Filistin Bugünün Fedeğidir

GİRİŞ: 04.12.2023 11:35      GÜNCELLEME: 04.12.2023 11:35
Rasthaber - Bismillahirrahhmanirrahim

Günlerdir Filistinlilerin verdiği izzetli savaş devam ederken, bir taraftan da Hz. Zehra sa.'ın şehadetinin gerçekleştiği günlere ulaştık...

يَا نُورُ يَا بُرْهَانُ يَا مُبِينُ يَا مُنِيرُ يَا رَبِّ اكْفِنِي الشُّرُورَ وَ آفَاتِ الدُّهُورِ وَ أَسْأَلُكَ النَّجَاةَ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ

Ey Nur, Ey Delil, Ey apaçık, Ey Aydınlatıcı, Ya Rabbi, beni kötülüklerden ve asırların belalarından koru ve Sûr'a üfürüleceği günde senden kurtuluş diliyorum

Hırzı İmam Cevad as. ya da İmam Cevad as.'ın koruma duası olarak belirtilen bu dua da dikkat çekici bir nokta var ki; bu İslam alemi için Kudüs’ü de Hz. Zehra sa. da ayrı bir önemde ve konumda kılmaktadır...

Kudüs bir zamanlar hepimizin bildiği gibi Hz. Süleyman as. tarafından inşa edilmiştir, içerisinde Hz. Meryem sa. bile yaşamış; sadece Yahudiler için değil tüm tevhidi dinler için ayrı bir kutsallığı olan bir şehirdir. Buna rağmen; Yahudiler Müslümanlara 'Sizin bir dini merkeziniz var, o da Kabe'dir. Gidin kendi kıblenize ve Kabenize sahip çıkın, burası bizimdir.' derler ve Müslümanlar bu durumu kabul ederlerse; nasıl bir konuma ya da sonuca ulaşırız?

Böyle bir şeyi kabul etmek demek; İslam’ın tüm tevhidi dinlerle bağını koparıp, onların mirasından uzak, zamanın herhangi bir döneminde hüküm sürmüş bir din haline gelmesi ve dahası imamın duasında belirttiği gibi gelecekle de bağı kesilmiş bir tehlikeye duçar edecektir. Bundan dolayıdır kı; imam as. duasında 'asırların belalarından koru ' ifadesine yer verir. Yani geçmiş peygamberlerden aldığım bu emaneti sahibine yani; İmamı Zamana af. ulaşmasına kadar vazifeyi yerine getirmem hususunda bana yardımcı ol demektedir.

Islam‘ın geçmişle bağının kopmasının, sonra ki peygamberlerin müjdelediği ve onayladığı bir peygamberle değil sadece belirli bir zaman dilimi için ortaya çıkan, dolayısıyla mesajı ne evrensel olan ne de gelecek içinde bir görüş ve çözüm önerileri olmayan münferit ve kendi çağına müstakil bir din olacağını en iyi Allahu Teala biliyordu ki; İslam’ın ilk yayıldığı günlerde kıbleleri bir süre Kudüs oldu ve daha sonra Kudüs’ten de  önce bir kutsallığı olan Hz. Ademle, Hz. İbrahim'le kutsallığı şekillenmiş Kabe'ye yönelmeleri emredilmiştir.

Hz. Zehra sa.‘ın konumu da bizim için asırları birbirine bağlayan karakteristik özelliğinden dolayı ayrı bir önem taşımaktadır. Onun hakkında buyurulan; 'O nübüvvetle imameti birbirine bağlayan köprü gibiydi.' ifadesi Hz. Zehra sa.'ın tüm zamanları birbirine bağlayan kişiliğine teveccüh etmiş, değil sadece kendi çağının kadınları için ahir zamanda yaşanan zorluklarda imanlarını koruyan gelecekteki kadınların bile ölümsüz modeli olmadaki rolünü her daim koruyacağını ifade etmiştir.

Hz. Zehra sa.'ın hakkında birçok hadis nakledilmiştir ve ayet nazil olmuştur ki; diyemeyiz ki bu hadis veya bu ayet onun hakkındaki en önemlisidir. Zira rivayet edilen hadisler ve nazil olan ayetlerinde birbirlerinden müstakil olarak ele alınması doğru değildir. Çünkü bir ayet bir diğerinin tefsiri niteliğindedir ve müstakil olarak ele alınmaları muhtevasının tam olarak anlaşılmamasına sebep olacaktır.

Ama onun ve diğer Ehlibeyt fertleri hakkında nazil olan Mübahale ayeti özellikle Hz. Zehra sa.‘ın tüm asırlar için ebedi bir model olan rolüne dikkat çekmektedir. Zira Mübahale hadisesinde (Alı Imran 61) Hz. Resulullah saa’ın yanında hanım olarak sadece Hz. Zehra bulunmasına rağmen ayet de Allahu Teala onun için ‚ kadınlarımız‘tabirini kullanmıştır. Yani, Hz. Zehra gelmiş geçmiş ve dahası gelecekteki tüm hanımların temsilcisi olarak burada bulunmaktadır.‘ demek istemektedir Allahu Teala.

Hz Zehra sa. ve diğer Ehlibeyt fertleri hakkında nazil olan bir diğer önemli ayet vardır ki; tathir ayeti olarak biline Ahzab suresinin 33. ayeti de Hz. Zehra sa.‘ın önemli bir özelliğine daha işaret etmektedir. Bu ayet Müslümanlar arasında tathir ayeti olarak bilinirken; bazı kitaplarda bu temizliğin sadece Ehlibeyt as’a ait olmadığı, Ehlibeyt as.în şefaat gibi bazı yollarla sevenlerini de temizleyeceği ifade edilir.

'Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab´ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O´dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler. ' Cuma Suresi 2. Ayet

Cuma Suresindeki bu ayet de; sözleri Kurandan başka bir şey olmayan, Kuranı Kerimin ilmini onlardan öğrendiğimiz Ehlibeyt as.‘ın da kendi emirlerine itaat eden kimseleri şefaat yoluyla temizleyeceğini tasdik etmektedir.

Sorun şuradadır; Filistin halkı yıllardır Eyyami Fatimiye kültürüyle beslenen ya da yıllardır dünyanın diğer yerlerindeki Muharrem kültürünü yaşatıp Ehlibeyte ağlayan ve yas tutan bir millet olmadıkları halde; nasıl bu ağlamayı kültür edinmiş milletlerden misal olarak biz Türkiye şiilerinden öne geçtiler ve birbirleriyle dünyadaki ızdıraplara önem vermeyecek ve dahası şehadet için yarışır hale geldiler? Bizler nerde hata yaptık ki; ağlama kültürü daha da bizim hayal bile edemediğimiz bu yakınlıkla aramızdaki fasılaya neden oldu?

Kuranı Kerimin diğer ayetlerine baktığımız zaman; Eyyami Fatimiye günlerinden ya da Muharrem ayından insanların bir şeyi yanlış anladıklarının farkındayız. İtaat ya da amelin değil de muhabbetin temizleyici olduğunu düşünüyoruz. Bu nokta dikkate aldığında sorunun Eyyami Fatimiye kültüründe değil, bu anmayı bir aşamaya dönüştüremediğimizden kaynaklandığını görmek gerekir.

İslam İnkılabı Rehberi bir sohbetinde iyi amellerin günahlarla birlikte yapıldığı taktirde; günahların havuzun altından açılan bir su gibi tüm iyi amelleri alıp götüreceğinden bahseder. Ağlayacağım ama günah da işlemeye devam edeceğim diyen bir millet de ağlamak anma bile değil ancak insanın kendisini kandırmasıdır. Değil anmayı marifete götürecek bir merhaleye dönüştürmek esasen bizler ağlamayı günah işlemeye bir basamak haline getirmişizdir böyle bir mantıkla…

Allah Kuran’da tüm inananlara Hz. Asiye ve Hz. Meryem sa.‘ı örnek gösterirken; Hz. Zehra da ne gibi bir vasıf vardı ki Allahu Teala’nın sure sure ayet ayet överek bahsettiği bir Hz. Meryem sa.’dan bile üstündü, Hz. Asiye ya da hz Meryem’i değil de onu tüm mümine hanımların temsilcisi olarak tanıtmaktaydı mübahale ayetiyle?

'Allah, iman edenlere de Firavun’un hanımını örnek verir. O: “Rabbim! Benim için katında, cennette bir köşk yap! Beni Firavun’dan ve yaptıklarından kurtar; beni bu zâlimler topluluğundan halâs eyle!” diye niyâz etmişti.Bir de İmrân kızı Meryem’i de örnek verir. O, iffetini çok iyi korumuş, biz de ona rûhumuzdan üflemiştik. O, Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdîk etmişti. O, Allah’a bütün samimiyetiyle boyun eğen, O’nun emirlerine gönülden itaat eden¬ biriydi.' Tahrim Suresi 11-12 ayetler

Ayet de dikkat çekici bir nokta var ki; Hz. Fatıma ile bu hanımlar arasında bir kıyaslama yapabilmek için önemli bir teferruattır; o da hedefin ve marifetin farklılığıdır. Hz. Asiye cenneti zulmün son bulduğu, yani şahitlik etmek zorunda olmayacağı bir mekan olarak görürken; Hz. Zehra için cennet neydi?

Cennetle ilgili birçok ayet ve müminlerin konumuna ilişkin farklı muhtevalara değinilse bile; Hz. Zehra sa.'ın ilahi hedefini ve konumunu anlamamıza yardım edecek en önemli ayet Fecr Suresidir.

اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ   ' Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş bir halde Rabbine dön.' Fecr 28

Şimdi tahrim suresi ve fecr suresinde anlatılan iki cennet mantığına bakıldığında; birincisinde arzulanan zulmün son bulmasıdır. Yani Firavun ve firavun gibilerin hakimiyeti son bulsun ama fecr suresi bundan da öte bir arzudan bahsetmektedir ki; sadece Firavunların hakimiyeti bitmesin. İlahi öyle bir noktaya gelelim ki; senin hakimiyetin yayılsın, senin rızan her tarafı kaplasın; ilahi bir saltanatın altında yaşayalım.

Tekrar Filistinlilerin durumuna dönecek olursak; yaşadıkları zorluklar ve iman güçleri taktir edilecek değil imrenilecek büyüklüktedir. Bir tanesinden değil şikayet; Hamas hakkında bile olumsuz bir serzeniş çıkmamaktadır ağızlarından; batılı devletler Hamas’ı terör örgütü olmakla suçlamasına rağmen. Bu bile gıpta edilecek büyük bir fazilettir...

Ama Filistin'in sonu ne olacak? Bir taraftan Türkiye siyasetçileri de dahil olmak üzere iki devletli bir barış talebinde bulunmaktadırlar ki; vallahi bunu hz Asiye bile istememişti. Hem Firavun yaşasın hem Musa!

Filistin varlığını bugünün Fedek'i olmayı; velayetle bağını koparmadığı sürece devam ettirecektir. Ne zaman ki; yüreklerini zamanın münafıklarının çözüm önerilerine çevirdiler orada Filistin kaybettiğimiz bir Fedek olacaktır...

