Apaçık Hakkımızı Ayak Altına Almayın

GİRİŞ: 17.05.2024 20:25      GÜNCELLEME: 17.05.2024 20:25
Rasthaber -   1-10 Mayıs 2024 Cuma günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Filistin'in bu örgüte tam üyeliğini kabul ettiği sırada kürsüye Siyonist rejimin Birleşmiş Milletler'deki temsilcisi Gilad Erdan geçti ve  aşağılayıcı bir hareketle Birleşmiş Milletler Şartını kağıt imha makinasına atıp parçaladı! Bu eylem hiç şüphesiz Birleşmiş Milletler'e üye tüm devletlere açık bir hakarettir.

Siyonist rejim bugüne kadar bu rejimin suçlarını protesto eden Birleşmiş Milletler kararlarının hiçbirine uymamıştır. 1947'den günümüze kadar Siyonist rejime karşı 512 kararın çıkarıldığını da belirtmek gerekir. Bu kararlardan 52'si Amerika tarafından veto edildi, geri kalanı ise bu vahşi ve sahte rejim tarafından görmezden gelindi. Siyonist rejimin temsilcisinin bu son eylemi, bu fesat ve yıkım mikrobunun İran İslam Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletler'in tüm üye ülkelerine yönelik en son ve en çirkin hakaretlerinden biridir!

2-İran İslam Cumhuriyeti, Siyonist rejimi sahte ve yasadışı görmekte ve bölge coğrafyasından tamamen silinmesi gerektiğine inanmaktadır ama barbar İsrail rejimi, bu inkâr edilemez gerçeğin aksine, Birleşmiş Milletler'e üye olmuştur! Şimdi soru şu;

A-Siyonist rejim Birleşmiş Milletler'in hiçbir kararına uymadığı halde neden hala bu örgütün üyesi olmalı?!

B-BM Güvenlik Konseyi, neden Siyonist rejimi kararları kabul etmeye zorlamak için Birleşmiş Milletler Şartı'nın yedinci bölümünün 40, 41 ve 42. maddelerinde vurgulanan ve belirtilen yasal hakkını kullanmıyor?!

C-Birleşmiş Milletler Şartı'nın 42. maddesinde küresel veya bölgesel barışı tehlikeye atan Birleşmiş Milletler üyesi hakkında şöyle deniyor: "Güvenlik Konseyi, kararlarının uygulanması için silahlı kuvvet kullanmaya gerek kalmadan hangi eylemlerin gerekli olduğuna karar verebilir ve Birleşmiş Milletler üyelerinden de bu tür eylemleri uygulamasını isteyebilir. Bu eylemler arasında ekonomik ilişkiler ile demiryolu, deniz ve hava yolu ve posta, telgraf, radyo ve diğer iletişim araçlarının tamamının veya bir kısmının durdurulması, siyasi ilişkilerin kesilmesi yer alabilir.

Şimdi şu soru gündeme geliyor; Siyonist rejimin barbarca suçlarına ve soykırımına rağmen Birleşmiş Milletler neden Birleşmiş Milletler Şartı'nın 42. maddesini gerekçe göstererek Siyonist rejimin suç ve cinayetlerini durdurmak için herhangi bir eylemde bulunmadı?!

3-Amerika'nın bu örgüt üzerindeki kontrolü nedeniyle Birleşmiş Milletler'in İsrail'i kararlara uymaya zorlayamaması, bu örgütün varlığı, kuruluş nedeninin açıklanması ve görev tanımında belirtilenler sadece şüpheli değil, aynı zamanda temelden çökmüş ve affedilemezdir.

Birleşmiş Milletler, orman kanunundan kaynaklanan veto hakkıyla, sözde büyük güçlerin baskı merkezi haline geldi! Ve dünya siyasi arenasının kontrolü onların lehine dönüştü. Böyle bir durumda ülkelerin buradaki üyeliği nasıl açıklanabilir?! Ve neden BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarına uymalılar?!

4-Şimdi İmam'ın (r.a) şu öngörüsüne dikkat edin; Günümüzün gerçekleri ve dünyayı yöneten ve empoze edilen düzenin yıkılmakta olduğunu düşünen pek çok uzmanın itirafları dikkate alındığında, İmam’ın (r.a) öngördüğü noktaya gelmedik mi?

5-1979 yılı Aralık ayında Amerika’nın Time dergisinin bir muhabiri, İmam (r.a) ile yaptığı özel bir röportajda ona şöyle demiştir: “Siz yenidünyadan ayrı bir hayat yaşadınız. Modern ekonomi, hukuk ve yeni uluslararası ilişkilerle ilgili konuları okumadınız. Eğitiminiz İslami ve ilahi ilimler üzerinedir. Siz, güncel siyaset dünyasına ve onun sosyal hayattaki güncel denklemlerine hiç bulaşmadınız.  Hâl böyle iken, açıkladığınız yolu yeniden gözden geçirmeniz gerektiğini düşünmüyor musunuz?!”

İmam (r.a) muhabire cevaben şöyle dedi: “"Biz, bugüne kadar dünyadaki bütün meselelerin ölçüldüğü küresel denklemi, sosyal ve politik kriterleri kırdık. Biz kendimiz yeni bir çerçeve oluşturduk ve bunun içinde savunmanın standardı olarak adaleti, saldırının standardı olarak da zulmü esas aldık. Her adil insanı savunacağız, her zalime karşı savaşacağız, artık adını siz ne koyarsanız koyun, biz bu taşı inşa edeceğiz. Birleşmiş Milletler'in, Güvenlik Konseyi'nin ve diğer kuruluşların büyük binasını da herhangi birini kınamak istedikleri zaman hemen kınayan güçlülerin ve kapitalistlerin etkisine dayalı değil, bizim bahsettiğimiz bu temele dayalı inşa edecek birilerinin olmasını ümit ediyorum. Evet, sizin kriterlerinize göre ben hiçbir şey bilmiyorum ve bilmesem daha iyi.”

6-Time dergisi muhabiri, söz konusu röportajın yayımlanması için hazırladığı önsözde alaycı bir üslupla şunları yazmıştı: “Bu röportajda, sadece İran'da değil, tüm dünyada bugün dünyayı yöneten sistemi değiştirmeye, onun yerine adaletin ve adaletsizliğin, sosyal ilişkilerin ve siyasi denklemlerin İslami standartlarla tanımlandığı bir sistemi getirmeye gelen büyük bir Şii din adamının konuşması yer almaktadır.”

Keşke Time dergisi muhabiri hayatta olsaydı ve kendi gözleriyle, İmam’ın (r.a) İran İslam Cumhuriyeti'nin geleceği ve dünya düzenini değiştirmedeki yeri doldurulamaz rolü hakkında öngördüğü tahminlerin gerçek olduğunu görebilseydi. İmam Hamanei’nin ifadesiyle "tarih büyük bir dönüm noktasına ulaşmıştır" ve " zirveye yaklaştık."

7-İran Dışişleri Bakanlığı, Siyonist rejimin Birleşmiş Milletler temsilcisinin bu hakaret eylemini kınadı, bu güzel bir eylem ama yeterli değil ve bu, beklenenden ve İran İslam Cumhuriyeti'nin aşikâr hakkından çok uzaktır. Çünkü;

Birincisi; Sahte İsrail rejiminin temsilcisi, Birleşmiş Milletler Tüzüğü'nü parçalayarak, bu rejimin Birleşmiş Milletler'e ve mekanizmasına inanmadığını resmen ilan etti.

Bu nedenle Birleşmiş Milletler'in tanımlanmış görevi, bu rejimin bu örgütte devam eden üyeliğine son vermektir. Zaten bu rejimin üyeliği başından beri yasadışıydı.

İkincisi: Bu rejim, İran İslam Cumhuriyeti dâhil, bu örgüte üye olan tüm ülkelere hakaret etmiştir.

Üçüncüsü; Daha önce de belirtildiği gibi, 1947'den günümüze kadar Siyonist rejime karşı 512 karar çıkarılmış, bu kararlardan 52'si Amerika tarafından veto edilmiştir ve geri kalanı ise bu vahşi ve sahte rejim tarafından görmezden gelinmiştir. Bu olayların hepsinde istisnasız Birleşmiş Milletler ve bu örgütün Güvenlik Konseyi, bu rejimin hukuk ihlalleri konusunda sessiz kalmış ve yasal ve tanımlanmış görevlerinden hiçbirini yerine getirmemiştir.

8-Artık rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki, İran İslam Cumhuriyeti, zaruri en asgari eylem olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, ülkemizin nükleer meselesine ilişkin kararları da dâhil olmak üzere, tüm kararlarının uygulanmasına son vermelidir ve ilk adım olarak bu kurumun müfettişlerini ülkeden ihraç etmelidir. İnanın bu ülkemizin aşikâr ve yasal hakkıdır. Bu apaçık hakkı ayakaltına almayın.

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM