- Onlara şeytanin hizmetçileri ne Allah’a ne onun Peygamberi
Musa & Isa (as) inanmıyorlar. Musa
(as) adını kullanarak Yahudi halkları, dünyada ırk, renk, inanç fark etmeksizin
insanlık arasında en nefret edilen ve istenmeyen halk yaptılar.
- Filistin’i bombalarıyla dümdüz yapabilirler, tüm Filistin
halkları yok edebilirler ama şunu iyi bilsinler ki Filistin yine Filistin halklarına
kalacak ve orda sonunda bir tane bile Siyonist Yahudi halk kalmayacak. Çünkü
onlar, Allah’ın zalimleri gazabıyla yok edeceği topluluktur. Vicdan sahibi
dünya insanları tek bir yürek olarak onların tepesine en yakın zamanda
inecektir.
-Vicdan sahibi Yahudi halklara sesleniyorum; başınızda sizi
temsil ettiğini söyleyen şeytanın kuduz köpeğini durdurmazsanız bilin ki o
şeytanın kuduz köpeği sizlerin de yok olmasını sağlayacaktır. Bu girişten sonra
daha önceki yazımı alttaki gibi hatırlatıyorum.
Terör devleti İsrail, savaşı kaybetti. Öyle ki artık
kendisine yeryüzünde konum bulamayacak hale geldi.
Siz zannediyorsunuz ki kadın, çocuk demeden bombalarla
masumları katleden bu terör yapısı güçlüdür; dünyaya hükmetmektedir. Eğer böyle
düşünüyorsanız, onların zihinleri uyuşturan propagandasına teslim olmuşsunuz
demektir. Oysa bu terör yapısının gerçek anlamda hiçbir gücü yoktur. Peki, bu
kadar zulmü nasıl işliyor? Daha önceki yazılarımda ayrıntılarıyla anlattım ama
size bir gerçeği daha söyleyeyim: Bu zulmü, bize güvenerek yapıyorlar.
Evet, yanlış duymadınız: Bize güvenerek. Batılı devletler
—Avrupa ülkeleri ve ABD yönetimleri— bu yapıyı açıkça, dolambaçsız ve doğrudan
destekliyor. Gemiler dolusu silahlarla, askerî birliklerle, uçak gemileriyle
Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya onları maddi olarak destekliyor. Ancak bu
destek, sahada değil; yalnızca moral ve güven şeklinde. Asıl destek, Müslüman
ülkelerin ikiyüzlülüğünden ve suskunluğundan geliyor. Filmi seyreder gibi olan
biteni izliyorlar; gerçeği söylemekten, zulmü açıkça lanetlemekten kaçınıyor,
Filistin’e verilen desteğin önüne geçiyorlar. İşte bu tutum, zalimlere fiilî
destek anlamına geliyor.
Müslüman yöneticiler bu imtihanı kaybetti. Aynı şekilde Batı
da insanlık sınavını kaybetti. Kime karşı? Hem Filistin’deki mazlumlara hem de
kendi insanlıklarına karşı. Bu savaşın gerçek kazananı ise sabrıyla,
direnişiyle, şükrüyle ve insanlığıyla mazlum Filistin halkı oldu.
•Terör yapısı savaşı kaybetti çünkü zihinlere kazınan
“İsrail her şeyi yapar” masalı sona erdi. Bir avuç Filistinliye tonlarca bomba
yağdırmalarına, sayısız füze kullanmalarına rağmen, Filistin halkını
yenemediler. Filistin hâlâ ayakta ve kendini savunmakta.
•Terör yapısı savaşı kaybetti çünkü artık insanların
kalbinde onlara karşı kin ve nefret var. Zaten dünya onlara dardı; şimdi ise
tamamen dar gelecek. Gidecek yer bulamayacaklar. Korkuyla yaşamak zorunda
kalacaklar. Zaten korkak oldukları için hiçbir yere de gidemeyecekler. Gasp
ettikleri topraklara kendilerini hapsettiler ve oradan çıkarılacakları gün de
gelecek.
•Bu yapının kaybı yalnızca askeri değil; aynı zamanda
kültürel ve psikolojiktir. Hollywood filmleriyle, müzikle zihinleri uyuşturmaya
çalıştılar ama işledikleri zulüm, vicdan sahibi insanların yüreğini dağladı.
Artık kendi insanları bile onları desteklemiyor. Ordu içindeki çözülmeler,
firarlar, intiharlar, sanatçıların ve bilim insanlarının desteğini çekmesi
bunun göstergesidir.
•Bu savaş, uyuyan nice Müslüman’ı uyandırdı. Filistin’de tek
bir kişi bile kalmasa, dünya üzerindeki her Müslüman birer Filistinli
olacaktır. Ve eninde sonunda, adaletin balyozu o zalimlerin tepesine inecektir.
O gün yakındır.
•İsrail, işlediği zulümle hem kendini yıktı hem de Yahudi
halkını dünyada istenmeyen bir konuma getirdi. İnsanlar, “Hitler keşke
saldırmasaydı” noktasından “Hitler belki de haklıydı, çünkü bunlar insanlığa
sadece zulüm getirdiler” fikrine sürüklendi. Yalanlarıyla kendi kendilerini
vurdular. Hatta Amerikalı asil bir Yahudi profesör bile bunu açıkça dile
getirdi.
Dünya, zalimlerin son bulduğu bir doğum sancısı yaşıyor. ABD
ve İsrail’in siyonist yapıları son demlerini oynuyor. Bu nedenle daha da
acımasızlaştılar. Tıpkı ölümünü hisseden köpeğin cami duvarına işemesi gibi…
•Terör yapısı savaşı kaybetti çünkü zulüm ebedî değildir.
Zulümle yoğrulan bir yapı, eninde sonunda daha büyük bir zulümle yok edilir.
Dünya halklarının öfkesi onları er ya da geç tarihe gömecektir.
•Terör yapısı ve ona yalakalık eden işbirlikçileri de
kaybetti. Çünkü insanlar artık lafla değil; gördükleriyle, yaşadıkları acıyla
tepki veriyor. Irk, renk, inanç ayrımı yapmadan bu zalim yapıya karşı
birleşecekler.
Sanıyorlar ki bu kıyım, onların destekçisi olan Deccal’in
gelişini sağlayacak. Oysa Allah’ın seçtiği imamın ve İsa Aleyhisselam’ın
gelişiyle onlar kaçacak delik arayacaklar. Ama o gün geldiğinde taş, toprak,
su, hava bile onları saklamayacak; bedenin mikrobu dışarı atması gibi, dünya da
onları dışarı atacaktır.
Şeytani bir zihniyete sahip olanlar —rengi, ırkı, inancı ne
olursa olsun— bu zulme destek verdikleri sürece, sahip oldukları servet, silah,
medya ve şeytani güçler onlara fayda etmeyecek. Beklemedikleri bir ateşin
içinde bulacaklar kendilerini.
Kur’an’da buyurulduğu gibi:
“Hani o zaman Şeytan, onların yaptıklarını kendilerine süslü
göstermişti de ‘Bugün insanlardan size üstün olacak kimse yoktur, ben de size
yardım ediyorum’ demişti. Fakat iki ordu karşı karşıya gelince, geri dönüp ‘Ben
sizden uzağım. Çünkü ben sizin göremediklerinizi görmekteyim ve Allah’tan
korkmaktayım. Allah’ın azabı çok çetindir’ demişti.”
(Enfal Suresi, 48. Ayet)
Mustafa Kemal TAŞPINAR