YORUMLAR

Yazar 7 ay önce
Bismillahirrahmanirrahim Bu yazı; Filistinde yaşanan savaşın ve mazlum halkının yaşadığı trajediye rağmen bazı müslümanların gündemlerine bile almaya gerek duymadığını gözlemleri, Filistinlilerin ise dünya onları yanlız bıraksa bile hz Zehradan nasıl bir güç alarak dimdik ayakta durdukları, tv kanallarına çıkıp şii kanaldan oldukları halde hz Zehra hakkında konuşurken; onun hz Meryem’den bile üstün olduğunu söyleyemediğimiz mazlumiyetinin gölgesi altında kaleme alındı. Dolayısıyla Filistinle hz Zehrayı; hz Zehranın ise Filistin için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışan gitgeller dolu oldu. Ama yazıda iki husus var ki; tekrar açıklık getirilmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Birincisi hedef hz Asiye ya da hz Meryemin makamını küçümsemek değildi. Zira onların islam Kültüründe ne kadar değerli olduğunu herkes bilir ama bu kadar azametlerine rağmen hz Zehra’nın onlardan bile yüce şahsiyeti gizlememiz gereken; bunu korkmadan utanmadan her ortamda tebliğ etmemiz gereken bir hakikattir. Kuranı Kerim’de hz Asiye bize Firavunun hanımı olarak tanıtılır. Yani Firavunla aynı yatağa başkoymuştur ama onun zulmüne ortak olmamıştır hatta saltanatını yıkmıştır. H z Asiye’nin nasıl şehadete ulaştığı rivayetleri; bu yakınlığın her iki cennet hanımı için de ne kadar zor şartlar altında elde edildiğini ortaya koymuştur bizler için. Ama hz Zehra’nın nasıl bir yakınlığa sahip olduğunu Allahu Tealanın hz Zehra sa.’ı tanıttığı ilk sure olan Kevser Suresinden bile anlayabiliriz. Allahu Teala sanki Allah Resulune ‘Biz sana Kevseri verdik.’ Diyerek şöyle demekteydi; o sırf senin kızın olduğu için seninle akrabalık bağı olduğu için üstün değildi. O cennet ehlinin ulaştıkları marifetle, yakınlıkla derece derece tanıyacakları bizim Kevserimizdi. O Kevser’di; dünya ehlinin tanımayacağı anlayamayacağı gariplikte, dünyaya sığmayacak bir cennet parçasıydı. Yani onu hakkıyla ancak biz tanırız ve tanıtırız diyordu Allahu Teala; ta ilk baştan bu gayeyle ele alınmış her tebliğin eksikliğini beyan ederek. Zordu Zehra sa.’yı tanımak ve tanıtmak, zira kitaplarla ilimle değil marifetle temizlikle tezkiyeyle yoğrulmalıydı bu çaba... İkinci bir husus Filistinle Fedek ilişkisidir ki; doğrudur Fedek geçmişte hz Zehra sa.’a bağışlanmış bir bağdı ama hz Zehra sa.’ın velayeti ispatlamaya çalıştığı odak noktaydı. Hz Zehra buradan başlamıştı çünkü ilk zulmün, onun kendisiyle nubuvvet arasında bağının koparılarak yapıldığını biliyordu. Şia Fatıma Nubuvvet ile İmamet arasında bir köprüydü şeklinde hz Fatıma’nın azametini dile getirmeye çalışırken; düşmanı da Fatımayı yok etmek demenin ilk önce nubuvvetle bağının kesilmesi demek olduğunu biliyordu. Hz Fatıma da bu yüzden ilk Gadiri Hum bayrak yapıp itirazını dile getirmedi, Fedekle başladı Velayete siper olmaya. Filistin ise; İslam Aleminin diğer tevhidi dinler menşeili olduklarını unutmamaları, Filistini gözden çıkardığımız taktirde islamın üzerine bir kalemle çizgi çekeceğimiz şeklinde görmemiz gereken bağımız ve çizgimizdi. Eksiklik kuldan, kemal Allahtan’dır. Kalemimi düzgün bir şekilde kullanmayıp sebep olduğum her yanlış anlaşılmadan ve sapkınlıktan dolayı Allah’tan af dilerim...
Haci Bayazit 7 ay önce
Heryerden pislik akıyor; artık Ülkede lağım Kanalizasyonu patlamış AB’den ABD’ye Azarbeycan’dan İşgalci siyonist İsraile kadar heryer pisliğin/oğlancılığın kuşatması altında; artık başlarına taş yağmanın zamanını bekliyorlar. - Akıl sahipleri şeytanın hiziplerinde atama terfi ve koordineyi sağlayan mahrem imamlar vardır; kimdir mahrem imamlar biliyormusunuz? - Tarikat şeyhlerimi? - Ebubekir’in göndermesi ile Ömer Vahy’in indiği evin (Hz.Fatima) mahremine saldırıyor kapıyı kırıyor’... bu mahrem imamlar bu saldırıyı -kutsuyor- bunun karşılığında takipçi taraftarlarının yatak odası mahremine giriyorlar; yani, hem kadına hem kocasına çöküyor; taraftar razı oluyor mahremin atama terfi keordinesinde payına düşeni alıyor; böylece deccalist sistemde hiyerarşik düzen sağlanıyor; şeytanın yardımcısı bütün hizipleri bu şekilde organize oluyordu’du artık bütün dünyada ifşa ile imha oldular. - Kapının arkasın’da hakkında Kevser Süresi inmiş Hz. Fatıma validemiz sıkışıyor çocuğunu düşürüyor. Hadisi Şerif’de Peygamber efendimiz Cenab-ı Allah Kızım Fatima’ya yapılan eziyet ile Gazaplanır; diyor. Batıl Parelel dinin temelleri böyle oluşuyor; cehennemin taşları böyle döşeniyor; akıl sahibi efendiler.
Haci Bayazit 7 ay önce
Allah’ın selamı rahmeti alemlerin emniyeti islamın beli ve omurgası ‘maneviyatın’ merhamet ve marifet kaynağı Hüseyni meşrep/direniş cephesi ile masum ve mazlumunların üzerine olsun. Bu bütün olaylar hesabın görülmesi ödül ve ceza için islam üzerinden iki kural’dan birine uygun gelişir. Kul, Vahy’i/Işığı (haram şüpheliden korunarak) öne Akıl/Gölgeyi arkaya alınca kalp maneviyat ve adalete meyleder kul üzerinde Rahmani hal oluşur dine uyar Hz Ali efendimiz meşrebi ile Peygamber efendimiz izine düşer Allah(c.c)ın hesabına olur; vakti gelince Allah(c.c) gelişmeyi yaratır. Veya Kul, Akıl/Gölgeyi öne Vahy’i/Işığı arkaya alınca üzerinde şeytani hal oluşur kalbi siyaset ve menfate döner dini menfaatine uydurur şeytanın izine düşer hesabına olur; Allah(c.c) bu gelişmeyide yaratır. Ama şeytanın hizbi her iki alemde kayben olur.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM