Her şeyin açık ve net olmasına rağmen insanoğlu kendi çıkar ve
hevesi için suları bulandırmaktadır. Ayni şeyleri kendine ve çevresine
tekrarlayıp insanların kendi kendilerini kandırmasıdır. Çünkü yaptığı veya söylediği
şeye kendisinin de inanması gerekir. “birisine
40 gün delisin dersen, 41ci gün o kişi kendisinin deli olduğuna inanır” der,
bir ata sözümüz.
Oyun ve sistem kuranlar, onlar yaptıklarına ve söylediklerine inanmazlar ama varacakları sonuca inanarak hareket ederle r. Bunu içinde ellerindeki her türlü araç ve gereçleri insanları yalanlarına inandırmak/ kandırmak için kullanırlar. İnanmış olan insanlar, onların istedikleri yolda yürüyen bir koyun gibidir.
Oyun kuranların kullandığı en iyi metod; korku & kaos pompalamak,
Rızk korkusu, geçim korkusu, terör & anarşi, Enflasyon, gelecek korkusu, vb.
Korku ve kaos, yöneticiler için olmaz ise olmaz bir hükmetme
anahtarı olmuştur. Korkuyu & kaosu gerçek kılmak için gerekli araç ve
gereçleri hiç çekinmeden kullanmaktalar. Toplumumuzda bugünkü adıyla Enflasyon,
deviz kuru, pandemi, beka sorunu kısaca gelecek korkusu vb. Sistem yöneticileri
(akıl hocaları) toplumları Korku ve kaosla sosyal yaşamlarını formatlayıp istedikleri
yeni uygulamaları insanlara alışkanlık ettirmekteler.
Ahlaksızlık toplum &
sosyal medya fenomeni
Kültürel ve inanç kurallarını gericilik, yobazcılık diye adlandırıp
hiçe sayıldığı, aksine her türlü ahlaksızlık & fuhşu “modernizim & çağdaşlık”
ve de zorbalığın da liderlik olarak adlandırıldığı insanların tüketim aracı kılınarak
toplumsal çöküşü sağlanmış bir ortamdayız. Toplumlar fakirleştirerek başka bir değişle
banka kartlarını insanların boynuna takılan bir köpek tasması gibi insanları
köleleştirip (geleceklerini ipotek ettirerek) sistem kurucular kendilerini koruma
altına alıp aynı anda da zenginleşmekteler. İnsanların nefsani ve isterik
arzularını körükleyerek her şeyi toz pembe (zevk & sefa) göstererek hürriyet,
özgürlük adıyla düşünme, akıl etme kapasitelerini kullanım dışı bırakmaktalar dolaysıyla
Tek tip insan, tek tip aile, tek tip toplum, tek tip inanç ve son olarak prototip
“tek tip insan”, insanlığı hür iradesinin silinmesi (köleleşme) ve insanlıktan çıkması.
İnanç kalpazanları &
sahte tarikatlar
Türk toplumunun temeli inanç dayalıdır ki bu minvalde asırlarca
hüküm sürmüştür. Fakat “laiklik” adıyla getirilen yapıda ahlaktan dinden yoksun
bırakılmış bir toplum haline sokulmuştur. İnsanlar kendi inancını yaşaması
için, dinini, inancını, kültürünü öğreneceği ehil kurumların yokluğu
tarikatların çoğalmasına sebep olmuştur. Bunun bilincinde olan sistem yöneticileri
insanları uyuşturmak (uysallaştırmak), düşünmelerinin önüne geçmek, kendi
sistemlerini güçlendirerek toplumları istedikleri gibi yönlendirmek ve en önemlisi
hakikati saptırmak için sahte tarikatlar oluşturmuşlar, oluşturdukları bu
tarikatlarla inananları inançlarından uzaklaştırdıkları gibi aşağılanmalarını
da sağlamış ve toplumun inançlı ve inançsız diyerek bölmüşlerdir.
İngilizler için Tarikat, Müslüman toplumları yönlendirmek ve
parçalanmak için kullandıkları birer yapılardır. Kültürümüz de Tarikat, daha çok
zaviyelerden oluşan hem sosyal dayanışma hem de insanların inançlarını
korunması için kompleks eğitim merkezidir. Fakat günümüzde bu sadece
politikacıların, sistem kuranların toplumları yönlendirmek için kullandığı bir araca
dönüşmüştür. Tarikatın oluşması için şeriatın (hakikat yolu) oluşması gerekir.
Hakikat yolunun oluşması için hakikatin sistem olarak hakim olması şarttır.
Protokol; 1-) Hakikat 2-) Şeriat, 3-) Tarikat. Günümüzün bir
çok tarikatları, GB, ABD ve Siyonist yapı elliyle güncelleşerek inançsız fakat
ideolojik bir yapıya bürünerek (ideolojini inancın yerini alması) terorist gruplara
dönüşmekte ve ümmet parçalanmakta. İslam’da tarikat var mıdır? Takva tarikatla mı
olur? Eğer insan & toplum, Allah’ı sadece kendine ait kılarsa ..ki Allah’ı sınırlamış
olur dolaysıyla her toplumun kendine has bir Tanrı'ları var demektir (TeHvid). O zaman hangi Allah gerçek olur?
