Gerçek Vaad Operasyonu Denklemleri Direniş Ekseni Lehine Değiştiriyor

GİRİŞ: 17.04.2024 15:08      GÜNCELLEME: 17.04.2024 15:08
Rasthaber -  Arap dünyasının önde gelen analistlerinden ve Ray el-Yevm gazetesinin editörü Abdulbari Atvan, yeni makalesini İran İslam Cumhuriyeti'nin işgal altında olan Filistin'deki Siyonist rejime karşı misilleme operasyonuna ayırdı ve şunları yazdı:

"Filistin direnişinin son 7 aydır Aksa Tufanı operasyonu çerçevesinde gerçekleştirdiği mucizeleri kabul etmek istemeyenler, İran İslam Cumhuriyeti'nin Siyonistlere karşı tarihi operasyonunu küçümsemeye çalışan ve İran'ın bu önemli füze ve İHA operasyonunun zaferini kabul etmek istemeyenlerle aynı kişilerdir.

Düşmanların İran'ın Misilleme Operasyonlarını Küçümseme Konusundaki Gülünç Çabası

Konunun daha iyi anlaşılması için biraz daha açıklayalım: İsrail'in büyük bir bölgesel güç olduğunu ve iki hafta içinde direniş hareketlerini yok edip Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirdiğini iddia eden taraflar, işgal rejiminin İran'a yönelik saldırganlığına ve birçok yetkilinin şehit olduğu Şam'daki konsolosluğuna saldırı düzenlemesine İran'ın tepkisi konusunda sosyal medyada defalarca şüphelerini dile getiren taraflarla aynı kişiler. Ancak İran İslam Devrimi'nin dini lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, İran'ın bu Siyonist suça karşılık vereceğini ve işgalcilerin pişman olacağını duyurmuştu.

İran'ın tepkisinden şüphe duyan aynı taraflar, İran İslam Cumhuriyeti'nin işgalci düşmana karşı yürüttüğü önemli operasyonun ardından iddialarında ve tahminlerinde yanıldığını kabul etmek yerine yeni bir manevra başlatarak gülünç bir iddiada bulundular. İran'ın bu tepkisinin bir "gösteri" olduğunu ve ABD ile İran arasında daha önce yapılan gizli bir anlaşmanın sonucu olduğunu belirttiler! Bu saçma ve anlamsız iddiayı savunurken, İran'ın Siyonistlere yönelik saldırısında neden bir tek İsraillinin bile öldürülmediğini söylüyorlar.

İran Asla Savaş İstemediğini Gösterdi

Bu boş iddialara cevap vermek için öncelikle İran İslam Cumhuriyeti yetkililerinin sözlerine dönüyoruz. İranlı yetkililer, bu operasyonun Siyonistlerin Şam'daki İran Büyükelçiliği konsolosluk bölümüne karşı işlediği suçlara misilleme niteliğinde bir tepki olduğunu ve bu operasyonun misyonunun doğru bir şekilde yerine getirildiğini ve İsrail yeni bir aptallık yaparsa İran'dan daha sert bir tepkiyle karşılaşacağını vurguladı. Batılı askeri uzmanlar, İran'ın saldırısında sürpriz unsuru kullanmamasının ve bu operasyonun başladığını kamuoyuna duyurmasının hiçbir şekilde ülkenin özgüven eksikliği veya örneğin operasyonun sonuçlarından "korkmasının" bir nedeni olmadığına inanıyor. Bunun nedeni daha ziyade İran'ın Siyonist rejimin tuzağına düşmek istememesi ve tüm bölgeye zarar verecek bölgesel bir savaşa girme niyetinde olmamasıdır.

Filistin direnişinin gerçekleştirdiği Aksa Tufanı operasyonu, İsrail'in caydırıcılığı efsanesine son verdi. Tıpkı 2021'de General Kasım Süleymani suikastında Amerikan terör suçuna ilk tepki olarak İran'ın ABD'nin Ayn'ul Esed üssünü bombalayarak ABD'nin caydırıcılığına son verdiği gibi. İran bu saldırı ile ABD'nin bir süper güç olarak güvenilirliğini ve hegemonyasını yok etti ve Amerikalıların Kabil'den kaçış senaryosunun önünü açtı.

İran, Gerçek Vaad Operasyonu'nda Ahlaki ve İnsani Değerlere Bağlılığını Kanıtladı

Bugün tüm dünya, Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne yönelik, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 34.000 sivilin şehit olmasına yol açan vahşi ve soykırım savaşına tanık oluyor. Bu acımasız düşman saldırısında Gazze'de 100.000 sivil yaralanmış, bu bölgedeki evlerin %88'inden fazlası yıkılmış olup, işgalcilerin bu suçları halen devam etmektedir. Ancak İran'ın operasyonu neden sadece düşmanın askeri mevzilerini hedef aldı ve tek bir İsrailli sivilin bile ölümüyle sonuçlanmadı meselesi ise Batı'nın bölgedeki temsilcisi gaspçı Siyonist rejim ile 40 yıldan bu yana ABD ve Batı'nın yaptırımları altında olan bir ülke olan İran İslam Cumhuriyeti arasındaki insani ve ahlaki değerler arasındaki büyük farkı gösteriyor.

İran'ın bu misilleme operasyonu Gazze Şeridi'ndeki Filistin direnişini de güçlendirerek işgalci ve saldırgan Siyonist rejime güçlü bir darbe indirdi ve Gazze'nin yalnız olmadığını, işgalci rejime karşılık verme ve onu cezalandırma cesaretine sahip en büyük İslami gücün (İran) arkasında durduğunu gösterdi. Bu arada, Arap ülkelerinin sessizliği ve zayıflığı içinde Filistin halkına ve direnişine her zaman destek verenin İran olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekir.

İran'ın Misilleme Operasyonu, Denklemleri Direniş Ekseni Lehine Değiştiriyor

Filistinlilerin bu kararlılığı, Gazze Şeridi'ndeki cesur direnişi ve İran'ın işgalcilere karşı son dönemdeki operasyonları, Arap-İsrail çatışmasında radikal bir değişime işaret ediyor ve Arapların 75 yıldır aşağılandığı bu durumdan sonra tüm denklemleri direniş ekseni lehine değiştiriyor. İran'ın kendi topraklarından doğrudan bu rejime karşı gerçekleştirdiği operasyonun ardından İsrail'in yapacağı her türlü aptalca eylemin, bölgedeki işgalci varlığının sonunun başlangıcı olacağı açıktır. Çünkü Netanyahu ve onun işgalci yerleşimcilerini büyük ve ateşli sürprizler bekliyor.

İran'ın Siyonistlerin herhangi bir yeni aptallığına tepkisi, son operasyondan birkaç kat daha sert ve güçlü olacaktır. Dolayısıyla Siyonist rejim ve onun ordusu ve istihbarat servisleri, Hamas diye adlandırılan bir harekete ve onun İslami Cihad gibi diğer gruplardaki kardeşlerine karşı, 7 ay sonra ve Amerika'nın her düzeyde tam desteği altındayken hiçbir şey yapamamışken İran gibi büyük bir bölgesel gücü yenebilecek kapasitedeler mi? Bu sorunun cevabı Gazze'deki savaş cephelerinin duvarında yazılıdır ve bunu yakında Netanyahu'nun saldırı tehdidini korkudan yerine getiremediği yer olan Refah'ta da göreceğiz.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM