Batılılar ve Doğuluların Dünya Bakışı

GİRİŞ: 02.06.2023 22:12      GÜNCELLEME: 02.06.2023 22:12
Rasthaber -  Zürih'te her taraf "Kadınlara Eşitlik" parolasıyla Kadın Hareketi'nin organize ettiği özellikle Cinsiyet ayrımcılığına karşı (tabelada Sexismus yazıyor) büyük bir hak arama yürüyüşünün pankartlarıyla dolu.

Batılılarla doğuluların önemli bir bakış açısı farkı da dünyamızın gidişatıyla ilgilidir. Batılılar (zaten tüm kontrolünü ellerine geçirdikleri dünya idaresinin) gidişat iyiye, güzelliğe ve tüm İnsani Hak ve Hürriyetlerin mükemmelliğe doğru ilerlediği iddiasında iken doğulular yani çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Orientaller gidişatın Kıyamet Alametlerini içerdiği görüşündeler:

*Batılıların gözünde Eşcinsellik ve Cinsel ilişkinin âleni özgürleştirilmesi İnsaniyetin ileri adımları diye lanse edilirken, Müslümanlar: "Bu manzaralara bakıp ta başımıza taş yağdırma, gazabına uğratacakların arasına ne olur bizleri de katma!" diye yalvarmaktalar.

*Devlet İdaresi Sistemlerinin en ideali olarak Demokrasinin gelişimi ve yaygınlaşmasını insaniyet adına büyük bir ilerleme olarak lanse eden Batılıların yanında bunun büyük bir aldatmaca ve sahtekarlık oyunu olduğu hususunda aklını Batılılara kiraya vermemişlerden oluşan yoğun bir Müslüman topluluğu mevcut.

*Bilimsel ve Teknolojik gelişmeler sayesinde artık yaşadığımız Dünya ve Evren hakkında çok daha sağlam bilgilere ulaşarak hayatımıza bu bilgiler ışığında çok daha sağlam ve bilimsel yön verebilmekteyiz iddiasındaki Batılıların aksine Dini inancı bütün Müslümanlar: "Allah Allah! Nasıl oluyor da önümüze konulan bütün bilimsel veriler bizi Materyalizm (Dinleri ve Gayb Alemini red) ve Tanrıtanımazlığa (Yaradanı red) sevk ediyor. Büyük ihtimalle bu işte de Batılı bilim adamlarının çevirdiği büyük bir bityeniği mevcut!" diye işkillenmekteler.

*Batılıların beynimize sokmaya çalıştığı "İşte insanlık tarihinde çok büyük bir adım daha. Ülkelerin -kıtaların işgali, Sömürgecilik ve Kolonyalismus dönemi son buldu. İşte bütün dünya halkları özgürleşti, her Ülke gönderine özgürlüğün en büyük simgesi olan 'Bayrak'larını da çekerek kendi Parlamento üyeleri ve başkanlarını (Yöneticilerini) kendileri içlerinden seçmekteler" derken "İnsanlığın özgürleşmesinin sonucumu Dünya Servetinin dağılımı insan aklının alamayacağı kadar dengesizleşti (%5'in Serveti diğer %95'in çok üzerinde), Özgür İnsanlığın Devletleri Milli Gelirlerinin çok büyük bir kısmını mesela Eğitim ve Sağlık gibi alanlar yerine Savunma'ya yani Silahlanmaya harcıyorlar; Kapitalist Ülkelerin belirlediği Servetlerini Kapitalistlerin Kasasına akıtan Uluslararası Finans, Ticaret ve Bankacılık Sömürge Sisteminin dışına çıkmayı (mesela Uluslararası Ticarette $ Dolar veya şimdilerde € Euronunda kabullenildiği Batılıların Para birimleriyle Ticaret mecburiyeti mantıksızlığı gibi) akıllarından bile geçiremiyorlar, hatta ülke Para birimlerinin alım gücü değerinin bile belli kimse veya kurumların belirlediği dünyamı Özgürleşmiş durumda acaba?" diye düşünen Batılıların aptallaştırıp koyunlaştıramadığı Savaş, Terör, Fakirlik ve Ambargolara mahkum edilmiş ülkeler ve Halklar mevcut!

*İnsanlığın Özgürleşebilmesi için bırakın sadece Dünyamızı hatta uydusu olan Ay'ı dahi yok edecek miktarda Nükleer ve Biyolojik- Kimyasal Silahların üretilip sonra da "Yahu ürettiğimiz bu Vahşet silahlarının kullanıldığı bir Nükleer Savaş çıkarsa eğer, artık Dünyamız İnsanoğlunun yaşayabileceği bir gezegen olmaktan çıkar ve hatta nesli kesilebilir. O nedenle (normalde hiç kimseye bir faydası olmayacak) olabildiğince büyük bütçeleri Uzay araştırmalarına (Kapitalist Zenginlerin kaçıp yaşamlarını devam ettirebilecekleri Hayat koşullarına uygun Gezegen aramaya) girişilmesi mecburiyeti mi vardı?

*300 yıl öncesine kadar Aileler 5 ortalama beş çocuktan teşkilken ve Aile babaları bu Aileyi geçindirme hususunda çokta zorluk çekmezken; Artık tek kişinin çalışmasıyla geçinilemediği için Ailenin hanımı ve Annesini de "Ailenin Annesi" vasfından çıkarıp Sistem Çarkının köleleri konumuna sokan sistem mi acaba Özgürleştirdi biz İnsanlığı?

*Çağımızda Psikologların harıl-harıl çalışmalarına rağmen Sokaklarda, Okullarda, Sinema, Hastane ve İbadethanelerde hiç tanımadığı masum insan kitlelerini katle girişen Psikopat Terörist veya Anarşist sayısının Zirve yapması. (İntihar, Tecavüz, Soygun gibi verilerde 300 sene öncesiyle İstatiksel biçimde karşılaştırılmalı bence)

İnsanlık toplumunun yetiştiricileri Kadınlarımız yani Anneler olduğundan hareketle, Sıcak Yuvasını terk etmek zorunda bırakılan Kadınlarımızın artık Annelik Rol ve Vazifelerini ikinci üçüncü derecelere atmak zorunda kalmasının yukarıda saymış olduğumuz bütün bu olumsuzlukların oluşumunda ana etken olduğu teşhisi koyulabilir mi acaba?

Sevgi ve Saygılarımla

Ali Oluz

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM