ABD'ye piyon olmayan bir iki ülkeyi istisna tutarsak,
Müslüman ülke liderlerinin çoğu işlenen soykırıma sessiz kalmaktan maada aleni
bir şekilde katil İsrail'e destek oluyor. Ne konsoloslukları kapattılar ne
diplomatik ilişkileri kestiler ne de ticareti sonlandırdılar.
Çünkü hainler, alçaklar ve kalleşler. Kalleşler çünkü mazlum
bir halkın soykırıma uğramasına lojistik destek sağlayarak yardımcı oluyorlar.
Bunlar ABD ve Siyonist çeteden daha fazla lâneti hak etmektedirler.
Siyonist çete 7 Ekim 2023 tarihinde topyekün katliama
başladığında, "Mazlum Gazze halkı kan içici Siyonistlerin insafına terk
edildi" deyip serzenişte bulunuyorduk. Ama gördük ki, o mazlumları sadece
zalimlerin insafına terk etmekle yetinmediler, katliama ortak oldular. Bu bir
dolaylı vebâl değildir. Doğrudan doğruya katliama ortak olmaktır. İran ve
Yemen'in fırlattığı füzeleri İsrail'den önce engelleme çabasına girmek ne
demek? Hava savunma sistemlerini Siyonistlerin hizmetine sunmak ne demek?
Ticareti kesmemek ve akaryakıt sevkiyatına aracı olmak ne demek? Bütün bunlar
katliama/soykırıma fiilen iştirak etmektir. İnsanlık tarihi boyunca acaba böyle
bir ihanet, böyle bir kalleşlik görülmüş müdür? Bunlar kıyamete kadar lânetle
anılmayı hak ettiler. Kıyamette ise bunları cehennemin yakıcı azabı
beklemektedir. Vicdan sahibi her insan gibi İslâm ümmetinin her bir ferdi Gazze
için bir şey yapamamanın kahrı içerisinde...
Batılı halklara bakıyoruz yüz binler hâlinde
meydanlarda/caddelerde Siyonist katil sürüsünü telin mitingleri yapıyorlar.
Polisin müdahalesine ve şiddet uygulamasına rağmen direnip meydanları terk
etmiyorlar. Üniversite kampüslerinde sadece öğrenciler değil, öğretim
görevlileri kariyer ve görevlerini hiçe sayarak miting yapıp Siyonist çeteyi
lânetliyorlar. Bu erdemli insanlar bunu yapıyor ve dünya kamuoyundan takdir
alıyorlar. Biz İslâm ümmetinin yapması gereken ise, sivil toplum
kuruluşlarımızın öncülüğünde meclis binaları önünde eylem yaparak hükümetlere
karşı baskı grupları oluşturmalıyız. Bu tür eylemlerle hükümetlere karşı baskı
yapmak gerekmektedir. Ki onlar da lâftan maada somut adım atmaları için teşvik
edilmiş olsunlar. Halkların gereken tepkiyi göstermemesinden dolayı öylesine
bir cesarete ulaşmışlar ki, az önce ifade ettiğimiz gibi diplomatik ilişkileri
ve ticareti bile kesmiyorlar. Oysa tepki ile karşılaşmadan halkın taleplerini,
yani yapılması gerekeni yapmalılar. Ama ne yazık ki, hayati öneme haiz ve imâna
taallûk eden bu ilâhî vazifelerini yapmıyorlar. Şu hâlde biz de sormuş olalım,
"Ekonomik endişeyle veya koltuktan olma kaygısı ile lânetle anılmayı
tercih etmek nasıl aşağılık bir durumdur?" Şunu bilmiş olmalılar ki,
Siyonist katil sürüsü ile ticaret yaparak elde edilen her meta, her kuruş kan,
irin ve cehennem ateşinden başka bir şey değildir. O mazlum insanlara sahip
çıkmamak, onları katleden canilerle ticaret yapmak insanlık ve vicdan olgusuna
yapılmış en büyük ihanettir. Aralıksız olarak sürdürülen bombardımanlar soncu
parçalanmış bebek, çocuk ve her yaştan insan cesetleri bu siyasîlerin hiç mi
vicdanını sızlatmıyor? Bir baba çocuğunun parçalanmış bedenini naylon poşette
taşıyor olması, bir anne dört tane evladının cesetleri önünde ağıt yakıp
feryad/figan etmesi sizin vicdanınızı hiç mi sızlatmıyor? Hiç kuşkusuz
kalpleriniz sızlasa bir şeyler yapmak için harekete geçerdiniz. Lânet olsun
sizin mevki ve makamınıza, lânet olsun sizin Siyonist çete ile yaptığınız
ticaretinize. Lânet olsun sizin diplomatik ilişkilerinize. Bir Güney Afrika
Cumhuriyeti kadar olamadınız, bir Güney Amerika ülkeleri kadar olamadınız.
İnsan onuruyla, haysiyetiyle insandır. İnsan merhametiyle insandır. Siz ey
kılını kıpırdatmayan ümmetin başındaki siyasîler, siz ey Siyonist çeteye destek
olan Müslüman ülkelerin başındaki yöneticiler, siz Allah Teâlâ'nın dinine
ihanet ettiniz, siz Kûr’ân hükümlerini ayaklar altına aldınız. "Ya Rabbi
bize katından yardımcı gönder diye feryad eden mazlumlara" kulak
tıkadınız, hatta bununla yetinmeyip kan içici zalime destek oldunuz. İçtiğiniz
o kanda siz de boğulup gidersiniz inşAllah. Yoksullukla boğuşan bir Yemen kadar
olamadınız. Size yazıklar olsun, veyl olsun size..
ABD bombardımanları ile evi enkaz yığınına dönmüş Yemenli
yiğit insan diyor ki, "Bu yıkılan evim Gazzeli bir çocuğun bir damla
kanına bedel değildir, evim/barkım Filistin'e feda olsun."
Sevgili Peygamberimiz, "İmân Yemen'dedir, hikmet
Yemen'dedir." derken adeta günümüzdeki Ensarullah hareketine işaret etmiş.
İmânı, İslâm ve Kûr’ân'ı bugün onlar temsil ediyor. "İmân varsa imkân da
vardır" diyerek Siyonist çete ve hempası ABD'ye kök söktürüyorlar. Bir
taraftan Ba'bül Mendep'i kapatıp Siyonist çeteye yük taşıyan gemilere operasyon
çekiyorlar, diğer yandan ABD'nin USS Truman Harry S. uçak gemisine ve diğer
destroyerlere yönelik saldırılarını sürdürüyorlar. Bu ödünsüz saldırılardan
dolayı ABD ve İngiltere misillemede bulunmasından dolayı Ensarullah geri adım
atmayıp mütemadiyen operasyonlarına devam edince ABD ateşkes yapmak zorunda
kaldı ve geri çekildi. Ensarullah ise meydan okuyarak Siyonist çeteye yönelik
balistik füze saldırılarını daha çok yoğunlaştırdı. İzzet görmek isteyen
Ensarullah'a baksın, Yemen'e baksın. Yalın ayaklı Yemen halkının bu cesur tavrı
ve bu yiğitliği sergilemiş olması Filistin'in çevresindeki zengin Arap
ülkelerine hiçbir mazeret bırakmamaktadır. Bu yüzden biz diyoruz ki, Gazze için
bir şeyler yapma potansiyeline sahip olup da yapmayan, kılını kıpırdatmayan,
aksine Siyonist çeteye yardımcı olan Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlere
binlerce kez lânet olsun. Çünkü melunsunuz, çünkü hainsiniz, çünkü kalleşsiniz.
Bu yüzden lânetle anılmayı hak ettiniz...