasını genişletmek
istiyor. Fakat projede Netanyahu sapmalara neden olan kontrolsüz bir tetikçi!
Ona ‘patron azarı’ gerekiyor!
Abraham’ın ayağına takılan çakıllar
Trump inişli çıkışlı yöntem ve söylemiyle delilerin delisi
olsa da hedeften sapmıyor: Amerikan çıkarlarının önündeki blokları çözmek ve
arabayı zıplatan koşum atlarına ayar vermek. Gazze’de idareyi dört Arap
ülkesine bırakan, Hamas liderlerini sürgüne çıkaran ve Filistinlileri
‘hayırsever’ ülkelere dağıtan planla ateşkesi sağlarsa Abraham Anlaşmalarındaki
tıkanıklığı aşabileceğini düşünüyor. Bu ateşkeste İsrail hesabına ödül olarak
‘Gazzelilerin sürülmesi’, Batı Şeria’da işgal edilen yerlerin İsrail toprağı
sayılması ve Abraham Anlaşmaları ile Siyonist varlığın Arap kalbine taşınması…
Abraham’ın tekerine çomak kabilinden geriye Suudi
Arabistan’ın aradığı Filistin devletinin kurulması koşulu kalıyor. Küçük değil
ama küçültülebilecek bir mesele! Bağlayıcılığı olmayan yalandan bir taahhütle
Abraham için en büyük balığa zokayı yutturabilirler.
Aperatif olarak önden Umman’ı alabilirler. Suudilerin adımı
Endonezya, Katar ve Suriye’nin de İsrail’le ilişkileri normalleştirmesinin
yolunu açabilir.
Trump’ın yol haritasına uygun bir afiş Tel Aviv’de reklam
panolarına çıktı. Afişteki slogan; “Yeni Bir Ortadoğu'nun Zamanı Geldi!”
Ortada Trump, solunda Netanyahu, sağında Suudi Veliaht Prens
Muhammed bin Selman. İsrail’in emir eri Mahmud Abbas, Mısır’da Gazze konvoyuna
geçit vermeyen Abdulfettah el Sisi, İran füzelerini engellemek için yırtınıp
duran Ürdün Kralı Abdullah, İsrail’in sadık müttefiki BAE Başkanı Muhammed bin
Zayid, 2020’de Abraham Anlaşmalarına dahil olan Fas Kralı Muhammed, ‘tarafsız
arabulucu’ Umman Sultanı Heysem Bin Tarık, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn. Ve
tabii ‘dünün teröristi’ Ebu Muhammed el Colani.
Yeni Şam idaresi, İsrail’e verdiği güvenceler, direniş
eksenine karşı gösterdiği düşmanlık ve Filistinli örgütlerle ilgili kısıtlayıcı
önlemlerle o afişe çıkmayı çoktan hak etmişti.
Trump Riyad’da ona elini uzatıp yaptırımları kaldırırken
“Suriye Abraham Anlaşmalarına dahil olacak” şartını koşmuştu. Cihatçı Selefizm
ile Siyonist Selefizm arasında nikah kıyılıyor; nikah memuru da Trump.
Ver kurtul!
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi,
Kneset’teki gizli oturumda Tel Aviv’in Colani yönetimiyle günlük ve doğrudan
görüşmeler olduğunu, üst düzey temasları bizzat kendisinin yürüttüğü bilgisini
verdi. Suriye ve Lübnan’ı da Abraham Anlaşmalarına dahil olacak aday ülke
olarak tanımladı. İsrail, Suriye’nin güneyinde fiilen oluşturduğu tampon
bölgeyi, koparacağı tavizler için koz olarak kullanıyor. 8 Aralık sonrası işgal
ettiği Hermon Dağı’yla (Şeyh Dağı) birlikte bütün Golan Tepeleri’nden vazgeçtiğini
Şam’a kabul ettirmeyi hedefliyor. Hanegbi de İsrail’in tanınmasına karşılık
güney Suriye’den çekilebileceklerini ama Hermon defterini kapattıklarını
söylüyor. İran’a karşı Suriye ile ortak çıkarları paylaştıklarını vurguluyor.
Belli ki Colani’nin ortak düşmanlara karşı birlikte hareket etme mesajı
karşılığını bulmuş.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar da i24NEWS’e demecinde
normalleşme için Suriye'nin Golan’da İsrail egemenliğini tanıması gerektiğini
söylüyor. Yedioth Ahronoth’a göre İsrail ve Suriye ilişkilerini
normalleştirmeye hazırlanıyor. Hedeflenen anlaşma, İsrail'in Golan üzerindeki
egemenliğinin tanınmasını da içeriyor.
Suriye’de rejimi yıkan koalisyon büyük bir aydınlanma
yaşıyor: “Ver, kurtul”, “Toprakları unut, terör listesinden çık!” Akıl hocaları
da kuzeydeki komşudan…
Trump’ın özel elçisi Steve Witkoff’un ümitvar olduğu bir
diğer lider Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn. Bunun için Hizbullah’ın
silahlarını ellerinden almaları gerekiyor.
Düş bezirgânı
Uydu devletler listesi açık artırmaya çıkarıldı. Bit
pazarında düş bezirgânı!
Fakat masaya koydukları bu yemek çok kılçıklı:
- Savaşla teslim alamadıkları İran’ı yeniden savaş
tehdidiyle teslim almaya çalışıyorlar. Bibi’nin ‘Yükselen Aslan’ı, ‘Pers
Aslanı’nı uyandırdı. Mollaların İran’ı, bundan böyle rejimi yükselen İran
milliyetçiliğiyle tahkim etmeyi denerse şaşırtıcı olmaz. CNN’e bakılırsa şimdi
Trump gömdük dediği uranyumu İran’dan alabilmek için Tahran’a Arapların
cebinden çıkacak şekilde 30 milyar dolarlık finansmanı öneriyor. Teklifte
İran’ın dondurulmuş 6 milyar dolarının bırakılması da var. Vurduk olmadı,
verelim olsun! 13 Haziran’dan önce de bu teklifi yapabilirlerdi. Hatta şansları
daha yüksek olurdu. İran şimdi BM ile işbirliğini bitirme ve NPT’den çıkma
kartını çekiyor. İsrail-Amerikan saldırganlığı ile açılan bu yol nükleer
bombaya çıkıyor! Kendilerini kadiri mutlak sanan kibir abidelerinin düşünmesi
gereken yeni ihtimaller ortaya çıkıyor.
- Gazze planındaki iyimserliğe İsrailli yetkililer bile şaşa
kalmış gözüküyor.
- Hizbullah’ın denklemden düşeceği ve Lübnan’ın Siyonizmin
sunağına atılacağı öngörüsünün de altı boş.
- Lübnan’da İsrail’in 3 binin üzerinde ateşkes ihlaline
karşın Hizbullah’ın eylemsizliği ‘eline vur, silahını al’ cephesine cesaret
verse de mesele o kadar basit değil.
- Colani Golan’dan Kasyun’a doğru sallanan Demokles’in
Kılıcı’ndan emin olmak için İsrail’e jestler yapıyor. Lakin kucaklaşmayı
ağırdan almak zorunda kalabilir. Bunun Şam’ı aşan boyutları da var. Mesela
Netanyahu’nun Şam’la normalleşme için öne sürdüğü üç koşuldan biri “Türkiye’ye
Suriye’de üs verilmemesi”. Bunu Suriye Özel Temsilci Thomas Barack’a söylemiş.
Diğer koşul “Güney Suriye askerden arındırılacak.”
Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon’ın dediği gibi,
Netanyahu yutabileceğinden fazlasını ısırdı, ateşkes İsrail’i kurtarmak içindi.
Bunu İran için söyledi, ama aynı anda birden fazla yeri ısırıyor.
Bu yüzden “Önce Amerikacılar” bir noktadan sonra çıkıp “Önce
İsrailcilere” hele siz biraz geri basın demek zorunda kalıyor.
EVRENSEL