Yahudiliğin ve Hristiyanlığın varlık sebebi bu zihniyete (inanca)
dayanmaktadır. İnsan & toplumlar, menfaatleri & çıkarları & hükmetme
arzuları doğrultusunda oluşturdukları yaratıcıyla hakikati saptırmışlardır.
Allah tektir ve O’ndan başka da ilah yoktur (TeVhid). Bilip bilmediğimiz, aklımızın
kavrayamadığı, hayal edemediği her şeyi kapsayan, Ateş’ten topraktan sudan havadan
oluşan canlı & cansız & madde & madde olmayan ve bilmediğimiz her
şeyin tek yaratıcısı Allah'tır.
Geline son
Gelinen son, insanlığın ilk başlangıç dönemi olmaktadır;
“Hani Rabbin meleklere,
‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.’ demişti. Onlar ‘Biz seni övgü ile
tenzih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler.
Allah, ‘Şüphe yok ki ben sizin bilmediklerinizi bilirim.’ buyurdu.”
(Bakara, 2/30). “Hani Rabbin, Adem oğullarının
sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler
kılmıştı: 'Ben sizin Rabbiniz değil
miyim?' (demişti de) onlar: 'Evet
(Rabbimizsin), şahid olduk' demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: 'Biz bundan habersizdik'
dememeniz içindir” (A’raf 172). “Demiştik ki: Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun,
dilediğinizi bol bol yiyin. Ancak şu ağaca
yaklaşmayın, yoksa haddini aşanlardan olursunuz.” (Bakara 286). “Şüphe
yok ki Şeytan, size düşmandır, sizde ona düşman olun. Onun taifesi, sizi yakıp kavuran ateş ehli
olmaya davet eder ancak” (Fatir 6). “Şüphesiz
biz seni, hak ile bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş
olmasın.” (Fatır, 24) “(Ey Peygamber!) Hevâ ve hevesini (kötü duygularını ve nefsânî ihtiraslarını) kendisine
ilâh edineni gördün mü?..” (Furkân, 43). “Onlara, “Allah'ın indirdiğine uyunuz”
dendiğinde, “Hayır, biz atalarımızı
üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Ya ataları akıllarını
kullanamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler de mi?” (Bakara 170)
Yazımın ilk girişinde açıklamaya çalıştığım gibi; İnsanlık
gerçekleri bilmesine rağmen bilinçli olarak sapıklığı ve yalanı tercih etmiştir.
Kimileri sapıklığı inancına alet edip yeni “inançlar” uydurmuş, kimileri de varlık
sebebi olan yaratıcıyı inkar ederek yeni beşeri dinler icat etmiştir ki biz
buna genel olarak insanlığın cahillik dönemi diyebiliriz. Bu cahillik tam
olarak KARA CAHILIKTIR. Hakikatin aşikar olmasına rağmen inkar etme yada Hakikat
yerine menfaat & çıkarı için hakikati saptırmaktır.
Dünyamız, zalim, ahlaksız, vicdansız, sahtekar, putperes, münafık,
mürtettin kısaca direkt & dolaylı şeytan hizmetkarları insanların amelleriyle
tam olarak kara cahiliye dönemine girmiştir. Hakikati savunanların da bir avuç olduğu
ve zulüm gördüğü bir hal almıştır.
Dünyamızın yaratılış fıtratı, yer yüzündeki bu kadar zulmü,
inkarı (yalan), adaletsizliği, anarşiyi ve ilahi düzenin değiştirilmesini kabul
etmeyecektir. Çünkü Yaratıcı “ALLAH”, her şeyi belirli bir düzen ve kural üzerine
yaratmıştır. İlahi düzen ve kurallar asla değişmemektedir fakat insanoğlu kendini
kural ve düzen kurucu olarak görmesi neticesinde ilahi kuralları kendisine verilmiş
olan akıl ile değiştirmeye çalışmaktadır. İnsanoğluna Aklı veren yaratıcı insanın
neye ve ne kadar muktedir olduğunu ve ne yapacağını da çok iyi bilmektedir. O
zaman diyebilirsiniz ki ne den bu kadar zulüm (kötülük)? Allah insana hür iradeyi verdiği gibi insana doğuştan
iyiyi & kötüyü ayırt etmesi için
referanslarda vermiştir. Fakat insan, gözüyle gördüğü zulme ve vahşette yukarda
saydığımız sıfatlardan ötürü seyirci kalabilmekte ya da ortak olabilmekte buda
kendisine doğuştan verilmiş olan sıfatları kaybetmesine ve neticede zulüm &
kötülüğün artmasına vesile olmaktadır.
İlahi inancımız (Yaratanımız) der ki; “Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut
kesmişlerdir; artık onlardan korkmayın benden korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve
size din olarak İslam'ı seçip-beğendim.” (Maid 3). Dolaysıyla bir
peygamber gelmeyeceğine göre insanlığı bu sapıklıktan ve zulmümden kim ve nasıl
kurtaracak? Ya da İlahi olmayan inanç doğrultusunda insanlığı adil & dürüst
ve hakkaniyetli olarak bu sapıklıktan ve zulmümden kim kurtaracak?
Allah (cc), insanlık ne zaman azmışsa bir lider/ bir Önder/ bir
rehber / (Peygamber & Nebi) yollamış ve insanların hakkaniyet ve doğru yol
yönelmesini sağlamıştır. Artık ne bir peygamber ne bir ilahi kitap gelecektir.
Allah (cc), İnsanoğluna sonsuz hür iradeyi verirken, isyankar ve kan dökücü, zalim
olacağını da bilirken sizce bu günleri hesap etmemişimdir?
Allah (cc), tabi ki bugünleri hesap etmiştir. Bizlere yolladığı
kitabında aktarmış ve yol göstermiştir. “‘Biz
seni övgü ile tenzih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek
birini mi yaratacaksın? dediler. Allah, ‘Şüphe yok ki ben sizin bilmediklerinizi bilirim.’ buyurdu.”
Fakat insanoğlunun yaptığı her şey sınırlı, belirli ve sadece tekrardan
ibarettir. İnsanoğlunu güçlü ve hür
kılan insanın kendisine hükmetmesidir ki oda Allah'ın ona verdiği hür iradesine
sahip olması ki insanın devamlı vermesi gereken mücadelesi de budur. İnancımız buna
cihat el Ekber (büyük mücadele/savaş) demiştir. Cihattaki asıl amaç
insan öldürmek & toprak sahibi olmak & insanlığa hükmetmek değildir. İnsanın
kendi nefsani arzu ve isteklerinin önüne geçerek/hükmederek hür iradesine (kendine
verilen ilahi güce) sahip olmaktır.
Geline son nokta;
Allah (cc), bütün peygamberler aracılığıyla ilan ettirdiği TEVHID inancının yer yüzüne hakkim olması olacaktır. “Ağızları (propagandaları) ile Allah’ın nurunu
söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler
istemese dahi, Allah nurunu tamamlayacaktır” (Saff 8). Bunu
gerçekleşmesi; Musevi, Hristiyan Müslümanlardan oluşan Allah'ın seçtiği Önder/ Rehber/
Liderin emrinde TEVHID inancı üzeri verilecek
mücadele. “Onlar âyetlerimize kesin bir şekilde iman ederek kitaba uymakta
sebât gösterdikleri ve bu uğurda başlarına
gelene sabrettikleri sürece, içlerinde bizim emrimizle insanlara doğru yolu
gösterecek imam/Rehber yolladık.”
(Secede 24). “Biz onları, emrimizle insanlara doğru yolu gösteren önderler yaptık. Onlara hayırlı işler yapmayı, namazı
dosdoğru kılmayı ve zekâtı vermeyi emrettik. Onlar, kendilerini sadece bize kulluğa adamış kimselerdi.” (Enbiya
73)
Yine kendine Müsevi, Hristiyan ve Müslümanım diyen fakat
inkarcı, putperest, sahtekarların (munafıkların) oluşturduğu ve onları ateşe götürecek
liderin emrinde TEVHID inancına karşı olacak bir savaş. “Biz onları (inkâr ve isyanları nedeniyle) ateşe çağıran (zulüm ve kötülük) önderleri kıldık; kıyamet günü ise
(ne kendileri ne de peşlerinden sürükledikleri, kesinlikle ve hiç kimseden
destek ve) yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas 41)
Dünyamız ilahi kurallar itaat ettiğinden dolayı zulüm için kullanılan
teknoloji zulüm sınırını aşınca işe yaramayacak çünkü zalimler teknolojiyi devamlı
bir yıkıcı silah olarak kullanarak teknolojini yok olmasını sağlayacaklar.
Bizler, ya Allah'ın doğru yolunu gösteren önderleri/ Rehberleri
takip etmek olacak ya da Ateşe çağıran zalim önderlerin peşine takılmak olacak.
Kazana taraf, en çok zulüm yapan, sahtekar & yalancı, münafık
ve müşrikler olmayacak. Siyonist yapı, Gazze’de onca yıkım yapmasına rağmen
hala savaşı kazanmamıştır fakat kendine Müslüman diyen ülkelerin
sahtekarlıkları iki yüzül halleri ortaya çıkmıştır daha kötüsü Müslümanların Müslümanları
öldürmesine vesile olmuşlar ve olmaya devam edecekler.
Kazana taraf; Bir
avuç olsalar bile Allah'ın taraftarları olacak. “Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin
ta kendileridir.” (Maid 56)
Hak ve batıl (hakikat = Tev-hid ve yalan=Teh-vid) arasındaki
mücadele. Ülkemizi yönetenler, menfaat & çıkar diyerek ordumuzu, halkımızı ateşe
çağıran (zulüm ve kötülük) önderinin peşin takmazlar inşallah!!!?
Mustafa Kemal
TASPINAR 17 ARLIK 2024