Bismillahirahmanirahim
"Gökleri yedi kat yaratan odur. Rahman'ın yaratmasında bir
düzensizlik göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görüyor musun?” (Mülk-3)
Allah (cc), bizler diyor ki. “Gerçekten
biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık." (Kamer- 49) "Güneş ve
ay bir hesaba göre (hareket etmekte)dir. Yıldızlar ve ağaçlar (Allah'a) secde
ederler. Göğü Allah yükseltti ve dengeyi o koydu. Sakın dengeyi bozmayın."
(Rahman 5.-8.) Çünkü bunlar sizi iyiliğiniz, sorunuzuz yasamanız içindir ki
"Her şeyi yaratmış, ona bir ölçü, biçim ve düzen vermiştir."
(Furkan-2) Sizlere her şeyin bir tanım vermeniz için zamanı belirlemiş "Geceyi
ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan odur. Her biri bir yörüngede hareket
etmektedir." (Enbiya- 33) Allah (cc), Koyduğu kuralar ve zaman
kavramıyla oluşan kanunlara Kendisi bile uymaktadır ki herhangi bir kargaşa
veya adaletsizlik olmasın. “Gökleri yedi kat yaratan odur. Rahman'ın
yaratmasında bir düzensizlik göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk
görüyor musun?” (Mülk-3) Her şey Hayat veren odur fakat onu kendi kuralıyla
yapar. “Gökten bir ölçüye göre suyu indiren odur. Biz onunla (kupkuru), ölü
bir memlekete hayat veririz..." (Zuhruf-11) "O (Rabb) ki seni
yarattı. Sana düzgün ve ölçülü bir biçim verdi." (İnfitâr- 7) Yaratığı
her şeyi insanın hizmetine verdi insanoğlunun yaşamını sürdürmesi için. “Biz, gökten belli bir ölçüye göre
suyu indirdik de (faydalanmanız için) onu yeryüzünde tuttuk..."
(Mü'minun -18) yaratığı her şeyi bir zaman dilimine oturttu ayni akan bir su,
kayıp giden bir yıldız, gelip gecen nice kavimler gibi. "Güneş de
yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, üstün ve bilen Allah'ın kanunudur."
(Yâsin-38) Çünkü "...Onun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir."
(Rad- 8)
Allah (cc), her şeyi bir düzen ve kural üzeri
yaratığını açıkça beyan ediyor “O Allah ki,
yarattığı her şeyi en güzel bir şekilde yarattı; insanı yaratmaya da çamurdan
başladı.”
(Secde-7) ve biz
insanların birçok şeyi kendi elimizle kötüye çevirdiğimizi, hayatimizi kaos ve
çekilmez hale soktuğumuzu bize hatırlatıyor. “Kim
Salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir, kim de kötülük ederse, o da kendi
aleyhinedir. Senin Rabbin, kullara zulmedici değildir.” (Fussilet-46)
Fakat insan oğlunun bencilliği,
açgözlülüğü, cahilliği insanın egosantrik olmasını sağlıyor.
Suçlu; şeytan diyerek basitleştirmeyeceğim. Evet, şeytan işini sağlam ve
Allah verdiği sözü harfiyen tutarak yapıyor çünkü o, Allah verdiği sözü yerine
getiriyor “İblîs dedi ki: “Senin mutlak kudretine yemin olsun ki, onların
hepsini kesinlikle azdıracağım.” (Sad-82) diye söz vermiş. Fakat ey
insan! Sana verilen onca güce ve
kuvvete, akil & düşünme kabiliyetine (hür irade) rağmen Yasadığın güzel
dünyaya sahip çıkamıyorsun, bırak dünyayı Ailene, kendine sahip çıkamıyorsun o
kadar aciz ve cahilsin ki ondan bile haberin yok çünkü cahilliğini kendine övgü
kaynağı kilmişsin. Evet. Yaşadığımız zaman diliminde İnsanlık kendini kaybetmiş
önüne konulan her şeyi ama her şeyi sorgusuz sualsiz kabullenmekte fakat kendi
için faydalı olabilecek her seyide reddetmekte. “Çünkü saçıp savuranlar,
şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.
(isra-27). “Muhakkak ki şeytanlar, kendileriyle iş birliği hâlindeki dostlarına
sizinle mücadele etsinler diye sürekli telkinde bulunurlar. Eğer onlara
uyarsanız, o zaman siz de hiç şüphesiz müşrik olursunuz” (Enam-121)
Yaşadığımız onca zulüm, bela ve neticesinde
insanların içinde oluşmuş olan bedbahtlık bizleri düşünmeye itmeye yetmiyor.
Açgözlülük, doyumsuzluk, bencilik bizlerin karakteri, yalan ise soluduğumuz
hava olmuş. Buna rağmen kendimizi ayır, ustun görüyoruz ama kime karış?
Kendimizi kandırmak için bize sundukları her yalana sarılıyoruz öylesine ki “denize
düşen yıllına sarılır” diyerek yılandan medet umuyoruz. “Rasûlüm! Hem
sana indirilene hem de senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri
görmedin mi? Onlar kalkıp şeytânî güçlerin hükmüne başvurmak istiyorlar.”
(Nisa-60) Müslüman kimliğini öylesine yere vurmuşuz ki şeytandan medet
umuyoruz. Kendimiz öylesine kandırıyoruz ki şeytan kuyuya bir taş atmış
milyarca Müslüman onu çıkarmaya çalışıyor. “Allah’ın böyle bir şeye fırsat
vermesi, şeytanın attığı o vesveseyi kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve
kalpleri iyice katılaşmış kimseler hakkında bir imtihan vesilesi yapmak
içindir.” (Hac-53). Allah (cc), bizi uyarmış “Ey iman edenler, şeytanın
adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o
(şeytan) çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder.” (Nur-21) Evelen şeytan
kuyuya taş atmadı bizleri dünyanın illüzyonu (vesvese) kullanarak nefsimizi
kandırıyor. İkinci olarak bizlerin şeytanı tanımamız gerekiyorken onu yapmadık,
“Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin.”
(Fatir-6) yapmadığımız gibi onu dost edindik ondan medet umduk dahası şeytana
tas çıkarırcasına ondan daha iyi şeytanlık yaptığımızı gösterir olduk. İlim ve Bilim yol göstericimiz dedik fakat
ilmin & bilimin kaynağına tuz ruhu döktük öylesine ki kendimiz unuttuk,
özümüzü unuttuk, gayemizi unuttuk, amacımız unuttuk kısacası insanlığımızı
unuttuk teknolojik sistemin bir mekanik parçası olduk. “Kendileri Allah'ı
unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın.
İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. (Hasir-19)
Dünya, bize insan olduğumuzu hatırlatmaya
çalışıyor fakat kalplerimiz öylesine taşlaşmış ki yaşayan ölüler olmuşuz ve
hala kendi açgözlülüğümüz, hırsımız, bencilliğimiz devam ediyor, “Hiç
değilse, bu zorluk ve musibetler başlarına geldiğinde boyun büküp yalvarmaları
gerekmez miydi? Fakat tam aksine kalpleri iyice katılaştı; şeytan da onlara
yapmakta oldukları günahları süsleyip püsledi. (Enam-43). İyilik yapar gibi
gözüküp çıkarımız için yatırım yapıyoruz, dana gelecek yerden tavuk esirgenmez
misali. “Allah’a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını insanlara
gösteriş için harcayanları da Allah sevmez.” (Nisa-38) Neyi bekliyoruz daha
yıldızların tepemiz taş yağar gibi yağmasını mı? o zaman çok geç olur ayni
firavunun boğulacağını anladığı an “Rabbim Allah” dediği gibi ama o onun
boğulmaktan kurtarmaya yetmedi çünkü niyetinde samimi değildi. Bizlerde
zorluklarla karşılaştığımız zaman rabbimiz dönüyoruz fakat samimi değiliz. “Onlar
bir gemiye bindikleri zaman (fırtına korkusuyla), kendisine içten bir inanç ve
bağlılıkla Allah’a yakarırlar; fakat onları sağ salim karaya çıkardığında
bakarsın ki yine Allah’a ortak koşuyorlar.”(Ankebut-65) “Kendilerine
bahşettiğimiz şeylere karşı nankörlük etsinler, zevku safa sürsünler! Ama
yakında anlayacaklar!” (Ankebut-66). Allah (cc), insanlar azdıkları için
elbet ki insanlık kendi elleriyle bir temizlik yapacak ve arkasından “Ey
iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim
getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı
alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve
hiç kimsenin kınamasından korkmazlar.” (Maida-54) dediği kavmi
yüceltecektir.
Bir de şöyle söyleyenler var; Neden hep bela
Müslümanların başına geliyor? Evet Gerçekten de öyle dünya coğrafyasına
baktığımızda nerde bir zulüm var Müslüman toplumlarında bir de üstüne üstelik
Müslümanlar Müslümanları katlediyor.
Burada acayip bir durum yok mu?
Hayır yok. İslam tarihine baktığımızda ne görüyoruz? Haçlı seferlerini
bir kenara koyarsak Müslümanlar hep Müslümanları öldürmüş ve hala devam ediyor.
En belirgin örneği ise KERBELA’da Peygamber torunu, cennetin genç efendisi İmam
Hüseyin (as) “Alla hu Ekber” diyerek katleden kendine Müslümanım diyen
zalimler (zalimden öte nediyu belirsizler) katletti. Allah'ın aslanı,
Peygamberimizin damadı, ilk Müslüman, Iman Ali’yi mescitte kellesini kılıçla
keserek öldürmek isteyenler ben Müslümanı diyenlerdi, Peygamberimiz hasat ikine
“bana yazacak bir şeyler getirin derken”, “o ateşini verdiği etkiden ötürü
bunamış ne söylediğini bilmiyor” diyenler Müslümanım diyenlerdi……. Sayacak çok
şey var yazım uzayacak. İste İslam tarihi bu ve bunu üzerin kurulmuş dinasti/
imparatorluklar, biz buna İslam gözüyle baktığımızdan doğal olarak övünüyoruz
ama buna müteakip Müslümanın Müslümanla dost olacağına Siyonist Yahudiler ve
Hristiyanlarla dost olmaları bir takım uyduruk kavramlarla bu çerçevede doğal
gösterilir, kaçınılmaz olur. Bizler kendi gerçeklerimizle yüzleşmedikçe
yaşadığımız halimiz böyle gider. Hz. Ali (as) dediği gibi “Hak,
şahsiyetlerle tanınmaz; önce Hakkı tanı, sonra Hak ehlini tanırsın; batılı tanı
sonra batıl ehli tanırsın”
Diğer bir başlık ise, Bizlerini aklimizi servis dişi bırakıp, düşünme
kabiliyetimizi kiraya verip hayat sürdürmemiz. Allah her şeyi bir düzen ve
kural üzeri yaratmıştır, biz, buna ilim ve bilim diyoruz. Allah (cc) kendi
kural ve düzenine uyarken, bizler Ne Allah’a İtaat ediyoruz ne de onun koyduğu
kural ve düzen itaat ediyoruz ve netice olarak kaçınılmaz belalarla karşı
karşıya kalıyoruz.
Kısaca özetlersek, Bizler her şeyi kendi egosantrik duygularımızla
yaptığımız için sosyal, ekonomik, inançsal tam bir kaos ortamı yaratıyoruz,
doğanın düzeni belirli bir noktaya kadar hatalarımızın üzerini örtüyor
(kaldırıyor) idi fakat yaptıklarımız öylesin dengesiz & kaldırılmaz bir hal
almış ki artık toprak kusmaktadır. Bizler” Müslümanlar” adımız kalmış fakat
içimiz boşaltmışlar dolaysıyla yaşadığımız bu kadar hatırlatmalara rağmen bir
türlü kendimizi bulamıyoruz yanlışları tekrar edip duruyoruz.
Netice olarak; İnsan egosantrik arzularıyla kendini kandırmayı bıraktığı
an insan oluğunu görecek ve Şeytanin söylediği gerçekteki insan olabilecek “Ancak
içlerinden ihlâsa erdirdiğin, sana içtenlikle bağlanan kulların hâriç. Onları
baştan çıkarmam mümkün değildir.” (sad-83) Ve şeytanin saptıramadığı yüce
insanların varlığı adına dünya “insanların” bu çekilmez haline katlanıyor.
Fakat İnsan oğlu bu zihniyetiyle hem kendisinin hem de dünyasının sonun
getirecek ama bu hemen yapamayacak.
Not: bu
yazımdaki insan & Müslüman genel manadadır herkes kendini daha iyi bilir.
Mustafa
Kemal TASPINAR
05 Mars
2023