Hizbullah Lübnan’daki Amerikan kuşatmasını kırmaya azmetti

GİRİŞ: 06.09.2021 09:32      GÜNCELLEME: 06.09.2021 09:32
Rasthaber -  Kaynaklara göre, “İsrail'in tedarik hatlarına saldırma riski neredeyse yok ve asgari düzeyde. Hizbullah, süpersonik hassas karadan karaya füzelerini hazırlayarak terör ve caydırıcılık denklemlerini nasıl dengeleyeceğini biliyor. İsrail İran petrol tankerlerini vurursa, Hizbullah, İsrail veya ABD'nin tepkisine aldırmadan İsrail’in petrol platformlarına veya Hayfa limanına saldırmaktan çekinmeyecektir."

 

The Cradle

 

 

Elijah J. Magnier

 

 

İran, ülkenin iki yıllık ekonomik çöküşünden kaynaklanan petrol ve motorin krizini hafifletmek için ilk petrol tankerlerini Lübnan'a gönderdi. Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın yakıt talebini takiben Tahran, Direniş Ekseni'ni zayıflatmak için tasarlanmış sert ve dolaylı ABD yaptırımları altındaki ülkeye yardım etmek için hevesle harekete geçti. Bununla birlikte, İran petrolü nihai varış noktasına ulaştığında, rota tamamen direniş hareketinin kontrolü altında bulunmadığı için, Lübnan içinde teslimat ve dağıtım zorlukları olacaktır. Ancak Hizbullah baskıları hafifletmenin ve yardımların teslimine ciddi yansımaları olabilecek tehditleri ortadan kaldırmanın bir yolunu bulmuş durumda.

 

İlk olarak, biraz bağlama bakalım. İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi'nin seçilmesinden bu yana, Direniş Ekseni ittifakı (İran, Suriye, Hizbullah, Hamas, Iraklı ve Yemenli gruplar vs.), İran'a uygulanan sert yaptırımlara rağmen, mali destekte olumlu bir değişiklik hissetti. Yeni İran Cumhurbaşkanı'nın “direnişçi dünya görüşünün” hem ülke içinde hem de İran'ı tecrit etmeye yönelik ABD yaptırımlarından mustarip olan müttefikleri tarafından hissedilmesi bekleniyor.

 

Gazze'den Lübnan, Irak, Suriye ve Yemen'e dek uzanan Direniş Ekseni müttefikleri, halkı bu eksen aleyhine döndürmek için kitlesel acılara ve kıtlıklara neden olma amaçlı, titizlikle tasarlanmış ABD yaptırımları veya kuşatmalarına maruz bırakıldı.

 

Gazze'deki popüler olmayan Filistin Yönetimi (PA), buradaki Filistin direnişini (Hamas, Filistin İslami Cihad) baltalamak için yerli halka bölgesel ve uluslararası yardım sağlamakla görevlendirildi. Irak'ta ABD’nin zorba buyrukları ülkeyi berbat bir mali duruma zorladı; komşularla serbestçe ticaret yapamıyor ve Çin gibi diğer büyük güçlerin yatırımlarını geri çeviriyor.

 

Yemen'de ABD ve Suudi Arabistan, hem Sanaa havaalanına hem de limanına insanlık dışı vahşi bir kuşatma uyguladı. ABD, Suriye'de de ülkenin ekonomik, ticaret ve yatırım fırsatlarını öldüren ve Suriye petrolünü açıkça çalan Sezar Yasası'nı dayattı.

 

İsrail'in 2006 savaşında Hizbullah'ı sekteye veya yenilgiye uğratamaması, Suriye ihtilafında Direniş Ekseni'nin zaferi ve Hizbullah'ın artan askeri ve stratejik etkisinin ardından ABD, Lübnan'ı aç bırakma ve ülke ekonomisini istikrarsızlaştırma politikasını uygulamaya koydu. Washington'un hileler çantası, bu son yaptırım ve kuşatma silahı dışında boş durumda.

 

Hizbullah Lübnan halkını tek başına kurtaramaz. Lübnan direnişi, yabancı düşman saldırılarına karşı mücadele etmek ve hükümetin onlarca yıldır göz ardı ettiği toplumun bazı ihtiyaçlarını karşılamak için var, ancak devletin tüm sorumluluklarını üstlenecek bir konumda da değil. Bununla birlikte Seyyid Hasan Nasrallah, devletin tamamen başarısız olmasını ve bunun sonucunda İsrail'in entrikalarına boyun eğmesini önlemek için kritik malların kıtlığına karşı halkı koruma sözü verdi.

 

İsrail, ABD'nin imkânsızı yapmasını istiyor: Lübnan'a Hizbullah'ı silahsızlandırması ve tartışmalı Akdeniz sınırındaki gaz çıkarma görüşmelerini yeniden başlatması için baskı yapması. Lübnanlı yetkililer, İsrail'in yasadışı bir şekilde bir Yunan firmasına arama hakkı verdiği Karish gaz sahasının bir parçası olarak kabul edilen geniş bir alanda hak iddia ediyorlar. Yakın zamanda Lübnan'ı ziyaret eden ve -The Cradle'ın öğrendiğine göre- Lübnan'ın İsrail ile askıya alınan gaz sahası müzakerelerini yeniden başlatmasını talep eden CIA Direktörü Bill Burns da içinde olmak üzere birçok ABD elçisi bu el çabukluğuna dâhil oldu.

 

Bu arada Lübnanlılar, yaklaşık iki yıl önce hayat birikimlerine el koyan bir bankacılık sistemine ve yerel para biriminin çöküşüne katkıda bulunan ABD destekli bir Merkez Bankasına olan güvenlerini kaybettiler. İflas eden Lübnan hükümeti de hastanelerin, elektriğin, ulaşımın ve fırınların işleyişi için gerekli olan benzin sübvansiyonlarının çoğunu kaldırdı.

 

Organize toplu ulaşımın yokluğu nedeniyle insanlar günlük hareketleri için gerekli benzini alabilmek umuduyla günlerce kuyruğa girdiler. ABD, yakıt yetersizliği yüzünden solunum cihazları ve diğer hayat kurtaran tıbbi ekipmanın çalışamaz hale geldiği Beyrut Amerikan Üniversitesi Tıp Merkezi'ndeki durum karşısında sessiz kaldı. Bu ciddi yokluk, Hizbullah'ı Lübnan halkına yiyecek ve ilaç sağlamak gibi alışılmadık bir adım atmaya ve hastanelerin kapanmasını önlemek için yakın zamanda yakıt tedarik etme niyetini açıklamaya itti.

 

Ama durum çetrefilli gözüküyor. İran petrol tankerlerinin ülkelerine yollanması Lübnan hükümetini utandırıyor ve ABD'ye ülkeye doğrudan yaptırımlar uygulama fırsatı sunuyor. Hâlihazırda ABD, döviz arzını kurutarak, nüfusun tasarruflarına erişmesini engelleyerek ve herhangi bir bölgesel uluslararası desteği keserek tam kuşatma hedefine ulaşmış oldu.

 

Lübnanlı yetkililer ABD veya Avrupa yaptırımlarından korktukları için Çin veya Rus desteğini kabul etmekten kaçınıyorlar. Yukarıda anlatılanlar, Hizbullah'ın ABD'yi destekleyen ya da ondan korkan bu Lübnanlı unsurlarla yüzleşmekten niçin kaçınmaya çalıştığını açıklıyor. En nihayetinde, İran akaryakıt tankerlerinin Lübnan yerine Suriye'ye yönlendirilmesiyle bu endişelerin bir kısmının hafifletilmesine karar verildi.

 

Son birkaç yılda karşılaşılan zorluklar İran'ın kapasitesini aşıyor. İran, Lübnan ekonomisinin tüm yükünü tek başına üstlenemez. Ayrıca Hizbullah'ın dağılmakta olan bir ülkenin tüm ihtiyaçlarını karşılama gücü de yok. Ama şimdilik en azından benzin ve dizel, resmi Suriye-Lübnan sınırlarından ülkeye girecek.

 

İyi haber alan kaynaklara göre, “Hizbullah, ülkeye yasal olarak benzin ve motorin ithal etmek için gereken tüm vergileri ödemeyi planlıyor. Ayrıca Suriye'den Lübnan'a uzanan ikmal yolunun Hizbullah'ın kontrolünde olmayan bölgelerden geçmesi nedeniyle yeni tedbirler alındı. Beyrut ve Lübnan'ın güneyine giden yolda benzinin geçeceği tüm Hristiyan, Sünni, Dürzi ve Şii şehir ve köylerinin belirlenen önceliğe göre paylarını alması bekleniyor."

 

Kaynaklar şöyle devam ediyor: “İran petrolünden ilk yararlanacak olanlar hastaneler ve tıbbi laboratuvarlar olacak. Hizbullah yanlısı veya karşıt siyasi bağlılıklarına bakılmaksızın gerekli mazottan yoksun tüm fırınlar desteklenecek. İran petrolünün bu paylaşımının, herhangi bir düşman nüfusa karşı yeterli koruma sağlaması ve Hizbullah karşıtı politikacıların yolları kapatmasını veya Hizbullah'ı bir iç çatışmaya sürüklemesini engellemesi bekleniyor. İran petrolünden yararlanmak istemeyen şehirler veya köyler ise onu almaya zorlanmayacak.”

 

Kaynaklara göre, “İsrail'in tedarik hatlarına saldırma riski neredeyse yok ve asgari düzeyde. Hizbullah, süpersonik hassas karadan karaya füzelerini hazırlayarak terör ve caydırıcılık denklemlerini nasıl dengeleyeceğini biliyor. İsrail İran petrol tankerlerini vurursa, Hizbullah, İsrail veya ABD'nin tepkisine aldırmadan İsrail’in petrol platformlarına veya Hayfa limanına saldırmaktan çekinmeyecektir. Amerikalı ve İsrailli liderler Hizbullah'ın kapasitesinin ve kararlılığının farkındalar. Hizbullah'ın bu özgüveni, Genel Sekreterinin şu ana kadar en az üç petrol tankerinin Lübnan yönünde hareket ettiğini duyurmasına izin verdi."

 

Lübnan'ın her yıl beş milyar dolar değerinde benzin ve motorine ihtiyacı var. Lübnan hükümeti, Rusya'nın Lübnan’ın ihtiyaçlarına cevap vermek için ülkenin çeşitli yerlerinde iki veya daha fazla petrol rafinerisi inşa etme teklifini reddetti. Ve yerli para biriminin çöküşüne rağmen İran, Lübnan'a benzin sağlamaya ve devalüe edilmiş Lübnan Lirası ile ödeme almaya hazırdı. Teklif, Washington'un tepkisinden korkulduğu için reddedildi.

 

Hizbullah'ın İran yakıtını ithal etme kararı bu korkunun üstünden atlıyor ve olası bir ABD tepkisinin riskleri de hesaplandı. Lübnan'a teslim edilen benzin ve motorin miktarı esasında ülkenin tüm ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalacaktır. Ancak her şey yolunda giderse Hizbullah'ın İran'dan petrol ithal etme kararı sadece bir başlangıç olacak.

 

İran ve Hizbullah'ın Lübnan'daki kuşatmayı kırmaya ve ABD ve İsrail'in emirlerine meydan okumaya karar verdiğine dair çok az şüphe var. Ancak, bunu ilk kez yapmıyorlar. İran, Amerika'nın kendi arka bahçesindeki Venezuela'ya petrol tankerleri ve rafineri yedek parçaları göndererek, hiçbir tepki vermeyen ABD'ye meydan okumuştu. İran, ABD – AB ambargosuna rağmen Suriye'ye petrol ve diğer yardımları sağladı. Ancak Lübnan'a yapılacak tedarik hattı, İran İslam Cumhuriyeti için hâlâ önemli bir deney. Ancak İsrail, İran petrol tankerlerine karşı bir saldırı başlatırsa, Tahran’ın ona saldıranlara eşit zarar verecek yeterli uzmanlığı ve kontrolü bulunuyor.

 

Tahran, müttefiklerinin siyasi tercihleri ​​nedeniyle temel ihtiyaç eksikliğiyle mücadele ettiğini görmek istemiyor. Lübnanlıların birbirine sırt çevirmesini, temel ihtiyaçlarını karşılamak için hayatta kalma mücadelesi vermesini ve bölgenin önemli sorunlarından uzaklaşmasını izlemek İran ve Hizbullah'ın yararına değil. Filistin davasını desteklemek, İsrail'in Lübnan'daki emelleriyle mücadele etmek ve bölgedeki ABD hegemonyasını kırmak Direniş Ekseni için tüm önceliklerin başında yer alıyor.

 

İran petrolünün Suriye'ye ve ardından Lübnan'a ulaşması sadece birkaç hafta meselesi. Birçok bölgesel ve bölge dışı ülke olayların nasıl gelişeceğini görmek için bekliyor ve süreci izliyor. Bu girişim başarılı olursa, Lübnanlılar daha acil sorunlarından bazılarının çözülebileceği konusunda yeniden umutlu olabilirler. Bu durumda, ABD-İsrail'in Lübnan'ı kuşatma planıyla mücadele sayesinde Hizbullah'ın popülaritesi şüphesiz artacaktır. Direniş Ekseni, tehdidi bir fırsata dönüştürmekte bir kez daha başarılı oldu. Bunun kanıtı, İran akaryakıt tankerlerinin güvenli bir şekilde nihai varış noktasına demir atmaları olacak.

 

 

Çeviri: Medya Şafak

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM